2.Dünya Savaşı’ndan bu yana ayrı iki devlet olan Kuzey ve Güney Kore arasındaki ayrılık, Soğuk Savaş Dönemi’nde iyice derinleşmiştir. Kuzey Kore’nin nükleer silahlara sahip ve dış dünyaya kapalı bir devlet olmasından kaynaklanan problem, Uzak Doğu’da istikrarsızlık kaynağı olarak görülmekte ve uluslararası güvenlik için bir tehdit olarak değerlendirilmektedir. Altılı Görüşmeler’in hedefi olarak değerlendirilen ülkelerin soruna bakış açıları, Kuzey Kore’nin nükleer silahların azaltılmasıyla ilgili olan uluslararası anlaşmalara uyumunun sağlanması ve Kore Yarımadası’nın nükleer silahlardan arındırılması konularına odaklanılarak incelemelerde bulunulacaktır.
Kore Yarımadasında Nükleer Silahlanma
Kore Yarımadası’nda nükleer silahlanışın başlangıcını 2. Dünya Savaşı’nın sonuna dayandırmak yanlış olmayacaktır. ABD’nin savaş sonunda dünyaya meydan okurcasına Japonya’ya atom bombası kullanması, Kore’nin kendi varlığını sürdürmek ve bölgede rekabete dahil olmak için nükleer silahlara ihtiyacı olduğunu fark etmesine sebebiyet vermiştir. Yarımadadaki mevcut ABD varlığı, Kuzey Kore’nin nükleer silahlara sahip olmasında ve bunu dünyaya ulusal bir güvenlik meselesi olarak duyurmasında birinci neden olarak gösterilmektedir. Kore Savaşı sonrasında açığa çıkmış resmi belgelerde, Amerikalı yöneticilerin zaman zaman Kuzey Kore’ye karşı nükleer silah kullanmayı düşünmüş olduklarının anlaşılması Kuzey Kore’nin söz konusu silahlara sahip olma isteğini arttırmıştır[1]. Bir diğer etki de 1962 Küba Bunalımı’nda ABD ve Sovyetler Birliği arasında yapılan pazarlık neticesinde, Sovyetlerin Küba’daki füzelerini çekmiş olmasıdır. Bu durum Kuzey Koreli liderler tarafından Sovyetler Birliği’nin ABD’ye boyun eğmesi olarak değerlendirilmiştir[2]. Küba bunalımı neticesinde dünyada nükleer silahlanma açısından bir denge oluşturularak bu tür silahların azaltılmasına yönelik anlaşma zemini yaratılırken; Kuzey Kore’nin aksi bir yolda ilerlemeye başladığı görülmüştür. Buna bağlı olarak Kuzey Kore, 1960’lı yıllarda Sovyetler Birliği ve Çin’den aldığı destekle nükleer teknolojisini geliştirmeye ve tesisler kurmaya başlamıştır[3]. 1985 yılında ABD resmi kaynakları Pyongbyon kasabasında gizli bir nükleer reaktör olduğuna dair istihbarat olduğunu duyurmuştur[4]. Oluşan uluslararası baskıya Kuzey Kore, 1985 yılında “Nükleer Silahların Azaltılması Anlaşması(NPT)”na dahil olmuştur. 1991 yılında Kuzey ve Güney Kore; nükleer silahların test edilmesini, üretilmesini, işletilmesini sınırlandıran bir anlaşma imzalamıştır. Ancak UAEA’nın Kuzey Kore’nin anlaşma hükümlerine uymayan nükleer faaliyetlerde bulunduğunu ileri sürmüş, buna karşılık Kuzey Kore iddiaları reddederek, Nükleer Silahların Azaltılması Anlaşması’ndan geri çekilmiştir. 1994 yılında ABD ile Kuzey Kore BM çatısı altında görüşmelerde bulunarak Çerçeve Anlaşması imzalamıştır. Bu anlaşmayla Kore yarımadasının barış ve güvenliği için birlikte çalışılacak, uluslararası nükleer silahların azaltılması için ortak hareket edeceklerdir[5].
