Kolombiya ve FARC Sorunu

10 Şubat 2011 tarihinde Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) gerillaları ellerindeki tutsakları salma kararı aldı[1]. Yaklaşık bir ay önce örgütün iki katı daha aktif olacağını açıklayan FARC bu kararla birlikte gözlerin yeniden Kolombiya’ya çevrilmesine yol açtı. 1964 yılında kurulan FARC 50 yıla yakın bir süredir faaliyettedir ve insan kaçırma, cinayet ve uyuşturucu kaçakçılığı işine karışmıştır. Genel olarak uyuşturucu trafiğini yöneten FARC, Kolombiya’nın dış ilişkilerini de etkileyen önemli bir sorun olmuştur. Güney Amerika’da Kolombiya hariç bütün devletlerin başkanı sol partilerdendir. Farklı derecelerde olsa da kıtada sol önlenemez bir yükselişe geçmiştir. Buna rağmen Birleşik Devletler’in sağdık müttefiki Kolombiya’nın hala sağ hükümetler tarafından yönetilmesi insanı düşünmeye itmektedir. Diğer ülkelerin Amerikan karşıtlığında birleşmesi, Amerikan üslerinin bir bir kapatılması Birleşik Devletler için Kolombiya’yı daha önemli kılmaktadır.

FARC’ın Doğuşu

1959 Küba Devrimi’nin etkisi ile Marksist tarım işçisi gençlerin desteklediği ve yine kendisi bir tarım işçisi olan Manuel Marulanda ve arkadaşı Marksist Jacobo Arenas  birlikte  kurulan silahlı örgüttür. Tek nedenin Küba Devrimi’nin yayılan etkisinin olmadığı Ulusal Cephe adayı Alberto Lleras Camargo’nun seçilmesi ile son bulan Şiddet (La Violencia) Dönemi’nin de etkisi olduğu unutulmamalıdır.

La Violencia dönemi devlet başkanlığını kazanması kesin gözüyle bakılan sosyal demokrat Jorge Eliecer Gaitan’ın 9 nisan 1948’de yapılan bir suikast sonucu hayatını kaybetmesinden sonra başlar. Bu suikast Kolombiya için bir dönüm noktasıdır çünkü Gaitan ölmeden önce, ‘beni öldürürse intikamımı alın’ beyanında bulunmuştur. Bunun üzerine kısa bir süre sonra, muhafazakarlar ve liberaller arasında gerilimler yaşanmaya başlamıştır. 1953’ de Genel Kurmay Başkanı Gustavo Rojas Pinilla’nın yönetime el koymasıyla durum Kolombiya için çok daha kötü bir hal almıştır. Liberaller ve muhafazakarlar tarafından desteklenen bir darbe ile askeri yönetimin sona ermesi aynı zamanda 300 bin insanın öldüğü La Violancia yani Şiddet Dönemi’ni de sona erdirmiştir. Fakat darbe ile dibe vuran Kolombiya ekonomisi düzelmemiştir. Devrim rüzgarı ile birlikte de Kolombiya’nın birlikte anıldığı gerilla hareketleri birer birer ortaya çıkmaya başlamıştır.

İnsan kaçırma cinayetlerden çok ağırlıklı olarak uyuşturucu ticareti yapan FARC artık Birleşik Devletleri’nde hedefi haline gelmiştir. Pek çok siyasi, devlet memuru, gazeteci, asker ve turisti alıkoyan ya da öldüren FARC uyuşturucu ticaretinde de önemli bir paya sahiptir. Kolombiya dünya kokain pazarının %68’ine sahiptir. Kolombiya’da üretilen uyuşturucunun %90’ı kara yolu ile Meksika’dan Birleşik Devletlere gönderilmektedir. %10’u da Avrupa’ya ulaştırılmaktadır. Yine dünya pazarındaki kokainin %50’si ve Birleşik Devletler’deki kokainin %60’ı piyasaya FARC tarafından sürülmektedir.

FARC Neden Bitirilemedi?

Kolombiya hükümeti başkan Uribe Dönemi’ne kadar çeşitli zamanlarda ve çeşitli şekillerde FARC’la barış masasına oturmayı denedi. Fakat karşılıklı anlaşmalar gerçekleştirilemedi. Ülkeye barış getirme vaadi ile seçimleri kazanan Andres Pastrana FARC’la anlaşmayı sağlayamayınca, Kolombiya Planı (Plan Colombia) programını geliştirdi.1998-1999’da Başkan Paneras’ın kendisi tarafından geliştirilen bu plan FARC, şiddet ve uyuşturucu ticaretine karşı idi. Fakat Birleşik Devletlerin uyuşturucu çetelerine doğrudan müdahalesini öngören bu plan Kolombiya’nın komşuları Ekvador ve Venezüella’nın tepkisine yol açtı.

Kolombiya jeopolitik ve jeostratejik açıdan önemli bir ülkedir. Güney Amerika kıtasına kara bağlantısını sağlayan ve karayolu olan tek ülkedir. Adeta kıtaya giriş kapısı özelliği taşımaktadır. Bu özelliklerinden ötürü Kolombiya Planı Birleşik Devletler için Güney Amerika kıtasını elinde tutmanın en  kolay yollarından bir tanesidir. Uyuşturucu, Birleşik Devletler’in önemli sorunlarından biridir. Üstelik de 11 Eylül Saldırıları ile birlikte Orta Doğu ağırlıklı bir politika izleyen Birleşik Devletler kıtayı az da olsa denetim altında tutmaktadır.

