Musul’da Yapılan Bakanlar Kurulu Toplantısı ve Irak Siyasetine İlişkin Senaryolar

Irak Başbakanı Nuri El-Maliki, 29 Mayıs 2012 Salı günü, Bakanlar Toplantısı üçüncü kez Bağdat dışında gerçekleştirmiştir. Daha önce 2012’nin Şubat ayında Basra’da yapılan toplantıyla ilk kez bakanlarını Bağdat dışındaki bir şehirde toplayan Nuri El-Maliki, kendisine yönelik muhalefetin açıkça kendini belli etmesi, Bölgesel Kürt Yönetimi ve muhalefet tarafı ile yaşadığı sorunlar ve Maliki’den güvenoyunun çekilmesine yönelik çalışma ve tartışmaların en üst seviyeye çıkmasının ardından 8 Mayıs 2012’de Kerkük’te bakanlar kurulu toplantısı yapmış ve adeta güç gösterisinde bulunmuştur. Bunun hemen ardından 29 Mayıs’ta da Maliki bakanlarını Musul’da toplamıştır. Kerkük’teki toplantıyı Kürt bakanlar protesto etmesine rağmen, Musul’daki toplantıyı da önce boykot edecekleri açıklanmış, ancak daha sonra katılmışlardır. Bakanlar kurulu toplantısında Musul şehrinin sorunlarının konuşulduğu dile getirilmiş ve bir sonraki toplantının Selahattin’de olacağı açıklanmıştır.

Burada önemli olan konunun bakanlar kurulunun Bağdat dışında yapılmış olmasından daha çok hangi şehirlerin seçildiğiyle ilgili olduğu düşünülmektedir. Zira Irak’taki siyasi kamplaşma ve restleşmenin ardından ortaya çıkan Maliki ve karşıtlarının mücadelesi sonrasında ortaya çıkan tablo içerisinde yeni ittifak arayışlarının şekillendirdiği siyasi süreçte ön plana çıkan Musul ve Kerkük’te yaşanan çekişmelerin etkisi olduğu söylenebilir. Nitekim Maliki karşıtı açık bir tutum sergileyen Bölgesel Kürt Yönetimi, Kerkük’te merkezi hükümet ile karşı karşıya gelmekte hem siyaseten hem de başta güvenlik olmak üzere diğer alanlarda bir mücadele içine girildiği görülmektedir. Bununla birlikte Türkiye ile yakın ilişkileri olan Türkmenlerin yanı sıra Kürtlerin de ilişkilerini ilerletmesi sonucu yakınlaşan Kürt ve Türkmenlere karşıt olarak Maliki’nin Kerkük’te Sünni Arapları desteklemeye başladığı görülmektedir. Nitekim özellikle Kerküklü Arap siyasi oluşumların da Maliki’yi açıkça destekledikleri söylenebilir. Kerkük’teki Arap Siyasi Kitlesinden Milletvekili Ömer El-Cuburi yaptığı açıklamada, Kerkük’ün Maliki’den güvenoyunun çekilmesine yönelik harekete karşı olduğunu açıklaması bunun bir göstergesi sayılabilir. Bu nedenle Kerkük’te siyaset yapabilmek için alan açan Maliki, Kerkük’te kabineyi toplayarak bir güç gösterisi yapmış ve Kerkük’te “Kerkük’ün bir Irak şehri olduğunu ve hiçbir bölgeye bağlanamayacağını” açıkça dile getirerek, Kerkük’ü kendisine bağlamak isteyen Bölgesel Kürt Yönetimi’ne rest çektiği söylenebilir. Nitekim Bağdat’tan beraberinde getirdiği ağır silahlara sahip güvenlik güçlerini Kerkük’te bırakmış, bu da Kerkük’ün güvenliğinin kontrolünü elinde bulunduran asayiş ve peşmerge güçleri ile Irak merkezi hükümetine bağlı güçler arasında gerginlik çıkmasına sebebiyet vermiştir.

