Mısır’dan Ermeni Soykırım’ı Hamlesi

Mısırlı bir avukat, Kahire Adliyesi’ne suç duyurusunda bulunarak, ülkesinin ‘Ermeni soykırımını’ tanımasını talep etti.

Buna ilişkin duruşmanın ise 5 Kasım’da görüleceği belirtildi. Mısır geçici Cumhurbaşkanı Adil Mansur’un da bir süre önce twitter hesabından, ülkesinin bu olayları soykırım olarak tanıyacağını yazdığı iddia edilmiş, ancak bu doğrulanmamıştı.

İtalyan La Stampa gazetesinin Vatikan ağırlıklı gelişmeleri ele aldığı “vatican.insider” adlı internet sitesinde yer verilen habere göre, Mısır Halk Cephesi Enstitüsü Direktörü Avukat Muhammed Saad Khairallah, artık ülkesinin de 1915 yılında yaşanan olayları Ermeni soykırımı olarak kabul etmesi gerektiği talebiyle Kahire Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Marco Tosati imzasını taşıyan haber, Avukat Khairallah’ın, Lilian Daoud’un sunduğu ve ülkenin en yüksek reytingli programlarından As-Sura al Kamiila’da yaptığı açıklamalara dayandırıldı.

Avukat Khairallah’ın, Mısır’ın çok zaman önce bu soykırımı kabul etmesi gerekirken, şimdiye kadar hiçbir siyasi girişimde bulunmadığının da bir eksiklik olduğunu söylediği aktarıldı. Avukatın amacının ise, Orta Doğu’nun en büyük Sünni ülkesi olan Mısır’ın bu soykırımı tanıyarak, bölgedeki diğer Arap ülkelerine de örnek teşkil etmesi olduğu belirtildi. Haberde, savcılığın suç duyurusunu kabul ettiği ve Kahire Adliyesi’nde 5 Kasım 2013 tarihinde buna ilişkin bir duruşma yapılacağı bildirildi.

2015’e Doğru…

Mısır’dan gelen bu haber aslında çokta sürpriz bir gelişme sayılmaz. Zira öncesinde haberde de geçtiği gibi geçici Cumhurbaşkanı Adil Mansur’un da benzer bir twitter olayı var. Ancak sürecin zamanlaması belki de daha dikkat çekici. İddia edilen 1915 Olayları’nın 100.yılına doğru gittiğimiz bir zamanda özellikle ABD ve Avrupa başta olmak üzere dünyanın çok çeşitli bölgelerinde faaliyet gösteren Ermeni lobilerinin iddialarını beynelmilel arenada tanıtıp, meşrulaştırmak ve güçlü desteklerle uluslararası konjonktür karşısına çıkarıp, böylece soykırım diye tabir ettikleri olayın kendi çıkarlarına uygun bir şekilde seyir almasını amaçladığını zaten görmekteyiz. Yaşanan son olayda bu yönde atılmış kayda değer bir adım. Keza Türkiye ile aynı mezhebi paylaşan ve Orta Doğu’da en büyük sünni müslüman kitleye sahip Nil’in Piramitler Ülkesi’nde bu yönde yapılmış bir hamle, doğuracağı sonuçlar bakımından da oldukça önemli ve izlenmesi gereken bir süreç olacaktır. Mısır’da soykırım iddialarına yönelik yaşanan olaylar bununla da sınırlı değil. Son olarak ülkede yaşayan Ermeniler’den, kırıma maruz kaldığı öne sürülen 1,5 milyon kişi için Kahire’ye bir anıt inşa edilmesi konusunda da çok sayıda başvuru geldiği iddia ediliyor. Bunun yanında yaşanan diğer bir gelişme ise Ermenilerin, Türkiye’yi söz konusu kurbanların torunlarına tazminat ödemeye ikna etmek için diplomatik girişimlerde bulunması adına Mısır hükümetinden talepte bulunduğu şeklindeki diğer bir iddia. Yıllardır bölgede yaşayan ciddi bir Ermeni nüfusun varlığını da göz önüne aldığımızda; Mısır’ın sözde soykırım iddiaları için alacağı tavır gerçekten merak konusu ve bu kararın Ermenilerce oldukça dikkate alındığı açık olan diğer bir husus. Keza Ermeni lobilerinin hızla etki alanlarını da genişlettiği şu günlerde bu lobilerin yapacağı görüşme ve çalışmaların yaşatacağı etki izlenecek süreç açısından kayda değer bir özellik taşıyor.

Ermeni kartı bu şekilde oyununu şekillendirirken belirtilmesi gereken bir nokta daha var aslında. Bu olayların yaşandığı dönemde iki hükümet arasında ki ilişkiler. Müslüman Kardeşler’in lideri Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin darbeyle yönetimden uzaklaştırılmasına ve mevcut darbeci yönetime karşı Türk hükümetinin takındığı tavrında bu tarz fiilerin ortaya çıkmasına etki ettiği ya da en azından önceden planlandığı muhtemel bu olayların daha erkene alınmasını hızlandırdığı düşünülebilinir.

Kuşkusuz tüm yoğun konseptiyle var olmaya devam eden siyasi arenada bundan sonra ki sürecin ne olacağını hep birlikte göreceğiz. Dikkatle izlenilmesi gereken bu süreçte hızlı ve etkili adımlar atmak için bir cevap borçlu olduğumuz sorulardan biri de şu kanımca, Türkiye 2015’e doğru gidilirken sözde Soykırım iddialarına yönelik ne tarz çalışmalar içerisinde? Gerçekten böylesine ciddi bir konuda ciddi çalışmalar yapılmakta mı yoksa her zaman olduğu gibi buyurun tarih arşivlerimizi açıp bağımsız bir komisyonda bu konuyu araştıralım mı diyecek. Son şık belki de doğrudur ancak unutulmaması gereken bir şey var ki bazen doğruları herkesin bilmesi gerekir. Bu gerek uluslararası arenada ki itibarınız gerekse de size karşı olan izlenimler için elzemdir. Ve sanırım uluslar çocukları için renklerin solmadığı, kültürlerin kaybolmadığı, çatışmaların mümkün mertebe ortadan kaldırıldığı bir miras bırakmaya mecburlar. Bunun için de sorunlarla diyalog ortamında yüzleşmek onları tüm iddia ve realiteleriyle ele alıp çözmek şart. Ve unutmadan haklıysanız ve doğrudan yanaysanız korkmayın, biraz gürültü çıkarmak sesinize ses bulmak için yerinde bir tutum olacaktır!

İslam dünyasından bir not: Lübnan, 1915 olaylarını soykırım olarak tanıyan tek Müslüman ve Arap olan ülke olarak kayda geçmiştir.

Deniz Demir

TUİÇ Stajyeri

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Yapay Zeka Diplomasisi: AI Diplomasisinin Yükselen Çağı

The Emerging Age of AI Diplomacy To compete with China,...

Kolektif Kimlik Bağlamında Sosyal Bütünleşme: Gezi Parkı Olaylarından Bir Perspektif

Fazilet Bektaş Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Bu çalışma, uluslararası alan...

Teknolojinin İpek Yolu: Otoriterleşme ve Çin’den Dünyaya Uzanan Dijital Otoriteryanizm

Nazlı Derin Yolcu Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Dünyada geçmişten günümüze...

Arap Baharı ve Demokratikleşme: Tunus ve Mısır’da Sivil Toplumun Karşılaştırmalı Rolü

Ayça Özalp  Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Giriş Demokratikleşme ve sivil toplum...