Gerek Tunus ziyaretimizde Gannuşi ile görüşmemiz gerekse Bahçeşehir Üniversitesi’ni ziyaretinde Fas lideri Hamdavi ile görüşmemizde ilginç bir nokta dikkatimi çekti. Arap Baharı sonrası yeni oluşan Fas ve Tunus rejimlerinde iktidara gelen iki önemli ekolün lideri Gannuşi ve Hamdavi’nin Türkiye ile ilgili yorumları. Yıllarca Müslüman Kardeşler ve benzer ekollerin etkisinde yaşayan iki liderin yeni devlet oluşumunda önemli referansları Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ve Recep Tayyip Erdoğan. Bu Türkiye açısından şu an için gayet iyi çünkü yıllardır çok dahil olmadığı bir bölgede hem sosyal, hem siyasi hem de ekonomik olarak Türkiye etkin bir rol oynuyor. Bilhassa son dönemlerde ki bu Arap baharı sonrasına denk geliyor; Türkiye yeni oluşan rejimlere ideolojik olarak da etki etmeye başlıyor.
Bu etki şu anda yeniden yapılanma sürecindeki bu ülkeler için normal bir süreç ve Türkiye için büyük avantaj ancak bazı parametrelere dikkat çekmek istiyorum. Yıllarca Arap dünyasında etki sahibi olmak için Mısır’ın elinde bulunan birçok koz bugün Türkiye’de bulunuyor. Arap olmamasına rağmen Arap dünyasında etkisi olan Türkiye şu anda yıllarca bu bayrağı elinde bulunduran Mısır ile gayet iyi diyalog içerisinde. Ancak Mısır’daki mevcut rahatsızlıkları ve iç dinamikleri dikkate aldığımızda bu ilişki bazı alarmlar veriyor.
Müslüman Kardeşler’in muhtemel oylarının düşmesi ve Selefi oylarının artması sonucu Mısır’da köklü bazı değişimler hayata geçebilir. Hele bir de ekonomide kötüye gidiş önlenemezse Mısır’da milliyetçilik faktörü daha öne çıkabilir. Bu süreç Mısır Türkiye ilişkilerini nasıl etkiler sorusunu akla getiriyor.
Mısır’daki bu değişim, Gannuşi ve Hamdavi’de bariz görülen Türkiye ilgisi ile birlikte değerlendirildiğinde birçok kişiye göre Müslüman Kardeşler’in Hasan el- Benna ekolünden uzaklaşmaya başlaması olarak yorumlanıyor. Bu durum Mısır’da rahatsızlığa sebep olabilir. Bu olur mu ya da hayata geçer mi cevabı kolay değil. Ancak bu iki liderin Hasan el-Benna yerine AKP ve Tayyip Erdoğan referansı Mısır’da bir akım başlatabilir.
Yıllarca Arap dünyasının liderliğini yapmış Mısır’ın kendisini ülke içinde oluşan bir akım ile tekrar bu durumda görmek istemesi Türkiye ile Mısır arasında ciddi oranda farklılaşmalara ve görüş farklılıklarına yol açabilir. Bu süreç Türkiye tarafından iyi izlenmesi gereken bir süreçtir. Dengelerin doğru değerlendirilip doğru hesaplanması halinde Türkiye hem yarattığı algıyı devam ettirir hem de bölgedeki siyasi, ekonomik ve de sosyal etkinliğini başta Mısır olmak üzere birçok Arap ülkesi ile pekiştirerek yoluna devam edebilir.
Diğer taraftan Mısır’daki son gelişmelerin geleceğe dair muhtemel etkilerinin hesabı çok iyi yapılmalıdır. Aksi halde bir müddet sonra Türkiye ile Mısır arasında bir etki, yetki ve algı mücadelesinin arttığını ve Türkiye’nin Ortadoğu politikasının kökten etkilenmeye başladığını görebiliriz.
Şu bir gerçek ki Türkiye’nin Ortadoğu’daki etkinliği ve bu etkinliğini git gide arttırması belli zaman sonra yanındaki büyük avantajlarının yanında bazı risk ve farklılıklara sebep olabilir.
Burak KÜNTAY
Bahçeşehir Üniversitesi Amerikan Araştırmaları Merkezi Başkanı