Maliki’nin son bakanlar kurulunu yaptığı Musul’da ise Irak siyasetine şekil verebilecek gelişmeler yaşanmıştır. Daha önce neredeyse çatışma noktasına gelen Musul’daki en güçlü ittifak olarak ortaya çıkan Hadba listesi ile Kürt listesi arasındaki çekişme, Nuceyfi grubunun Kürt gruplarla anlaşması üzerine sona ermiş ve Kürt listesi üyeleri boykot ettikleri vilayet meclisine geri dönmüştür. Ancak bunun üzerine Hadba içerisinde ayrılıklar baş göstermiş ve Hadba’dan ayrılan bazı gruplar Maliki’ye yakınlaşmıştır. Öte yandan Nuceyfiler ile Maliki arasında da ciddi bir anlaşmazlık olduğu bilinmektedir. Nitekim Maliki’nin başkanlığındaki Kanunu Devleti Koalisyonu Milletvekili Kemal Saidi yaptığı açıklamada Irak Parlamentosu Başkanı Usame El-Nuceyfi’nin görevden alınması için çalışmalara başladığını, bunun için imza kampanyası başlattığını ve tatilden sonraki ilk parlamento toplantısında bu konunun görüşüleceğini belirtmiştir. Daha öncesinde de Musul Valisi ve Usame El-Nuceyfi’nin kardeşi olan Etil El-Nuceyfi’nin Nuri El-Maliki’ye yönelik olumsuz açıklamalar yaptığı bilinmektedir. Bu nedenle hem Irak içerisindeki siyasi kamplaşmalar hem de Nuceyfi grubu ile yaşadığı problemlerden dolayı, Musul’da da kendini göstermek istemiş olabileceği değerlendirilmektedir. Hatta Kanun Devleti Koalisyonu’ndan bazı milletvekilleri tarafından Maliki’nin Erbil’de bile bakanlar kurulu toplantısı yapmasının anayasal hakkı olduğu ve burada da bakanlar kurulu toplantısı yapabileceği söylenmektedir.

Bu siyasi ortam içerisinde Irak’ta birkaç farklı senaryo konuşulmaktadır. Öncelikle Maliki’den güvenoyunun çekilmesine yönelik çalışmaların açıklık kazandığı ve başta Irakiye olmak üzere Kürt İttifakının bu yönde çalışmalar yaptığı bilinmektedir. Musul Valisi Etil El-Nuceyfi, 31 Mayıs’ta bir medya organına yaptığı açıklamada, Maliki’den güvenoyunun çekilmesi için Irak Parlamentosunda yeterli sayıya ulaşıldığını ifade etmiştir. Irakiye’nin yanı sıra Kürt İttifakı ve Sadr grubunun da Maliki’den güvenoyunun çekilmesi yönünde tavır sergilediğini, hatta Maliki’ye desteğini açıklayan Şii oluşumu Ulusal İttifak içerisinde yer alan Irak İslam Yüksek Konseyi’nin de parlamentoda yapılacak güvenoyunun çekilmesi oturumunda güvenoyunun çekilmesi yönünde oy kullanacağını bir sosyal medya ağındaki kendi hesabında paylaşmıştır. Maliki’den güvenoyunun çekilmesi için Irak Anayasası’nın 61. Maddesinin 8. Bendinin B. Fıkrasına göre, parlamentoda alınacak salt çoğunluk kararıyla, başbakandan güvenoyunun çekilebileceği ifade edilmektedir.(1) Bu doğrultuda 325 milletvekiline sahip Irak Parlamentosunda 164 milletvekilinin güvenoyunun çekilmesi yönünde oy kullanması gerekmektedir. Ancak Maliki karşıtlarının bu sayıya ulaştığına ilişkin bazı şüpheler bulunmaktadır. Zira bugün itibariyle Irakiye’nin tam bir birliktelikle hareket etmediği ve Irakiye’den kopmalar yaşandığı bilinmektedir. Irakiye’den kopan siyasetçilerin oluşturduğu “Beyaz Irakiye”, “Özgür Irakiye” gibi yeni oluşumlar ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda Cemal Kerbuli önderliğindeki 12 milletvekiline sahip El-Hal Hareketi gibi bazı oluşumlarından Irakiye’deki diğer gruplarla görüş ayrılıkları içerisinde oldukları söylenebilir. Aynı şekilde Kürt İttifakında da bir kesinlik bulunmamaktadır. Özellikle Goran Hareketi ve İslamcı grupların tavrı kesinleşmemiştir. Öte yandan Sadr grubunun muhalefet toplantılarına katılmasına rağmen, son noktada Maliki’den yana tavır alabileceği de konuşulmaktadır. Bu nedenle 14 Haziran’da açılması beklenen Irak Parlamentosunda yapılacak ilk oturuma kadar tarafların tavırlarının netleşmesi beklenmemektedir.