Kore Sorununa Uluslararası Bakış ve Altılı Görüşmeler
Kore Sorunu ve Çin: Çin, Kuzey Kore ile Soğuk Savaş Dönemi’nde önemli ekonomik ve askeri bağlar meydana getirmiştir. 1961 “Çin-Kuzey Kore Dostluk ve Karşılıklı İş Birliği Anlaşması”, Kuzey Kore’yi Çin’in tek askeri müttefiki yapmıştır[6]. Çin, Kuzey Kore’ye her alanda destek olma politikası gütmüştür. Öte yandan Kuzey Kore, Çin Halk Cumhuriyeti ile nükleer alanda iş birliğine girişmiş ve bu ülkeye uzmanlar, teknisyenler ve bilim adamları göndermiştir[7]. Ekonomisi önemli bir gelişme gösteren Çin’in, kendi içinde bu zenginliği yayamama gibi ciddi bir sosyal problemi bulunmaktadır. Kuzey Kore’den kaynaklanacak muhtemel bir göç bu sorunun daha da ciddi boyutlara ulaşmasını sağlayabilecek niteliktedir. Bu sebeple Kuzey Kore’nin, halkının ihtiyaçlarını karşılayabilen bir devlet olabilmesi için Çin önemlidir. Diğer bir husus ise, Kore Yarımadası’nın nükleer silahlanışının Çin’in çevre ülkelerinde yaratacağı muhtemel silahlanma yarışıdır. Kuzey Kore’nin nükleer silahlanması, Çin’in güvenlik çerçevesini doğrudan etkilemektedir. Bu sebeple Çin, bir taraftan Kuzey Kore için en önemli enerji ve gıda sağlayıcısı rolünü üstlenirken diğer taraftan da hem kendi ulusal güvenlik kaygıları hem de uluslararası güvenlik politikalarında söz sahibi olma adına, Kore Yarımadası’nın nükleer silahlardan arındırılması çalışmalarında başı çekmektedir.
Kore Sorunu ve Rusya: Rusya, Sovyetler Birliği zamanında Kuzey Kore ile ilişkilerini Kore Savaşı’ndan itibaren hep sıcak tutmuştur. Ancak Kuzey Kore, Rusya’dan nükleer faaliyetleri ile ilgili her türlü desteği almasına rağmen, önce Küba Krizi’nde ABD’ye karşı geri adım atması sonra da Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Rusya’yı bir dayanak olarak görmekten vazgeçmiştir.1996 yılından sonra Yeltsin yönetimiyle Rusya, Kuzey Kore ve Güney Kore ile daha dengeli bir politika yürütmeye başlamıştır. 2000 yılında Putin’in dile getirdiği “Rus Dış Politika Konsepti” nde bu denge ilişkilerine de yer verilmiştir[8]. Bu kapsamda Güney Kore ile ekonomik ilişkiler geliştirilirken Kuzey Kore ile de politika ve güvenlik alanında iş birliğine gidilmesi öngörülmüştür. Rusya, Kore’de meydana gelecek bir çatışmanın kendisi için büyük tehlike oluşturacağının bilincindedir ve kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmektedir. Bu anlamda Altılı Görüşmeler Rusya için de bir fırsat olmuştur.
Kore Sorunu ve Japonya: Soğuk Savaş’ın bitişi, Güney Kore’nin büyük bir ekonomik gelişme kat etmesi ve bunun yanı sıra Kuzey Kore’nin askeri gücünü geliştirmeye yönelik girişimleri ile nükleer silahlanma yolunda attığı adımlar, Japonya için doğrudan tehdit olarak algılanan gelişmeler olmuştur. Tarihi olarak da Japonya’nın güvenliğine yönelen tüm tehditler, Kore Yarımadası istikametinden gelmiştir. Bu yüzden Japonya, hemen dibinde bulunan Kuzey Kore’nin nükleer silaha sahip olmasından son derece rahatsız olmuştur[9]. Japonya bölgede ABD ve Güney Kore ile iş birliğini de göz önünde bulundurarak Kuzey Kore’nin nükleer silahlanma sorununu diplomatik yollarla çözümünden taraf olmuştur. Bu kapsamda, 1994 yılında ABD ile Kuzey Kore arasında imzalanan KEDO(Kore Yarımadası Enerji Kalkındırma Organizasyonu) projesinde yer almıştır. 1998’de Kuzey Kore, menzili 1380 kilometreyi bulan “Taep’o-Dong 1 Füzesi”ni başarılı ile denemiştir. Bu denemede füzenin Japon topraklarını aşarak Japonya’nın doğusundaki Pasifik Okyanusu’na düşmesi, Japonya tarafından Kuzey Kore’nin ilk stratejik ve doğrudan tehdidi algılanmıştır. Ancak Japonya ve Güney Kore’de mevcut olan ABD’nin askeri varlığı sebebi ile Japonya’nın tek başına hareket etmesi gibi bir durum söz konusu olmamıştır.
