KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile Söyleşi‏

Uluhan Ceran: Sayın Cumhurbaşkanım ‘toplumsal varoluş’ adı altında düzenlenen mitinglerde Türkiye karşıtı pankart ve sloganlara üzülerek şahit olduk. Kuşkusuz ki bunlar Anavatan’la Kıbrıs Türk’ünün arasındaki manevi bağı koparamaz, ancak Türkiye Halkı’nın Kıbrıs algısının farklılaşmaya başladığını görmekteyiz. Sizin tüm bunlara bakış açınız nedir? Bu mitingler ve protestolar neyi amaçlıyordu?

Rauf R.DENKTAŞ: Rum lideri Hristofyas “siyasetimin hedefi Türkiye’yi adadan çıkarmak ve Kıbrıslı Türklerle Türkiye arasındaki bağı koparmaktır” demişti. Bunun yolu da Kıbrıs Türklerini Anadolu’ya nankör, Rum’dan yana bir topluluk olarak göstermek, içimizde de Türkiye’yi kötülemektir. Seçimlerde yüzde bir bile oyalamayan bir avuç kendini bilmez kişi, bu konuda kendi çıkarları için, Rum’a hizmet etmektedir. Halkın yüzde doksan dokuzu bunlara lanet okumakta, Anavatana bağlılığını haykırmaktadır.

 

Uluhan Ceran: 11 Nisan 1990 tarihli, Kıbrıs Gazetesi, “Bermuda’da Denktaş’a tuzak’ manşetiyle basılmış. Haberin detayında ABD Başkanı George H.Bush ile İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher’ın, ‘Denktaş’ı nasıl saf dışı bırakabileceklerinin’ tartışmasını yapacakları yazıyor. ABD ve İngiltere’nin tutumunda, o yıllardan günümüze değişen bir şey var mı?

Rauf R.DENKTAŞ: Değişen bir şey yok. Rum tarafını, Anayasaya ve Rumların yaptıkları vahşete rağmen meşru hükümet olarak tanımaya devam ediyorlar. Bu da, meselenin hallini önleyen bir haksızlıktır.

 

Uluhan Ceran: Efendim bildiğiniz gibi Adalet ve Kalkınma Partisi, iktidara gelmesiyle birlikte alışılmışın dışında bir Kıbrıs Politikası izlemeye başladı. Bu politikayı önceki hükümetlerin politikalarıyla kıyasladığınızda nasıl bir farklılık var? Annan Planı’na Kıbrıs Türk’ünün ‘evet’ demesinin olumlu ve olumsuz sonuçları sizce nelerdir?

Rauf R.DENKTAŞ: Biz TBMM’de oybirliği ile alınan karara bakarız. Bu kararda “Kıbrıs’ın gerçekleri tanınmalıdır” denmekte ve bu gerçekler de “Kıbrıs’ta eşit, egemen, kendi kaderlerini tayin hakları olan iki halk, iki devlet vardır, Türkiye’nin garantörlüğü tartışılmazdır” denmektedir. Biz bu çizgiden ayrılmayan yeni bir Cumhurbaşkanı seçtik. Annan Planı döneminde aldatıldığını kabul eden Türk Hükümetinin, son zamanlardaki beyanları da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığını vurgulamaktadır. İnşallah bu değişmez.

 

Uluhan Ceran: Sayın Cumhurbaşkanı, son seçimlerde halk takdirini geçmişte sizin kurmuş olduğunuz Ulusal Birlik Partisi’nden yana kullanıp, CTP’yi muhalefete taşımıştı. Malumunuz, CTP’nin iktidara gelmeden önceki en önemli argümanı ‘Kıbrıs Sorunu’na çözüm getirmekti. Çözüm hedefine ulaşılamamasının bu durumdaki payı nedir?

Rauf R.DENKTAŞ: CTP, Rum Komunist partisi AKEL ile işbirliği içinde bize muhalefet etmişti. AK partinin desteği ile Annan Planı döneminde iktidar olunca, Rum karşıtlarına verilemeyecek  tavizlerde bulundular; ayrı devlet, ayrı egemenlik istemiyoruz dediler; garantileri gündeme aldılar. Buna rağmen Rum’u memnun edemediler çünkü Rum liderliği Kıbrıs’ın  tümüne sahip çıkmak istiyor. Buna boyun eğilmedikçe, Rumlarla anlaşma mümkün değildir. Bizdeki seçimlerle  CTP’nin yerini UBP alınca, işler yarıda kalmış oldu. Ayni ekip devam etseydi, barış adına teslimiyete gidilecekti her halde.

 

Uluhan Ceran:  Sayın Eroğlu’nun müzakere masasında izlediği politikayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Kıbrıs nereye gidiyor?

Rauf R.DENKTAŞ: İnandığı ilkeleri müdafaaya devam etmektedir, ancak, zor bir durumla karşı karşıyadır. Türkiye’nin istemi üzerine, müzakerelere, “Talat beyin bıraktığı yerden başlamayı” kabul etmek zorunda kaldı. Şimdi Rum tarafı “Talat ile mutabık kaldığını söylediği her şeyi Sayın Eroğlu’ndan istemektedir.

Bu görüşmelerden olumlu sonuç alınabilmesi için bizim Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden, ayrı egemenlik hakkımızdan, garantilerden vazgeçmemiz gerekecektir. Bu da Kıbrıs’ın Girit gibi elden gitmesi demektir. Bu haklarda ısrar edersek Rum “Kıbrıs Hükümeti” olarak yola devamı tercih edecek ve AB’de Türkiye’nin önüne engeller çıkaracaktır.

Çare? Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden, ayrı egemenlikten, garantilerden asla vazgeçmeyeceğimizi açıkça ortaya koymaktadır. Başka çare yoktur. Rum tarafı bunu kabul etmeyecek. O zaman, bunlar kabul edilinceye kadar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kendi yoluna devam etmeli, ekonomisini güçlendirmeye bakmalıdır.

 

 

Uluhan CERAN

BİLGESAM TUİÇ Platformu

K.K.T.C Temsilcisi

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Orta Güçler Çok Kutuplu Bir Dünya Yaratacak

Dani Rodrik - Cambridge Bu yazı ilk olarak 11 Kasım...

Amerika Bir Sonraki Sovyetler Birliği mi?

Harold James, Princeton Üniversitesi'nde Tarih ve Uluslararası İlişkiler Profesörü. Bu...

Stabil Kripto Paralar Doların Küresel Statüsünü Koruyabilir

Paul Ryan, ABD Temsilciler Meclisi'nin eski sözcüsü (2015-19), American...

Avrasya’da Kolektif Güvenlik: Moskova ve Yeni Delhi’den Bakışlar

Collective Security in (Eur)Asia: Views from Moscow and New...