Deneme: Kadınlar ve Çocuklar Bir Toplumun Geleceği

Dünyada elbette ele alınması gereken pek çok konu var. Bunları tek tek sıralamak istemiyorum ama merak da ediyorsanız mutlaka akşam haberlerini izlemenizi öneriyorum. Benim en çok üstünde düşündüğüm ve kabullenemediğim iki konu var. Kadınlar ve çocuklar. Her ikisi için de üstünde çok konuşuyoruz ama çözümlemek için de harekete geçmiyoruz. Bu konular hakkında neler yapılabilir biraz bende kendimce yorumlamak istiyorum.

Şu konuda kimsenin bir şüphesi olduğunu düşünmüyorum: Kadın ve çocuklar bir toplumun geleceği, bu sebeple emin adımlarla çok hızlı çözüme gitmemiz gerekiyor.

İlk olarak kadınlardan başlamak bence en mantıklısı. Dünya’nın her bir köşesinde her toplum içindeki kadın, haklarını korumak için mücadele veriyor. Kadınlar yüz yıllardır belirli kalıpların içine sıkıştırılmış olarak hayatlarını sürdürmeleri isteniyor. Kadınlara yapılan haksızlıklar sadece ev yaşantısında değil sokakta, iş yerinde de devam ettiği için tüm toplumu ilgilendiren bir durum haline gelmiştir kadın mücadelesi. Maalesef ki 21. yüzyılda olmamıza rağmen bunun önüne geçilememektedir. Dünyanın pek çok köşesinde kadınlar kendi haklarının var olduğunu bilmiyor ya da daha da kötüsü haklarının peşinden gidebilecek güçleri de yok. Örneğin, kadınlar evlilikle ilgili hakları olduğunu elbette biliyor, resmi işlemlerde fikirleri soruluyor. Fakat mühim olan kendi rızasını kendi hür iradesi ile mi verdi yoksa baskı ile mi? Bu gibi gizli baskılar için kadınlara nasıl haklara sahip olduklarını çok öncesinde öğretmemiz gerekiyor. Onlar da devletin yanlarında olduğunu bilip, haklarını savunacak güce ulaşabilsinler. Kadınlar kendilerine olan güveni ve saygıyı bu hakların varlığı ve bilinci ile güçlendirilebilir. Verilen bilinç sayesinde kadınlar da erkeklerin onlardan daha üstün veya daha çok hakları olmadığını anlar ve eşit hakların varlığı ile daha hür ve eşit şekilde yaşama fırsatları olduğunu bilirler. Yapılanların doğru olmadığını ve yetkililere başvurma haklarını kullanırlar.

Bir diğer metot ise ailelere eğitimin verilmesi gerekiyor. Bu eğitimin içeriği kadına yönelik şiddetin haksızlığın, eşitsizliğin önüne geçmek amacıyla olmalıdır. Örneğin; Aile Bakanlığı görevlileri bir ay boyunca bu eğitimi vermeli, devletin bir zorunluluğu olan bu eğitimi almak bir vatandaşlık görevi haline getirilmelidir. Bu eğitimde ailede kadın ve kız çocuklarının haklarının önemi, bu hakların ihlali durumundaki yasaların işleyiş̧ biçimi anlatılarak, toplumun her katmanındaki bilinç ve farkındalık seviyesi istenilen bir seviyeye çıkartılmalıdır.

Bir diğer seçenek ise, çocuklara kadın haklarının önemini daha ilkokul sıralarında iken aşılamak gereklidir. Çocuklar evde belki annelerine, ablalarına karşı bir şiddeti görüyor ve doğal olarak bunu doğru olan zannediyor olabilirler. Bu gibi birçok durumun önüne geçmek amacıyla eğitim müfredatına bu gibi hassas konuların konulması büyük önem arz etmektedir. Kadın haklarının öğrenmek küçük yaşlarda başlarsa öğrenme hızı ve içselleştirmesi çok daha kolay olacaktır. Eğitim bir konuyu içselleştirmek ve öğrenmek için en önemli yapı taşıdır. Elbette, konuyu öğretenlerin öğrenenleri iyi tanıması ve ona göre bir rota çizmesi de önemli olan bir diğer konudur.

