Kenneth Waltz, neorealizm ya da kendi adlandırmasıyla yapısal realizmin kurucusu ve öncüsü olarak kabul edilmiştir. Waltz, bağımsız devletin varlığı ve anarşi içinde işlemeleri gibi bazı klasik realizm ve neoklasik realizm parçalarını kendine bir başlangıç noktası olarak almıştır. Ancak Waltz’ın ayrıldığı nokta uluslararası politik sisteme bilimsel bir açıklama getirme çabası olmuştur.
Klasik realizm, açıklamalarına merkez olarak bencil, çatışmacı, güç odaklı hareket eden insan doğasını alır ve uluslararası düzeydeki sorunların, çatışmaların hatta savaşların temeline insan doğasındaki güç motivasyonu odaklı negatif özellikleri koyarken; yapısal realizm, klasiklerin odaklandığı insan doğası kavramından uzaklaşarak, tartışmayı daha çok sistem düzeyine çekmiş ve devletler arası ilişkileri uluslararası sistemin anarşik yapısıyla açıklamaya çalışmıştır. Sistemi yaratan ve yöneten insan yerine sistemin yapısı üzerine odaklanmıştır. Bu nedenle insan doğasını temel olarak almayan Waltz’ın neorealizmi devletçilik ve diplomasiye daha az karşılık vermektedir.
Waltz’ın görüşüne göre; en iyi uluslararası ilişkiler teorisi merkezi sistemin yapısı, birimler arası etkileşim ve sistem değişikliklerinin sürekliliğine odaklanmaktır. Klasik realizmde, devlet liderleri ve uluslararası anlamda kararları ilgi odağıdır. Neorealiznde ise realizmin aksine aktörler dışsal faktörler olarak kabul edilir. Çünkü yapının onları doğru biçimde davranmaya mecbur edeceği düşünülmektedir. Ancak Waltz, uluslararası sistemin anarşik doğasını iç politikadan ayırarak, iç politikadaki aktörlerin devlet ya da hükümet adı verilen merkezî otorite ya da otoritelerin belirlediği sınırlar içerisinde hareket ettiğini vurgular.
Waltz, sistemin birimlerinde olanakların dağılımının sistemin yapısındaki değişmelerle değişeceğini söylemiştir. Uluslararası güç dengesinin kayması/değişmesi bir “Büyük Güç”ün yükselmesi veya düşmesiyle meydana gelmektedir. Buradaki değişim genel olarak bir “Büyük Güç” ler savaşı anlamına gelmektedir. Bunun yanı sıra Waltz iki kutuplu ve çok kutuplu sistemi birbirinden ayırmış ve iki kutuplu sistemin daha dengeli olduğunu ve çok kutuplu bir sistemden barış ve güvenlik bağlamında daha garanti olduğunu savunmuştur. Ayrıca uluslararası anarşi kavramı, özel olarak devlet ve güç politikaları üzerine yoğunlaşmıştır. Neorealist ya da yapısal teori, devletlerin uluslararası sistemdeki konumlarının davranışlarını büyük ölçüde belirlediği düşüncesini desteklemektedir. Waltz’ın neorealist teorisine göre, uluslar ar9ası ilişkilerin temel özelliği anarşinin merkezi olmayan yapısı ve devlet arasındadır. Waltz, devletlerin temel endişelerinin güvenlik ve hayatta kalmak olduğunu kabul etmiştir. Ayrıca büyük güçlerin uyuşmazlıklarının en büyük probleminin savaş olduğunu ve en büyük görevinin ise barış ve güvenlik olduğunu söylemiştir.
Emine Tezel
TUİÇ Stajyeri
Kaynakça:
1) Jackson, R., Sorensen G. (2010). Introduction to İnternational Relations Theories & Approaches. New York: Oxford University Press.
2) Kardaş, Ş. (2013). Realizmin Kaçınılmaz Cazibesi: Kenneth Waltz. Analist, 72-73.
3) Waltz, K. (2008). Uluslar Arası Politikanın Değişen Yapısı. Uluslararasıİlişkiler, 5(7), 3-44.
4) Waltz, K. (1982). Uluslar arası İlişkiler Kuramı ve Dünya Siyasal Sistemi. AÜSBF Yayınları.