Osmanlı’da Kadın Hareketleri: Kadın Mecmuaları

Özet

Osmanlı kadını, Tanzimat öncesi dönemde izole edilmiş durumu Tanzimat ve Meşrutiyet döneminde yıkarak seslerini duyurmak için önemli adımlar atmışlardır. Özellikle dönemin aydın kesimlerinin medya aracılığı ile Osmanlı kadınlarını haklarını müdafaa etmeleri kadının direniş ve bağımsızlığı için umut vadetmiştir. Osmanlı kadınları, yaşanan gelişmeler ışığında dönemin aydın kesimlerinin katkısı ile çeşitli yayın organlarıyla mecmualar kurmuşlardır. Mecmuaların yayımlanma hedefi ise kadınların toplumda siyasi, sosyal ve hukuki açıdan özerk olarak eğitim düzeylerinin ve özyönetim bilinçlerinin artırılmasına yönelik olmuştur. Çalışmada Osmanlı döneminde kadınların hak ve hukuk mücadelelerinde söz sahibi olma çabaları ve girişimlerinin Tanzimat ve Meşrutiyet ile birlikte gelişiminin nasıl sağlandığının genel profili çizilmiştir. Elde edilen veriler ile Osmanlı kadınlarının toplumdaki rolü ve etkinliğinin sürdürülmesine yönelik mecmualar aracılığı ile seslerini duyurarak varlıklarını benimsetme çabalarının dönemsel olarak sekteye uğrasa da sonuç alındığı gözlemlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Osmanlı Kadını, Kadın Hareketleri, Osmanlı Kadın Hareketleri, Kadın Hakları, Kadın Mecmuaları.


1. Giriş

Tarih boyunca birçok medeniyet türemiş ve türlü mücadelelerle varlıkları şekil değiştirmiştir. Böylelikle medeniyetler kültürleri, dilleri aşarak evrilmiş ve kronolojide yerini almıştır. Toplumların gelişimi ve sürdürülebilirliği ise ortak değerler etrafında kabul edilen erkek hegemonyası ile mümkün olduğu yerleşik bir kanı haline gelmiştir. Ancak madalyonun öteki yüzünde kadının toplumdaki rolü aksi istikamette yer almaktadır. Çünkü kadınlar Batı toplumlarında cadı, büyücü, şeytan olarak nitelendiriliyor ve dışlanıyorlardı. Bu nedenle de kadınlara söz hakkı tanınmıyor ve ikinci sınıf vatandaş muamelesi görüyorlardı. Özellikle sanayi devrimine kadar kadın toplumdan izole edilmiş ve doğası gereği ev içi işlerle yükümlü kılınmıştır. Böylece eğitim, sanat, felsefe, hukuki, siyasi ve sosyal alanlardan oldukça uzak bir konuma oturtulmuşlardı. Sanayi devriminden sonra üretim ve tüketim anlayışının hız kazanması kültürler arası etkileşimi arttırarak kadınların toplumdaki konumunun sorgulamasına sebep olmuştur. 18. yüzyıl Fransa’sında temelleri atılan ve sanayi devrimi ile birlikte kadının toplumdaki fikirleri toplumsal kadın hareketlerini entegre ederek kadın direnişi ve mücadelesini başlatmıştır. Öte yandan Batı’da temelleri atılan kadın direnişi ve bağımsızlık mücadelesi tüm dünyayı etkilediği gibi Osmanlıyı da etkilemiştir. Osmanlı’da kadın haklarını Tanzimat öncesi ve sonrası dönem olarak iki kanatta incelemek mümkündür. Tanzimat öncesi dönemde Osmanlı’da Batı’nın aksine kadına miras ve evlilik gibi haklar verilmiştir. Öyle ki kadınlar hakların tayininde genellikle Şer’iye mahkemelerine giderlerdi. Şeriye mahkemelerinde sonuç alınmadığı takdirde Divan-ı Hümayun mahkemelerine gidilirdi. İslam hukukunun esasları alınarak modellenen Divan-ı Hümayun mahkemeleri tefecilik, mehir, boşanma ve mülkiyet anlaşmazlıklarına bakılırdı. Ancak bu gelişim her ne kadar Osmanlı kadınlarının Avrupa kadınlarına karşı lehine sonuç gösterse de Osmanlı kadınının toplumdaki rolü oldukça vasat bir durumdaydı. Tanzimat Sonrası dönemde ise Sanayi Devrimi ile Batı’da şekillenen kadınların bağımsızlığı ve direniş mücadelesi Jön Türkler ve kadın aktivistlerin dikkatini çekmiş. Kadına yönelik toplumda fanatik haline gelen düşünceleri ortadan kaldırmak ve kadının sadece bir meta olmadığını ifade etmek için medya aracılığı ile çeşitli söyleşiler gerçekleştirilmiştir. Kadın direniş hareketi için önemli bir fiil bu yolla gerçekleştirilmiştir. Bu dönemde kadın aktivistlerin önde gelen isimlerden Halide Edip Adıvar tarafından kurulan Teali Nisvan Cemiyeti’nde kadınlara eğitim alma, meslek edinme ve öz yönetim becerilerini kazandırmaya yönelik faaliyetler ortaya atılmıştır. Yaşanan bu gelişmeler kadınların cemiyetler aracılığı ile teşkilatlanmasına ve bu yolla gazete ve dergilerde seslerini duyurmalarını mümkün kılınmıştır. 

