ÖZET
Sunulan çalışmada İktisadi İş birliği ve Gelişme Örgütü’nün (OECD) bünyesindeki Kalkınma Yardımı Komitesi’nin, çok taraflı kalkınma yardımlarının etkinliğini arttırmada nasıl bir rol üstlendiği araştırılmıştır. Bu sebeple, çok taraflılığın ve dış yardımların farklı tanımları, çok taraflı dış yardımların iki taraflı dış yardımlara kıyasla konumu, Kalkınma Yardımı Komitesi’nin kuruluşu ve işleyiş sistemleri incelenmiştir. Devam eden bölümde Komite’nin kalkınma yardımlarının etkinliğini arttırmak amacıyla düzenlediği Yüksek Düzeyli Forumlar, tarihsel gelişim süreçleri ve örgüt çerçevesinde alınan kararlarıyla birlikte okuyucuya sunulmuştur. Sonuç bölümünde Komite’nin etkinliğinde istenilen sonuçlara ulaşılması için yerel örgütlerin, sivil toplum kuruluşlarının, saha çalışanlarının ve alıcı devletin halkının fikirlerinin de karar alma süreçlerine dahil edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Çok taraflılık, Resmi Kalkınma Yardımları, OECD, Kalkınma Yardımları Komitesi, Etkinlik
ABTRACT
In the presented study, what kind of a role does the Development Assistance Committee from the framework of Organisation for Economic Co-operation and Development (OECD) have in increasing the effectiveness of multilateral development aids was examined. For this purpose, the various definitions of multilateralism and foreign aid, the position of multilateral foreign aid in comparison to bilateral foreign aid, the foundation of Development Assistance Committee and its operation systems were analyzed. In the following chapter, High Level Forums that were organized in order to augment the effectiveness of development assistance were presented along with its historical development processes and decisions that were taken within the framework of the organization. In the conclusion chapter, it was asserted that in order to achieve the desired results in the effectiveness of the Committee, the ideas of local organizations, civil society institutions, field workers and the people of the recipient country should be included into the the decision-making processes.
Key Words: Multilateralism, Official Development Assistance, OECD, Development Assistance Committee, Effectiveness.
Giriş
Yapılan çalışmada İktisadi İşbirliği ve Gelişme Örgütü’nün (OECD) bünyesindeki Kalkınma Yardımı Komitesi’nin, çok taraflı kalkınma yardımlarının etkinliğini arttırmada nasıl bir rol üstlendiği araştırılmıştır. Komite’nin operasyonlarının incelenmesi amacıyla OECD tarafından sağlanan verilerden ve internet ortamındaki arşivinden faydalanılmıştır. Okuyucuyu Komite’nin çalışmalarına hazırlamak amacıyla öncelikle çok taraflılık kavramının ne olduğu, farklı görüşler tarafından nasıl tanımlandığı ve günümüzdeki haline geliş süreci açıklanmıştır. Daha sonra uluslararası dış yardımların Birinci Dünya Savaşı sonrası dönemde başlayan gelişme süreci, öne çıkan Batılı aktörlerin, Soğuk Savaş ortamında Sovyetler Birliği’nin ideolojik yayılışına karşı dış yardımları bir dış politika aracı olarak kullanışı ve günümüz dış yardım anlayışını şekillendirme süreci aktarılmıştır. Çok taraflı dış yardımların iki taraflı dış yardımlara kıyasla konumu, ilgili literatürden faydalanılarak açıklanmıştır. Devam eden bölümde Kalkınma Yardımları Komitesi’nin kuruluş süreci, üyeleri, vizyonu ve hedefleri 1960’lardan günümüze kadar gelen süreç göz önünde bulundurularak okuyucuya sunulmuştur. Son olarak Komite tarafından kalkınma yardımlarının etkinliğinin arttırılması amacıyla belirli aralıklarla gerçekleştirilen Yüksek Düzeyli Forumlarda alınan kararlar, Komite’nin yardım etkinliği anlayışını nasıl şekillendirdiklerine odaklanılarak incelenmiştir. Çalışmanın sonuç bölümünde ise Kalkınma Yardımları Komitesi’nin hükümet ve uluslararası örgüt temsilcilerinin toplantılarına ek olarak, yerel örgütler, saha çalışanları ve alıcı halkın yapılan yardım çalışmaları ile ilişki içinde bulunması ve Komite’nin alıcı devletin halkının ihtiyaçlarını yakından takip etmesi gerektiği tavsiyesinde bulunulmuştur.