Kore Sorunu ve ABD: Kore Yarımadası’nda nükleer silahlanma sorununun çözümü için ABD, bazen vaatlerde bulunarak bazen de çeşitli yaptırımları gündeme getirerek Kuzey Kore’nin nükleer faaliyetlerini durdurmaya çalışmıştır. Kuzey Kore’ye faaliyetleri durdurması karşılığında gıda yardımı yapılması, enerji kaynakları temininde destekte bulunulması gibi teklifler sunulmuş, bölgedeki diğer devletlerin de katılımıyla ortak projeler üretilmiştir. Ancak bu girişimler istenen sonucu vermemiştir. ABD, uzun vadede tüm dünyaya yayılabilecek bir nükleer savaşa sebep olabileceği değerlendirilen bu sorunun çözümü için daha sert ve caydırıcılığı yüksek tedbirlerin alınması gerektiğini savunmaktadır. Bu yüzden Altılı Görüşmeler’e katılan diğer ülkelerin de fikirlerini göz önünde bulundurarak müzakerelerin sürdürülmesi ve Kuzey Kore’nin de ihtiyaçlarına cevap verebilecek tedbirlerin gündeme getirilmesi, sorunun çözümü için ABD açısından etkili bir yol olarak görülmektedir.
Güney Kore’nin Çözüm Arayışlar
Ticari Girişimler: Kuzey Kore’nin nükleer silah sahibi olması Güney Kore için önemli bir tehdittir. Güney Kore, 1990’larda Kuzey Kore’nin içinde bulunduğu olumsuz ekonomik durum sebebi ile Kuzey Kore yönetiminin devam sağlayamayacağı ve iki Kore’nin birleşebileceği umuduyla Kuzey Kore ile ekonomik ilişkilerin arttırılması kapsamında girişimlere başlamıştır. Bu amaç doğrultusunda, 1994 yılında “Çerçeve Anlaşması’na ekonomik katkı sağlamak üzere taraf olmuştur[10]. Ancak Güney Kore ve Kuzey Kore arasındaki ideolojik fark ve ekonomik uçurum, bunun yanında Kuzey Kore’nin nükleer faaliyetlerinde ısrarcı olması durumun Güney Kore’nin beklentileri doğrultusunda gelişmeyeceğini göstermiştir. Güney Kore, yarımada için tehdit oluşturan Kuzey Kore’nin nükleer faaliyetlerini askeri gücüne karşı ekonomik gücünü etkin şekilde kullanmaya çalışmıştır. ABD’nin sürekli Kuzey Kore’den ekonomik yaptırımlar uygulanılmasından yana olması da Güney ve Kuzey Kore arasındaki iş birliğini olumsuz etkilemiştir[11].
Deniz Yetki Alanları Anlaşmazlığı: Kore Savaşı sonunda Kuzey ve Güney’in Sarı Deniz’deki yetki alanlarını belirlemek için 1953’te BM tarafından çizilen Kuzey Sınır Hattı, günümüzde taraflar arasında temel anlaşmazlık konularından birini oluşturmaktadır. Hattın tek taraflı olarak çizildiği ve Sarı Deniz’e çıkışının adaletsizce sınırlandığını savunan Kuzey Kore, karasularını 12 mile çıkarmak istemekte Güney Kore ise bu talebi reddetmektedir. Kuzey Kore gemilerinin kendi karasularında seyrettiği iddiasıyla sık sık sınırı ihlal etmektedir ki bunun en son örneği 25 Şubat 2014 tarihinde yaşanmıştır. Öte yandan Kuzey’in gerçekleştirdiği sınır ihlalleri neticesinde zaman zaman yaşanan çatışmalar yarımadadaki barış ve istikrar arayışlarını sekteye uğratmaktadır[12].