Osmanlı kadınları siyasi, sosyal, ekonomik ve hukuki açıdan toplumdan izole edilmesini sağlayan fanatik görüşlere karşı çıkmışlardır. Çalışmada Osmanlı kadınlarının statülerinin değişmesine yönelik kadın cemiyetleri ve mecmuaları aracılığı ile seslerini nasıl duyurduklarına yer verilmiştir.


2. Tanzimat Öncesi Dönemin Osmanlı’sında Kadının Toplumdaki Konumu

İslamiyet öncesinde Türk toplumunda kadının toplumdaki rolü oldukça aktifti. Kadınlar savaşlara girerler ve devlet meselelerine katkıda bulunurlardı. Türk toplumlarında kadının rolü ve statüsü daima üstün tutulmuş ve değer verilmiştir. Ancak İslamiyet’e geçiş ile birlikte Bizans, Arap ve İran etkileri yayılmış ve kadının toplumdaki dinamiği sekteye uğramıştır. Öte yandan Osmanlı’nın kuruluş yıllarının ilk dönemlerinde ise kadınlar ekonomik ve sosyal hayatın her alanında aktiflerdi. Ancak kentleşme ile birlikte değişen yaşam koşullarının etkisiyle şehirli kadınların ekonomik ve sosyal hayatına yönelik sınırlandırmalar getirilmiştir. Kırsal kesimlerde yaşayan kadınlar ise bu sınırlandırmalara tabi tutulmamıştır. Buna karşın Osmanlı kadınlarına hak ve fiil ehliyetinin kadınlara dünyaya geldiklerinden itibaren verilmesi Avrupalı kadınların aksine Osmanlı kadınına ayrıcalık tanımıştır. Ayrıca Osmanlı kadınlarının her türlü hukuki işlemleri, evlilik sonrası mal varlıklarının son bulmaması ve kocalarına geçmemesi de gözlerden kaçmayacak bir özelliktir. 

Osmanlı kadınları hukuki işlemleri için genelde Şer’iye mahkemelerine giderlerdi. Şer’iye mahkemelerinde sonuç alınmadığı takdirde Divan-ı Hümayun mahkemelerine gidilirdi. İslam hukuku esas alınarak modellenen Divan-ı Hümayun mahkemeleri tefecilik, mehir, boşanma ve mülkiyet anlaşmazlıklarına bakılırdı. Tanzimat öncesi dönemde sokağa çıkma yasağı, ekonomi ve sosyal alanlarda da kadınlara sınırlamalar getirilmiştir. Hatta “Osmanlı Devleti’nde bu sınırlamaların yanında her dönemde kadınların kıyafetlerine de karışılmıştır. Aslında Fatih dönemine kadar kadınların yüzü kapalı değildir. Bu tarihten sonra kadınlar eski geleneklerinden kopmuştur. III. Selim, II. Mahmut gibi ilerici padişahlar bile kadınların kıyafetlerini düzenleyen fermanlar yayınlamıştır. Tanzimat’tan sonra da kadınların kıyafetleri fermanlara konu olmaya devam etmiştir’’ (Altındal, 1994: 49).