Diğer taraftan Irak’taki bazı gruplar, Maliki’nin parlamentoyu feshederek erken seçimlere gitmesi yönünde talepler de bulunmaktadır. Bazı Sünni grupların yanı sıra Irak İslam Yüksek Konseyi gibi Şii oluşumların da bu yönde açıklamaları medyada yer almaktadır. Irak Anayasasının 64. Maddesine göre başbakanın talebi ve cumhurbaşkanının onayı üzerine Irak Parlamentosu da salt çoğunluğun kararıyla feshedilebilir. Bu nedenle Maliki karşıtlarının 164’ü bulamamaları durumunda Maliki’nin parlamentoyu feshetmesi ihtimali ortaya çıkabilir. Ancak Maliki’nin parlamentoyu feshetmek yerine, yeni siyasi pazarlıklar üzerinden hükümeti yeniden şekillendirebilmesi ihtimal dahilindedir.

Bu ihtimallerin yanı sıra, özellikle Irak’ın güneyinde Şiilerin çoğunlukta yaşadığı vilayetlerden federal bölge oluşturma söylemlerinin yükselmesi de dikkat çekmektedir. Önce Divaniye Vilayet Meclisi Başkanı Cubair El-Cuburi, Maliki’den güvenoyunun çekilmesi durumunda vilayet meclisinin özerk vilayet olma fikrine sıcak bakabileceğini, sonra Vasit Vilayet Meclisi Başkanı  Mahmud Abdul Rişa da Vasit Vilayet Meclisi’nin “Güney Özerk Bölgesi” kurulmasını desteklediğini açıklamıştır. Bu durumun daha önceki yıllarda da olduğu gibi Sünni grupları tedirgin edebileceği söylenebilir. Ancak Maliki’nin özellikle 2009’dan sonra merkeziyetçiliği güçlendirmesi ve Sünnilerin çoğunlukta olduğu vilayetlerin özerklik taleplerine karşı çıkmasıyla birlikte, Kürt Bölgesine karşı tavrı da güneydeki Şii ağırlık vilayetlerin bu taleplerinin gerçekleşmesinin ihtimalini zayıflatmaktadır.

Sonuç olarak, Irak’taki restleşme tüm hızıyla sürmektedir. Bu restleşme Irak’ta yeni planların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Bu nedenden dolayı yeni kriz noktalarının da çıkması muhtemeldir. Zira Irak’ta her siyasi adım yeni bir kriz ortaya çıkarmaktadır. Bu durum Irak’ı her geçen gün istikrarsızlaştırmaktadır. Özellikle siyasi çekişmenin güvenliğe olumsuz olarak yansıması Irak’taki şiddet yanlılarının tarafından kullanılmakta ve bir anda şiddet eylemlerinin sayısında artış meydana gelmektedir. Nitekim 31 Mayıs 2012’de Bağdat’ta gerçekleştirilen, 30’dan fazla kişinin hayatını kaybettiği, 50’den fazla kişinin de yaralandığı saldırılar dikkat çekmektedir. Yani siyasi çekişmelerden zarar gören yine Irak halkı olmaktadır. Bu nedenle Iraklı siyasi grupların grupsal çıkarlarının ötesinde Irak halkının önceliklerini dikkate alarak sorumlu davranmaları gerektiği ve bunun Irak’ın daha iyi noktalara gelmesi için elzem olduğu değerlendirilmektedir.

 

Bilgay Duman

ORSAM Ortadoğu Uzmanı

 

Kaynak: ORSAM

 

(1) Irak Anayasasının tam metni için Bkz. http://www.uniraq.org/documents/iraqi_constitution.pdf, Erişim: 1 Haziran 2012.

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Orta Güçler Çok Kutuplu Bir Dünya Yaratacak

Dani Rodrik - Cambridge Bu yazı ilk olarak 11 Kasım...

Amerika Bir Sonraki Sovyetler Birliği mi?

Harold James, Princeton Üniversitesi'nde Tarih ve Uluslararası İlişkiler Profesörü. Bu...

Stabil Kripto Paralar Doların Küresel Statüsünü Koruyabilir

Paul Ryan, ABD Temsilciler Meclisi'nin eski sözcüsü (2015-19), American...

Avrasya’da Kolektif Güvenlik: Moskova ve Yeni Delhi’den Bakışlar

Collective Security in (Eur)Asia: Views from Moscow and New...