1. Çok Taraflılık
Dünyadaki dengeleri derinden sarsan İkinci Dünya Savaşı’nın bitimiyle oluşan yeni düzen uluslararası ilişkilerde kullanılan kurum ve platformlara dair bakış açılarını şekillendirmiştir. Devletlerin ilişkilerinde ayrımcılık olduğu düşüncesi ve güçlü devletlerin daha avantajlı anlaşmalar yapması aktörlerin çok taraflı yollarla ilerleme isteklerinde etkili olmuştur (Kahler, 1992, s. 681). Soğuk Savaş ile ortaya çıkan yeni dinamikler ve çok sayıda devletin birleşerek yanlarında güçlü bir devlet olmadan hareket edebilme imkanları, çok taraflılık kavramının her devleti eşit aktörler olarak kabul etme düşüncesiyle birlikte gelişmesini sağlamıştır (Kahler, 1992, s. 681).
Uluslararası ilişkilerde çok taraflılık denildiğinde, genel geçer bir tanımlama bulunmamaktadır. Bu konuda yapılan tartışmalarda öne çıkan isimlerden olan Robert Keohane’e göre çok taraflılık üç ya da daha fazla devletin oluşturduğu gruplar şeklinde ulusal politikaların belirli bir amaca yönelik (ad hoc) anlaşmalar ya da kurumlar aracılığıyla koordine edilmesidir (Keohane, 1990, s. 731). Bu tanımıyla Keohane, çok taraflı kurumları, kısa dönemli düzenlemelerden ayrı tutmuş, çok taraflı kurumların sürekli geçerli kurallara tabi olması sebebiyle üye aktörlerin davranışlarını devamlı şekillendirdiğine vurgu yapmıştır. Çok taraflılık üzerine çalışan bir başka isim olan Vincent Pouliot’a göre çok taraflılık kapsayıcı, kurumsallaşmış ve prensiplere dayalı bir siyasi diyalog tarafından belirlenen küresel yönetim pratiğidir (Pouliot, 2011, s. 19). Pouliot tarafından vurgulanan nokta, çok taraflılık kavramının doğasında aktörleri dışlayıcı kurallar yerine, genel ve önceden belirlenmiş prensipler ve birden fazla aktörün katılımından doğan bir çeşitlilik olduğudur (Pouliot, 2011, s. 19). Bu tanımlamalara ek olarak John Gerard Ruggie çok taraflılığı üç ya da daha fazla devletin genelleştirilmiş yürütme prensipleri üzerine temellendirilen ilişkilerini koordine eden kurumsal form olarak tanımlamıştır (Ruggie, 1992, s. 571). Ruggie, sadece aktör sayısının üç veya daha fazla olmasına odaklanarak çok taraflılık kavramının niteliksel boyutunu göz ardı eden tanımlamalara karşı çıkmıştır (Ruggie, 1992, s. 566). Ruggie’nin nitelik vurgusunu anlamak için verilebilecek bir örnek, II. Dünya Savaşı sonrası dönemde çok taraflı anlaşmaların ortaya çıkış sürecidir. Bunun sebebi olarak Amerikan hegemonyasının ortaya çıkması değil ortaya çıkan hegemonyanın Amerikan nitelikli olması gösterilmektedir (Ruggie, 1992, s. 568). Amerika, Batılı değerleriyle şu anki dünya düzeninde kabul edilen çok taraflı anlaşmaları ve kurumları şekillendirmede büyük rol oynamıştır. Hegemon devletin Rusya ya da Çin olduğu bir Soğuk Savaş dönemi sonucunda günümüz çok taraflılık anlayışının bambaşka olacağı göz önüne alındığında, çok taraflı kurumların sadece niceliksel değil niteliksel özelliklerine de önem verilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
2. Dış Yardım Kavramının Oluşumu
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemden itibaren güçlü ve zengin devletlerin mal, servis ve fonların transferi ile diğer devletlerle başlattığı ilişkiler zamanla daha büyük miktarlarda kaynak aktarımına dönüşmüştür (Milner ve Tingley, 2013, s. 1). Yardımlar genellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemde yaygınlaşan kaynakların hibe edilmesi ya da düşük faizli kredi şeklindedir (Milner ve Tingley, 2013, s. 1). Dış yardımların farklı politikalara göre askeri, eğitim, sağlık, çevresel, ekonomik veya siyasal sistemlerin güçlendirilmesi için, altyapı çalışmaları için, üretim sektörleri için, ekonomik krizler sonrası kalkınma için ya da insani ve doğal afet durumlarında destek ulaştırılması için verildiği görülmektedir (Milner ve Tingley, 2013, s. 1; Radelet, 2006, s. 7).
