“Kamu Diplomasisi, çağın en stratejik gücü…”

Türkiye Uluslararası İlişkiler Çalışmaları (TUİÇ) platformu olarak son yıllarda sıkça konuşulmaya başlanan “kamu diplomasisi” kavramını mercek altına almak istedik ve Türkiye’de bu alanda ilk kurumsal yapılanmayı gerçekleştiren Kamu Diplomasisi Enstitüsü’nün kapısını çaldık. Sorularımızı Enstitü Direktörü ve İstanbul Arel Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Abdullah Özkan cevapladı:

Ece SUAY: Sayın Özkan, öncelikle kamu diplomasisi neden yeni yüzyılda çok önemli bir enstrüman olarak ortaya çıktı? Nedir bu kavramı böylesine önemli kılan?

Abdullah ÖZKAN: Bugün aktörleri, kuralları ve vizyonu eskisinden çok farklı olan yepyeni bir uluslararası sistem ile yüz yüzeyiz. Bu yeni uluslararası sistem ne tek kutuplu dünyaya ne de iki kutuplu dünya düzenine benziyor. Birden fazla kutup ve güç merkezi var. Bu yeni dünya düzeni; iletişim, bilişim, düşünce, strateji ve teknoloji üzerine inşa ediliyor. Soğuk Savaş döneminde ve sonrasında tek kutuplu dünya düzeninde kullanılan pek çok araç ve teknik bu yeni uluslararası sistemde artık etkisiz kalıyor.

Çok kutuplu yeni uluslararası sistemde ülkelerin etkinliklerini artırmak, dış politikalarında hedeflerine ulaşmak, ülke olarak belirledikleri stratejik vizyonu uygulayabilmek için “kamu diplomasisi” çok önemli bir yöntem olarak kabul ediliyor. Çünkü kamu diplomasisi, ülkelerin “yumuşak güçlerini” kullanmaları esasına dayanıyor. Yumuşak gücünü etkili bir şekilde kullanmayı başarabilen ülkeler, sert güç kullanarak elde ettiklerinden çok daha fazlasını kazanabiliyor; aynı zamanda uzun vadeli iş birliklerini de sürekli kılabiliyor, devam ettirebiliyor.

Ece SUAY: Sizin direktörlüğünü yürüttüğünüz Enstitü böyle bir düşünceden hareketle mi kuruldu?

Abdullah ÖZKAN: Evet. Türkiye’nin de kendi yumuşak gücünü kullanması gerektiğine inanıyoruz. Eğer yeni uluslararası sistemde bölgesel bir güç ve küresel bir aktör olma hedefi varsa Türkiye’nin, mutlaka cazibe merkezi olması, yumuşak gücünü etkin olarak kullanmayı öğrenmesi gerekir.

Ece SUAY: Enstitü olarak nasıl bir konsept ile yola çıktınız? Amaç ve hedefleriniz neler?

Abdullah ÖZKAN: Kamu Diplomasisi Enstitüsü; Türkiye’nin yeni uluslararası ortama ve çok kutuplu yeni dünya düzenine uyum sağlamasını, etkinliğini artırmasını, bölgesel ve küresel amaçlarına ulaşması için gerekli olan araç ve yöntemleri kullanmasını, kendisiyle ilgili algıyı yönetmesini ve kendisini doğru mesajlarla tanıtmasını sağlayacak çalışmalar yapmayı misyon olarak belirlemiştir.

Enstitümüz, Türkiye’nin stratejik gücünü daha etkili kullanabilmesini, dolayısıyla küresel barışa ve iş birliğine katkıda bulunabilmesini hayati derecede önemli görmekte; bu konuda hazırlanacak yol haritasına çalışmalarıyla destek vermeyi de kendisine görev bilmektedir.

Kamu Diplomasisi Enstitüsü’nün amacı; Türkiye’nin stratejik değerini artıracak, yumuşak gücünü aktif olarak kullanmasına imkan sağlayacak faaliyetlerde bulunmak, bu çerçevede sivil inisiyatifi harekete geçirmek, ülkemizin birikim ve imkanlarından en verimli şekilde yararlanılmasını sağlayacak ortam ve zemini hazırlamaktır.

