Cenevre’de yapılan 3.cü Üçlü görüşmede, Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun yaptığı “Harita dışında Toprak konusunu görüşmeye hazırım” önerisi Rumların oyunbozanlık ve işleri yavaşlatma planlarını suya düşürdü.
Rumlar yeni öneriler yapacaklarını basına sızdırıp Cenevre’ye giderken, Türk tarafı her hangi bir açıklama yapmadı. Çalışma ekibinden herhangi bir sızıntı da olmadı.
Cenevre’ye “Türk tarafının Kıbrıs sorununa yaşayabilir ve adil bir çözüm bulunması hedefiyle (sürece) olumlu karşılık verme konusunda, zayıf ve uzlaşmaz göründüğü”iddiaları ve söylemleri ile giden Rumlar, stratejilerini Türkleri müzakerelerin yavaş gitmesinin suçlusu olarak göstererek süreci geçiştirmek üzerine kurmuşlardı. Bu nedenle de elleri boş gittiler Cenevre’ye ve masaya hiçbir şey koymadılar.
Rumlar, masaya hiçbir şey koymazken Türklerin harita dışında toprak konusunu da görüşmeye hazır olduklarını açıklaması Rumların hiç beklemedikleri bir gelişme ve öneri oldu.
BM’nin son raporunda harita müzakeresinin sürecin son aşamasında yapılacağının garanti altına alınması nedeniyleKıbrıs Türk tarafı, bugüne değin görüşülmemiş olan toprak başlığının diğer boyutlarını herhangi bir harita müzakeresine girmeden görüşmeyi teklif etmesi, hem müzakerelerde Kıbrıs Türk tarafının iyi niyetini ortaya koydu, hem de adaya çözüm gelmesine istekli olduklarını gözler önüne serdi.
Kıbrıs Türk tarafının bu önerisi gerçekte, Rum tarafının “toprak başlığı görüşülmediği için ilerleme olmuyor” şeklindeki bahanesini elinden aldı ve Rumları köşeye sıkıştırarak sürecin önünü iyice açtı.
Top şimdi Rumların kucağında.
Yeni bir açılımı masaya koymak, bu yapıcı Türk önerisini daha da ileriye götürecek öneriler yapmak ve müzakerelerin önünü açmak için Rumların ileriye doğru bir adım atması gerekmekte. Sıra şimdi Rumlarda.
“Kıbrıslı Türkler ve Türkiye, Kıbrıs sorununa çözüm bulmak inisiyatiflerini yitirdiler” iddialarından ve suçlamalarından vazgeçip, adaya çözümün bir an evvel gelmesi için ne yapmalıyım şeklinde düşünmeleri gerekiyor artık Rumların.
Bundan sonra yapılacak 4.cü Üçlü görüşme Ekim ayında olacak.
Bu da ortaya artık yazılı olmayan bir takvim konmuş ve süreç de bu takvim içeriğince aksamadan ilerlemeye başladı demektir.
Bu müzakere takvimi, dört aşamalı olabilir.
Ekim ayına kadar liderlerin ve özel temsilcilerin da Lefkoşa’da görüşmeleri eskiye kıyasla daha da sık bir şekilde yapması ve tüm başlıkları derinlemesine ele alması.
Ekim ayından Aralık ayına kadar bir “Al-Ver süreci ile görüşmelerin devam etmesi.
Aralık ayında uluslararası konferansın toplanması,
Güney Kıbrıs’ın AB Dönem başkanlığını üstlenmesinden önce ve her hâlükârda 2012 yılının ilkbaharında her iki tarafta da referandumların yapılması.
Sonuç, ya ortak bir devlet yada yan yana iyi komşuluk ilişkileri içinde yaşamlarını sürdürecek ayrı iki devlet.
BM şimdiden her olasılığa karşı önlemini almaya çalışıyor.Müzakerelerin çıkmaza girdiğini resmi olmayan bir şekilde ilan etmekten, Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyetinin doğumunu ilan etmeye değin her olasılığın hazırlığı şimdiden yapılmış.
Rumların tüm karşı koymalarına rağmen, Ekim-Aralık ayları arasında yer alacak olan Al-Ver sürecinde BM hakemlerinin müzakerelere dahil olacağı kesin. Hakemlik Rumlar istese de olacak, istemese de.
Rum Ulusal Konseyinin ve Rum Ortodoks Kilisenin milliyetçi ve adada tek egemen olmaya yönelik müdahaleleri yaşanmaz ise, 2012 başına kadar müzakerelerde ileriye dönük yapıcı ve oluşturucu adımlar atılabilir.
Prof.Dr.Ata Atun