1400 Amerikalı asker ve yetkilinin (800 asker 600 sivil personel) Kolombiya Planı kapsamında ve Başkan Alvaro Uribe’nin sert ve uzlaşmaz politikalarına rağmen FARC neden bugün hala varlığını sürdürmektedir?

Öncelikle Uribe’nin sert politikaları FARC’ın çok fazla güç kaybetmesine sebep olmuştur. Militan sayısı son derece azalmış fakat hala önemli bir sayıdadır. Zayıflamasında kurucu Marulanda’nın ölmesini de sebep olmuştur. Kolombiya Planı’na gelince, Amerikan askerlerinin kokain yetiştirdiğini öne sürdüğü tarım arazilerinin havadan ilaçlaması tarımı büyük ölçüde etkilemiş ve tarımla uğraşan büyük bir kesimin şehre göç etmesine sebep olmuştur. Bu durum ekonomiyi etkilediği gibi şehirde işsiz kalanların gerillalara katılmasını kolaylaştırmıştır.[2]

Aynı zamanda Amerikan askerlerinin uygunsuz davranışlarının olduğunun ileri sürülmesi, sadece FARC değil hükümetten de bazı isimlerin uyuşturucu ticareti yaptığı söylemleri planın halk tarafından desteklenmesini etkilemiştir. Aynı zaman da kıtada tek başına kalan Kolombiya bu konuda da komşu ülkelerden destek bulamamıştır. 2010 ile beraber Birleşik Devletler planın genişletileceğini duyurmuştur. Bu durum daha fazla kıtanın gerilmesine yol açsa da Birleşik Devletler asker sayısında bir artış olmayacağını sadece maddi artış kaydedileceğini açıklamıştır.

Sonuç

2011 Ocak ayında gerillaların FARC’ın faaliyetlerinin iki katına çıkacağı açıklamalarının ardından 2011 Şubat ayında bazı rehineleri serbest bırakma kararı iç savaşın sona ereceğinin düşünülmesine yol açmıştır.[3] Bir ay ara ile örgütün iki zıt karar alması düşündürücüdür. Birleşik Devletler Orta Doğu ile meşgul iken Kolombiya uyuşturucu çeteleriyle savaş planına sadece maddi destek de bulunacakları kadar zayıflamıştır. Kolombiya Hükümeti’nin gelen paraları uyuşturucu ile savaştan çok kendi yandaşlarını beslemek için kullandıkları ileri sürülmektedir. Bu durumda FARC’ın karar değiştirmesinin ya da değiştirmiş gibi görünmesinin farklı sebepleri olmalıdır.

Bu sebeplerden birisi; Kolombiya Anayasa Mahkemesi’nin ülkede 7 adet bulunan ABD askeri üslerinin anayasaya aykırı olduğu kararını vermesi olabilir.[4] Fakat Savunma Bakanı Rodrigo Rivera Birleşik Devletler ile müttefik olmanın çok önemli olduğunu tekrar tekrar dile getirmiştir. İkincisi; Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez’in FARC’a doğrudan yaptığı silahlı eylemleri bırakma çağrısı olabilir. Silahlı eylemin sonuç vermeyeceği hatta haklı davalarına zarar verdiğini söyleyen Chavez, siyaset alanında haklarını aramaları gerektiğini söylemiştir. Bu çağrı dış desteğin kesildiği anlamına da gelebilir.

Son sebep ise; örgütün daha kanlı bir geri dönüş yapacağını söyleyen liderleri Alfonso Cano örgütün tasviye sürecinin başladığını düşündürerek ardından çok daha büyük bir eyleme imza atmaya hazırlanıyor olabileceği seçeneğidir.


[1] http://www.plturkce.org/guney-amerika/tutsak-gerillalardan-farcin-saliverme-kararina-destek-haberi-4939

[2] İnat, K.(2010). Dünya Çatışmaları 1. Cilt. 3. Baskı, Ankara: Nobel Yayın

[3] Petras, J. (2012) Kolombiya’nın barış ve adalet arayışı ve neoliberal modelin ölümü. http://lahy.wordpress.com/category/kolombiya/

[4] http://tr.euronews.net/2010/08/18/kolombiya-anaysa-mahkemesi-nden-amerika-ya-ret/

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Yapay Zeka Çağında Savaş ve Barış

Henry A. Kissinger, Eric Schmidt ve Craig Mundie: War...

Srebrenitsa Soykırımı Mahkumu Radislav Krstic’in Mektubu

Srebrenitsa’da soykırımın desteklenmesi ve yardım edilmesi suçundan Lahey’de 35...

Trump’ın Ukrayna’da Batı/NATO Barış Gücü Planına Yönelik 10 Engel

Andrew Korybko 10 Obstacles To Trump’s Reported Plan For Western/NATO...

Türkiye-AB İlişkilerinde Kırılma Noktası: AK Parti Döneminde Yaşanan Gelişmeler ve Güncel Durum

Dr. Aziz Armutlu Giriş: Türkiye AB İliskileri Türkiye ile Avrupa Birliği...