Enstitümüzün öncelikli hedefleri arasında şunlar yer almaktadır:

– Türkiye’nin izlediği çok boyutlu dış politikaya paralel olarak yerel, ulusal ve uluslararası nitelikte, ekonomi, siyaset, kültür, bilim, eğitim, teknoloji, sanat konularında kongreler, forumlar, çalıştaylar ve benzeri toplantılar düzenlemek.

– Bu tür toplantıları düzenlerken, bölgemizdeki ve dünyanın çeşitli yerlerindeki ülkelerin uzman, akademisyen, bilim insanı ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle ilişki kurmak, etkileşim içerisine girmek; ülkemizin birikimlerini onlara aktarmak, onların birikimlerinden yararlanma yoluna gitmek.

– Ulusal ve uluslararası toplantılarda ülkemizin çıkarlarının gerektirdiği konulara öncelik vermek, bu toplantılardan çıkacak sonuçları ve çözüm önerilerini karar vericilere aktarmak.

– Türkiye’nin temel sorun alanlarıyla ilgili kamu diplomasisi konseptinde bilimsel çalışma yapmak, rapor hazırlamak ve araştırma yapmak. Yürütülen bilimsel çalışmalarda ve araştırmalarda karar vericilerin ihtiyaç duyduğu konulara öncelik vermek, yapılan çalışmanın boyutuna ve stratejik önemine göre farklı kurum ve kuruluşlarla iş birliği yapmak, ortak çalışmalar yürütmek.

– Bilimsel projeler üretmek; projelerin sağlıklı bir şekilde yürütülerek sonlandırılmasını sağlamak ve sonuçlarını karar vericiler ile paylaşmak.

– Kamu Diplomasisi konusunda, toplumun ve kamu yönetiminin bilgilenmesi ve bilinçlenmesi konusunda çalışmalar yapmak; Bakanlıklar, Genel Müdürlükler, Valilikler, Kaymakamlıklar ve Belediye Başkanlıkları ile ortak projeler yürütmek.

– Kamu yönetimi ile halk arasında iletişim köprüsü görevi görmek; kamudan, kamuoyuna yönelik olarak verilen mesajların etkinliğini ve verimliliğini artıracak çalışmalar yapmak.

– Türkiye’nin uluslararası alandaki tanıtımının etkinliğini artıracak stratejik iletişim çalışmaları yürütmek, yeni iletişim teknolojilerinin dış tanıtımda etkin olarak kullanılması için önerilerde bulunmak, bu konuda projeler geliştirmek.

– “Algılama Yönetimi” konusunda bilimsel çalışmalar yapmak; ülkemizin yurtdışındaki algısını olumlu yönde geliştirecek/pekiştirecek projeler üretmek.

– Ülkemizin akademisyen ve uzman birikimini doğru projelerle buluşturmak ve bu önemli potansiyeli ülkemizin siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimine hizmet edecek şekilde değerlendirmek.

– Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarının daha etkin ve verimli şekilde çalışabilmeleri, uzun vadeli kalıcı projeler üretebilmeleri için gerekli insan kaynağı, proje ve bilgi birikimi desteği sağlamak. Sivil toplum örgütleri arasında etkileşimi artıracak, ortak iş yapabilme kültürünü geliştirecek çalışmalar yapmak.

– Türkiye’nin kültürel birikiminin hem iç hem de dış kamuoyuna doğru ve etkili mesajlarla tanıtılmasını sağlayacak projeler üretmek.

– Ülkemizin genç nüfusunun kamu diplomasisi faaliyetlerinde stratejik bir güç olarak değerlendirilmesini sağlayacak projeler geliştirmek. Aynı zamanda kadınların bu projelerde aktif olarak rol almasını sağlayacak zemini oluşturmak.

