Türkiye 1948’de kurulan İsrail devletini ilk tanıyan devletlerarasında yer almaktadır. 1950 yılında elçilik açılmış olup Süveyş kanalı sonrasında 1956 tarihinde maslahatgüzarlık seviyesine indirilmiş,1963 yılında yeniden elçilik 1 Ocak 1980 itibariyle Büyükelçilik seviyesine ulaşmıştır.
2000 Sonrası İkili İlişkiler
Türkiye – İsrail ilişkileri tarih boyunca inişli-çıkışlı bir seyir izlemiştir.2000 yılından itibaren ikili ilişkiler zaman zaman siyasi ve istihbarata dayalı sorunlarla karşılaşsa da diplomatik ilişki hiçbir zaman kesilmemiştir. 2002 yılında Türkiye de iktidara gelen AKP hükümeti ile birlikte ikili ilişkilerde sorunlar yaşanmaya başlamıştır. İlişkilerin gerilemesinin ana nedeni mavi Marmara da öldürülen 9 Türk vatandaşı, Davos krizi ve Gazze üzerinde ki ambargonun sonra erdirilmesi gibi konularda iletilen taleplerin İsrail hükümeti tarafından geri çevrilmesidir. Ortadoğu siyasi gücün belirleyici etkisi olan İsrail ve Türkiye ilişkileri her iki tarafından kendini haklı gösteren nedenleri iyi derecede analiz edildiği zaman İsrail hükümetinin aşırı sağ politikacılarının burada hatalı olduğu gözlemlenebilir. İsrail yönetiminin basiretsizliği ikili ilişkilerin daha uzun bir süre boyunca iyileşmesi görülmemektedir. İsrail yönetiminin diplomasi nezaketinden yoksun olması sonucu Türk büyükelçisinin bir süre ayakta bekletilip daha sonrasında ise alçak bir koltukta oturmasına müsaade edilip, hakaret ettiğini zanneden İsrail hükümetinin radikal politikacılarının devlet ve bürokrasi tecrübesizliğine işarettir. İsrail dış politikasının radikal politikacılar tarafından çevrelenmesi sonucu Bölgede ki en önemli ülke olan Türkiye’yi İsrail kaybetmek üzeredir.
Türkiye – İsrail ilişkilerinde beklenmedik gelişme ise doğal afetlerden birisi olan orman yangını sonucu Türkiye’nin İsrail tarafına yardım göndermesidir. Mavi Marmara baskınının ardından ilişkilerin gerildiği İsrail’de 42 kişinin hayatını kaybettiği yangını Başbakan Tayyip Erdoğan, Ankara’daki “WikiLeaks zirvesinde” öğrendi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’ndan yangınla ilgili bilgi alan Erdoğan, “Derhal diplomatik girişimlerde bulunun. Siyaset ayrı, insanlık ayrı” diye talimat verdi. Bu girişim her ne kadar ikili ilişkilerin gerileme döneminden çıkacağının üzerine konuşulsa da ikili ilişki de herhangi bir yakınlaşma gerçekleşmemiştir. Bu fırsatı her iki ülke de yakınlaşma açısından kullanamamıştır. Bu açıdan bakıldığından sorumluluğun tarafı her iki ülke olarak görülse de görünmeyen gerçek radikal İsrailli politikacıların hatasıdır. İsrail tarafı ikili ilişkilerin tekrardan düzelmesi için ilk olumlu adımı son dönemde sıcak bir mesajla gerçekleştirmiştir. ABD’deki Washington Institute adlı düşünce kuruluşunda konuşan Mofaz, Türkiye ile ilişkilerin çok önemli olduğunu söyledi. “Özellikle İsrail’de olmak üzere hepimiz, Türkiye’nin bölgesinde bir süper güç haline geldiğini anlamalıyız. Türkiye’yi bölgemizde bir süper güç olarak görüyorum, bunda hiçbir şüphe yok” diyen Kadima partisi lideri, sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye ile geçmişte olduğu gibi stratejik ilişkilerimiz olmalı. İsrail Genelkurmay Başkanı’yken en iyi dostum Türk Genelkurmay Başkanı’ydı. Bunu (ilişkilerimizdeki sorunları) çözmeliyiz. “Biz” derken, iki taraftan da liderleri kastediyorum. Bir araya gelmeli, konuşmalı, geçmişi geride bırakmalı ve geleceğe bakmalıyız. Bunun önümüzdeki aylarda gerçekleşeceğine inanıyorum. Ne zaman ve nasıl olacağını söyleyemem ama hem İsrail’in hem de Türkiye’nin stratejik hedefleri için bu gerekli.” İsrail tarafının önemli adımı artık Türkiye’nin bölgesel bir süper güç olduğunu kabul etmesi ve dış politikasını buna göre şekillendireceğinin mesajını vermesi, bozulan ikili ilişkilerin tekrardan düzelmesi amacıyla geçmişi unutarak daha sağlıklı ve sağlam adımların atılması amacı taşımasıdır.
