Ortadoğu’daki tarihsel sürece baktığımızda 20. Yüzyıla kadarki çatışmaların temelinde dinsel sorunları gözlemlemekteyiz.
Ancak günümüzdeki gelişmeleri incelediğimizde, bölgede siyasal ve ekonomik nedenlerin yarattığı etkileri görüyoruz. Siyasal ve ekonomik nedenleri düşündüğümüzde sorunların temelinde tarihsel geçmişten yararlanarak, günümüzdeki Ortadoğu’da neler oluyor? Sorusunun cevabının aslında Filistin sorunu ve enerji sorununun neden olduğu etkileri düşünerek yorumlamamız gerektiğini düşünmekteyim. Öyle ki bu bilgiler ışığında Mısır’daki gelişmelerin sonuçlarını ve Libya’ya yönelik yabancı ( dışarıdan) müdahaleyi daha iyi anlayabileceğimize inanıyorum.
Öncelikle dinsel açıdan, ; Ortadoğu 3 dinin merkezi konumunda Kudüs’ten dolayı özel bir statüye sahiptir. Ve bu özelliği nedeniyle tüm devletler tarafından odak noktası ve egemenlik altına alınmak istenen bir bölge özelliğini yakın döneme kadar korumuştur. Ayrıca bugün Ortadoğu’yla ilişkilerde Türkiye’nin önemli bir rolü olduğunu düşünen ve her fırsatta belirten Avrupa Devletleri’nin de bu düşüncesi dinsel temelden kaynaklanmaktadır ki bu bölge Eyyübiler, Memlüklüler ve Osmanlı İmparatorluğu’ndan bu yana sürekli Müslüman Devletlerin egemenliği ile yönetilmiştir.
Ortak bir din ve kültür geçmişimizin olduğu bölgeyi anlamada Batılı ülkelerce Türkiye’nin desteğine duyulan ihtiyacı gözlemlemekteyiz.
Dikkat çekilecek en önemli parametrelerden biri de enerji sorunudur. Ortadoğu’daki petrol rezervleri ve bu parametrenin bugünkü uluslararası sistemde Ortadoğu’yu neden bu kadar gündemde gördüğümüzü açıklayan aslında en önemli sözcüktür Petrol…
Petrol rezervleri ve doğalgaz kaynaklarının bölgede kayda değer bir oranda bulunması, kıt doğal kaynaklara sahip Avrupa Devletleri’nin iştahını kabartmaktadır. Rusya’dan doğalgaz kapatma tehditlerinin alınması, Avrupa’nın dışa bağımlılığının yapılan araştırmalarda 2030 yılında % 85 oranına ulaşacağı değerlendirmeleri, politikalarının Ortadoğu’ya yönelmesinde etkili olmuştur.
Böylelikle dışa bağımlılık azalacak, bölgeye hâkim olunursa ciddi ekonomik kaynaklar elde edilecek ve ülkeler yüzyıllık planlar doğrultusunda gizli sömürgeleştirilmeye devam edilecektir ve dünya hâkimiyeti ekonomik kazanımlarla daha da sağlamlaştırılacaktır.
Diğer önemli parameter siyasal bir nedene dayandırabileceğimiz Filistin sorunudur:
Sorundan bahsedecek olursak ABD desteğiyle 1948’de bir Yahudi Devleti olan İsrail kurulmuştur ki bölge daha önce Osmanlı himayesinde bir bölgedir. Ancak 1918 sonrası İngiliz hâkimiyetinden sonra, süreç bu şekilde gelişmiş ve Yahudi Devleti kurulmuştur.
Devletin kuruluşuyla Arap- İsrail Savaşları çıkmış. Bu çıkan savaşlarda günümüzdeki etkiyi daha iyi tespit edebilmek için şu noktayı göz ardı etmemeliyiz. İsrail sadece Filistin’in tamamı işgal etmekle kalmamış Mısır’a da sıçramıştır. Birleşmiş Milletler, İsrail’i ele geçirdiği topraklar konusunda çeşitli kararlar almıştır ancak İsrail’in anlaşmalarla ne derece uyduğu ve Birleşmiş Milletler’in güvenilirliği tartışma konusudur.
Yakın döneme baktığımızda Gazze’nin Hamas yönetimi, Batı Şeria’daki Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) tarafından oluşturulan ikili bir yönetim göze çarpmaktadır.
İsrail’in diktatörlüğü bölgede sürekli devam etmektedir. 2009 yılına geldiğimizde Gazze’deki korkunç ağır ve ölümcül İsrail saldırısını görüyoruz. Pek çok insan öldürüldü, diğer dünya devletlerinin çağrılarına rağmen İsrail saldırılarına devam etti hatta Gazze’ye gönderilecek dış yardımları dahi engelledi ve izin vermedi.
Bu iki temel soruna ek olarak 2003’te 2. Petrol Krizi ABD’nin Irak işgaliyle Irak’ta oluşan uzun süreli karmaşıklıklar yönetimdeki iç karışıklıklarla beraber gündeme gelen Kürt Devletlerinin varlığı, bir yandan Filistin’in bağımsız bir Filistin hayali varken, İsrail ise tamamen kontrolü altında bir Filistin’e izin veriyordu. Bu anlaşmazlıklar sürerken neden Mısır neden Libya sorularının öncelikle İsrail’in Mısır’a kadar uzanan işgallerinin devam etmesi ve işgal ettiği bölgelerden de çekilmemesi, Mısır’da, Lübnan’da Batı Şeria’da, Gazze’de ve Ürdün’de mültecilere geri dönmelerinde izin vermemesi nedenlerine bağlı olarak bugün, gördüğümüz gerek Mısır’da gerek Libya’daki değişimlerin açıklanmasını bu çerçevede daha iyi anlayabileceğimize inanıyorum.
Unutulmamalıdır ki, Dünya petrol rezerv haritalarına baktığımızda, Ortadoğu’daki petrol ve doğalgaz kaynaklarının hızla tükenmekte olduğu hatta yakın zamanda Birleşik Arap Emirlikleri’nin elinde olan petrol rezervlerinin 10 yıl içinde biteceği belirtilmektedir. Bu arada Rusya ve Kafkasya’da bulunan bakir rezervler tüm Dünya’nın ilgisini yakın zamanda çekmeye başlayacaktır ve Avrupa, Kafkas Coğrafyasında ( Türkmen, Özbekistan petrolleri, Hazar Denizi ve çevresindeki petroller) da Avrupa Devletleri’nin 100 yıllık politikalarına uygun olarak sömürge sistemini kurmaya yönelik çalışmalara başlayacağını düşünmekteyim.
Ortadoğu bir süre sonra bu ultra önemliliğini yitirecek ve bütün hareketler özellikle enerji parametresi açısından Ortadoğu’nun gündeminde olmaktan çıkıp Kafkasya üzerine oyunlara, dönüşecektir, ancak Ortadoğu yine dini merkeziyetçiliğini, İsrail ve Filistin sorunlarına ilişkin uluslararası öneme sahip olacaktır.
B.Gülin GÜNEY
Uluslararası İlişkiler Lisans Öğrencisi
KAYNAKÇA:
NAZİH AYUBİ- ARAP DÜNYASINDA DİN VE SİYASET
ALİ KÜLEBİ- YENİDÜNYA STRATEJİLERİ VE KİLİT ÜLKE TÜRKİYE
PROF.DR. TAYYAR ARI- YÜKSELEN GÜÇ – TÜRKİYE – ABD İLİŞKİLERİ VE ORTADOĞU