Kadınların hak arayışları aile yaşantısı ile sınırlı değildir. Haklarının savunmaları gereken bir diğer nokta ise iş hayatıdır. İş hayatı da pek çok noktada da olduğu gibi erkek egemen bir arenadır. Bu sebeple kadınların kendi emekleri ile iş hayatında tutunması beklenmektedir. Peki nedir bu zorluklar?

Kadınlar erkeklerle eşit maaş, eşit rütbeye sahip olma, istediği işte özgürce çalışabilmek, eşit imkânların sağlanmasını istiyorlar. Aslında bakıldığında ne kadar uygulanabilir ne kadar kolay gözüküyor. Fakat teoride olduğu kadar gerçek hayatta bu kadar kolay olamıyor. Bu konuda patronlar nasıl isterse öyle bir uygulama yapılıyor. Kadınlar işlerini kaybetme korkusuyla seslerini çıkaramıyor, şikâyetçi olamıyorlar. Daha da kötüsü ise bu durumun artık pek çok kadın için normal haline gelmesidir. Bu konuya karşın yapılabilecek çalışmalar elbette mevcuttur. Her durum için olduğu gibi eğitim önceliğimiz olmalıdır. İşverenler ve patronlar bu konuda devlet tarafından verilen çok kademeli bir eğitime tabi tutulmalıdır ki bu gibi haksızlıkların önüne geçilebilsin. Sonrasında ise çalışma hayatından sorumlu devlet kurumları bu konuya karşı tutumlarını dile getirmeli ve yaptırımlarını güçlendirmelidir. Aksi takdirde işverenler bu çirkin tutumlarını sürdürmekten çekinmeyecektir. Kim bilir kaç kadın eşit olmayan koşullarda iş hayatında hayatta kalmaya, tutunmaya, evini geçindirmeye çalışıyor bugün? İkinci olarak ele almak istediğim konu çocuk hakları olacaktır. Çocuklar her ülkenin her toplumun geleceği, umudu olarak bilinir. Fakat ne yazık ki bazı durumlarda çocuklarımıza gereken kıymeti vermiyor aksine onların emeklerini sömürüyoruz. Yasadığımız dünyanın pek çok yerinde çocuklar çalıştırılıyor, emekleri patronlar tarafından görmezden geliniyor. Çocuklar ailelerine ekonomik olarak destek vermek zorunda bırakılıyor, okula gitmek ya da parkta oynamak yerine. Çocukları da kapsayan ve ekonomik sömürünün önüne geçmek için pek çok yasa, bildiri bulunuyor. Fakat bu kanunların işveren tarafından uygulanıp, uygulanmadığının denetiminde ciddi sıkıntılar vardır. Bu gibi denetimleri devletlerin yapması en doğru olandır ki toplum bu durumun ciddiyetini fark edebilsin. Örneğin; Çalışma Bakanlığı bu konuya dair güçlü organizasyonlar gerçekleştirebilir. Öncelikle tüm şirket, firma ve dükkân sahiplerine çocuk işçi çalıştırmanın cezaların ne kadar kuvvetli olduğu hakkında bir uyarı mektubu yollanabilir.

Akabinde çocuk haklarının takibine devam edilip bazı atölyelere, sanayilere, fabrikalara baskınlar yapılarak durumun ciddiyeti gösterilmelidir. İşverenlere gerekli idari cezalar kesilmeli ve bu haber ajansları ile duyurulmalı ki diğer işverenler içinde bir örnek teşkil edebilsin. Bu işin devlet tarafından sürdürülmesi esas olandır çünkü sivil toplum kuruluşları ve derneklerin geçerliliği ve ulaşılabilirliği o kadar da geçerli olamıyor bir ülke için. Durumun ciddiyeti devlet tarafından anlatılır ve denetlenirse konuya olan duyarlılık kesinlikle artmak zorunda olacaktır.

Çocukların en temel haklarından olan eğitim hakkı çocukların çalışması ile büyük darbe alıyor. Çocuklar ailelerine destek olma amacıyla işe yollanıyor veya daha da kötüsü küçük yaşlarına bakılmaksızın evlendiriliyor. Bu iki konuda gerçekten birbirinden beter. Ama özellikle kız çocuklarının evlendirilmesi konusu gerçekten dünyaca utanmamız gereken bir konu. Hatta bazı coğrafyalarda kız çocukları bir mal gibi satılıyor ve bu durum maalesef günümüzde dahi devam ediyor. Bunların önüne geçmek çok zor çünkü resmi nikah olmasa dahi dini nikah yapılıyor. Buraya da bir devlet güvencesi gerekmektedir diye düşünüyorum yoksa bu konu daha uzun yıllar devam edecek gibi. Bu konuya iş birliği için ülkemizdeki Diyanet İşleri Başkanlığı örnek olarak verilebilir.