 

3. Tanzimat Sonrası Dönemin Osmanlı’sında Kadının Toplumdaki Konumu

19.yüzyıla kadar Osmanlı’da kadın hareketleri yeterli düzeye ulaşamamıştır. 19. yüzyıl ile birlikte Osmanlı kadın hareketleri temellerini Batı’da meydana gelen kadının statüsündeki dönüşümü merkeze alarak mücadelelerini resmen başlatmışlardır. Eğitimin, öz yönetim bilincinin ve çalışma hakkının yer verildiği Tanzimat Dönemi’nde Osmanlı kadınları bağımsızlık mücadelelerini Batı’dan gelen feminizm dalgası ile entegre etmişlerdir. “Bu dönemde Osmanlı Devleti’nin özellikle Tanzimat Fermanı’nın ilanı ile birlikte siyasi, sosyal, hukuki, fikri, ekonomik ve daha birçok alanda yapısal bir değişim ve dönüşüm sürecine girdiği süreçte kızların eğitimi konusunda büyük adımlar atılmıştır. Bu hususta Avrupa’daki gelişmelerin örnek teşkil ettiğini söylememiz kaçınılmazdır’’ (Şenel, 2018: 1077). Bilindiği üzere Tanzimat Dönemi’nde kadınlar öğretmenlik görevine getirilmiş hatta devlet bünyesinde memur olarak dahi çalıştırılmışlardır. Ancak Birinci Dünya Savaşı sonrasında memuriyet ve öğretmenlik görevlerinden alınmışlar ve yerlerine erkek memurlar tayin edilmiştir. Birinci Meşrutiyet’te sözde eşitlik ve özgürlük adı altında kanunlara yansıyan reformlar, kadın hakkı ve mücadelesini yansıtacak nitelikte olmamıştır. Bunu fark eden Osmanlı kadınları İkinci Meşrutiyet Dönemi’nde örgütlenmeye başlayarak kadın fikrinin yansımaları olan bazı dernek ve vakıfları kurmuşlardır. 1868 yılında ilk kadın gazetesi çıkarılmış, 1869’da “Terakki Muhadderat” adı altında ilk kadın dergilerini çıkarmışlardır. Ancak yayımlanan bu gazete ve dergiler İkinci Meşrutiyet’e kadar sona ermiştir. “Türk yenileşme hareketinin başlangıç aşamalarından biri sayılan İkinci Meşrutiyet Dönemi (1908-1922), Tanzimat’ın ilanından sonra gelişen siyasal ve toplumsal gelişmelerin bir sonucu ve Cumhuriyet rejiminin temellerinin atıldığı dönem olarak görülmektedir. Jön Türklerin faaliyetleri sonucunda 1908’de ilan edilen İkinci Meşrutiyet ile 1878 yılında yürürlükten kaldırılan meclis yapısına yeniden dönüş olmuştur. İkinci Meşrutiyet’in ilanı en çok da kadınlar tarafından iyi karşılanmış ve özgürlüğün yeniden inşası şeklinde algılanmıştır. Meşrutiyet döneminde kadın haklarını en çok İttihat ve Terakki yönetimi savunmuş ve kadınların toplumsal hayatta yer almaları için çalışmalar yapmıştır. Meşrutiyet öncesi dönemde kadın konusu tartışılmazken Meşrutiyet dönemiyle beraber Jön Türkler, kadın konusunu memleketin ekonomik ve kültürel bir meselesi olarak kabul etmiş ve bunu, aydınların tartıştığı temel konulardan biri haline getirmişlerdir. İkinci Meşrutiyet döneminde yaşayan her yazar kadın konusuyla ilgili bir şeyler yazarak kadının toplum içinde var olması için uğraşmışlardır” (Özkiraz, 2011: 3). 

