Karadağ’ın NATO Üyelik Süreci ve Güvenlik Eksenli Dış Politikası

Katiline aşık olmak gibi, 1999 yılında NATO bombaları Balkanların en küçük ülkesi Karadağ üzerine düşerken Karadağ, Sırbistan ile beraber Yugoslavya Federal Cumhuriyeti’nin parçasıydı. Aradan yıllar geçtikten sonra görünen o ki; Karadağ’ın NATO üyeliğine adım adım yaklaştığı şu günlerde her şey değişmiş bulunuyor. Son zamanlarda NATO birimleri ve Podgorica yönetimi arasında gerçekleşen üst düzey ziyaretler, NATO donanmasının Karadağ limanlarına yaptığı seferler ve İttifakın önde gelen ülke liderlerinin açıklamaları Karadağ’ın 02 Aralık 2015’de Brüksel’de yapılan NATO Dışişleri Bakanları toplantısında NATO üyeliğine daveti alması, bunun sonucudur. Mayıs 2016 itibariyle müzakereler sona ermiş olup, üye ülkelerin ve Karadağ parlamentosunun onaylarından sonra, katılımın 2017’nin bahar aylarında gerçekleşmesi beklenmektedir.

Karadağ’ın 2006 yılında Sırbistan’dan bağımsızlığını kazanmasının ardından Karadağ Hükümeti NATO üyeliğini, öncelikli dış politika hedeflerinden biri olarak belirlemiştir. Araştırma yazımızın konusu olan Karadağ’ın NATO üyelik süreci ve Karadağ’ın NATO’ya bakışı; NATO’nun Karadağ’ı ittifak içerisinde görmek istemesinin nedenleri ve Karadağ’ın NATO üyeliği sürecine verilen tepkiler, Karadağ’ın bağımsızlığından sonraki siyasi atmosferi çerçevesinde incelenecektir.

Karadağ’ın Güvenlik İhtiyacı ve NATO

Karadağ’ın 2006 yılında elde ettiği bağımsızlıktan sonra hükümetin alması gereken kararlar arasında bir silahlı kuvvetlerin kurulup kurulmayacağı konusu da vardı. Henüz emekleyen ama giderek gelişen bir ekonomisi olan ve herhangi bir dış tehditle karşı karşıya olmayan bu küçük ülkenin silahlı kuvvetlere ne kadar ihtiyaç duyacağı ve bunun maliyeti konusunda haklı endişeler söz konusuydu. Öte yandan, bölgesinde güvenlik ve istikrarın bir hayli hassas olduğu, ancak bu unsurları sağlamanın mümkün olduğu konusunda da bir fikir birliği oluşmuştu.

Bu konu başlı başına soru işaretleri barındırmasına rağmen Karadağ için en olası seçenek NATO’ydu. Gerek Karadağ Hükümeti üyeleri, gerekse hükümet dışındakiler, Karadağ’ın güvenlik konusunda sadece alıcı konumunda olmasının doğru olmayacağını, bir ülkenin kendi bölgesi içinde ve dışında güvenlik ve istikrara katkıda bulunmasının gerekli olduğuna inanmaktaydılar. (Eğer toplu savunmadan yararlanıyorsanız, buna katkıda bulunmanız gereklidir. Kira veya bakım masraflarını ödemeden bir evde oturamazsınız da denilebilir…) Neticede Karadağ’ın savunma kuruluşunun sadece ulusal savunma ve kriz durumlarının mukabele alanına değil; bölgedeki (ve bölge dışındaki) savunma işbirliğine de katkıda bulunacağına yönünde bir karara varıldı.

İlk adım olarak Karadağ Silahlı Kuvvetleri’nin oluşturulma sürecine girildi. Mütevazı bir savunma kuruluşu (ortalama 2,400 kişilik bir silahlı kuvvetler) kurma kararı alındı. Bu çaptaki bir güç ile güvenlik ve istikrarın korunmasının zor olduğunun bilincinde olan Karadağ, NATO’ya üyelik seçeneğini temel dış politika hedeflerinden biri haline getirdi. NATO’ya üye ülkelerde ekonomik kalkınma için gereken platformun oluşması, dış ve iç yatırımların artması ve toplumsal refah düzeyinin devam etmesi için gereken ortamın sağlandığının görülmesi, Karadağ için de bunun önemli bir seçenek olduğunu gösterdi. Bu süreç, Karadağ’ın toplu savunmasını, güvenliğini ve aynı zamanda gelecekte uygulanacak dış politikasının güvenlik ekseninin oluşturulmasının temel taşıdır.[1]

Karadağlıların NATO Üyeliğine Bakışı

Bugün itibariyle üyeliğe kabul sürecinde olan Karadağ’ın, NATO üyeliği ülke içerisinde çok sert şekilde tartışılmaya devam ediyor. Çoğunluğu, ülke nüfusunun neredeyse yüzde 30’unu oluşturan Sırpları temsil eden partilerden olmak üzere, pek çok muhalefet mensubu siyasi NATO üyeliğine keskin bir dille karşı çıkıyor. Bu karşı çıkışta, şüphesiz ki en büyük nedenler NATO’nun 1990’lı yıllarda Sırbistan’ın Kosova’dan çekilmesini sağlaması ve hâlâ acısı ve öfkesi taze tutulan NATO bombardımanları…