Dış yardım rejiminin gelişimi çoğunlukla Soğuk Savaş döneminde olmuş ve ilk defa büyük çaplı bir yardım olarak hazırlanan Marshall Planı, ABD tarafından dış politika amaçları için kullanılmıştır (Milner ve Tingley, 2013, s. 2). Soğuk Savaş döneminde Batılı devletler liberalizm, demokrasi ve market ekonomisi gibi değerlerini yaymak ve komünizmin dünyadaki yayılışına bir dur demek amacıyla İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı’nın (OECD) çatısı altında bir yardım programı oluşturmuştur (Milner ve Tingley, 2013, s. 2). Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği ve müttefikleri tarafından karşıt yardım programları oluşturulmuş olsa da, Sovyetler Birliği’nin çökmesiyle beraber dünyadaki yardım çekişmesi Batı’nın lehine sona ermiştir (Milner ve Tingley, 2013, s. 2).
Fakat burada belirtilmelidir ki alıcı devletin ekonomik büyümesi ile dış yardım arasında doğrudan ve basit bir ilişki yoktur (Radelet, 2006, s. 7). Yapılan yardımın alıcı devlet tarafından etkili şekilde harcanması için koşullu yardımlar gibi mekanizmalarla önlemler alınmaya çalışılsa da, kalkınma yardımları alıcı hükümetler için bir gelir kaynağına dönüşme potansiyeline sahiptir (Kosack ve Tobin, 2006, s. 210). Refah seviyesi yüksek elit sınıfın dışında, toplumun faydalanamadığı yardımlar yerine politik reformlarla şartlandırılmış kısa dönemli yardımlara ihtiyaç duyulmaktadır (Boone, 1996, s. 322-323). Bu doğrultuda, alıcı ülkenin politik destek alamayacağı uygulamaları alıcı hükümete dayatmak yerine reformların nasıl yapılması gerektiğine dair destek verilmesi fonksiyonel bir çözüm olabilmektedir (Dollar ve Svenson, 2000, s. 913).
3. Çok Taraflı Dış Yardımlar
Dış yardımlar yardımda bulunulan kurumlara ve kullanılan kanallara göre iki taraflı ve çok taraflı olmak üzere ikiye ayrılmaktadır (Karagöz, 2010, s. 5-6). Çok taraflı dış yardımlarda birden fazla sayıda aktörün katılımıyla yardım amaçlı bir platform oluşturulurken, iki taraflı yardımlarda donör ülke ve alıcı ülke arasında karşılıklı yapılan anlaşmalar aracılığıyla yardım organize edilmektedir (Radelet, 2006, s. 5). İki tür yardım arasındaki farklara bakıldığında ilk göze çarpan durum iki taraflı yardımlarda donör ülkede faaliyet gösteren belirli sektörlerin veya firmaların ekonomik çıkarlarının, çok taraflı yardımlara kıyasla daha çok gözetildiğidir (Radelet, 2006, s. 6). Bu duruma ek olarak, çok taraflı yardımların, iki taraflı yardımlarla kıyaslandığında ortalama olarak daha fakir ülkelere ulaştırıldığı görülmüştür (Karagöz, 2010; Maizels ve Nissanke, 1984). Bu sebeple çok taraflı yapılan yardımların insani yardım amaçlarına yönelik olduğu, iki taraflı yardımların ise donör devletlerin stratejik ya da politik çıkarlarıyla paralel olduğu düşüncesi oluşmuştur.
İki taraflı yardımların donör devletin sunduğu koşullar aracılığıyla kendi çıkarlarını gerçekleştirmede bazı avantajlar sunduğu gerçeği bir tarafa, örgütler aracılığıyla organize edilen çok taraflı yardımlar da donörler için bazı avantajlar sunmaktadır. Çok taraflı kuruluşların, alıcı tarafların ulaştırılan kaynakları nasıl kullandığını takip etmede (monitoring) daha verimli olması ve donör ülkeleri alıcı ülkelerin iç politikaları hakkında bilgilendirmesi burada öne çıkan bir avantajdır (Rodrik, 1995, s. 30). İkinci önemli nokta, çok taraflı bir organizasyon aracılığıyla yapılan bir yardımda, organizasyona üye ülkelerin hükümetlerinden bağımsız hareket edebilen kurum kendi otonom yapısını korumakta ve dolayısıyla yapılan yardımı daha az politik bir hale getirmektedir. (Rodrik, 1995, s. 30). Sonuç olarak organizasyonun politikalarında koşulsallık (conditionality) uygulamaları daha kolay uygulanabilir bir hal almaktadır (Rodrik, 1995, s. 30).
