Mısır Devlet Başkanlığı Seçimlerinin Birinci Turu

Hüsnü Mübarek’in otoriter yönetiminin devrilmesinin ardından uzun bir süredir Yüksek Askeri Konsey tarafından yönetilmekte olan Mısır’da, büyük çaplı tartışmaları beraberinde getiren ve toplumsal kırılma noktalarının daha da belirginleşmesine neden olan devlet başkanlığı seçimlerinin ilk turu gerçekleştirildi. Seçim sonuçları çok büyük bir sürpriz olarak nitelenemeyecekse de, adayların aldıkları oy oranları Mısır Devrimi’nin gidişatına ilişkin önemli ip uçları verebilecektir.

Devlet başkanlığı seçimleri öncesinde Yüksek Askeri Konsey tarafından kontrol edilen Mısır Yüksek Seçim Kurulu’nun sürece yaptığı müdahale ve devlet başkanlığı seçimleri için adaylığını açıklayan Müslüman Kardeşler’in adayı Hayrat Şatır, Selefi El Nur Partisi’nin adayı Hazım Salih Ebu İsmail ve Mübarek yönetiminin güçlü adamı Eski İstihbarat Direktörü Ömer Süleyman’ın adaylığına onay vermemesi, toplumsal ve siyasal tansiyonun yükselmesine ve Yüksek Askeri Konsey’in Mübarek döneminin otoriter yönetim anlayışına öykünmek ile suçlanmasına neden olmuştu. İşin aslı, Yüksek Askeri Konsey’i yönlendiren Mısır Ordusu, Mübarek dönemindeki siyasal rolünün zayıflamasından ve ülkedeki kontrolü kaybetmekten korkmuş ve özellikle Müslüman Kardeşler ile Selefilerin adaylarını seçime sokmayarak bu grupların kendi içlerinde çatışma yaşamalarını ve daha sonra da belirli isimler üzerinden bölünmelerini sağlamaya çalışmıştır. Yüksek Askeri Konsey, bu stratejiyi uygulayabilmek için kendilerine çok yakın bir isim olan Ömer Süleyman’ın adaylığını da reddetmiş ve Süleyman’ı dava uğruna harcanabilecek bir piyon olarak gördüğünü göstermiştir. Mısır Ordusu, özellikle Müslüman Kardeşler’in halk nezdinde artan itibarının sonucu olarak Mısır Meclisi’nde neredeyse %50’ye yakın bir oyla temsil edilmesini ülkenin ve en önemlisi kendi geleceği açısından bir tehdit olarak gördüğü için bu hamleyi yapmıştır.

Devlet başkanlığı seçimlerinin birinci turunda alınan sonuçlar, Yüksek Askeri Konsey’in adaylar üzerinden kurguladığı siyasal manevranın belli bir noktaya kadar sonuç verdiğini ancak tam manasıyla istenen sonucu ortaya koyamadığını göstermektedir. Nitekim seçimlerin birinci turunda Müslüman Kardeşler’in (Özgürlük ve Adalet Partisi adıyla) adayı olarak ortaya çıkan ve ABD’de eğitim görmüş bir mühendis olarak tanınmasının yanında, 2000-2005 yılları arasında Müslüman Kardeşler’e yakın bağımsız bir politikacı olarak mecliste bulunmuş 61 yaşındaki Muhammed Mursi, seçimlerin resmi olmayan sonuçlarına göre %25,3 oyla birinci sırada yer almıştır. Ne var ki, Hayrat Şatır’ın adaylığı esnasında ortaya çıkan ve Mursi’nin adaylığı sonrasında da süregelen parti içi çatışma gerçekliği, Müslüman Kardeşler’in devrimi gerçekleştiren halk nezdindeki itibarını da zedelemiş ve mecliste %50’ya yakın bir oy oranı ile temsil edilen bu grubun devlet başkanlığı seçimlerini büyük bir oy farkıyla kazanmasına engel olmuştur. Bu yönüyle Mısır Ordusu’nun stratejisinin başarılı olduğu da söylenebilir. 17 Haziran 2012 tarihinde gerçekleştirilecek ikinci turda yarışmaya hak kazanan diğer isim ise Mısır toplumunun hiç de yabancı olmadığı ve özellikle devrimi gerçekleştiren Tahrir Grubu tarafından nefretle anılan Ahmed Şefik olmuştur. Mübarek döneminin en etkili isimlerinden biri olarak bilinen eski Hava Kuvvetleri Komutanı ve Başbakan Ahmed Şefik, devrim esnasında başbakanlık koltuğunda oturuyordu ve Tahrir Meydanı’nda toplanan sivil halkın üzerine ateş açtıran kişi olarak bilinmektedir. Seçimlere hazırlanırken herhangi bir reform programı hazırlamayan tek aday olan ve Yüksek Askeri Konsey’in desteğine sahip olduğu bilinen Şefik, Mısır Devrimi’ni “muhteşem devrim” olarak adlandırsa ve eski rejime dönülmeyeceğini belirtse de, bu sözlerinin bir taktik olduğu ve devrime kalben bağlı olmadığı hem Mısır toplumunca hem de uluslararası çevrelerce bilinen bir gerçektir. Ancak Şefik’in aldığı %24,9’luk oy oranı, Mısır toplumu içerisinde Mübarek yanlısı önemli bir kesimin bulunduğunu ve özellikle İslami hassasiyetleri yüksek olan Müslüman Kardeşler ile Selefiler’in adaylarına destek vermek istemeyen Mısırlıların eski rejimin kalıntılarına dahi katlanabileceklerini gösteren önemli bir delil olarak görülmelidir.