Ayrıca İkinci Meşrutiyet Dönemi’nde “Kadın konusuna dönemin sanatçıları ilgisiz kalmamış, kadın sorunlarına eserlerinde yer vermiş; kadını, toplumun gelişmişlik seviyesini gösteren temel etken olarak görmüşlerdir. Kadınlara miras ve evlilik konularında eşit haklar tanınırken eğitim alanında da ciddi değişimlere gidilmiş, kadın eğitiminde resmi düzenlemeler yapılmış, kadın erkek bütün Osmanlı toplumu, ilkokul eğitimi almaya zorunlu kılınmıştır. II. Meşrutiyet’in getirdiği özgürlük ortamı, kadının toplum hayatında önemli roller üstlenmesini sağlamış kadınlar seslerini duyurmak için uygun ortamı bu dönemde bulmuşlardır. İstanbul rüştiyelerinde kızların sayısı artmış, ardından kızlara üniversite yolunu açan İnas Darülfünunu hizmete girmiştir. Kadınlar aldıkları eğitim sayesinde eğitim alanında statü kazanmışlar ve bu statü sayesinde artık toplum hayatına aktif olarak katılma yoluna gitmişlerdir. Çeşitli amaçlarla kadınlar tarafından dernekler kurulmuş; bu dernekler, kadınların sosyal hayatta konumlarını yüceltmeyi ve hangi dinden ve statüden olursa olsun kadınların tek yürek olmalarını sağlamıştır. Osmanlı toplumunda eğitimli kadınların artması, onların basın hayatında da kendilerini göstermelerine olanak sağlamıştır” (Malkoç ve Yılmaz, 2019: 655). Kadınlara modernleşme anlamında çeşitli olanakların tanındığı İkinci Meşrutiyet, toplumun aydın kesimleri olan Jön Türkler’in medya aracılığı girişimleri ile can bulmuştur. Kadın dayanışma ve örgütlenme hareketleri bu dönemde ivme kazanarak kadın direniş ve mücadelesinde aktivist kadınların sesini duyurmuştur. Bu noktada Osmanlı kadınları eğitim, özyönetim bilinci ve statü kazanımında önemli yer tutan konulara ağırlık vererek çeşitli cemiyetler kurmuşlardır. Tanzimat sonrası dönemde kurulan bu cemiyetler mecmualar aracılığı ile Osmanlı kadınlarının seslerini duyurmuşlardır.


4. Osmanlı’da Kadın Cemiyetleri ve Mecmualar

Osmanlı kadın hareketlerinin temel felsefesi kadınların eğitim, çalışma hakkı ve hukuki alanlarda etkinliğinin sağlanmasıdır. Bu noktada kadın hareketlerine dair ilk gelişmeler Tanzimat Dönemi’nde yaşanmıştır. Tanzimat Dönemi Osmanlı kadınları öz yönetim, eğitim, ekonomik ve hukuki alanlarda seslerini duyurmak için çeşitli cemiyetler aracılığı ile gazete ve mecmualarda yayınlar yapmışlardır. Özellikle bu dönemde batıda yayılan feminist dalganın etkisinde kalan Osmanlı kadınları, kurdukları cemiyetler tarafından yayınladıkları mecmualarla erkek hegemonyasından idealist ve hür kadınlar motifini çizmektedirler. İlk kez 1868 yılında yayımlanan Terakki gazetesi Osmanlı kadının özgürlük ve bağımsızlığı adı altındaki girişimlerini resmen duyurmuştur. Öte yandan İkinci Meşrutiyet dönemi ile birlikte kadın dergilerinde bir ivme yaşanmış ve kadının rolü toplumda daha fazla benimsenmiştir. Artık kadınların toplumdaki rolü kapılar ardında değil, gün yüzüne açılarak bağımsızlık ideallerine meşale tutmaktadır. Yurttaş idealleri etrafında birbirine bağlanan Osmanlı kadını eğitim ve toplumdaki sosyal durumlarına yönelik bu dönemde ivme kazanarak kadın hareketlerine yönelik pek çok mecmua yayımlamışlardır. “Bu dönemin en önemli dergileri, Kadın, Mehasin, Demet ve Kadınlar Dünyası’dır. Bunların dışında çoğu kısa ömürlü olan Musavver Kadın, Kadın (İstanbul), Erkekler Dünyası, Güzel Prenses, Kadınlık, Siyanet, Seyyale, Hanımlar Âlemi, Kadınlar Âlemi, Kadınlık Hayatı, Bilgi Yurdu Işığı, Türk Kadını, Genç Kadın, Kadın Duygusu, İnci, Diyane, Kadınlar Saltanatı, Hanım vs. pek çok kadın dergisi yayın hayatına girmiştir.’ (Keçeci Kurt, 2014: 1074).