4. Kalkınma Yardımları Komitesi
Günümüzdeki dış yardım örgütleri arasında önemli bir yeri bulunan İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı’nın (OECD) öncüsü olan ve 1961’te çalışmalarına son veren Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü’nün bünyesinde, 13 Ocak 1960’ta Kalkınma Yardımı Grubu (KYG) kurulmuştur (OECD, 2006, s. 7). KYG az gelişmiş ülkelere yardım yapan donörlere danışmanlık yapılması hedefiyle ilk kez 9-11 Mart 1960’ta Washington’da bir araya gelmiş bir forumdur (OECD, 2006, s. 7). KYG’nin orijinal üyeleri Belçika, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Portekiz, Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Ekonomik Topluluğu olmuş, Japonya ve Hollanda aynı yıl içerisinde gruba dahil olmuştur (OECD, 2006, s. 7). KYG’nin kuruluşundan sadece bir yıl sonra, günümüzde dış yardım rejiminde önemli bir yeri olan Kalkınma Yardımları Komitesi kurulmuş ve 1961’den bu yana OECD’nin bir parçası olarak işlevsel şekilde çalışmalarına devam etmiştir.
İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı’nın Kalkınma Yardımları Komitesi’nin (KYK) ABD, Birleşik Krallık, Kanada, Güney Kore ve Avrupa Birliği de dahil olmak üzere 30 üyesi bulunmaktadır (OECD-DAC, 2021). Ek olarak Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlar gözlemci, Azerbaycan, Bulgaristan, Kuveyt, Katar, Romanya, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri katılımcı ülke konumundadır (Development Assistance Committee, 2021). KYK üyeliğine aday ülkeler, kalkınma iş birliği programını sağlayabilecek kapasiteye sahip politikaların ve kurumsal çerçevelerin ve performans takibi ve değerlendirmesi yapmaya müsait bir sistemin var olması durumunda değerlendirmeye alınmaktadır (Development Assistance Committee, 2021).
KYK’nın çalışmaları genellikle üye olan ya da verilerini KYK ile paylaşan devletlerin yaptığı resmi kalkınma yardımlarına (RKY) dair istatistikleri analiz ederek uygun tavsiyeler vermek ve rehberlik sunmaya odaklanmaktadır (Development Assistance Committee, 2021). Bu doğrultuda her 2-3 yılda bir yapılan Yüksek Düzeyli Toplantılarda KYK üyelerinin bakanları toplanarak önemli kalkınma sorunları üzerine tartışmaktadır (DAC High Level Meeting, 2020). 9-10 Kasım 2020’de sanal ortamda yapılan son KYK Yüksek Düzeyli Toplantı’da dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgınının etkisiyle oldukça azalan küresel kalkınma aktiviteleri ve kalkınma iş birliği donörlerinin nasıl hareket etmesi gerektiği üzerine odaklanılmıştır (DAC High Level Meeting, 2020). Yüksek Düzeyli Toplantılar dışındaki Üst Düzeyli Toplantılara yardım ajansları başkanları, Komite Toplantılarına ise 30 KYK üyesinin delegeleri katılarak Komite’nin güncel politikaları üzerine görüşülmüştür (Development Assistance Committee, 2021). Düzenli yapılan toplantılara ek olarak, KYK’nın güncel politikalarını belirlemek amacıyla istatistik, cinsiyet eşitliği, yönetim, kalkınma eğitimi, çatışma, çevre ve kalkınma iş birliği konuları üzerine oluşturulan yan kuruluşlar bulunmaktadır (Development Assistance Committee, 2021).
Kuruluşundan itibaren global trendlere ve sorunlara göre politikalarını yönlendiren KYK’nın aldığı son karar ile 2018-2022 dönemi için bazı hedefler belirlenmiştir. Alınan karara göre, sürdürülebilir ekonomik büyüme, fakirliği yok etme, gelişmekte olan ülkelerdeki yaşam standartlarını iyileştirme ve hiçbir ülkenin yardıma ihtiyacının olmadığı bir geleceği inşa etme hedefleri üzerine kurulu bir kalkınma iş birliği planlanmıştır (Development Assistance Committee’s Mandate, 2021). Bu hedeflere ulaşılması amacıyla Komite, şeffaf bir şekilde resmi kalkınma yardımlarına dair verileri toplayarak ve analiz ederek, ulusal ve uluslararası kabul edilmiş hedeflerle alakalı kalkınma iş birliği politikalarını gözlemleyecek, uluslararası normları gözetecek ve resmi kalkınma yardımlarının bütünlüğünü koruyacaktır (Development Assistance Committee’s Mandate, 2021). Bu hedeflere ek olarak, KYK üyelerine rehberlik ederek gereken destek sağlanacak ve fakirliğin sürdürülebilir bir şekilde ortadan kaldırılması amacıyla inovasyonu ve kalkınma etkinliğini arttıracaktır (Development Assistance Committee’s Mandate, 2021). Bu sebeple yürütülen politikalarda sadece KYK üyesi devletlerle değil, KYK üyesi olmayan OECD üyesi devletlerle, diğer OECD kuruluşlarıyla ve karşılıklı çıkar alanları bulunan devletler ve uluslararası örgütlerle iş birliği edilecektir (Development Assistance Committee’s Mandate, 2021). Alınan bu kararlar 31 Aralık 2022’ye kadar geçerliliğini korumaktadır (Development Assistance Committee’s Mandate, 2021).
