Özet
Bahsi geçen çalışmada 4. Nesil saldırı stratejisi olan Hibrit Savaş’ın; metodolojisi, uygulanış biçimi ve hangi unsurlardan meydana geldiği, kitabın bize sunduğu bilgiler neticesinde yorumlanacaktır. Terörün ve terörizmin 20. yüzyılın ortalarından günümüze kadar nasıl bir süreçte evrimleştiği, neyi hedeflediği kronolojik bir metotla bu çalışmada yer alacaktır. Daha sonrasında hibrit savaş stratejisinin Türkiye Cumhuriyeti’ni hangi düzeyde nasıl etkilediğini ve hasım istihbarat teşkilatlarının bahsedilen savaş stratejisinde pozisyonunun ne olduğu ele alınacaktır. Çalışmanın giriş bölümünde terör, terörizm ve istihbarat teşkilatları hakkında genel hatlarıyla bilgiler verilmiş inceleme bölümünde hasım istihbarat ve hibrit savaş kitabının Türkiye perspektifinde yapılan faaliyetlerin Yüzeysel olarak yorumu yapılmıştır Sonuç kısmında ise eleştirisi yapılan kitabın; argümanı, sunmayı iddia ettiği konusu, literatüre sağladığı katkısı, güncel tartışmalarla olan ilişkisi, kitabın temellendirdiği teorik köken ve düşünce ekolü, kitapta geçen terimleri, kitaptan faydalanabilecek kitleleri, bahsi geçen kitabın diğer kitaplarla kıyaslandığında ortaya çıkan sonucu ve kitabın sunduğu örneklemeler ele alınmıştır
Anahtar Kelimeler: Terörizm, Hibrit Savaş, Hasım İstihbarat, 4. Nesil Savaş, Türkiye
Abstract
In the aforementioned study, Hybrid Warfare which is the 4th generation attack strategy, methodology, the way it is applied, and what elements it consists of will be interpreted because of the information provided by this book. This study shows how terror and terrorism evolved from the middle of the 20th century to the present. And what it aims at will be included in the study with a chronological method. Later it will be discussed how the hybrid war strategy affects the Republic of Turkey and how the enemy intelligence agencies are in the mentioned war strategy. In the introductory part of the study, general information about terror, terrorism, and intelligence organizations was given in the analysis part. That is the superficial interpretation of the activities conducted from the perspective of Turkey, and a book on adversary intelligence and the hybrid war was made. Argument what it claims to present, its contribution to the literature, its relationship with current debates, the theoretical origin and school of thought on which the book is based, the terms in the book, the masses that can benefit from the book, the result of the book in question when compared to other books and the examples presented by the book are discussed.
Keywords: Terrorism, Hybrid War, Hostile Intelligence, 4th Generation War, Türkiye.
Giriş
Hibrit savaş: konvansiyonel askeri savaş stratejileri, propaganda, siber saldırı, ekonomik baskı, diplomatik kanallar, silahlı veya silahsız örgütlenmeler aracılığıyla hedef ülkeye karşı yürütülen yeni bir savaş stratejisidir.
Devletler veya devlet dışı aktörler tarafından yürütülen militarist ya da gayri militarist usul ve yöntemlerle hedef ülkeye karşı belirlenen stratejik hedeflere ulaşmayı amaçlar. Saldırıya uğrayan hükümetin meşruiyetini zedelemek ve kamuoyu içerisinde panik ortamı oluşturmak için; propaganda, dezenformasyon, kışkırtma ve tahrik amacıyla protesto, sabotaj, suikast, casusluk gibi faaliyetler yürütülmesi durumudur.
Hibrit savaş kavramının geleneksel olmayan ve çoğu zaman etik eylemlerden uzak stratejileri barındırdığının farkında olmak gerekir. Fakat her şeye rağmen hibrit savaşın diğer savaş stratejilerine ithafen avantajları şunlardır:
- Aniden değişiklik gösteren koşul ve şartlara adaptasyon sağlamak hususunda Ciddi fırsatlar barındırmaktadır. Özellikle saldırıya uğrayan devlet birçok taraftan saldırı altındayken, saldıran devlet sürekli olarak strateji güncelleme imkanına sahiptir.
