Orta Doğu’da Tunus ve Mısır ile başlayan daha sonra Bahreyn, Yemen, Umman, Katar ve Libya ile devam eden halk hareketlerinin son halkasını Suriye oluşturmuştur. Diğer ülkelerdeki isyanlar sırasında Suriye sessizliğini korumuş, hatta Devlet Başkanı Beşar Esad ocak ayında Wall Street Journal gazetesine verdiği mülakatta Suriye’nin Mısır ve Tunus’dan daha istikrarlı bir ülke olduğunu ve ülkesinde halk ayaklanmasını olası görmediğini belirtmişti. Fakat olaylar Beşar Esad’ın düşündüğü gibi gitmemiş, ocak ayının sonunda başlayan küçük çaplı protesto hareketleri Mart ayıyla birlikte kitlesel hale gelmiş ve çok sayıda can kaybına neden olmuştur.
Suriye’de ilk protesto hareketleri, Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bir bölge olan Haseke bölgesinde bir göstericinin kendisini yakmasıyla başlamış, daha sonra Kürt kökenli iki askerin öldürülmesini protesto etmek için Rakka şehrinde protesto gösterileri düzenlenmiştir. Mart ayıyla birlikte gösteriler Şam’a sıçramıştır. Bu gösterilerde özgürlük, insan hakları, 48 yıldır devam eden olağanüstü hal durumunun kaldırılması, yolsuzlukların önüne geçilmesi, siyasal baskılara son verilmesi, ekonomik kaynakların adil dağıtılması gibi bir dizi talep dile getirilmiştir. Bu gösterilere katılım beklenenin altında olmuştur. 17 Mart tarihinde Şam’da bir polis memurunun esnafı dövmesiyle en geniş çaplı hareket yaşanmıştır. Daha sonra olaylar Halep, Dara, Kamışlı, Humus, Banyas ve Deir Zor şehirlerine yayılmıştır. Dara’da 6 Mart tarihinde bir grup öğrencinin şehrin duvarlarına “Halk rejimi devirmek istiyor” yazmaları sonucu tutuklanmaları olayların başlamasına neden olmuştur. Dara’daki gösterilerde ekonomik sorunlara dikkat çekilmişse de daha sonra gösteriler rejim karşıtı bir hal almıştır. Bilindiği gibi Dara şehri Sünni-Arapların yoğun olarak yaşadığı bir şehirdir. Sünni-Arapların bir bölümü rejim karşıtı, bir bölüm de rejimle ideolojik bir sorunu olmayan iktidar karşıtı grubu oluşturmaktadır. Lazkiyeli bir Arap-Alevisi olan Beşar Esad iktidarında söz hakkı olmayan Sünni-Araplar gösterilerin boyutunu rejim ve iktidar karşıtlığına taşımışlardır. İçlerinde, muhalefetin güçlü kanadı Müslüman Kardeşler üyelerinin de olduğu göstericilerin temel talepleri siyasal reformlardır. Diğer taraftan Haseki, Kamışlı, Arfin gibi bölgelerde yaşayan Kürt kesim de rejim karşıtı gösterilerde bulunmuştur. Bu durum “Suriye’deki isyanlar rejimi devirecek mi?” sorusunu akıllara getirmiştir.
Bu sorunun en önemli muhatabı, ülkeyi 30 yıl yöneten babası Hafız Esad’ın yerine 2000 yılında iktidara gelen Beşir Esad’dır. Bu gelişmeler karşısında Beşir Esad halka bir dizi reform sözü vermiş ve bu çerçevede yeni bir hükümet kurmaya yönelmiş, Der’a ve Humus Valilerini değiştirmiş, Haseki’deki 1962 sayımlarını geçersiz sayıp yeni bir komisyon kurarak kimliksiz olan Kürtlerin bir kısmına Suriye vatandaşlığı kazandırmış, yolsuzluklarla mücadele komisyonunu kurdurmuş, çalışanların maaşlarına zam yapmış, 43 yıldır yürürlükte olan Olağanüstü Hal Yasası’nı kaldırmak için bir komisyon kurmuştur. Beşir Esad’ın reform adına önemli adımlar atmasına karşın rejim karşıtı protesto eylemlerinin sürmesi Suriye’deki sorunun oldukça ciddi olduğunu göstermektedir. Halkın eylemlere devam etmesinde Beşar Esad’ın 2000 yılında göreve geldiğinden beri bir takım reform sözleri vermesi ve hiç birini yerine getirmemiş olması etkili olmuştur. Halk yeni reform sözlerini de inandırıcı bulmamış ve protesto hareketlerine devam etmiştir. Bu noktadan sonra yönetim protesto hareketlerini şiddetle bastıracağını dile getirmiş ve yüzlerce kişi tutuklanmıştır. Ama gösterilerin son bulması sağlanamamış, aksine tutuklananların serbest bırakılması için yüksek katılımlı protesto hareketleri gerçekleştirilmiştir.
Suriye, geçmiş yıllarda birtakım muhalefet hareketlerine sahne olmuş olsa da 2011 yılında tüm Orta Doğu’yu etkisi altına alan isyan rüzgarı, en ciddi muhalefetle karşılaşmasına sebep olmuştur. Çünkü geçmiş yıllardaki isyanlar 2011 isyanlarına göre toplumsal destek açısından zayıf kalmışlardı. Daha önce de değindiğimiz gibi Esad’ın 11 yıldır verdiği reform sözlerini yerine getirmemiş olması halkın rejime olan güvenini sarsmıştır. Suriye yönetimi muhalefetin reform talebini karşılamadığı sürece isyanların daha da alevlenip bir iç savaşa dönüşmesi muhtemeldir.
Şafak ÖZŞİMŞİR
Uludağ Üniversitesi