 

4.1 Kadın Mecmuası 

Selanik’te ortaya çıkan Kadın mecmuası 26 Ekim 1908 tarihinde yayın hayatına girmiştir. Her kadına seslenmeyi hedefleyen kadın mecmuası 7 Haziran 1909 yılına değin 30 sayı yayımlayarak tarihteki yerini almıştır. Mecmuanın kuruluş hedefi kadının bağımsızlığı ve eğitilmesine yönelik olmuştur. Ayrıca çeşitli sohbet ve hikâyelere de yer verilen mecmuada Osmanlı kadın bağımsızlığının radikal ve feminist ismi Emine Semiye’ye de yer verilmiştir.

 

4.2. Mehasin Mecmuası

 Osmanlı kadınının direniş ve bağımsızlık seslerini duyurmaya çalıştıkları İkinci Meşrutiyet döneminde yayımlanan bir dergi olarak bilinmektedir. 14 Eylül 1908 yılında çıkan dergi 12 sayı yayımlayarak 25 Kasım 1908 yılında sonlanmıştır. Derginin temel gayesi edebiyat, musiki, el sanatları ve moda alanlarında Osmanlı kadınlarını bilgilendirmektir. Ayrıca Batı’dan yayılan moda akımının etkisini Osmanlı kadınına tanıtmak için resimlere yer verilmiştir. Böylelikle Osmanlı kadınının giyim kuşam konusunda en az Avrupalı kadınlar kadar rahat olması gerektiği vurgulanmıştır. Yayım hayatı boyunca dergide başta Emine Semiye olmak üzere pek çok kadın yazar yer almıştır.

 

4.3. Demet Mecmuası

Şiir ve edebiyatın motiflerine azami ölçüde yer verilen dergi 30 Eylül 1908 yılında yayım hayatına girmiştir. Edebiyat dergisi olan bu dergi 11 Kasım 1908 tarihine kadar yedi sayı çıkarmıştır. Dergi ayrıca çocuk eğitimi, moda dünyası, sağlık ve kadın eğitimi konularına da yer vermiştir. Kadının ilerlemesine yönelik çıkarılan derginin okuyucu kitlesi de yine kadınlardır. Ancak dergi her ne kadar kadınlar üzerinde şekil almaya çalışsa da 44 kişilik kadronun yalnızca 11 kişilik bölümünü kadın yazarlar oluşturmuştur.

 

4.4. Kadınlar Dünyası Mecmuası

4 Nisan 1913 tarihinde ortaya çıkan Kadınlar Dünyası mecmuası ilk yüz gün boyunca günlük yayımlanmıştır. İkinci Meşrutiyet döneminde kurulan Müdafaa-i Hukuk Nisvan Cemiyeti’nin yayın organı olarak başlayan derginin ana teması kadınların menfaati ve çıkarlarına yönelik siyaset, kadın hakları, çocuk bakımı ve eğitim olmuştur. Tasarısı yeni bir model ele alınarak kadın temelli bir dünya vizyonu olan Kadınlar Dünyası dergisi Batı’da yayılan feminizmin etkisinde kalmıştır. Dergi, etnik köken ve din ayrımı yapılmadan her kesimden kadına hitap ederek evlilik, aile bakımı, gereksiz çeyiz masrafları ve görücü usulü evliliklere yer vermiştir. Mükerrem Belkıs’ın yazılarının ağırlıkta olduğu derginin şeması yine Mükerrem Belkıs tarafından kadının misyon ve vizyonuna yönelik belirleyici niteliklerle çerçevelenmiştir. Ömrünü dokuz yıla sığdıran bu dergi yayın hayatı boyunca kadın hak ve hukuku üzerine mücadelede bulunmuş ve mücadelesi sonuç alıncaya kadar dergide kadınları erkeklerden ön planda tutmuştur.