- Hibrit savaş taktikleri saldıran ülkenin eylemlerinin gizli ve örtülü operasyon çerçevesinde yürütülebilmesi sayesinde bahsi geçen ülkenin ifşalanmamasını, uluslararası arenada itibarının zedelenmemesini ve hedef belirlediği ülkede uzun ya da kısa vadeli politikalarını gerçekleştirilmesine olanak sağlar.
- Genellikle diğer savaş stratejilerine oranla düşük maliyetli az riskli ve çok kapsamlı gerçekleştirebilme avantajı bulunmaktadır.
Bununla birlikte bahsi geçen savaş stratejisinin avantajları bulunuyor olsa bile etik yasal ve insan hakları gibi unsurları ihlal edebileceği söz konusu olmakla birlikte hibrid savaş stratejisinin iyi planlanmaması durumunda sonuçları çok ağır olabilir.
1. Dünya Savaşı’ndan önceki dönemde askeri gücün söz konusu olduğu strateji birinci nesil savaş stratejisini, ateş gücünün önemli olduğu 1. Dünya Savaşı ikinci nesil savaş stratejisini, hız ve mütekabiliyetin mühim olduğu 2. Dünya Savaşı üçüncü nesil savaş stratejisini, politika, toplumsal yapı, kolektif hafıza ve manevi değerlerin söz konusu olduğu Hibrit Savaş ise dördüncü nesil savaş türüdür.
1. Nesil Savaş kavramı modernleşmeden önce kullanılan savaş taktikleri ve stratejilerine atıfta bulunmak amacıyla söylenir. Bahsi geçen unsurda göğüs-göğüse çarpışma durumu söz konusudur.
2. Nesil Savaş kavramı modernleşme esnasında yaşanan 1. Dünya Savaşı’ndaki savaş ve stratejileri anlatmak amacıyla kullanılır. Tankların, uçakların, topçu bataryalarının ve makineli tüfeklerin dahilinde; temel misyonunun belirlenen bölgeyi kontrol altında tutmanın ve kilit hedefleri ele geçirmenin söz konusu olduğu savaş stratejisidir.
3. Nesil Savaş kavramı 20. yüzyılın ortalarında gerilla savaşı ve asimetrik tehditlerin oluşturduğu zorluklara karşı koymak maksadıyla geliştirilmiş bir savaş stratejisidir. Vietnam Savaşı’nda, Afgan Savaşı’nda sahip olunan kuvvetlerin düzensiz kullanılması sebebiyle esnek ve uyarlanabilir taktikler geliştirilmeliydi. Bu yüzden savaş alanının sosyo-psikolojik ve jeostratejik açıdan dinamiklerini kavramak adına entelijans faaliyetlerine, propagandaya ağırlık verildi.
4. Nesil Savaş olan Hibrit Savaş’ın disiplin çerçevesini oluşturmak son derece zordur. Çünkü yalnızca fiziki ve silahlı olarak hareket etmekten ziyade hedef ülkeyi var eden; insanı, toplumu, parayı, toprağı, milli güvenliği, milli refahı, ve en nihayetinde devleti direkt olarak hedef almaktadırlar. Somut perspektifte yıkıcı bir tesir oluşturmaktan ziyade meydana getirilen bu savaş, yavaş ama istikrarlı bir şekilde ilerler. Bu yüzden saldırıya maruz kalan toplum kolektif olarak mevcut konjonktürden haberdar olamazlar. Hibrit savaş belirlediği unsuru yok etmekten ziyade, değiştirmeyi ve onu kontrol etmeyi hedefler. Bu unsur saldırıya uğrayan ülkenin maddi veya manevi değerleri olabilir. Yani hibrit savaş diğer nesil savaş stratejileri gibi alenen otorite ve üstünlük kurmaktan ziyade bunu örtülü veya gizli bir şekilde gerçekleştirmeye çalışır.
Hibrit savaş sırayla 3 aşamadan meydana gelmektedir. Bunlar:
1. Parçalamak,
2. Yıkmak,
3. Yeniden İnşa Etmek’tir.
Hiyerarşik olarak en altta yer alan unsurdan yani bireyden başlanılarak, toplumun en üst katmanına ulaşılmak hedeflenir. Bu sayede toplumun bir arada tutan düşünce ve değerler keşfedilir ve değiştirilebilecek pozisyona gelir. Sonrasında ise devlete ve devletin stratejik kurumlarına duyulan güvenin sarsılması, etnik ve dini farklılıkların ön plana çıkartılması,
hukukun ise arka planına bırakılması, adaletin insandan insana ya da toplumdan topluma farklılık göstermesi amaçlanır. Meydana gelen iç karışıklık sayesinde bahsi geçen ülke kendisine saldıran ülkeye emperyal yöntemlerle bağımlı hale gelir, baskıya maruz kalır. En nihayetinde saldırıya uğrayan ülke iradesini, hürriyetini, haysiyetini ve kolektif hafızasını kaybedecektir.
