Son yıllarda kötüleşen Türkiye-Suriye ilişkileri Türk jetinin düşürülmesiyle deyim yerindeyse bitme noktasına gelmiştir. Uçak olayına gelmeden önce Suriye ile nasıl bu noktaya geldik ona bir göz atalım.
Tunus da Muhammed Bouzazi kendisini yakmasıyla başlayan Arap baharı önce Tunus sonra Mısır, Libya, Bahreyn, Cezayir, Ürdün, Yemen son olarak da Suriye’ye sıçradı(diğer küçük ölçekli olayları konu dışında tutuyorum). Mevcut yönetimler düşüp yeni yönetimler kurulmaya başladı. Peki, tüm bunlar olurken Türkiye’yi ilgilendiren asıl nokta nedir yani Türkiye neden bu hareketlere var gücüyle destek verdi? amaç ne? Yeni kurulacak yönetimlere Türkiye’yi bir model olarak mı göstermek? Türkiye’nin bölgede etkin bir güç olmasını mı sağlamak? Ya da kurulacak yeni yönetimlere destek verip gelecekte Türkiye bölgedeki güç dengesinde kendisini destekleyecek ülkeler mi yaratmak istemektedir?
Komşularla sıfır sorun politikasıyla yola çıkan ve başlangıçta başarılı olan Türk hükümeti Arap baharı başladığından bu yana sorun yaşamadığı komşu neredeyse kalmadı. Peki, bu noktaya nasıl geldik uyguladığımız politika elimizde mi patladı yoksa kısa vadede kötü gibi görünen ilişkilerimiz uzun vadede iyi bir noktaya mı gelecek? Libya da Kaddafi Mısır da Mübarek devrilmeseydi hele İran, Rusya ve Çin’in destek verdiği Esed devrilmese evet gelecekte Ortadoğu’da etkinliğimiz büyük ölçüde azalacaktı.
Türkiye mevcut durumda Libya da kurulan/kurulacak yeni yönetimle iyi ilişkiler içinde Mısır’la da nitekim öyle yakın gelecekte Esad’ın da düşmesiyle ki biraz sancılı olacak bu Türkiye Ortadoğu da hiç olmadığı kadar etkisini artırmış bir ülke olarak ortaya çıkacaktır; Çünkü Türkiye’nin verdiği destekle kurulan yeni yönetimler Türkiye’yi bir model olarak görecek desteklerinden dolayı minnettarlıklarını yakın gelecekte göstereceklerdir.
Türkiye son yıllarda dünyada ve bölgede etkinliği artan büyük bir güç olarak ortaya çıkmaya başlamıştır. Etkinliği bu derece artan bir ülkenin hele komşu bir ülkenin jetini uyarmadan hasmane bir tutumla düşürmek gerçekten cesaret isteyen bir davranıştır. Başında bu kadar sorun varken Suriye nasıl olurda bu derece güçlü bir ülkenin uçağını düşürmeye cüret edebilir. Arkasında bir güç(Rusya, İran) olmadan bu cesareti göstermesine imkân olamadığı aşikâr. Esed yönetimi bu davranışıyla neyi amaçlamış olabilir? Rejimin halen çok güçlü olduğunu mu? Rejimi korumak için ne kadar ileri gidebileceğini mi? Rejime destek veren taraftarlarına güçlü olduğu izlenimini vermek mi? Yoksa dünya devletleri tarafından tekrardan “hesaba” alınmak ve kendisini meşru göstermek mi?
Türk hükümeti olaydan sonra muhataplarını bilgilendirmiş ve soğukkanlı bir diplomasi izleyerek olayı tüm boyutlarıyla incelemiştir. Sonuçta kamuoyunun ve Avrupa Birliği(AB), Kuzey Atlantik İttifakı(NATO), Birleşmiş Milletler(BM) tarafından verilen büyük destek Türkiye’nin haklılığını ortaya çıkarmış olay şiddetle kınanmıştır.
Son olarak başbakanın angajman kuralları değişmiştir deyip, artık Suriye tarafındaki tüm askeri unsurlar tehdit olarak algılanacak ve uyarılmadan vurulacaktır. Türk hükümeti savaş ve askeri müdahale kelimelerini kullanmayıp böylece Esad hükümetinin muhatap alınmadığını göstermiştir. Şimdi hasım ülke angajman kuralları değiştiği için askeri unsurlarını kullanırken tedirgin ve endişeli olacaktır.
Türkiye bölgede etkin ve saygın bir yer edinmek istiyorsa bu olayı üstünü kapatmamalı ve kararlılıkla üstüne gidilmeli gereken her şey yapılmalı Türkiye’nin hafife alınmayacağını tüm dünyaya göstermelidir. Mavi Marmara olayında çuval rezaletinde izlenen politikanın aksine çok daha kararlı çok daha agresif ve bir o kadarda soğukkanlı bir diplomasiyle krizi fırsata çevirmelidir.
Murat KILINÇ
Giresun Üniversitesi
Uluslararası İlişkiler Bölümü