Kaynak: http://www.uskudarkultursanat.com/sergilerimiz/osmanli-donemi-kadin-dergileri

5. Sonuç

Batı’da başlayan ve etkisi dünyanın çeşitli yerlerinde hissedilen kadın hareketleri, Osmanlı’da 19. yüzyıldan itibaren Tanzimat Dönemi ile ortaya çıkmıştır. Osmanlı kadın hareketleri temelinde kadının toplumdaki rolünün hukuki, siyasi, sosyal etkinliğinin benimsenerek kadının öz yönetim bilinci ve eğitim düzeyini ileri taşınması hedeflenmektedir. Tanzimat döneminde kadın hareketlerine yönelik aydın kesimlerin etkisiyle bu hareketler ses bulmuştur. Özellikle kadınlar bu dönemde medya aracılığı ile seslerini duyurmakla birlikte devletin belirli kadrolarına memur olarak atanmış ve öğretmenlik görevine getirilmişlerdir. Ancak Birinci Dünya Savaşı sonrası kadınlar bu haklar ellerinden alınarak büyük bir hayal kırıklığı ile mücadelelerini yarıda bırakmak zorunda kalmışlardır. Osmanlı kadınlarının direnişi ve bağımsızlık hedefleri bir müddet duraklamış görünse de 23 Temmuz 1908’de ilan edilen İkinci Meşrutiyet ile birlikte hayal kırıklıkları yerine umutları yeşerten adımlar atılmıştır. İlk adım olarak çeşitli cemiyetler kurulmuştur. Müdafaa-i Hukuk, Nisvan Teali Cemiyetleri bunlardan yalnızca birkaçıdır. Kurulan bu cemiyetler yayın hayatlarını mecmualar aracılığı ile yaymışlarıdır. Mecmuaların ortaya çıkışı kadınların toplumdaki dinamiğinde büyük bir etki yaratmıştır. Kadın hareketleri özellikle meşrutiyet dönemi mecmuaları ile hayat bulmuş ve topluma yavaş yavaş rollerini ve varlıklarını benimsetmişlerdir.

Şilan MAHMUTOĞLU

Sivil Toplum Kuruluşu Program

Kaynakça:

Altındal, A. (1994). Türkiye’de Kadın. İstanbul: Anahtar Kitaplar.

Malkoç, S., Vefikoğlu, Y. D. (2019). Osmanlı’da Kadın Dergileri, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2(63), 654-659.

Özkiraz A., Arslanel M. N.(2011). İkinci Meşrutiyet Döneminde Kadın Olmak, Sosyal ve Beşeri Bilimler Dergisi, 3(1),1-10.

Şenel Ş.(2018). Osmanlı Modernleşmesinde “Kadın”. Sosyal Bilimler Dergisi, 13(26), 1071-1090.

Keçeci Kurt S. (2014). İkinci Meşrutiyet Dönemi Osmanlı Kadın Dergilerinde Aile ve Evlilik Algısı. Belleten Dergisi, 79(286), 1073-1074.

İnternet Kaynakçası

Kuzucu, K. (t.y.). Osmanlı Döneminde Kadın Dergiciliği. Erişim Adresi: //www.uskudarkultursanat.com/sergilerimiz/osmanli-donemi-kadin-dergileri

 

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Orta Güçler Çok Kutuplu Bir Dünya Yaratacak

Dani Rodrik - Cambridge Bu yazı ilk olarak 11 Kasım...

Amerika Bir Sonraki Sovyetler Birliği mi?

Harold James, Princeton Üniversitesi'nde Tarih ve Uluslararası İlişkiler Profesörü. Bu...

Stabil Kripto Paralar Doların Küresel Statüsünü Koruyabilir

Paul Ryan, ABD Temsilciler Meclisi'nin eski sözcüsü (2015-19), American...

Avrasya’da Kolektif Güvenlik: Moskova ve Yeni Delhi’den Bakışlar

Collective Security in (Eur)Asia: Views from Moscow and New...