Hibrit savaşta kullanılan istihbarat toplama türleri 6 farklı disiplinden meydana gelir. Bunlar:
- İnsan Kaynaklı İstihbarat,
- Sinyal İstihbaratı,
- Görüntü İstihbaratı,
- Elektronik İstihbarat,
- Açık Kaynak İstihbaratı,
- Sosyal Medya İstihbaratı’dır.
Hibrit savaşın başarılı olabilmesi saldırıya uğrayan ülkenin toplamının kültür ve bilinciyle ters orantılıdır.
İstihbarat faaliyetleri devlet nezdinde 3 aşamadan meydana gelir. Bunlar:
- İstihbaratı Toplama,
- İstihbaratı analiz etme,
- Elde Edilen Sonucu Siyasal Karar Vericiye İletme’dir.
Bu sebeple istihbarat ve dış politika birbiriyle koordineli bir şekilde hareket etmek zorundadır. Günümüz dünyasında diplomasi çerçevesinde istihbarı faaliyetler durmaksızın devam etmektedir. Burada temel amaç saldırıda bulunacak ülkenin, hedef belirlediği ülkeyi birçok alanda zayıflatmaktır. Bu esnada saldırıda bulunan ülkenin istihbarat örgütünün bilgi toplama çalışmalarına entelijans adı verilir.
Entelijans 6 farklı alt disiplinden meydana gelir. Bunlar:
- Espiyonaj,
- Subversif Faaliyetler,
- Organize Suç Faaliyetleri,
- Siber İstihbarat,
- Psikolojik İstihbarat,
- Teknolojik ve Biyolojik İstihbarat’tır.
Espiyonaj ise kendi alanında 8 farklı alt disiplinden meydana gelir. Bunlar:
- Askeri İstihbarat,
- Siyasi İstihbarat,
- Biyografik İstihbarat,
- Sosyal İstihbarat,
- Coğrafi İstihbarat,
- Bilimsel ve Teknolojik İstihbarat,
- Ulaştırma İstihbaratı,
- Haberleşme İstihbaratı’dır.
Yazara Dair
Oldukça uzun yıllar boyunca Milli İstihbarat Teşkilatı’nda (MİT) İstihbarat Memuru olarak yurtiçinde ve yurtdışında faaliyette bulunmuş olan İbrahim ÇEVİK, meslek hayatı boyunca ağırlıklı olarak Kontr-Espiyonaj ve Kontr-Terör disiplinlerinde çalışma sağlamıştır.
Emekli olduktan sonra TÜRKSAM’da sertifika programlarında çeşitli dersler vermiştir.
Çeşitli yayınlara Terörizm-İstihbarat ve dış politika ilişkileri konusunda akademik makalelerle katkıda bulunmuştur.
Bir tanesi Kürt Sorun mu Yoksa Örtülü Operasyon mu? diğeri Hasım İstihbarat ve Hibrit Savaş olmak üzere yayınlanmış 2 adet kitabı bulunmaktadır. Eleştirisinin ve analizinin yapılmış olduğu bu kitapta da yazar tamamıyla kendisine ait gözlemleri, deneyimleri ve çok eskiden kalma arşivinden faydalanarak bu kitabı meydana getirmiştir.
Hasım İstihbarat ve Hibrit Savaş’ta Ele Alınan Unsurlar
2021 yılında yayımlanan Hasım İstihbarat ve Hibrit Savaş kitabında; 4. Nesil Savaş türü olan hibrit savaşı meydana getiren disiplinleri, bu unsurların nasıl organize hareket ettiğini, kimler tarafından kullanıldığını, nasıl koordine edildiğini, nerede uygulandığını okuyucuya anlatmak hedeflenmiştir. Bu hedeflenirken bahsi geçen konu Türkiye’de geçmişten günümüze yaşanılan sarsıcı olayların çerçevesinde açık kaynaklara yansıyan dokümanlar ve belgeler eşliğinde okuyucuya aktarımı sağlanmıştır.
