Irak’ta hükümet içerisindeki kriz devam ederken, bir yandan bu krizi aşmak için ulusal toplantının yapılmasına yönelik çalışmalar diğer yandan da Mart 2012’nin içerisinde yapılması planlanan Arap Birliği toplantısına ilişkin çalışmalar da sürmektedir. Bu dönemde Kerkük’te yaşanan siyasi, sosyal ve güvenlikle ilgili gelişmeler dikkat çekmektedir. Önümüzdeki süreç özelikle sosyal ve güvenlikle ilgili gelişmelerin siyasete de yansıması Kerkük’ü yeniden Irak’taki gündemin ilk sıralarına taşıyabilir.
Son dönemde Kerkük’te Saddam Hüseyin döneminde el konulan arazi meseleleri hem siyasi hem de sosyal tabanda gerginliğe yol açmıştır. Özellikle Saddam Hüseyin tarafından Araplaştırma politikasının bir sonucu olarak Kerkük’ten çoğunluğu Türkmenler olmak üzere Arap olmayan nüfus zorla yerinden edilmiş, arazilere el konmuş ve birçok yerleşim yeri yıkılmıştır. Yerinden edilen nüfusun bıraktığı mülkler ya Araplara dağıtılmış ya da rejim tarafından istimlak edilmiştir. 2003 sonrasında rejimin yıkılmasıyla birlikte Kerkük’teki mülk sorunları gündeme gelmiş ve bunun için Mülk Anlaşmazlıklar Komisyonu kurulmuştur. Komisyon, Saddam Hüseyin rejiminin uygulamalarının ortadan kaldırılarak, mülklerin eski sahiplerine geri verilmesini ve bu yerlerden çıkarılarak geldikleri topraklara dönen ailelere de tazminat ödenmesini amaçlamıştır. 2003’ten 2011’e kadar yaklaşık 38 bin dava açılmış olsa da Irak’taki siyasi ve güvenlik durumunun yanı sıra ağır işleyen bir bürokrasinin olması da bu davaların çözümünü zorlaştırmıştır. 2011 yılına kadar ancak 5 bine yakın dava çözülebilmiştir. Son olarak 2006’daki davaların ancak bitirilebildiği bilinmektedir. Bu nedenle mülk davalarına ilişkin çözüm çok yavaş işlemekte ve sorunlara olumlu bir yaklaşım getirememektedir.
Öte yandan son dönemde yaşanan iki gelişme daha Kerkük’teki mülk davalarıyla ilgili meseleleri yeniden gündeme getirmiştir. Öncelikle 24 Ocak 2012’de Irak Bakanlar Kurulu tarafından alınan kararla Baas Partisi Kuzey Komitesi tarafından Kerkük’teki mülk ve arazilerin istimlakine ilişkin kararlar iptal edilirken, 10 Mart 2012 Cumartesi günü Irak Parlamentosunda yapılan toplantıda da Devrim Komuta Konseyi’nin Kerkük’le ilgili kararları fesh edilmiştir. Kerkük’teki halk bu kararları olumlu karşılarken, Kerkük’ün Tisin semtinde başlatılan yıkım işlemleri moralleri yeniden bozmuştur. Kerkük’teki polis güçleri usulsüz yapıldıkları gerekçesiyle daha çok Türkmenlerin yaşadığı Tisin semtinde yeni yapılan bazı evlerin ve bir hüseyniyenin (Şii camii) bazı bölümlerini yıkmış ve bunun karşılığında halk 2 gün süren büyük protesto gösterileri yapmış, semtin giriş çıkışlarına barikatlar kurarak, yıkımları ve giriş çıkışları engellemeye çalışmıştır. Bunun üzerine Kerkük Vilayet Meclisinde yapılan toplantı sonucu yıkımlar geçici olarak durdurulmuştur. 2009’da Kerkük Vilayet Meclisi tarafından alınan karar doğrultusunda, Kerkük’te Saddam Hüseyin rejimi tarafından arazileri istimlak edilen ve buralardan çıkarılan kişilerin, istimlak edilen arazilerinin boş olmaları durumda buralara ev yapabilecekleri belirtilmiştir. Bunun üzerine Tisin halkının bir kısmı boş olan kendi arazilerinin üzerine evler inşa etmiştir. Ancak Kerkük Valisi Necmettin Kerim tarafından verilen bir talimat doğrultusunda Kerkük polisi ani bir kararla önce Tisin’de sonra da Şorca’da bazı evlerin bir kısmını yıkmıştır. Daha önce ifade edilen 2009’da alınan karar doğrultusunda Kürt grupların Kerkük’ün birçok yerinde haksız olarak yerleştikleri, hatta kendilerinin olmayan arazilere ev yaptıkları bilinmektedir. Bu nedenle Mülk Anlaşmazlıkları Komisyonu’na çok sayıda “arsa tecavüzü” davası açılmıştır. Buradan hareketle Kerkük’te mülk anlaşmazlıklarının yeniden ciddi bir biçimde gündeme gelmesi, Kerkük’teki tansiyonu yeniden yükseltebilir. Zira mülk anlaşmazlıkları Arap-Türkmen, Türkmen-Kürt ve Kürt-Arap halkları arsında büyük bir problemi oluşturmaktadır.