En son gerçekleşen NATO ziyareti sırasında muhalefet mensubu siyasiler NATO karşıtı düzenlenen protestolara geniş bir katılım gösterdiler. NATO karşıtı kalabalık hep birlikte meşhur Rus şarkılarını söyleyip üzerinde “Kosova Sırbistan’ın kalbidir” yazılı dövizler taşıdı. Protesto sonunda ise Sırp yanlısı siyasiler, hükümete NATO bombardımanları sırasında hayatını kaybeden masumları unutmamaları yönünde çağrıda bulundu ve NATO üyeliğinden vazgeçilmesini talep etti. Bu karşı çıkışın varlığına rağmen ülkenin Sırp toplumu dışındaki diğer kesimleri NATO üyeliğini destekliyor ve ülkenin geleceğini Avro-Atlantik entegrasyonunda görmeye devam ediyor. Milo Djukanovic hükümeti de NATO üyeliği için gerekli olan birçok reformu şu zamana kadar başarıyla gerçekleştirmiş bulunuyor. NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in başkent Podgorica’da dile getirdiği “Karadağ, gerekli reformları başarıyla uygulamaya devam ederse yılsonunda hak ettiği nihai sonuca varacaktır.” açıklaması da bunu doğrular niteliktedir.[2]

Karadağ’ın NATO Üyelik Süreci

Karadağ, bağımsızlığını kazanmadan önce her ne kadar Sırbistan-Karadağ adıyla 2003 yılında NATO’nun “Barış İçin Ortaklık” programına dahil olduysa da; Karadağ’ın NATO macerasının başlangıcı Sırbistan ile olan devlet birliğinin bozulmasının hemen ertesine denk geliyor. Bağımsızlığın 2006 yılının Temmuz ayında kazanılması sonrasında, aynı yılın Aralık ayında Karadağ bağımsız olarak Riga Zirvesi ertesi “Barış İçin Ortaklık” (BİO) programına başladı.

Bunun akabinde, 2007 yılında NATO birliklerinin ülkeden serbestçe geçmelerine olanak veren transit geçiş antlaşması imzalandı. Nihayetinde, 2009 yılında ise Karadağ, “NATO Üye Eylem Planı”na davet edildi. Olumlu devam eden müzakere sürecinde 2014 yılına geldiğimizde ise, Karadağlı liderler NATO’nun Galler Zirvesi’nde üyelik daveti alma beklentisi içindeydiler. Ancak NATO, Ukrayna’daki savaşın ve Rusya’ya uygulanan yaptırımların oluşturduğu gergin ortamda bu daveti yapamadı. Bunun yerine İttifak, Karadağ ile işbirliğini artırmayı ve derinleştirmeyi tercih etti. Üyelik için davet kararını ise 2 Aralık 2015’de Brüksel’de yapılan NATO Dışişleri Bakanları toplantısında verdi.[3] Karadağ, Galler Zirvesi’nde bugüne kadar İttifak’a katılmak için gösterdiği çaba ve NATO önderliğinde 2010-2014 yılları arasında devam eden operasyona sağladığı destek için de övüldü. Sürecin sağlıklı bir şekilde ilerlediğini söylemek mümkün; zira Karadağ askerleri halen NATO misyonu kapsamında Afgan güvenlik güçlerine eğitim, ekipman ve danışmanlık hizmeti vermeye devam ediyor.[4]

Rusya’nın Karadağ’ın NATO Üyeliğine Bakışı

Tarihi Ortodoks-Slav bağlantısı nedeniyle Karadağ ile yakın kültürel ve ekonomik bağları bulunan, 2006 sonrasındaki özelleştirmelerle emlak sektörüne önemli finansman aktaran ve Karadağ’ın turizm geliri itibarı ile de birinci kaynak ülkesi olan Rusya’nın, NATO’nun davetini Avrupa güvenliğine ve Rusya-NATO ilişkilerine bir darbe olarak görmesi ve provokasyon olarak niteleyerek buna misillemede bulunacağı tehdidinde bulunması da, önümüzdeki zaman içinde Rusya’nın karşı hamleleri konusunda ipucu vermektedir.[5] Rusya’nın Podgorica’nın üyelik kararı sonrası kendini ihanete uğramış hissetmesi beklenebilir bir durum. Zira Moskova, NATO’nun ve de AB’nin herhangi bir doğu genişlemesini agresif bir tutum olarak kabul edeceğini açıklamıştı.[6]