Yazar aynı esnada hasım istihbarat örgütlerinin terör örgütleriyle olan ilişkisini yeni açık kaynaklarla okuyucuya sunmuştur.
Analiz ve İnceleme
İstihbarat literatüründe örgütlü bir şekilde somut ya da soyut yöntemlerle mevcut toplum düzeni ve kamu düzeninin yıpratılması ya da yıkılmasının hedeflenmesine Bölücü-Yıkıcı Terörist Faaliyetleri diğer adıyla Subversif Faaliyet adı verilir.
Mevcut örgüt bu faaliyetlerini gerçekleştirebilmesi için çeşitli motivasyon kaynaklarına ihtiyaç duyar. Bunlar; para, ideoloji, dış destek gibi unsurlardır.
Bu örgüt, devlet ile vatandaş arasında mesafe oluşturup kendisini bizzat devlet gibi göstermeye çalışır. Bu da bir nevi paralel devlet yapılanmasıdır. Hibrit savaşın vazgeçilmez unsurlarından bir tanesi de terörizmdir. Terör olaylarının hedef ülkede sürekli olarak gerçekleşiyor olması bir süre sonra halkın gerçekleşen olaylara karşı topyekûn sessiz kalmasını sağlar, halk tepkisini gizler ya da olayı fark edemez. En nihayetinde ise halk devlete karşı bir başkaldırı sergiler. Bu sebepten dolayı devletin önemli stratejik kurumları buna karşı koymak zorundadır.
Söz konusu terör örgütleri saldırıda bulunacağı toplumu dışlanmışlık, asimile edilmişlik gibi psikolojik faaliyetlerden ziyade öfke, kırgınlık, intikam gibi duygular empoze etmeyi hedefler.
Böylece bölücü faaliyetlerin aşamaları sırasıyla gerçekleşebilir. Bu aşamalar 6 farklı adımdan meydana gelmektedir:
- Örgüt halkın içine sızar
- Devlet yönetiminin sunduğu tavizlerden faydalanılır
- Halkın demokratik bir arayış içerisine girmesi sağlanır ve kışkırtılır
- Devlet direnmeye zorlatılır, direnç karşısında demokratik haklar göz ardı ettirilir en nihayetinde halk ile devlet arasında silahlı çatışma başlatılır
- Meydana gelen sıcak çatışma sonrasında demokrasi arayışı adına meydana gelen olay diğer kitlelere sıçratılmaya çalışılır
- Durumu yakından takip eden diğer ülkeler saldırıya uğrayan ülkeye ekonomik ve diplomatik alanda ambargo uygulamaya başlarlar
Bu küresel faaliyetler saldırıya uğrayan devletin hareket kabiliyetini çok ciddi bir düzeyde kısıtlarken örgütün faaliyet sahasını genişletir. Tüm bu gelişmeler yaşanırken saldırıda bulunan ülkenin istihbarat teşkilatı bunu takip etmek ve yürütebilmek amacıyla entelijans faaliyetleri yürütür.
Bilgi toplayabilmek amacıyla saldıran ülke saldırı altındaki ülkenin:
- Radikal gruplarından,
- Çeşitli etnik azınlıklardan,
- Dini cemaat ve tarikatlardan,
- Devlet ve Cumhuriyet karşıtı örgütlerden,
- İdeoloji ve etnisite temelli siyasi örgütlerden,
- Dernek ve vakıflardan,
- Organize suç örgütlerinden,
- Medya ve anket şirketlerinden,
- Strateji ve güvenlik kuruluşlarından,
- Sığınmacı ve göçmenlerden,
- Yükseköğretim kurumlarından faydalanmaya çalışırlar.
Aynı zamanda bir terör örgütünün görünmeyen tarafında istihbarat örgütlerinin sevk ve idaresi söz konusudur. Türkiye Cumhuriyeti Ortadoğu’daki diplomatik gelişmelerin takibini yaparken hasım istihbarat örgütleri ve diplomasi hiyerarşisi Türkiye ile sorun yaşamamak adına yürüttüğü operasyonları örtülü olarak gerçekleştirmektedir.
Örtülü Operasyon, amaca uygun yasal bir faaliyetin arkasına gizlenen, karşı istihbarat örgütlerinden gizlenerek yürütülen bir stratejik çalışmadır.