Diğer taraftan Kerkük’teki bu sorunun yanında yeniden vilayet seçimleri tartışmaları yavaş yavaş gündeme gelmektedir. Bilindiği gibi 2009 yılında Irak’ta yapılan yerel seçimler, Bölgesel Kürt Yönetimi’nin kontrolündeki Erbil, Süleymaniye ve Duhok’un yanı sıra, özel durumu olan ve bunun için 2008’de çıkarılan yerel seçimler yasasında özel bir madde ile eşit yönetim paylaşımının ön görüldüğü Kerkük’te de yapılmamıştır. Ancak Mart ayı itibariyle Kerkük’te yerel seçimler yapılması konusunda çalışmalar başlamış, özellikle Arap ve Kürt siyasi oluşumlar bu yönde adımlar atmıştır. Kürt partiler tarafından yapılan açıklamada 13 Kürt partisinin Kerkük’te yapılacak yerel seçimlerde ortak hareket edeceği ve yerel seçimlerin bir an önce yapılması için Irak Parlamentosu ve Irak Yüksek Seçim Komiserliğine talepte bulundukları açıklanmıştır. Ancak Irak Yüksek Seçim Komiserliği “bu talebi ancak Kerkük Vilayet Meclisi’nin yapabileceği” gerekçesiyle reddetmiştir. Aynı zamanda Irak Arap Projesi ve Arap Aşiretler Cephesi de Kerkük’te yapılacak yerel seçimlere ilişkin bütün taraflarının önerilerinin tartışılması için yeni bir inisiyatif başlatmak amacıyla Irak Parlamentosuna tavsiye mektubu göndermiştir. Özellikle Kürt partilerin seçimlerin yapılması için oldukça aktif çalıştıkları hatta Türkmen partilere birlikte hareket etmek için teklif sundukları bilinmektedir. Ancak bu konuda Türkmenlerin temkinli davrandığı görülmektedir. Kerkük Vilayet Meclisinde Kürt gruplar 26 üye ile temsil edilirken, Türkmenlerin 9, Arapların ise 6 üyesi bulunmaktadır. Arapların son dönemde Kerkük politikalarına ağırlık vererek, Kerkük Vilayet Meclisindeki sandalye sayılarını arttırmak istediği, hatta Türkmenlerin üstüne çıkmak istediği bilinmektedir. Bu durumda Türkmenler de yerlerini korumak ve hatta üye sayılarını arttırmak isteyecektir. Zira Kerkük Vilayet Meclisindeki sandalye sayısı bakımından Arapların Türkmenleri geçme şansı, Kerkük nüfusu dikkate alındığında pek mümkün gözükmemektedir. Her ne kadar resmi bir rakam ve nüfus sayımına ilişkin istatistik halen ortaya çıkarılamamışsa da Türkmenlerin Kerkük’te Araplardan fazla olduğu gerçektir. Kerkük’teki Türkmen nüfusun, Kerkük’te yapılacak bir seçimi ciddiye alarak tam olarak riayet etmesi durumunda, Türkmenlerin Kerkük Vilayet Meclisinde daha fazla üye kazanması işten bile değildir. Ancak bu süreçte başta mülk anlaşmazlıkları olmak üzere Kerkük’te pek çok konunun siyasi pazarlık haline dönüşebileceği ve bunun Kerkük’teki dengeyi bozabileceği düşünülmektedir. Kerkük’teki hassas dengelerin bozulması sadece Kerkük’teki istikrarı değil, Irak’taki genel istikrarı da olumsuz yönde etkileyebilecektir. Bu yüzden Kerkük’teki sorunun eşit paylaşım temelinde ve Kerkük’te yaşayan bütün grupların uzlaşabileceği bir biçimde çözülmesinin yerinde olacağı değerlendirilmektedir.
Bilgay DUMAN
ORSAM Ortadoğu Uzmanı
Kaynak: ORSAM