Devlet başkanlığı seçimlerine katılan diğer adaylardan Şeref Partisi lideri Hamdin Sabbahi ise %21,5’lik oy oranı ile seçimlerin ilk turunda üçüncü olmuş ve ikinci turda yarışma hakkını yitirmiştir. Kamuoyu anketlerinde Ahmed Şefik’in önünde ikinci olarak gösterilen Sabbahi, Mısır solu ve laik kesimden ciddi bir destek almasına karşın, eski rejim yanlıları ile muhafazakar kesim arasındaki mücadelenin kurbanı olmuş ve bu kutuplaşma nedeniyle istediği oy oranına kavuşamamıştır. Öyle ki, Ahmed Şefik aday olmasa Sabbahi’nin bu seçimlerin galibi olarak ortaya çıkması çok büyük bir olasılık olarak görülebilirdi. Nitekim Sabbahi, seçimlerin hemen ardından Ahmed Şefik’in lehine yazılan 900 bin oyun geçersiz olması gerektiği gerekçesiyle Mısır Anayasa Mahkemesi’ne resmi itirazda bulunmuştur. Bu itirazın sonucuna göre Ahmed Şefik’in adaylığına ilişkin birtakım değişimler yaşanabilir. Ancak Yüksek Askeri Konsey’in desteğine sahip Ahmed Şefik’in seçimlerde yarışamamasına neden olabilecek bir kararın Anayasa Mahkemesi tarafından alınması oldukça düşük bir olasılık olarak görülmelidir.

Daha önce Müslüman Kardeşler’e yakın duran ancak grup içerisindeki çatışma ve güç mücadelesi nedeniyle bu partiden aday olamayınca bağımsız olarak adaylığını açıklayan Abdulmunim Ebu’l Fütuh ise seçimlerin ilk turunda yaklaşık %18’lik bir oy oranına sahip olmuş ve ikinci turda yarışmaya hak kazanamamıştır. Selefi Nur Partisi’nin desteğini alan ve bunun yanı sıra liberal kesimden de ciddi bir oy aldığı anlaşılan Ebu’l Fütuh, ikinci turda yarışamayacak olmasına karşın, Müslüman Kardeşler’in oylarını böldüğü ve Sabbahi ya da Amr Musa’ya gitmesi beklenen belli bir oy potansiyelini kendisine çektiği için seçimlerde önemli bir rol oynamıştır. Seçimlerde en büyük hayal kırıklığını yaşayan isim ise Arap Birliği eski genel sekreteri ve eski Dışişleri Bakanı Amr Musa olmuştur. Zira Musa, ne liberal ne de milliyetçi kanattan yeterli desteği alamamış ve seçimlerde hiçbir varlık gösterememiştir.

Mısır Devlet Başkanlığı Seçimleri’nin ilk turunda alınan sonuçlar ülkedeki toplumsal kutuplaşmanın siyasal düzleme yansıması olarak görülmelidir. Daha önce devrim yanlıları ve karşıtları olarak bölünmüş olan Mısır toplumu, artık siyasal-ideolojik manada da farklılaşmaya başlamış ve devrimin birleştirici ve uzlaştırıcı rolü etkinliğini yitirmeye yüz tutmuştur. Kendisini devrimin hazırlayıcısı ve taşıyıcısı olarak addeden Müslüman Kardeşler, mevcut konjonktürde Mısır’da ortaya çıkan sonucun eski rejim yanlıları ile devrim taraftarları arasındaki mücadelenin bir ürünü olduğunu ve ikinci turda Muhammed Mursi’nin açık ara farkla seçimleri kazanacağını iddia etse de, siyasal-toplumsal gruplar arasındaki anlaşmazlıklar ve güç mücadelesine dayalı çatışmaların belirginleşmesi, eski rejim yanlılarının ve Mısır Ordusu’nun, ikinci turda kaybetseler dahi, önümüzdeki dönemde de etkinliklerini sürdüreceklerini gösteren önemli bir delil olarak görülebilir.

 

Göktürk TÜYSÜZOĞLU

Giresun Üniversitesi

Uluslararası İlişkiler Bölümü Araştırma Görevlisi

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Srebrenitsa Soykırımı Mahkumu Radislav Krstic’in Mektubu

Srebrenitsa’da soykırımın desteklenmesi ve yardım edilmesi suçundan Lahey’de 35...

Trump’ın Ukrayna’da Batı/NATO Barış Gücü Planına Yönelik 10 Engel

Andrew Korybko 10 Obstacles To Trump’s Reported Plan For Western/NATO...

Türkiye-AB İlişkilerinde Kırılma Noktası: AK Parti Döneminde Yaşanan Gelişmeler ve Güncel Durum

Dr. Aziz Armutlu Giriş: Türkiye AB İliskileri Türkiye ile Avrupa Birliği...

Yapay Zeka Diplomasisi: AI Diplomasisinin Yükselen Çağı

The Emerging Age of AI Diplomacy To compete with China,...