Bu süreçte özellikle ABD, NATO genişlemesi kartını Karadağ vakasında çok açık şekilde oynuyor denilebilir. Bu kararın ardında ise Rusya karşısında Ukrayna ve Suriye’de Batı’nın uğradığı imaj kaybının olduğu söylenebilir. Tüm bunlara ek olarak, Washington diğer Doğu Avrupa genişlemelerinin sonucunda vuku bulan açıklamalarının aksine, muhtemel Karadağ genişlemesinin Moskova’ya karşı alınmış bir hamle olmadığı yönünde herhangi bir açıklama yapmış değil. Bu iddiaların yanı sıra, önemli bir kısım araştırmacı ise Karadağ’ın muhtemel NATO üyeliğinin Rusya karşısında bir zafer ya da Batı’nın Ukrayna’da Rusya karşısında uğradığı imaj kaybını düzeltici bir motif olarak görülmemesi gerektiğini savunuyor. Bu görüşlere göre Rusya, Karadağ ile müttefik olmaktan vazgeçeli çok uzun zaman oldu ve Karadağ’ın NATO üyeliği Rusya’nın dış politika ajandasında önemli bir yer tutmuyor.[7]

Bugün Karadağ’ı yöneten siyasal kadrolar yaklaşık 25 yıldır iktidardalar… Yugoslavya’nın kanlı parçalanma sürecini yakından yaşayan ve Milosevic’in milliyetçi-yayılmacı politikalarının ağır sonuçlarını gören bu yönetici elit; zaman içinde, çatışmaya meydan vermeden Sırbistan ile barışçı bir şekilde yollarını ayırmayı ve akabinde ülkeyi bağımsızlığa taşımayı başarmıştı. Karadağ’ın NATO’ya üyelik davetini de bu yönetici elitin uzun erimli mücadelesinde önemli bir aşamanın geçilmesi olarak görmek doğru olacaktır. Bu anlayış dış politikaya da tüm komşuları ile barışçı ve dostane ilişkiler içinde olma şeklinde yansımıştır. Henüz hafızalarda taze olan Yugoslavya’nın kanlı parçalanma sürecinin de yansıttığı bölgenin etnik ve dini çatışma potansiyelini dikkate aldığımızda, NATO üyeliğinin Karadağ açısından yaşamsal önemini daha iyi anlayabiliriz. Bu bağlamda üyeliğin sadece Karadağ’ın değil bölgenin de güvenlik ve istikrarı açısından büyük önem taşıdığı görülmektedir.[8]

Sonuç olarak, Balkanlarda barış ve istikrarın kalıcı hale gelmesi açısından, Karadağ’ın NATO üyesi olmakla politik-stratejik hedeflerinden birine ulaşma konusunda önemli bir başarıyı yakalamak üzere olduğu söylenebilir. Karadağ yönetiminin -ve NATO destekçilerinin- Sırbistan ile birleşme umudunda olan ülke içindeki Sırp milliyetçisi kesimi devre dışı bırakmış olduğu, etnik ve dini kimlik temelli bölgesel çatışma risklerine karşı da kendisine güçlü bir güvenlik şemsiyesi sağlamış olduğu söylenebilir. Bunun yanında, kuvvetle olası üyelik ile NATO, Kırım’ın ilhakı ve Ukrayna krizinden sonra Rusya’ya karşı önemli bir hamle gerçekleştirerek açık kapı politikasına devam edeceği ve çıkarları gerektirdikçe genişlemekte engel tanımayacağı mesajını vermiştir.

 Sezer BOZACI

 TUİÇ Balkan Araştırmaları Merkezi Stajyeri

KAYNAKÇA

[1]http://www.nato.int/docu/review/2008/08/MONTENEGRO_STATE_SECURITY/TR/index.htm

[2]http://www.analistdergisi.com/sayi/2015/12/karadag-in-yaklasan-nato-uyeligi-bati-ve-rusya-arasinda-yeni-bir-gerilim

[3]http://www.aljazeera.com.tr/gorus/nato-neden-karadagi-uyelige-davet-etti

[4]http://www.analistdergisi.com/sayi/2015/12/karadag-in-yaklasan-nato-uyeligi-bati-ve-rusya-arasinda-yeni-bir-gerilim

[5]http://www.aljazeera.com.tr/gorus/nato-neden-karadagi-uyelige-davet-etti

[6]http://www.analistdergisi.com/sayi/2015/12/karadag-in-yaklasan-nato-uyeligi-bati-ve-rusya-arasinda-yeni-bir-gerilim

[7]http://www.analistdergisi.com/sayi/2015/12/karadag-in-yaklasan-nato-uyeligi-bati-ve-rusya-arasinda-yeni-bir-gerilim

[8]http://www.aljazeera.com.tr/gorus/nato-neden-karadagi-uyelige-davet-etti

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Srebrenitsa Soykırımı Mahkumu Radislav Krstic’in Mektubu

Srebrenitsa’da soykırımın desteklenmesi ve yardım edilmesi suçundan Lahey’de 35...

Trump’ın Ukrayna’da Batı/NATO Barış Gücü Planına Yönelik 10 Engel

Andrew Korybko 10 Obstacles To Trump’s Reported Plan For Western/NATO...

Türkiye-AB İlişkilerinde Kırılma Noktası: AK Parti Döneminde Yaşanan Gelişmeler ve Güncel Durum

Dr. Aziz Armutlu Giriş: Türkiye AB İliskileri Türkiye ile Avrupa Birliği...

Yapay Zeka Diplomasisi: AI Diplomasisinin Yükselen Çağı

The Emerging Age of AI Diplomacy To compete with China,...