OECD Kalkınma Yardımları Komitesi Başkanı Susanna Moorehead tarafından belirtildiği üzere, 2030 yılına kadar dünyadaki fakir nüfusun %80’inin çatışmalardan etkilenen bölgelerde yaşayacağı göz önünde bulundurularak, KYK’nın üyeleri arasında ahenkli yaklaşımlar aracılığıyla söylemden harekete geçişin sağlanması gerekmektedir (OECD, 2019b). KYK üyeleri ve partnerleri arasında ahengi sağlamak ve yapılan yardımların etkinliğini sağlamak, uzun yıllardır KYK’nın gündeminde yer tutmuştur. Bu çabaların başlangıcı KYK tarafından 1969 yılında resmi kalkınma yardımı (RKY) kavramının kabul edilmesi, RKY’nin diğer resmi giderlerden ayrılması ve RKY’nin gayrisafi milli hasılanın ne kadarına eş değer olduğu ile ölçülmesiyle gerçekleşmiştir (OECD, 2006, s. 15). OECD’nin tanımlamasına göre resmi kalkınma yardımı, DAC tarafından yayımlanan RKY alıcıları listesinde yer alan ülkelere ve çok taraflı kalkındırma kurumlarına, devlet ve yerel yönetimlerin de dahil olduğu resmi ajanslar veya onların yönetici ajansları tarafından sağlanan, imtiyazlı ve gelişmekte olan ülkelerin ekonomik kalkınma ve refahını esas alan akımdır (OECD, 2020, s. 1).
5. Çok Taraflı Dış Yardımların Etkinliğini Arttırma Çabaları
Küresel anlamda çok taraflı dış yardımların gündeme getirilmesi ve yapılan yardımların etkinliğinin arttırılması amacıyla KYK bünyesinde düzenlenen bazı forum ve toplantılar sonucunda, günümüzün dış yardım anlayışının oluşturulduğu görülmektedir. Bunlardan Şubat 2003’te kabul edilen Roma Yüksek Düzeyli Forumu’nda, uyumlaştırma kararlarıyla farklı yardım ajansları arasında uygulanan politikalar ve prosedürler açısından koordinasyon sağlanması hedeflenmiştir (OECD, 2003, s. 10). Forum sonucunda katılımcılar tarafından fakirliği azaltıcı stratejilerin uygulanması, tarafların küresel ya da bölgesel politikaları arasında uyum sağlamaya yardımcı olacak yollara başvurulması, operasyonların yürütüldüğü ülkelerde etkinliği arttırmak amacıyla örgüt içi işleyişin iyileştirilmesi kararı alınmıştır (OECD, 2003, s. 11). Bu kararların 2003’ten günümüze kadarki süreçte ne kadar uygulanabildiği çok eleştirilen bir nokta olsa da, Roma Yüksek Düzeyli Forumu uluslararası bir bağlamda kalkınma yardımlarının etkinliğini arttırma ve alıcı devletlerin Milenyum Kalkınma Hedefleri’ne ulaşmasını kolaylaştırma niyetli ilk forum olması sebebiyle önemlidir.
Paris’te 2005 yılında düzenlenen ikinci kalkınma yardımı etkinliğini geliştirme odaklı forum sonucunda, toplamda 100’den fazla gelişmiş ve gelişmekte olan devletin kararlarını yansıtan Paris Deklarasyonu ilan edilmiştir (OECD, 2008b, s. 12). Paris Deklarasyonu ile alınan kararlar, günümüzde gerçekleşen KYK toplantılarında alınan kararlara temel olan bazı prensiplerin belirlendiği önemli bir bildiri haline gelmiştir. Belirlenen prensipler temel olarak beş farklı kategoride incelenebilir:
- Sahiplik: Gelişmekte olan ülkelerin kendi ulusal kalkınma stratejilerini belirleyerek kurumlarını geliştirmeleri ve yolsuzluğu ortadan kaldırmaları
- İttifak: Donör devletlerin ve yardım örgütlerinin bu stratejilere uyumlu bir şekilde hareket etmeleri, yeni yapılanmalar yaratmak yerine alıcı devlette zaten var olan sistemlerin kullanması, yardımın kabul edilmiş zaman çizelgesine göre dağıtılması ve iki taraflı yardımların donör tarafından sağlanan hizmetlere bağlı olmaması
- Uyum: Donör devletlerin ve örgütlerin koordinasyon içinde hareket etmeleri ve birbirleriyle bilgi paylaşımında bulunarak yardım programlarında tekrara düşülmesinin engellenmesi, donörlerin saha çalışmalarında ve analitik çalışmalarda alıcı devletlerle beraber çalışması
- Sonuçların ölçülmesi: Gelişmekte olan devletlerin ve donörlerin sonuç almaya odaklanması ve bu sonuçların şeffaf ve ölçülebilir çerçeveler aracılığıyla değerlendirilmesi
- Karşılıklı hesap verilebilirlik: Donörlerin ve gelişmekte olan devletlerin kalkınma yardımı programlarına yönelik düzenli incelemelere tabi olması ve sonuçlardan sorumlu tutulmaları (OECD, 2005).
