Türk-İsrail ilişkilerindeki gerginliği zirveye çıkaran, kanlı Mavi Marmara baskınının üzerinden iki ayı aşkın zaman geçti. AK Parti (AKP) hükümeti yaşanan gerginliğin ardından İsrail’e karşı çok sert bir tutum içine girmiş, Türkiye’nin taleplerinin karşılanmamaası durumunda iki ülke arasındaki ilişkilerin dondurulması dahi gündeme gelmişti. Bu talepler arasında Türkiye’den özür dilenmesi, baskında hayatını kaybedenlerin yakınlarına tazminat ödenmesi gibi İsrail’in kesin bir dille red ettiği hususlar var.
İsrail bugün Mavi Marmara baskınının bağımsız bir uluslararası komisyon tarafından incelenmesini kabul ettiğini açıkladı. Bu oldukça olumlu bir gelişme, İsrail başbakanı Netenyahu açıklamasında “saklayacağımız birşey yok” diyerek İsrail’in kendine güvenen tavrını net bir şekilde ortaya koydu. Kimi çevrelere göre İsrail baskılara daha fazla dayanamadığı için bu kararı verdi, kimi çevrelere göre ise zaten yapması gereken buydu. İsrail kolay kolay baskılara boyun eğerek dayatmaları kabul edecek bir devlet değil, gelişmelere Netenyahu’nun açıklamalarını da dikkate alarak bu noktadan baktığımızda, İsrail’in egemenlik hakkı çerçevesinde uluslararası camia tarafından kabul edilebilecek haklı gerekçeler ortaya koyacağını tahmin etmek güç değil. Bir süre önce Obama’nın başbakan Erdoğan’a komisyon konusunda çok ısrar etmeyin, haksız da çıkabilirsiniz dediği yönünde haberler medyada yer almıştı. Obama gerçektetn bu sözleri sarf ettiyse, ciddi anlamda dikkate alınması gerektiği kanaatindeyim. Zira Mavi Marmara ile ilgili olarak Türk Dış İşleri Bakanlığının İsrail’den gelen uyarıları dikkate almayıp konuyla ilgili harekete geçmemiş olduğu bilinirken, uluslararası komisyonun incelemesinin sonucunda tek suçlu İsrail olmayabilir.
Az önce belirttiğim gibi İsrail Türkiye’den gelen özür ve tazminat taleplerini kesin bir dille red etti. AK Parti (AKP) Hükümeti İsrail’i eleştirmek ve iş birliği anlaşmalarını iptal etmekle tehdit etmek dışında pek birşey yapmıyor. İsrail açıkça sizin taleplerinizi red ediyor, siz hala kabul etmezlerse şunları şunları yaparız demekten öteye gitmiyorsunuz. Bu noktada hükümetin İsrail’i eleştirmekte çokta samimi olmadığını görmekteyiz. Ne yazık ki tüm bunlar oy kazanma amacı güden iç siyasi hesapların bir parçası. Erdoğan hükümeti Türk-İsrail ilişkilerini ve stratejik ortaklığını kağıt üzerinde kusursuz bir şekilde yürütüyor. Bundan sonra da hükümet İsrail’i yerden yere vuracak ancak kağıt üzerinde tüm anlaşmaları yürürlükte tutarak iki ülkenin stratejik ortaklığını devam ettirecektir. Unutmamak gerekir ki Türkiye ve İsrail soğuk savaş yıllarından bu yana derin bir ilişki içerisindedir, iki ülkenin çıkarları bunu gerektirmektedir.
Uluslararası komisyonun İsrail tarafından kabul edilmesi Mavi Marmara’da yaşananların objektif bir bakış açısıyla, neden sonuç ilişkisi içerisinde incelenmesi adına oldukça önemlidir. İsrail bu adımı atmakla doğru olanı yapmıştır. Bu incelemenin sonucunda her iki tarafın da yanlışları ortaya çıkacaktır, ancak unutmamak gerekir ki Türk Dış İşleri’nin tutumu İsrail’in elinde güçlü bir koz olarak durmaktadır. Erdoğan bugüne kadar söylediklerinde samimiyse, İsrail uzun zamandır özür ve tazminat taleplerini red etmektedir, Erdoğan’ın tüm anlaşmaları iptal etmesi için önünde bir engel yoktur. Zira bekledikçe İsrail’in tavrının değişmeyeceği su götürmez bir gerçektir. Bu durum Erdoğan’ın hiçbir zaman eleştiriden öteye gitmediğinin en açık göstergesidir. Türk-İsrail ilişkilerinin medyaya ve kamuoyuna yansıyan kısmı gergin olarak gösterilse de ilişkiler kağıt üzerinde zarar görmemektedir.
{jcomments on}
Uluhan CERAN