Soruna Çözüm Arayışları: Altılı Görüşmeler
Altılı Görüşmeler ’in temel amacı Kore Yarımadası’nda güvenlik ve istikrarın sağlanmasıdır. 2003’de başlayan bu görüşmeler, katılan devletler yani Japonya, Rusya, Çin, ABD, Kuzey Kore ve Güney Kore açısından bölgedeki mevcut kırılgan yapının çatışmaya dönüşmesini engelleyecek bir fırsat niteliğindedir. Altılı Görüşmeler çerçevesinde, 2005’te Kuzey Kore’nin nükleer faaliyetlerine son vermesi ile NPT’ye geri dönmesi karşılığında ABD yardımlarını kapsayacak olan bir “Prensipler Bildirisi” imzalanmıştır. Ancak bu gelişmelere rağmen aynı yıl Kuzey Kore, ilk nükleer silahını üretmeye devam ettiğini açıklamıştır. Kuzey Kore 2006 ve 2009 yılında yaptığı nükleer denemeler Altılı Görüşmeler ’in dönüm noktası olmuş ve uluslararası toplumun tepkisini çekmiştir. Çin, Kuzey Kore ile sahne arkasından yürüttüğü görüşmelerle Kuzey Kore’nin Altılı Görüşmeler ’e dönmesi sağlanmıştır[13]. 2010 yılında Güney Kore’ye ait bir geminin bilinmeyen bir nedenle batması sonucu 46 kişinin öldüğü olayda, geminin Kuzey Kore tarafından vurulduğu iddia edilmiştir. Kuzey Kore yapılan ithamların kendisine karşı bir komplo olduğunu ifade ederek, uluslararası bir komisyonun konuyu incelemesini şiddetle ret etmiştir. Aynı yıl Güney Kore adası Kuzey Kore tarafından topçu ateşi ile vurulmuştur. Altılı Görüşmeler ’in yeniden başlatılması için girişimler sürerken gelişen bu olaylar, neredeyse iki ülke arasında savaşa sebep olacak niteliktedir. Ancak Çin’in görüşmelere devam etmesi ve sorunların müzakereler yolu ile çözülmesi doğrultusunda yaptığı çağrıları krizin daha da tırmanmasını engellemiştir. Sorun sadece Kuzey ile Güney Kore arasında devam eden bir sorun değildir, küresel bir boyut almıştır.Altılı Görüşmeler her ne kadar altı ülkenin katıldığı çok taraflı bir görüşme süreci olsa da, Kuzey Kore’nin nükleer silahlardan arındırılması amacıyla yürütülen süreç, ABD ve Çin’in uygulanacak yöntemler doğrultusunda ortak bir karara varamaması sebebi ile çıkmaza girmiş durumdadır.
Güncel Gelişmeler
Kuzey Kore üçüncü denemesini 2013’de gerçekleştirmiştir. Mart 2013’te Kuzey Kore’nin 1953’te Kore Savaşı’nı bitiren ateşkes anlaşmasını tamamen feshetmesi ve Güney Kore ile savaş haline geçtiğini açıklamasıyla kriz daha da büyümüştür. 26 Mart 2014 günü Kuzey Kore 2009’dan sonra ilk defa orta menzilli iki adet balistik füzesini Japonya yönünde fırlatmıştır. BMGK, Kuzey Kore’yi BM kararlarına aykırı hareket etmekle suçlamıştır. Orta menzilli balistik füze atışlarından 4 gün sonra Kuzey Kore ihtilaflı yedi ayrı bölgede top atışı icra etmiş, Güney Kore de atışların kendi karasularında yapıldığı gerekçesi ile karşılık vermiştir. ABD ve Güney Kore ordusu ise Kuzey Kore yönetiminin itirazlarına rağmen ortak askeri tatbikat başlattı. Kuzey Kore, iki ülkenin askeri işbirliğine tepki olarak Seul yönetimiyle arasındaki direkt telefon hattını kapattı, ABD’nin Japonya’daki üsleri vurmakla tehdit etti. Kuzey Kore’nin bölgede gerginliği arttıran her hamlesi izolasyonunun daha da derinleşmesine ABD’nin bölgedeki askeri varlığını güçlendirmesine neden olmaktadır. Sonuç olarak Kore meselesi, Doğu Asya’da Kore Savaşı’ndan bu yana devam eden bir sorun olmuştur.
Aslı Öztürk
TUİÇ Stajyeri
Kaynakça
1)Kibaroğlu, M. (2004). Kuzey Kore’nin Nükleer Silah Programı: Sebepler & Sonuçlar. Uluslararası İlişkiler Dergisi, (1).