4 Eylül 2008’de Gana’nın başkenti Akra’da, daha önceki forumlarda alınan kararlara göre ne kadar gelişme kaydedildiğinin gözden geçirilmesi ve yapılan yardımların etkinliğinin arttırılması amacıyla üçüncü Yüksek Düzey Forum bir araya gelmiştir (OECD, 2008a). Forumda daha güçlü ve etkili ortaklıklar kurulması gerektiği, kalkınmanın gerçekleştirilmesinde demokrasinin, ekonomik büyümenin, sosyal gelişmenin ve çevreye duyarlı politikaların önemli bir yeri olduğu ve cinsiyet eşitliği, insan haklarına saygı ve çevresel sürdürülebilirlik kavramlarının KYK’nın politikalarının temeli olması gerektiği vurgulanmıştır (OECD, 2008b, s. 15). Sivil toplum kuruluşlarının alıcı devletin vatandaşlarının ihtiyaçlarının tespit edilmesinde ve bu ihtiyaçların giderilmesinde aktif bir rol üstlenmesi gerektiği, alıcı devletlerin kendi yönetim sistemlerini geliştirmesi ve donör devletlerin koordinasyon içinde çalışmaları gibi noktalar önemle vurgulanmıştır (OECD, 2008a). Bunlara ek olarak, donör devletlere koşullu yapılan yardımları ortaklaşa belirlenmiş şartlara göre düzenlenmesi ve bu şartların kamuya açık bir şekilde ilan edilmesi konusunda çağrıda bulunulmuştur (OECD, 2008a). Bunun karşılığında alıcı devletler yardımların nasıl harcanacağı üzerine belirlenen şartlarda söz sahibi olarak yardımları daha verimli kullanmaya teşvik edilmiştir (OECD, 2008a). Ayrıca Akra Forumu’nda çatışma sonrası yardıma ihtiyaç duyan devletler de dahil olmak üzere kırılgan bir durumdaki alıcıların çatışmalarının sebeplerinin belirlenmesi, gerçekçi barış inşa edici hedeflerle bu çatışmaların giderilmesi için donörler ile partnerlerin ortaklaşa çalışması ve Birleşmiş Milletler ya da diğer finansal kurumlarla gereken ortaklıkların oluşturulması kararı alınmıştır (OECD, 2008b, s. 19).
2000’li yıllardan itibaren, uluslararası yardım akışının geleneksel olarak Kuzey ülkelerinden Güney ülkelerine olan akışı yükselen güçlerin küresel kalkınma yardımlarındaki payının artmasıyla değişmiştir. Çin, Brezilya ve Hindistan gibi devletlerin “Güney-Güney İşbirliği” politikalarının gittikçe etkisini arttıran bir oluşum haline gelmesi, Güneyli donörlerin desteği olmadan KYK bünyesinde kalkınma yardımlarının tam kapasitede ilerleyemeyeceğini göstermiştir (Oxfam, 2012, s. 3). Bu düşüncenin, 2011’de Güney Kore’nin Busan şehrinde gerçekleştirilen dördüncü Yüksek Düzeyli Forum’da etkili olduğu görülmektedir. Buna ek olarak, önceki forumlardan sonra yapılan anketler sonucunda alıcı devletler ve sivil toplum kuruluşlarının sorumluluklarını yerine getirmede donör devletlerden daha iyi performans göstermeleri ve belirlenen kalkınma hedeflerinin çok azına ulaşılmış olması, var olan donörlerin bağlılıklarının sorgulanmasına ve Güney devletlerinin kalkınma yardımları programlarına dahil edilmesine sebep olmuştur (Oxfam, 2012, s. 3).
