New York görüşmesinden sonra BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un yaptığı açıklamaya göre “Üçlü Zirveler Dizisi”nin sonuncusu Ocak ayında yine New York’ta yapılacak ve dizi sona erecek.
1968 yılından beridir süregelen müzakerelerde ilk kez Kıbrıs Türk tarafının siyaseten daha güçlü bir şekilde masadan kalktığı inancındayım.
Green Tree zirvesi, Rumların tüm çirkinliklerine rağmen Kıbrıs Türk tarafı için başarılı geçti ve Rumların- eskiden farklı şekilde- bir miktar köşeye sıkıştırıldığı bir zirve oldu.
Rumlar bu zirvede BM Genel Sekreterliği Basın Bürosunun zirveyi izleyen gazeteci kardeşlerimizin göğüslerine takmaları için verdiği basın kartında yazan “Turkish republic of Northern Cyprus” kelimelerine itiraz edecek kadar çirkinleşti ve çamurlaştı.
Türklerin kendi kimliklerine ve 11 yıl süren soykırımdan sonra kurmayı başardıkları devletlerine bile tahammülleri yok Rumların. Bizleri hiçbir zaman devletin ortağı olarak görmek istemiyorlar ve güya ortak devlet kurmak için müzakereleri sürdürüyorlar.
Bu nedenle BM’nin Ocak zirvesinin “End Game” olarak tanımlamasına yani, sürdürülen müzakerelerin sonuncusu olacak ve müzakereleri bitirecek son görüşmeye “End Game” denmesine bile itiraz ettiler.
Onların tüm stratejileri görüşmeleri Türkiye’nin zayıf düşeceği bir döneme kadar sürdürmek ve adayı, nüfus fazlalıklarından dolayı sahip olacakları daha güçlü bir Rum ordusu ile- aynen 1963 yılında yaptıkları gibi- Türklere saldırarak, yok edip, adayı tamamen, içinde bir tek Türk olmadan ele geçirmek üzerine kurulu.
Bu nedenle de müzakerelere son verecek veya sonlandıracak veya da sona doğru götürecek her girişime karşılar.
Kadere bakın ki, Kıbrıslı Türklerin anavatanı olan Türkiye zayıflayacağına, Kıbrıslı Rumların anavatanı olan Yunanistan zayıfladı ve battı. İçinde yaşadıkları mali krizden kurtulmak için yapmayı planladıkları referandumdan sonra Euro bölgesinden çıkıp Drahmi’ye dönerlerse, Avrupa Birliği kavramı da yara alacak, belki de çözülmeye kadar gidecek.
Yunan halkı bu konuda kararlı.
Olanlar Kıbrıs Rum Cumhuriyeti siyasilerine ve uzun vadeli stratejilerine olacak. Yunanistan AB’nin Euro bölgesinden çıkarsa, Yunanistan’la birlikte Kıbrıs Rum Cumhuriyetinin de AB içindeki nüfuzu ve etkisi de darbe görecek. AB üyesi devletler ve de Komisyon, Yunanlıları ve Rumları bir kenara iterken Türkiye’ye daha çok önem vermek zorunda kalacak.
Tabii doğal olarak Kıbrıs konusuna ve Müzakerelere de bakışları değişecek bu yeni gelişen ortamda.
Müzakerelerin ise Kıbrıs Türk Halkı ile Kıbrıs Rum halkının “Ortak bir devlet” kurmalarıyla sonuçlanması planlanan bu ortam da Rumların bu tutumu ile pek te olası gözükmüyor.
Müzakerelerin ana iskeletini 6 başlık oluşturuyor.
“Esas Kural”ı ise “Bu 6 başlığın tümünde anlaşmaya varılmadığı sürece hiçbir konuda anlaşmış sayılmayacağı” prensibi oluşturmakta.
Bazı başlıklarda yakınlaşma, bazı başlıklarda da anlaşma olmuştur ama sonuçta Referanduma gidilebilmesi için tüm başlıklarda anlaşmaya varılması ön koşul.
Bu gerçek ise Ocak ayı içinde Green Tree’de 5’incisi yapılacak sonuncu 3’lü zirvede yani BM Genel Sekreteri’nin tanımlaması ile “End Game” de ortaya çıkacak.
Hristofyas’ın Rum halkı içindeki konumu ve kaybettiği prestijinin bu müzakereleri olumlu bir şekilde, yani ‘Ortak Bir Devlet’ şeklinde sonuçlandırmasına engel olduğu kesin.
Arkasında bırakın Rum halkını, Rum siyasileri, Kiliseyi ve Ulusal Konseyi, AKEL’in bazı kurmayları bile yok.
Hristofyas kendi halkı içindeki konumunu güçlendirmedikçe ve güveni sağlayamadıkça Ocak Ayında yapılacak “End Game”de sonuca gidecek bir karara nasıl “Evet” diyecek gerçekten de çok merak ediyorum.
Prof. Dr. Ata ATUN