Libya son zamanlarda talihsiz olayların yaşandığı bir ülke olarak adından oldukça söz ettiriyor. Yönetime direnen halk en sonunda kendi tabiriyle bayramını ilan etti. Ancak bu ne derece ve ne anlamda bir bayramdır bunu ilerleyen günler gösterecek. Şu bir gerçektir ki Libya lideri Kaddafi’nin ve oğlunun ölümü basında ve diğer ülke kulislerinde oldukça fazla yankı uyandırdı.
Herkes farklı açılardan ve çıkarları gereğince konuştu. Ancak ortada bariz bir şekilde görünen bir olay varsa oda şudur bu görüntüler her ne kadar halkına zulmetmiş bir liderin görüntüleri de olsa insanlığa yakışmadı. Kaddafi’yi yakalayan asker ne kadar abartılıp kahraman ilan edilse de sonuç olarak bir cep telefonuyla konu kapatıldı. Birleşmiş Milletler ve diğer büyük ülkeler tepkilerini belirtseler de olan oldu. Şimdi ise askeri harekâtın artık sona ereceğinden konuşuluyor. Her daim insan haklarından ve bu hakların korunmasının her zaman arkasında olduklarını belirtici açıklamalar yapan Avrupa’dan Libya halkı ve lideri konusunda her nedense söylemin aksine bir tavra büründüklerini görüyoruz. Hatta olayla alakaları yokmuş gibi davranıp sonra kınayarak sempati toplamaya çalıştıkları da aşikâr. Gerçekte ise Libya liderini muhaliflerin eline veren, kahraman sıfatına soktukları kişi eliyle egosunu tatmin eden ve hatta bazı liderlerin de kendi açıkları ortaya çıkmasın diye durumdan memnun olan bir Avrupa söz konusu. Libya halkına gelince bayram havasına büründüler ama bu biraz tartışmalı bir durum. Büyükler vasıtasıyla yazılmış bir senaryonun içinde yalnızca bir figüran olarak yaşayacak ve rolleri bitince de tarih sahnesinden silineceklerdir.
Libya hakkında konuşulan bir diğer konu ise Libya’nın enerji kaynaklarının kullanımı konusu. Herkesin bildiği gibi Libya dünyada ve Ortadoğu’da enerji kaynağı olarak oldukça ön sıralarda yer alıyor. Önemli petrol kaynaklarına sahip. Ancak önemli bir sorun var. Libya bu enerji kaynaklarını kullanamıyor. Ancak büyük devletler çıkarıp kullanıma hazır hale getiriyorlar. Kaddafi’nin ölümü ya da diğer bir söylemle öldürülmesinin ardından herkes buradaki enerji kaynaklarının akıbetini sorgular oldu. Enerjide küresel ilgi Batı’dan Doğu’ya doğru kayıyor.
Kaddafi döneminde petrol kaynakları Fransız, İngiliz, İtalyan, İspanyol ve Avusturyalı şirketler arasında paylaştırılmıştı. Hatta İtalyanlar Kaddafi dönemi bitse dahi ortaklıklarını bitirmeyeceklerini açıklamıştı. O dönemlerde ABD’den ise çok ses çıkmamıştı. Şimdi ise bu pastadan en büyük dilimi kimin alacağı belli değil. Diğer taraftan Doğu bloğundan Rusya’da bu pastadan kendine pay düşsün istiyor. Çünkü Rusya Avrupa’nın enerji kaynaklarının büyük bir kısmını karşılıyor. Burada da kendisine rakip çıksın istemiyor. Zaten Türkiye’nin de içinde bulunduğu Nabucco Projesi Rusya’yı yeterince sıkıntıya sokmuştur.
Rusya dünyada azımsanamayacak kadar fazla enerji gücüne sahiptir. Hatta bu güç o kadar fazladır ki tüm Avrupa’yı etkisi altına almıştır. Bu bölge kendi iç kaynakları dışında enerjisinin %54’ünü dışarıdan almaktadır ve bunda Rusya’nın yeri oldukça fazladır. Libya’da Kaddafi’nin düşmesi Avrupa’da çok büyük yankı uyandırmıştır ve gözleri bu bölgeye çevirmiştir. Avrupalılar bu bölgede enerji açısından daha etkin hale gelmek istediklerini kimi zaman davranışlarıyla kimi zamanda sözleriyle belli etmişlerdir. Hatta Berlusconi ile birkaç aya kadar dostluk pozları verirken Libya’daki olaylar sonucunda Kaddafi’nin Berlusconi’den beklentisi varken bu beklentinin ne kadar da yersiz olduğu görülmüştür. Çünkü İtalya bu olaylardan pay almak için Kaddafi’yi sırtından bıçaklayan ilk kişilerden biri olduğunu görmekteyiz.
Bu durumdan da anlaşılmaktadır ki Ortadoğu bölgesi adından geçmişte hep söz ettirdiği gibi bu durum günümüzde de devam etmektedir ve şu çok açıktır ki gelecekte de bu durum değişmeyecektir. Ne zaman bir çatırdama olsa büyük devletlerin gözü üstünüzde olacaktır. Özellikle cezbedici özelliklere sahipseniz sonunuz daha vahimdir.
Gözde MURAT
Gazi Üniversitesi
Uluslararası İlişkiler Bölümü 3.Sınıf Öğrencisi