Roma’da 150 katılımcı ile gerçekleşen konferansa kıyasla oldukça çeşitli ve kalabalık olan Busan Forumu’nda 160 ülkeden 100’den fazla bakan, 30 uluslararası örgüt başkanı, yaklaşık 90 parlamento üyesi, 300 sivil toplum kuruluş ortağı ve 100’den fazla özel sektör ve akademi temsilcisinden oluşan 3000’den fazla katılımcı toplanmıştır (OECD, 2011, s. 10). Brezilya, Hindistan ve Çin gözlemci olarak katılmıştır (Eyben ve Savage, 2013, s. 459). Daha önceki forumlardan farklı olarak alıcı devlet hükümetlerinin temsilcilerinin ilk defa OECD donör hükümetleri ve diğer çok taraflı örgütlerle beraber katılımcılara dahil edilmesi, alıcıların donörlerle eşit statüde kabul edildiğini kanıtlar niteliktedir. Bu tavır değişikliğinin bir sebebi de, daha önceki forumların etkinliği üzerine yapılan anketlerde alıcıların sorumluluklarını gerçekleştirmede donörlere kıyasla daha başarılı olması sayılabilir.
Fakat Çin ve Hindistan’ın konferans öncesi dokümanlar hazırlanırken başlayan ve konferans süresince de devam eden Batı tarzı yardım karşıtı düşünceleri sonucu, Güney-Güney İş birliği devletlerinin sorumluluklarının Kuzey-Güney iş birliği anlayışından farklı olduğunun belirtilmesi zorunlu hale gelmiştir. Yardım anlayışlarının, “sağlayıcı” rolünü üstlenen devletler ve onlarla eşit konumda olan ihtiyaç sahibi devletler arasındaki ilişki üzerine temellendirildiğini ileri süren Güney tarafı bir yanda, Güney-Güney İşbirliği’ndeki başarı oranlarını hedefleyen Kuzeyli devletler diğer yanda ayrıldığında, iki farklı yardım anlayışının kıyaslandığı yeni bir paradigma ortaya çıkmıştır (Eyben ve Savage, 2013, s. 467). Bu paradigmada Güney-Güney İşbirliği’nin göze çarpan başarısı, Kuzeyli donörlerin yanlış politikaları sebebiyle kalkınma yardımlarında beklenildiği kadar etkin olunmadığı düşüncesini doğurmuştur (Eyben ve Savage, 2013, s. 467). Buna karşın, özellikle Hindistan ve Çin, kendi iki taraflı yardım politikalarının etkilenmemesi amacıyla, Güney-Güney İşbirliği’nde yapılan yardımların KYK’nın yardım programlarından farklı olduğunu belirtmiştir. Busan Forumu sonucu alınan kararlarda, Güney-Güney İşbirliği aktörlerinin kalkınma yardımları programlarına katılımı teşvik edilmiş, fakat kabul edilen prensiplerin ve sorumlulukların Güney-Güney İşbirliği sağlayıcısı devletlere gönüllülük temelinde atfedildiği vurgulanmıştır (OECD, 2011, s. 11). Böylece Çin, Hindistan ve Brezilya, diğer katılımcıların aksine KYK kararlarının sorumluluğunu tamamen üstlenmemiştir. Busan’da zaman sınırlamalı taahhütlerin Paris Forumu’na göre daha az olması, kırılgan devletlere ve gönüllü statüsünde olan Güneyli donör devletlerine esnek mekanizmalar sunulması sonucunda, yapılan yardımların etkinliğinin artması planlanmıştır (Martini vd, 2012, s. 932).
Sonuç
Kalkınma Yardımları Komitesi’nin kurulduğu günden itibaren kalkınma yardımlarındaki rolü göz ardı edilemeyecek bir konumdadır. Uluslararası arenada çok taraflı dış yardımların bir parçası olarak resmi kalkınma yardımlarının düzenlenmesi ve takip edilmesi, KYK ile özdeşleşmiş bir hale gelmiştir. KYK üyesi devletlerin 2019 yılında yaptıkları toplam resmi kalkınma yardımı miktarının 153 milyar Amerikan dolarını geçmesi, uluslararası resmi kalkınma yardımlarında KYK üyelerinin güçlü konumlarını vurgular niteliktedir (OECD, 2019a). Üye devletlerin 2019’da yaptıkları yardımların %72’si iki taraflı yardım olsa da, çok taraflı yardımlara gereken düzenleyici kurum rolünün KYK tarafından genel olarak başarılı bir şekilde yürütüldüğü söylenebilir. Fakat Kalkınma Yardımları Komitesi’nin etkinliğinin arttırılması amacıyla, karar alma mekanizmalarına alıcı devletin sadece yöneticilerinin düşünceleri değil, nüfusunun ihtiyaçları ve beklentilerini de dahil edebilecek yollar bulunmalıdır (Martini vd, 2012, s. 932). Böylece uluslararası seviyede alınan kararlar ve hükümet temsilcilerinin toplantıları sonucunda uygulanan politikalar ile alıcı devlet bünyesindeki sivil toplum kuruluşları, sahada çalışanlar ve yardıma muhtaç durumda olan nüfusun arasında aktif bir bağ oluşturulmalıdır.