2) O’neil, A. (2007). Nuclear Proliferation in Northeast Asia: The Quest for
Security. New York, Palgrave Macmillan
3) Koçak, K. A., (2010). Soğuk Savaş Sonrasında Japon Dış Politikasında Yaşanan
Değişimi Anlamaya Yönelik Bir Analiz. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
Ankara Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. acikarsiv.ankara.edu.tr/
browse/5744/konur_alp_kocak_tez.pdf (Erişim tarihi: 09 Mayıs 2011).
4) Wit, J. S., Poneman, D. B. ve Galuuci, R. L. (2004). Going Critical.
Washington: Brooking Institution.
5) http://www.nti.org/db/china/engdocs/snkdenuc.htm
(Erişim tarihi: 16 Temmuz 2014).
6) Roy, D. (2004) China and the Korean Peninsula: Beijng’s Pyongyang
Problem and Seoul Hope. Asia-Pacific Center for Security Studies (3)
7) The Foreign Policy Concept of Russian Federation: http://www.fas.org/nuke/guide/
russia/doctrine/econcept.htm (Erişim tarihi:16 Temmuz 2014).
8) 28 Cha, V.D. (2000). Japan’s Grand Strategy on the Korean Peninsula:
Optimistic Realism. Japanese Journal of Political Science (2)
9) Armstrong, C.K. (2010). South Korea and the Six-Party Talks: The Least
Bad Option Joint US-Korea Academic Studies (21) .
10) Park, J. S. (2005). Inside Multilateralism: The Six-Party Talks. The Washington Quarterly (28)
11)http://www.bilgesam.org/incele/604/-kuzey-ve-guney-kore–8217-nin-sari-deniz–8217-deki-sinir-ihtilafi/#.U8kV-fl_uFw (Erişim Tarihi: 16 Temmuz 2014)
12) 4 Centre for Nonproliferation Studies. (2011). Six Party Talks.
http://www.nti.org/e_research/official_docs/inventory/pdfs/6ptalks.pdf (Erişim tarihi: 30 Mart
2011).
[1] Kibaroğlu, M. (2004, s. 4). Kuzey Kore’nin Nükleer Silah Programı: Sebepler & Sonuçlar. Uluslararası İlişkiler Dergisi, (1), ss. 1-22.
[2] O’neil, A. (2007, s.58). Nuclear Proliferation in Northeast Asia: The Quest for
[3] Koçak, K. A., (2010). Soğuk Savaş Sonrasında Japon Dış Politikasında Yaşanan
Değşişmi Anlamaya Yönelik Bir Analiz. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
Ankara Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. acikarsiv.ankara.edu.tr/
browse/5744/konur_alp_kocak_tez.pdf (Erişim tarihi: 09 Mayıs 2011).
[4] Wit, J. S., Poneman, D. B. ve Galuuci, R. L. (2004, s. 54). Going Critical.
Washington: Brooking Institution.
[5] http://www.nti.org/db/china/engdocs/snkdenuc.htm
(Erişim tarihi: 16 Temmuz 2014).
[6] 8 Roy, D. (2004, s. 2). China and the Korean Peninsula: Beijng’s Pyongyang
Problem and Seoul Hope. Asia-Pacific Center for Security Studies (3), ss. 1-4.
[7] Kibaroğlu, a.g.m., s. 5.
[8] The Foreign Policy Concept of Russian Federation: http://www.fas.org/nuke/guide/
russia/doctrine/econcept.htm (Erişim tarihi:16 Temmuz 2014).
[9] 28 Cha, V.D. (2000, s. 251). Japan’s Grand Strategy on the Korean Peninsula:
Optimistic Realism. Japanese Journal of Political Science (2), ss. 249-274
[10] Armstrong, C.K. (2010, s. 167). South Korea and the Six-Party Talks: The Least
Bad Option Joint US-Korea Academic Studies (21), ss. 165-178.
[11] Park, J. S. (2005, s. 81). Inside Multilateralism: The Six-Party Talks. The
Washington Quarterly (28), ss. 75-91
[12] http://www.bilgesam.org/incele/604/-kuzey-ve-guney-kore–8217-nin-sari-deniz–8217-deki-sinir-ihtilafi/#.U8kV-fl_uFw (Erişim Tarihi: 16 Temmuz 2014)
[13] 4 Centre for Nonproliferation Studies. (2011, s.3). Six Party Talks. http://www.