Giresun Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim üyesi olarak görev yapan Abbas Karaağaçlı’nın çeşitli makalelerinin ve gözlemlerinin yer aldığı Ortadoğu’dan Orta Asya’ya adlı kitabı Yeniyüzyıl yayınları tarafından Ocak 2013’de yayınlandı. Köken olarak İran doğumlu olan Abbas Karaağaçlı yaklaşık 12 yıl Orta Asya’nın çeşitli üniversitelerinde akademik unvanlarla çalıştı. Her iki bölgeyi de kapsamlı değerlendirmelerle ele aldığı bu kitapta ülkelerin siyasal, ekonomik ve toplumsal yapısına ilişkin bilgi ve değerlendirmeler sunmuştur.
Özellikle uluslararası ilişkiler konusuyla ilgilenenler başta olmak üzere farklı disiplinlerde çalışma yürütenlerin de yararlanabileceği bu çalışma Orta Doğu ve Orta Asya devletlerinin siyasal sistemleri, anayasal düzenleri, uluslararası sorunları, kültürel yapıları, çatışmaları, müzakereleri ve bu bağlamda daha birçok toplumsal konuyla birlikte geniş bir yelpaze içinde sunulmuştur.
Kitap Orta Doğu ve Orta Asya olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde Soğuk savaşın ardından özellikle Sovyet bloğunun çökmesiyle liberal politikalarının hızlandığı ve çoğunlukla ABD yanlısı bir tutumun sergilendiği küreselleşen dünyada İsrail ve ABD dış politikalarının Ortadoğu devletlerine etkileri incelenmiştir.
İran Nükleer Politikası ekseninde yakın zamanda Türkiye, Brezilya ve İran arasında gerçekleşen Nükleer Takas Antlaşmasının özellikle Türkiye açısından ehemmiyeti üzerinde durulmuştur. Türkiye, Brezilya gibi geleceğin süper güç olma potansiyeline haiz bir devleti de yanına alarak batılı süper güçlerin çözemediği ‘’İran nükleer programlarının’’ en önemli aşamalarından birinin çözümünü başarmıştır. Ayrıca İran’ın nükleer enerji serüveni ve nükleer müzakereleri bu bağlamda ele alınmıştır. 1979 İslam devriminden sonra İran’ın İslam cumhuriyeti olarak dönüşümünün nasıl ve ne şekilde olmuştur? Son yapılan cumhurbaşkanı seçimleri nasıl bir atmosferde gerçekleşmiştir? Ayrıca nükleer politika için önemli mücadeleler veren İran’ın nükleer enerji çabası neden bu kadar göze batmaktadır? İsrail ve Suudi Arabistan devletlerinin İran’a karşı tutumları nasıl ve yöndedir? Bütün bu soruların yanıtı bilimsel dipnotlarla verilmeye çalışılmış ayrıca kültürel ve tarihi olarak İran Türkiye ilişkilerinin nasıl şekillendiği, aralarındaki barışı nasıl korudukları, ekonomik ve kültürel olarak iki devletin etkileşimi ve Tebriz kentinin bu duruma etkisine değinilmiştir.
Bu bölümde ele alnına diğer önemli konulardan biri Afganistan’da yıllardır süregelen savaş ve oluşan kaos nedeniyle ülkede huzurun ve güven ortamının oluşamayacağına dair tereddütlerdir. Afganistan’daki Taliban sorununa paralel olarak Irak, Bahreyn, Sri Lanka ülkelerindeki istikrarsızlık ve bu devletlerin hangi sorunlarla mücadele ettiği konusuna değinilmiştir.
Kuzey Afrika ve Ortadoğu bölgelerinde diktatörlerin devrilmesine ve halk ayaklanmasına yol açan ‘’Arap baharı’’ son derece kanlı ve şiddetli olaylara neden olmuştur. Tunus, Libya, Mısır gibi ülkelerde halkın diktatörlere tepkisi ve şiddet olayları bütün kamuoyunun gündeminde yer almıştır. Fakat Bahreyn halkının uzun zamandan beri Ali Halife ailesine karşı tepkisi sert bir şekilde bastırılmış ve bütün bu ayaklanmalara ve Manama’da yaşanan olaylara ayrıca Suudi Arabistan’ın uyguladığı baskı eklenmiş; medya, ABD, batılı yönetimler bu duruma kısmen duyarsız kalma yoluna gitmiştir. Bu konudaki tereddütler ve Bahreyn halkının tepkisinin önemine değinilmiştir.
Hindistan ve Pakistan arasındaki Keşmir sorununun başlangıcından günümüze dek ele alındığı incelemede; bu iki devletin nükleer denemeleri dönem dönem soğuk bir ortama zemin hazırlamış fakat diyalog ortamının daima korunması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca Hindistan’ın gelecekteki bir süper güç olacağı, askeri ve teknolojik sahalarda önemli gelişmeler göstereceği yolunda analizler yapılmıştır.