İrem Sultan GÜLER
Uluslararası Örgütler Staj Programı
Kaynakça:
Boone, P. (1996). Politics and the Effectiveness of Foreign Aid. European Economic Review, 40, 289-329.
DAC High Level Meeting. (2020). OECD. https://www.oecd.org/dac/development-assistance-committee/dac-hlm.htm
Development Assistance Committee. (2021). OECD. https://www.oecd.org/dac/development-assistance-committee/
Development Assistance Committee’s Mandate. (2021). OECD. https://www.oecd.org/dac/thedevelopmentassistancecommitteesmandate.htm
Dollar, D. ve J. Svensson. (2000). What Explains the Success or Failure of Structural Adjustment Programmes?. The Economic Journal, 110(466), 894-917.
Eyben, R. & L., Savage. (2013). Emerging and Submerging Powers: Imagined Geographies in the New Development Partnership at the Busan Fourth High Level Forum. The Journal of Development Studies. 49(4), 457-469.
Kahler, M. (1992). Multilateralism with Small and Large Numbers. International Organization, 46(3), 681-708.
Karagöz, F. (2010). Yoksulluk Tuzağı ve Dış Yardım: Eleştirel Bir Yaklaşım. Sosyal Bilimler Dergisi, 4, 1-13.
Keohane, R. O. (1990). Multilateralism: An Agenda for Research. International Journal, 45(4), 731-764.
Kosack, S. & J. Tobin. (2006). Funding Self Sustaining Development: The Role of Aid, FDI and Government In Economic Success. International Organization, 60, 205-243.
Maizels, A. & M. Nissanke. (1984). Motivations for Aid to Developing Countries. World Development. 12(9), 879-900.
Martini, J, R., Mongo, H., Kalambay, A., Fromont, N., Ribesse, B. Dujardin. (2012). Aid Effectiveness from Rome to Busan: Some Progress But Lacking Bottom-Up Approaches or Behaviour Changes. Tropical Medicine and International Health. 17(7), 931-933.
Milner, H. V. ve D. Tingley. (2013). Introduction to the Geopolitics of Foreign Aid. Geopolitics of Foreign Aid, 1-15.
OECD. (2003). Rome Declaration on Harmonisation. https://www.oecd.org/dac/effectiveness/31451637.pdf (18 Nisan 2021).
OECD. (2005). Paris Declaration on Aid Effectiveness: Five Principles for Smart Aid. https://www.oecd.org/dac/effectiveness/45827300.pdf (18 Nisan 2021).
OECD. (2006). DAC In Dates: The History of OECD’s Development Assistance Committee. https://www.oecd.org/dac/1896808.pdf#page=10 (16 Nisan 2021).
OECD. (2008a). The Accra Agenda for Action. https://www.oecd.org/dac/effectiveness/45827311.pdf (20 Nisan 2021).
OECD. (2008b). The Paris Declaration on Aid Effectiveness and the Accra Agenda for Action. https://www.oecd.org/dac/effectiveness/34428351.pdf (19 Nisan 2021).
OECD. (2011). Busan High Level Forum on Aid Effectiveness: Proceedings. https://www.oecd.org/dac/effectiveness/HLF4%20proceedings%20entire%20doc%20for%20web.pdf (20 Nisan 2021).
OECD. (2019a). Total DAC Countries Data. https://public.tableau.com/views/AidAtAGlance/DACmembers?:embed=y&:display_count=no?&:showVizHome=no#1 (20 Nisan 2021).
OECD. (2019b). OECD DAC Senior Level Meeting. https://www.oecd.org/dac/chairs-summary-dac-slm-2019.htm (17 Nisan 2021).
OECD. (2020). What is ODA?. https://www.oecd.org/dac/financing-sustainable-development/development-finance-standards/What-is-ODA.pdf (10 Ocak 2021).
OECD-DAC. (2021). Development Assistance Committee (DAC). http://www.oecd.org/dac/development-assistance-committee/ (10 Ocak 2021).
Oxfam. (2012). Busan In a Nutshell: What Next for the Global Partnership for Effective Development Cooperation?. https://oxfamilibrary.openrepository.com/bitstream/handle/10546/245001/bn-busan-nutshell-global-partnership-021012-en.pdf?sequence=10&isAllowed=y (20 Nisan 2021).
Pouliot, V. (2011). Multilateralism As An End In Itself. International Studies Perspective, 12, 18-26.
Radelet, S. (2006). A Primer on Foreign Aid. Center for Global Development, 92, 1-23.
Riddell, R. C. (2007). Does Foreign Aid Really Work? New York: Oxford.
Rodrik, D. (1995). Why is There Multilateral Lending?. National Bureau of Economic Research. 5160, 1-49.
Ruggie, J.G. (1992). Multilateralism: The Anatomy of an Institution. International Organization, 46(3), 561-598.