IŞİD terör örgütünün Suriye ve İran yönetimine karşı belirlediği stratejiyi açıklamadan önce yazarın da kitabının başında belirttiği gibi terörizmin nasıl küreselleştiğinden bahsetmek gerekmektedir. Terörizmin arkasında finansal bir destek olmadığı sürece küreselleşemeyeceği bundan dolayı da terörizm konusu ele alınırken küresel terörden ziyade küreselleştirilen terörün olduğunu belirtmektedir.
Ayrıca yazar küreselleştirilen terörün ilk örneklerinin Hizbullah Filistin Kurtuluş Örgütü ve El- Fetih gibi örgütler olduğunu belirtmekle birlikte, özellikle Taliban ve El-Kaide’nin Amerikan istihbarat servisi CIA ve Pakistan istihbarat servisi ISI tarafından İslamabat’ta kurulduğunu belirtmektedir. Kıtalar arası faaliyetlerle ortaya çıkan bu örgütler yine kıtalar arası hareket etme kabiliyetine sahip oldular. 1984 yılından beri Türkiye’de gerçekleştirdiği terör faaliyetleriyle bilinen PKK, aynı şekilde istihbarat faaliyetleri ve diplomasi yoluyla küreselleşmeyi başarmış ve finansal bağımsızlık elde etmiş bir terör örgütüdür. IŞİD’de bir CIA ürününden ibarettir…
Yazarın bahsettiklerini göre ABD‘nin 11 Eylül İkiz Kuleler Saldırısı’ndan sonra terörden sorumlu tuttuğu ülkeyi işgal edebilme hakkına sahip olmasıyla birlikte kendi ulusal politikalarını uygulayabilme fırsatı da elde etmiş oldu. Aynı esnada CIA, PKK’nın Marksist- Leninist ideolojik örgütlenmesini Kürt etnisitesine bağlı bir örgüte evrimleştirdi.
Bu sayede ABD, PKK aracılığıyla Türkiye’de uygulanan terör faaliyetlerini ve örgütlenmeyi tüm tabana eş zamanlı olarak uygulayabilecekti. Aynı zamanda devletin stratejik kurumlarının içerisinde inanç temeline dayalı paralel bir örgütlenme hedeflemekteydi. Bunu da FETÖ aracılığıyla gerçekleştirecekti.
Hibrit savaşta bu zamana kadar ABD’nin hedeflerine yönelik olan Türkiye-Irak-Suriye Kürtçü konfederal bir çatı altında birleştirme politikası bu konjonktür nezdinde yürütülmektedir. Bu hedefe ulaşabilmek adına Türkiye’nin iç yapısında ve orta doğunun iç yapısında bölücü ve yıkıcı faaliyetler terör örgütleri öncülüğüyle ve Amerika aracılığıyla gerçekleştirilmektedir. Özellikle Türkiye’nin iç yapısında geçmiş zamanda meydana gelen Ergenekon Davası, Balyoz Süreci, Susurluk Hadisesi gibi olaylar silsilesinde devletin önemli stratejik kurumlarındaki yöneticilerinin ve kolluk kuvvetlerinin itibarlarının kamuoyunun nezdinde zedelenmesi sağlandı. Bu zedelenme sonucunda Türkiye’nin toplumsal yapısı içerisinde ciddi bir kutuplaşma meydana getirildi.
Toplumun ve devletin sahip olduğu milli güç bu olaylar sonucunda ciddi şekilde yıpratıldı ve PKK toplum tarafından statü kazanmaya başladı. Devletin hareket kabiliyetinin ve toplum bilincinin kısıtlanması ile birlikte; Rojava, diplomatik adıyla Kürt Koridoru harekete geçirildi.
Hibrit savaşta en önemli unsurlardan bir tanesi olan propaganda ya algı yönetimi oluşturabilmek adına; dernek, vakıf, sendika, meslek odaları, kiliseler etnik ve dini esasa dayalı siyasi partiler ön plana çıkmaktadırlar.
Sivil toplum örgütleri, güvenlik, strateji ve Think-Tank kuruluşları istihbarı diplomasinin en verimli şekilde yürütüldüğü alanlardır.
Çeşitli şekillerle devlet desteği altındaki bu kuruluşların neredeyse tamamı hibrit saldırı için ihtiyaç duyulan tüm istihbarı verileri toplarlar. Elde edilen bu veriler neticesinde saldırı yapacak ülkenin politik ve diplomatik projelerinin iskeletini meydana getirirler.