Kitapta bir diğer önemli mesele çeşitli yönleriyle ele alınan Suudi Arabistan’ın yönetim yapısı, Arap Baharı sonrası Suriye müdahaleci yaklaşımı ve diğer Ortadoğu devletlerine yönelik uyguladığı dış politikadır. Katar ve Suudi Arabistan devletlerinin ABD ve İsrail eksenli bakış açıları ve bu durumun başta Suriye olmak üzere İran, Irak, Bahreyn ve bölgedeki diğer ülkeler üzerindeki etkisi incelenmiştir. Karaağaçlı Suudi Arabistan’ın Arap baharı sürecinden tedirginlik duyduğunu ve bu hareketlerin kendi ülkelerine sirayet edeceğinden korktuğu için engelleyici tavır sergilediğini belirtmektedir. Bütün bunların yanı sıra Suudi Arabistan’ın kendi içyapısındaki çalkantılar ele alınmıştır. ‘’…Ama görülüyor ki Suriye’yi, İran’ı, Irak’ı ve diğer ülkeleri istikrarsızlaştırmayı, Filistin davasını zayıflatmayı ve direnişini kırmayı hedefleyen, Bahreyn ve diğer diktatör emirliklerde halk ayaklanmalarını bastırmaya çalışan Suudi Rejimi içten çürümüştür ve sallanmaktadır.’’
Kitabın ikinci bölümü Orta Asya devletlerinin kültürel yapısı ve çeşitli sorunlarına ilişkin değerlendirmeler sunmaktadır. Yazar bu bölgede görev yaptığı 12 yıl boyunca bölgeyi yakından izleme imkânı bulmuş ve önemli tespitlerde bulunmuştur. Bu tespitlerden ilki Kırgızistan devletinin tarihi, coğrafi ve kültürel yapısına ilişkin bir inceleme yazısıdır. Kırgızistan’ın coğrafi güzellikleri, tarihi birikimi, Manas Destanını yaratan bir medeniyet olarak önemi ve Cengiz Aytmatov’u dünya edebiyatına armağan etmesi gibi daha birçok konuda takdir edilmesi gereken bir ülkedir. Bütün bunlara ek olarak Kırgızistan’ın geçmiş ve bugünkü durumu karşılaştırmalı olarak ele alınmış eskiye nazaran daha istikrarsız bir ortamın varlığına dikkat çekilmiştir. Kırgızistan’ın geleceğini etkileyecek yabancı yatırımlara ihtiyacı vardır. Bu durum ekonomik gelişmeyi arttıracak ve akabinde sosyal gelişme toplumsal huzuru getirecektir.
Bunun yanı sıra Özbekistan siyasal sistemi, Sovyetler Birliği öncesi ve sonrası olarak ele alınmıştır. Özbekistan bulunduğu konum itibariyle büyük önem arz etmektedir. Türkiye ile Özbekistan ilişkilerinin gelişmesi her iki ülke açısından büyük önem taşımaktadır. Özbekistan’ın uyguladığı sıkı vize politikası Taşkent, Semerkand, Buhara gibi önemli şehirlerinin tanıtılması açısından olumsuz bir faktördür.
Kitabın ilerleyen bölümlerinde Kazakistan’daki siyasal gelişmeler, sosyal ve anayasal yapısı anlatılmış ayrıca kültürel zenginliğine ve sanatsal faaliyetlerine değinilmiştir. Karaağaçlı, Kazakistan’ın yakından gözlemcisi olarak bu halkın çalışkanlık, tarihten gelen ulusal bilinç ve bilimsel yaklaşımlarla gelişmiş ve demokratik bir ülke inşa edeceğine inanmaktadır.
Bütün bunların yanı sıra kitabın Orta Asya bölümünde bölgenin diğer önemli devletleri olan Türkmenistan ve Tacikistan devletlerinin anayasal yapıları ve bu ülkelerde yaşanan siyasal gelişmeler anlatılmıştır. Yazar Dağlık Karabağ sorununa ilişkin tarihsel yaklaşımıyla başladığı günden beri daha karmaşık hale dönüştüğünü belirtmekte bu sorunun varlığına hukuksal ve uluslararası yönüyle dikkat çekmektedir.
Orta Asya bölümünde yazarın önemle üzerinde durduğu nokta; her biri çeşitli özellikleriyle dikkat çeken bu ülkelerle ekonomik ve kültürel işbirliğimizi arttırmamız ve daha ılımlı kamu diplomasisi yürütmemiz şeklindedir. ‘’Türkiye ekonomik gelişmişliğinin yanı sıra çağdaş demokrasisi, demokratik kurumların gelişmesi, siyasal istikrarı, temel hak ve özgürlüklerinin güvence altında bulunması yönleriyle bugün bütün Müslüman ülkelere rol model olacak konuma yükselmiştir. Dileriz ülkemiz bu yönleriyle dost ve kardeş ülkelere de katkı sağlayarak önümüzdeki asrın birbirlerinden çağdaş ve demokratik, bağımsız pek çok Türk devletinin bulunduğu bir dünyaya şahit oluruz.’’
Sonuç olarak elimizdeki bu kitap Dr. Abbas Karaağaçlı’nın zengin bilgi birikimini anlaşılır ve akıcı bir üslupla aktardığı, özellikle Orta Doğu ve Orta Asya bölgelerinde uzmanlaşmak ve bu bölgeleri yakından tanımak isteyen öğrencilerin ve öğretim elemanlarının yararlanabileceği bir çalışmadır.
Serap TEMİZEL
TUİÇ Stajyeri
Kitap Adı: Orta Doğu’dan Orta Asya’ya 2009-2012 Yılları Arasında Farklı Bir Bakış
Yazarı: Dr. Abbas Karaağaçlı