Uygunsuz dini nikahları kıyan din adamlarının denetlenmesi hatta cezalandırılması konusunda başkanlığın büyük katkıları olacağından şüphem yok. Dini nikaha inanan, güvenenlere yönelik camilerden fetvaların da etkili bir yöntem olacağını düşünüyorum. Çocukların evlenmesinin ne kadar yanlış̧ ve kanunsuz bir durum olduğunun altı çizilmelidir. Gerekirse din profesörleri televizyon programlarında bu durumun dine dahi ters düştüğünü belirten bölümlerde yer almalı çünkü bu vesile ile daha geniş̧ bir kitleye hitap edilebilir. Kız çocuklarının yeri okuldur, ailesinin yanıdır. Her devlet kendi geleceğine, umuduna sahip çıkmalıdır yarınlarımız daha güneşli ve mutlu olsun kız çocuklarımızın varlığı ile.

Sonuç olarak, toplumsal hayatta kadın ve çocuk hakları pek çok açıdan göz ardı edilmektedir. Bu konuların önüne geçmek için yapılabilecek çalışmaları sıraladım. Eminim ki bu yapılabilecekleri ne ilk defa duyuyorsunuz ne de ilk ben yazdım. Fakat bu noktada önemli olan konu bizim gibi farkındalığı olan bireylerin bu gibi konularda sesimizi çıkartmamızdır. Eğer bizler de ses çıkarmayıp akışına bırakırsak, toplumda var olan problemler uzar gider. Bu gibi çalışma fikirleri için toplum olarak ele ele verip çalışmalıyız. Yoksa bir çıkmaza doğru sürüklenmemek olası değildir. Daha güzel bir gelecek için toplumun her bireyinin güvenliğini ve eşitliğini korumak, o toplumda yaşayan herkesin görevidir. Daha aydınlık bir gelecek için hepinizi farkındalığa ve harekete geçmeye davet ediyorum.

Öykü Doğa GENÇ

Kaynakça:

Din İşleri Yüksek Kurulu. (t.y.). Küçüklerin Evlendirilmesi Konulu Müzakere Sonucu. Erişim Adresi: https://kurul.diyanet.gov.tr/Cevap-Ara/Karar/4372/kucuklerin-evlendirilmesi (Erişim Tarihi: 19.12.2022).

Türkiye İstatistik Kurumu. (2019). Çocuk İşgücü Anketi Sonuçları. Erişim Adresi: https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Child-Labour-Force-Survey-2019-33807 (Erişim Tarihi: 19.12.2022).

T.C. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü. (2022). 16. Kadına Yönelik Şiddet İzleme Komite Toplantısı Basın Açıklaması. (Erişim Tarihi: 19.12.2022).

https://www.aile.gov.tr/ksgm/haberler/bakanimiz-derya-yanik-16-kadina-yonelik-siddet-izleme-komitesi-toplantisina-baskanlik-etti/

Yüksel, H., Yüksel, M. (2014). Çocuk İhmali ve İstismarı Türkiye’de Çocuk Gelinler Gerçeği.

Çankırı Karatekin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 5(2), 1-2.

Kadınlar ve Çocuklar Kadınlar ve Çocuklar Kadınlar ve Çocuklar Kadınlar ve Çocuklar Kadınlar ve Çocuklar Kadınlar ve Çocuklar

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Orta Güçler Çok Kutuplu Bir Dünya Yaratacak

Dani Rodrik - Cambridge Bu yazı ilk olarak 11 Kasım...

Amerika Bir Sonraki Sovyetler Birliği mi?

Harold James, Princeton Üniversitesi'nde Tarih ve Uluslararası İlişkiler Profesörü. Bu...

Stabil Kripto Paralar Doların Küresel Statüsünü Koruyabilir

Paul Ryan, ABD Temsilciler Meclisi'nin eski sözcüsü (2015-19), American...

Avrasya’da Kolektif Güvenlik: Moskova ve Yeni Delhi’den Bakışlar

Collective Security in (Eur)Asia: Views from Moscow and New...