-Ülkemizin kültür, turizm, sanat, bilim, spor gibi imkânlarının kamu diplomasisi faaliyetlerinde etkin bir güç olarak kullanılmasını sağlayacak çalışmalar yürütmek.

Ece SUAY: Peki hocam, Türkiye kamu diplomasisi konusunda yeterli farkındalığa sahip mi, yumuşak gücünün bilincinde mi?

Abdullah ÖZKAN: Kamu diplomasisi konusunda son 1 yıldır bazı çalışmalar yapılmaya başlandı. Dışişleri Bakanlığı, kendi vizyonuna kamu diplomasisi bakış açısını az da olsa yansıtmaya başladı. Başbakanlıkta, “Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü” kuruldu. Ama henüz herhangi bir faaliyette bulunulmadı. Doğrusu ne planlandığı, neyin nasıl yapılmak istendiği konusunda yeterli bilgiye sahip değilim. Ama böyle bir birimin çok etkin çalışması gerektiğine inanıyorum.

Kamu diplomasisi konusunda daha çok yol almamız, bu konu üzerinde sabırla çok yoğun çalışmamız lazım. Sivil toplum örgütlerini, medyayı, kanaat önderlerini, akademiyi bu konuya katkı yapmaya yönlendirmemiz şart. Çünkü kamu diplomasisi çağımızın en stratejik değeri ve Türkiye olarak böyle bir gücü yeterince kullanamıyoruz. Toplumlararası etkileşim geliştikçe uluslararası pek çok sorunumuzun kendiliğinden çözüldüğü görülecektir.

Ece SUAY: Enstitü olarak sizin yaptığınız herhangi bir etkinlik var mı?

Abdullah ÖZKAN: TİKA ile iş birliği halinde 21 Eylül 2010 tarihinde İstanbul’da bir çalıştay gerçekleştirdik. Sivil toplum örgütlerinin yaptığı kalkınma yardımlarının etkin kullanımında kamu diplomasisinin rolünü 50’ye yakın sivil toplum örgütü temsilcisine anlattık. Çok verimli bir çalıştay oldu, pek çok sivil toplum örgütü temsilcisi yaptığı işin kamu diplomasisi aracı olduğunu bilmediğini ifade etti, bundan sonra daha bilinçli hareket edeceklerini vurguladı. Bu elbette Enstitü olarak bizi memnun etti, yeni bilimsel toplantılar için motive etti.

Ece SUAY: Hocam son olarak, sizin TUİÇ gönüllülerine vereceğiniz bir mesajınız var mı?

Abdullah ÖZKAN: TUİÇ’de yapılan çalışmaları önemsiyorum, genç arkadaşlarımızın harcadıkları emeklerin gelecekte mutlaka karşılıklarını alacaklarına inanıyorum. Uluslararası ilişkiler alanında kendinizi çok iyi yetiştirmenizi, donanım sahibi olmanızı, okumanızı, araştırmanızı, eleştirmenizi öneriyorum. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaktan kaçınmanızı salık veririm. Enstitümüzün web sitesinin TUİÇ’deki tüm arkadaşlara açık olduğunu, her türlü makale, yorum ve analizlerinizi bize gönderebileceğinizi bilmenizi isterim. Hepinize başarılılar dilerim.

 

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Orta Güçler Çok Kutuplu Bir Dünya Yaratacak

Dani Rodrik - Cambridge Bu yazı ilk olarak 11 Kasım...

Amerika Bir Sonraki Sovyetler Birliği mi?

Harold James, Princeton Üniversitesi'nde Tarih ve Uluslararası İlişkiler Profesörü. Bu...

Stabil Kripto Paralar Doların Küresel Statüsünü Koruyabilir

Paul Ryan, ABD Temsilciler Meclisi'nin eski sözcüsü (2015-19), American...

Avrasya’da Kolektif Güvenlik: Moskova ve Yeni Delhi’den Bakışlar

Collective Security in (Eur)Asia: Views from Moscow and New...