Türkiye açısından bakıldığında İsrail ile ikili ilişkilerin tekrardan başlamasının ön şartları mevcuttur. Mavi Marmara da yapılan katliamın özrünün İsrail devleti tarafından yapılmasıdır. Türkiye açısından bakıldığın da bu olay ulusal bir onur meselesidir. Bu açıdan İsrail yönetimi Türkiye’nin isteğine makul bir cevap vermelidir. Bölge açısından iki önemli ülke olan Türkiye ve İsrail bölge üzerinden söz sahibi ve etkisi oldukça önemli iki ülkedir.
Sonuca gelecek olursak Türkiye – İsrail tarafları arasında yakın bir zaman diliminde başlayacak ikili görüşmelerin önemli engeli İsrail yönetiminin radikal politikacılarının açıklamalarını ve uygulamalarında biraz daha yumuşaması ve İsrail yönetiminin dış politikasında yaptıkları hatayı gözden geçirmemeleridir. Türkiye de mavi Marmara sonrasında İsraillilere ve Yahudi asıllı vatandaşlara yönelik herhangi bir olumsuzluk olmamıştır. Bu gösterge ise her iki ülke vatandaşlarının geçmişten gelen birbirlerine karşı duydukları sevgi ve saygıdır. Türkiye’nin Gazze konusunda iyi niyetli yaklaşımlarının İsrail tarafından olumlu karşılanması ve makul bir uygulamaya gidilmesidir. Bölge güvenliği için her iki ülkenin de daha olumlu yaklaşması ve İsrail’in saldırgan üslubu bırakarak iyi niyet politikasını Türkiye üzerinden uygulamasıdır. Son dönemde ki İsrail Başbakan Yardımcısı Şaul Mofazın Türkiye’nin süper güç haline geldiği açıklaması İsrail dış politikasından değişim gerçekleşeceğinin ve Türkiye ile ikili ilişkilerin tekrardan eski haline gelmesine çaba göstereceklerinin bir işaretidir.
Volkan TÜRKMEN
Trakya Üniversitesi
Uluslararası İlişkiler Bölümü
Kaynaklar;
http://www.mfa.gov.tr/turkiye-israil-siyasi-iliskileri.tr.mfa
http://www.hurriyet.com.tr/planet/20800599.asp
file:///C:/Users/dell/Desktop/T%C3%BCrkiye-%C4%B0srail%20%C4%B0li%C5%9Fkilerinde%20Ya%C5%9Fanan%20Son%20Geli%C5%9Fmeler%20%C3%9Czerine%20K%C4%B1sa%20Bir%20De%C4%9Ferlendirme.htm
http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2010/12/101203_israel_fire.shtml
http://www.internethaber.com/israildeki-yangin-buzlari-eritti-mi-312760h.htm