Nitelik ve nicelik perspektifinden dünyadaki insanlar, medya üstünlüğüne sahip yayın organlarını tarafından onların perspektifiyle görmekte ve yorumlamaktadırlar.
Hibrit savaşta sosyal mühendislik son derece önemli bir unsurdur, oluşturulan algı neticesinde toplum kontrol altında tutulur. Bunun sağlanabilmesi ise az önce de belirtildiği üzere medya araçları aracılığıyladır. Psikolojik operasyonlar uygulanacağı esnada medya aygıtlarının mensupları ve istihbarat örgütlerinin personelleri devreye girer.
- Bir istihbarat teşkilatına bilerek ve isteyerek hizmet eden medya mensubu,
- Medya mensubu kimliğine bürünmüş profesyonel istihbarat memuru,
- Bilmeden ve istemeden istihbarat teşkilatına hizmet eden medya mensubu
Olmak üzere 3 farklı şekilde bu ilişki yürütülmektedir.
Geçmişten günümüze gelen ve durmak bilmeyen emperyalist/sömürgeci politikalar arzu edilen otoritenin ciddi boyutlara evrimleşmesi sonucu ülkelerin sahip oldukları güç unsurları yetersiz kalmaya başlamıştır. Küreselleşmeyle birlikte de mevcut rekabet uzaya da taşınmıştır. Bu da otomatik olarak uzay rekabeti ile siber rekabeti de tetiklemiştir. Fakat siber savaşı diğerlerinden ayıran en önemli unsur; siber savaşın sadece devletlerin elinde bulunmadığıdır.
Sahip olunan siber savaş gücü örgüt ya da tarikatların hatta bizzat bireylerin potansiyelinde olabilir. Bu sebeple hasım ülkelerin sahip olduğu istihbarat teşkilatlarının entelijans hedeflerine karşı koymak ve onlardan korunmak son derece zordur. Burada devreye saldırıya uğrayan ülkenin toplumunun kendi bilgilerine verdiği önem ve yabancı istihbarı faaliyetlere karşı bilinci girmektedir.
1984 yılından itibaren Türkiye’de süregelen terör olaylarına iyi bir şekilde analiz yapılmadığı için, iyi bir şekilde müdahalede gerçekleştirilememiştir. Tüm detaylarıyla ele alınmamış stratejiler aynı zamanda geri dönülemez hatalara sebep olmuştur. Özellikle Türkiye’de 2015 ve 2016 yılları arasında yaşanan terör olayları geçmişten günümüze yürütülen stratejilerin yetersiz olduğunun en önemli göstergelerinden bir tanesidir. Bu yüzdendir ki PKK terörü belirli bir sınırın içerisinde tutulamamakla birlikte ülke genelinde faaliyetlerine tam anlamıyla müdahale edilememiştir.
Örgütsel yapıları ve bu yapıların Türkiye dışına çıkması sebebiyle terör örgütleri ve suç örgütleri Amerikan istihbaratının her zaman gözetiminde olmakla birlikte sevk ve idaresinde de bulunulmuştur. Türkiye-ABD ilişkilerinin zedelenmemesi adına direkt olarak istihbarat ve operasyon yürütmekten ziyade, dolaylı yoldan örtülü operasyon teknikleri çerçevesinde faaliyette bulunmuşlardır. İstihbarat Memuru-Ajan ilişkisinden ziyade çeşitli kâr amacı gütmeyen kuruluşlar aracılığıyla entelijans faaliyetleri uygulanmıştır.
Güncel istihbarı meseleleri incelendiğinde geçmiş zamanlarda yaşanan Ermeni Soykırımı gibi buna benzer olayların neticesinde Türkiye’yi suçlamayı ve bu temelde örgütlenmeler oluşturmayı hedeflemektedir.
Kamu diplomasisi çerçevesinde stratejik iletişim çalışmalarını yürütmektedirler.
Psikolojik ve algı operasyonları için yerel, ulusal ya da uluslararası arenada medya ve çeşitli kâr amacı gütmeyen kuruluşlardan gerekli eleman teminini sağlamaktadırlar.
Devletin kolluk kuvvetlerinin kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırma çalışmaları bahsi geçen stratejik kurumların güçlü ve zayıf yönlerinin tayini belirlenmeye çalışılmaktadır.
Orta Doğu çerçevesinde Türkiye’nin izlemiş olduğu politika ve gelişmeler takip edilmektir.
