Bir kişinin, bir örgütün, bir toplumun veya bir devletin karşılaştığı zor ve buhranlı döneme kriz denir. Kişinin, toplumun ve devletin hayatını tehlikeye sokan, acil kararlar verilmesi gereken ve daha önce alınan önlemleri geçersiz kılan bir gerilim dönemi durumudur. Charles F. Hermann bu tanımı kullanmıştır ve uluslararası arenada bu tanım kabul edilmektedir.
Kriz durumunda belli başlı özellikler göze çarpmaktadır. Bunlar ister devlet ister kişi seviyesinde olsun belirgin olan farklılıklardır. Örgütün hedeflerini ve varlığını tehdit etmesi, acil müdahale gerektirmesi, beklenmedik ve ani gelişmeler olması, korku ve paniğe yol açması, gerilimli bir ortam yaratması örnek verilebilir. Kısaca; aniden oluşması (suprise), tehdit (threat), zaman darlığı (time pressure) ve savaş çıkma olasılığı (the risk of war) krizin özelliklerini tanımlayan dört elementtir.
Uluslararası çevrede kriz kavramına belli bir çerçeve oluşturmak için bazı sınıflandırılmalar yapılmıştır. Bunlar krizin çıkış nedenine ve türüne göre veya kriz durumuna verilen tepkilere göre değişiklik göstermektedir. Tarihsel olarak bakarsak krizi belli durumlara göre sınıflandırabiliriz. Askeri harekat gerektiren kriz durumları, özgürlük girişimi adı altındaki kriz durumları (kolonilerin özgürleşmesi gibi), ekonomik krizler, dini krizler, etnik, çevresel ve mültecilerle ilgili kriz durumları bunlara örnek gösterilebilir. Ancak dünya küreselleşmeye ve gelişmeye devam ettikçe başka kriz durumları da ortaya çıkmaktadır. Bunları sınıflandırmak bu şekilde daha zor olduğu için bu durumlar daha genel başlıklar altında toplanmıştır. Jean Louis Dufour üç temel kriz çeşidini tanımlar. Bunlar güvenlik krizleri, menfaat krizleri ve bilinçli krizlerdir. Güvenlik krizleri nükleer silahlanma, dini amaçlı çıkan olaylar ve terörist gruplarını ele alır. Menfaat krizleri ise ekonomik ve kültürel krizlerin üst başlığıdır. Yani herhangi bir askeri girişim gerektirmez. Son olarak bilinçli kriz ise daha çok soykırım ve etnik temizliktir. Medyanın rolü bu durumlarda çok önemlidir. Kriz; temelinde, yapısında ne olduğuna göre de sınıflandırılabilir. Bunlar; iç tehditler (insandan gelen) ve dış tehditlerdir (doğal afetler, insanın kontrolünde olmayan).
Kriz sürecinin bilinmesi uluslararası arenada ve devlet işlerinde büyük önem taşımaktadır. Bu sürecin belli basamakları vardır. İlk basamak kriz uyarılarının algılanması ve hareketsizliktir. Bu durumda kriz durumu ile ilgili sinyaller daha yeni ortaya çıkmaya başlamıştır ve henüz daha başındayken ne yapılacağı bilinmemektedir, bilgi akışı doğru düzgün sağlanamamaktadır. Kişiler veya devletler eski bilgilerine dayanarak bulundukları durumu yönetmeye çalışırlar. Ancak alınacak herhangi bir karar verimli olmayacaktır. Bu yüzden hareketsizlik, kişinin yanlış bir karar vermemesi adına önemlidir. İkinci basamak ise kriz dönemidir. Yaşanacak bir kriz durumunun sinyalleri alınıp iyi değerlendirilmemişse ve karar verecek birimler veya kişiler bu konuda yeterince bilgi sahibi değillerse örgüt kriz dönemine girer. Bu duruma üç şekilde reaksiyon verilmektedir. Korku ve paniğe kapılma, yetkinin merkezleşmesi ve karar sürecinin bozulmaya girmesidir. Üçüncü basamak ise çözülme sürecidir. Eğer ilk iki süreçte herhangi bir önlem alınamamışsa ve ikinci basamak olan kriz döneminde örgüt varlığını koruyacak gücü bulamamışsa, bu örgüt ortadan kalkar. Bu yüzden kriz dönemlerinde, bu basamakların bilinmesi ve kriz durumu, kriz yapısı ve kriz yönetimi konusunda tecrübeli olmak önem taşımaktadır.
Kriz yönetim süreci ve bu konuda kişinin deneyimli ve bilgili olması ise çok büyük önem taşımaktadır. Kriz yönetimi süreci ise beş aşamada ele alınır. Kriz sinyallerin alınması, krize hazırlık ve korunma, krizin denetim altına alınması, normal duruma geçiş, öğrenme ve değerlendirme periyotları, kriz yönetiminin temel beş elementidir. Kriz yönetimlerinde ise devlet ve kişi bu konuda deneyimli veya deneyimli olmasa bile bu konuyla başa çıkabilecek kapasitede insanlar olmalıdır. Kriz süresince örgütlenmeye devam etme, iletişimi sağlama, otoriteyi kullanma, etkili kararlar verebilme ve en başında kriz sinyallerini alabilme bir kriz yöneticisi için önemli özelliklerdir.
Bu aşamaları uluslararası toplum veya devlet arasındaki ilişkilerde kullanmak için daha fazla çaba harcanmalıdır. Bir devletin iyi bir istihbarat servisinin olması çok önemlidir. Ulusu tehdit edebilecek herhangi bir iç ve dış tehditte devlet gerekirse askeri karşılık vermeye gidecek kadar ve bu durumu yönetebilecek kadar bilgili ve akıllı olmalıdır. İşte bu noktada politikacıları ve karar alıcıları, his ve kanaatleri ile hareket yerine, kanıt ve analize dayanan bir düşünce ve çalışma tarzına ancak stratejik istihbarat itebilir. Stratejik istihbarat, güvenlik politikalarının geliştirilmesi ve uygulanmasında yakın veya muhtemel önemi bulunan, yabancı ulusların veya bölgelerin bir ya da birden fazla yönü ile ilgili sürekli ve yeterli istihbarat teminidir. Aynı kriz yönetiminin genel tanımında olduğu gibi uluslararası durumlarda da belli başlı benzer basamaklar krizi gidermek için önem taşımaktadır. Sorunun veya ulusal çıkar konusunun tarif edilmesi, ulusal çıkar derecesinin önemi, risklerin değerlendirilmesi, tarafların çıkarlarının karşılaştırılması, uygulanacak politika vasıtalarının belirlenmesi uluslararası bir kriz yönetiminde önemlidir. Bunlara ek olarak , uluslararası arenada bu kriz durumlarının belirlenmesi ve giderilmesi, oluşabilecek herhangi bir tehdidin algılanıp elimine edilebilmesi için oluşturulan kurumlar vardır. Bunlar anayasal kurumlar, temel kurumlar ve belli bir konu etrafında oluşturulmuş kurumlar veya rejimlerdir. Bu kurumlar sayesinde örneğin uluslararası hukuk düzeni, ülkeler arasındaki anlaşmazlıklar ve kriz oluşturabilecek herhangi bir durum giderilmiş olur. Örneğin, bir ekonomik kriz anında, tarihte, IMF ülkelere kredi sağlayarak o ülkenin tekrar kalkınmasında ve ekonomisinin düzelmesinde büyük bir rol oynamıştır. Diğer bir örnek ise diplomasiden verilebilir. İki devlet arasında bir kriz durumu varsa bu iki devlet ya üçüncü bir aktör veya bir devlet sayesinde veya kendi istekleri ile bir döneme girer ve bu kriz durumunu yönetmeye çalışırlar. Müzakere, soruşturma, arabuluculuk, uzlaşma ve karma yöntemleri vardır. Bu şekilde hangi devletin haklı olduğu ortaya çıkar ve kriz durumu bir şekilde giderilir. Bu kriz durumları sadece iki devlet arasında da olmayabilir. Devlet ve belli gruplar arasında ki krizlerde günümüzde yönetilmektedir. Uluslararası kriz durumlarında karar verme mekanizması da büyük önem taşır. Uluslararası politikada bilgilerin sınırlı olması, bilgiye ulaşmanın ve bu arada geçen zamanın maliyeti ile bunları yaparken gizliliğin korunmaya çalışılması gibi hususlar karar alma sürecinde objektif rasyonelliğin sağlanmasının önündeki engeller olarak ortaya çıkmaktadır. Karar vericilerin tüm alternatifleri dikkate alarak, rasyonellik içinde en tatmin edici alternatifi seçmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak devletler kriz yönetimlerinde artık tek başlarına değillerdir. Küreselleşen dünyada artık devletler bir kriz durumunda birlikte hareket etmektedirler. Bu birliktelik kriz yönetimini daha kolaylaştırmaktadır.
Buket SÜRCAN
TUİÇ Staj Programı
Kaynakça:
1) Web Adresi: http://usam.aydin.edu.tr/KRIZYONETIMIVEGUCKULLANIMI(3a4a).pdf, Erişim Tarihi: 21.07.2014
2) Web Adresi: http://sam.gov.tr/wp-content/uploads/2012/02/OmerIsyar.pdf, Erişim Tarihi: 21.07.2014
3) Web Adresi: http://journals.manas.edu.kg/mjsr/oldarchives/Vol04_Issue08_2003/329.pdf, Erişim Tarihi: 21.07.2014