Türkiye’nin sahip olduğu önemli silah sanayi kurumlarının gizlilik altında yürüttüğü projelerin sabotajını ve aksaklığını sağlamaktadırlar.
21. yüzyılın en stratejik konusu olan enerji kaynakları, süper güç olan ABD’nin özellikle ilgilendiği konulardan bir tanesidir. Batı’nın enerji bakımından fakir olması sebebiyle Doğu’yla her zaman diplomatik çalışmalar yürütmüştür. Burada Türkiye köprü mahiyetindedir.
Sonuç
Yazarın tüm bu çalışmalar neticesinde belirlediği argüman oldukça önemli belge ve kaynaklarla okuyucuya sunulmuştur.
Yazarın yapmış olduğu analitik yaklaşımlar oldukça mantıklı kronolojik bir perspektife dayanmaktadır.
Kitapta kullanılan kaynaklar literatüre oldukça iyi bir katkı sağlamakla birlikte açık kaynaklara yansıyan olayların kitap çerçevesinde incelenmesi ve yorumlanması kitabı temellendiren teorik kökenin güçlü bir temsili olmuştur. Bununla birlikte kitapta geçen terimler son derece muntazam bir şekilde açıklanmış ve yorumlanmıştır. Bahsi geçen kitaptan faydalanabilecek kitle özellikle de uluslararası ilişkiler, siyaset bilimi, kamu yönetimi, hukuk gibi disiplinlerde çalışmalar yapan araştırmacılar için ideal bir kitaptır. Mevcut literatürde yer alan diğer kitaplara oranla oldukça anlaşılabilir, yorumlanabilir, sade bir üslupla bu ele alınmıştır. Fakat toplumumuzun yabancı insani espiyonaj faaliyetlerine karşı bilinçlendirilmesi adına metodolojik bazı açıklamalar yapılması okuyucular için kesinlikle faydalı olabilirdi.
Osmanbey Uysal
İstihbarat Çalışmaları Staj Programı
Kaynakça
Center for Strategic and International Studies (CSIS). (2021). APPLICATIONS. In MAINTAINING THE INTELLIGENCE EDGE: Reimagining and Reinventing Intelligence through Innovation (pp. 8–22). Center for Strategic and International Studies (CSIS). http://www.jstor.org/stable/resrep28658.6
Center for Strategic and International Studies (CSIS). (2021). STRATEGIC THREATS AND CHALLENGES. In MAINTAINING THE INTELLIGENCE EDGE: Reimagining and Reinventing Intelligence through Innovation (pp. 4–7). Center for Strategic and International Studies (CSIS). http://www.jstor.org/stable/resrep28658.5
Kavsıracı, O., Demirbaş, M. (2020). İstihbarat Faaliyetlerinin Devlet Güvenliği Açısından İncelenmesi. Anadolu Strateji Dergisi, 2(1), 49-64.
Kavsıracı, O. (2020). İstihbarat Süreci ve İnsan Kaynaklı İstihbaratın Analizi. OPUS International Journal of Society Researches, 16(27),700-719. DOI: 10.26466/opus.773203
Omand, D. (2013). Securing the State: National Security and Secret Intelligence. PRISM, 4(3), 14–27. http://www.jstor.org/stable/26469824
Özer, Y. (2015). Terörizmle Mücadelede İstihbaratın Rolü: Kültürel İstihbarat Konsepti. İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2(1), 51-80. DOI: 10.17336/igusbd.08228
Swire, P. (2015). THE CHANGING SOURCES AND METHODS FOR SIGNALS INTELLIGENCE. In THE DECLINING HALF-LIFE OF SECRETS: And the Future of Signals and Intelligence (pp. 6–8). New America. http://www.jstor.org/stable/resrep10492.7
Şeşen, Y. & Kuzucuoglu, A. H. (2021). Veri ve Bilgi Güvenliği Bağlamında İstihbarat Faaliyetleri. Library Archive and Museum Research Journal, 2(2), 93-110. DOI: 10.29228/lamre.51218
Sn. İbrahim ÇEVİK hocamızın kaleme aldığı eserin, önemli hususlarını ele alan ve kitabın aynı kalemden çıkan özeti hissiyatını sunan bir analiz olmuş. Analizinde, kitabı bu denli düzenli ve doğru uçları ile bizlere yansıtan yazarımıza teşekkür ederim.