Kadının Siyasal Alana Katılımı: Pozitif Ayrımcılık ve Cinsiyet Kotası

Kadının Siyasal Alana Katılımında Pozitif Ayrımcılık ve Cinsiyet Kotası Etkisinin Türkiye’deki Siyasi Partiler Üzerinden Değerlendirilmesi

 

Özet

Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin sıkça karşılaşıldığı kamusal alanlardan bir diğeri ise parlamentodur. Bu çalışmada da Türkiye’de kadınların siyasal alana katılımının incelenmesi ve eşitsizliğin azaltılması için gerçekleştirilen pozitif ayrımcılık açıklanmaktadır. Devamında cinsiyet kotasının ne olduğu ve nasıl uygulandığının aktarıldığı bu yazıda Türkiye’de yasa haline getirilmemiş cinsiyet kotasının Türk siyasi partilerinde nasıl yürütüldüğüne bakılmaktadır. 2000 yılı sonrası yerel seçimlerin değerlendirilmesi ile cinsiyet kotasını tüzüklerinde uygulayan ve uygulamayan siyasi partiler karşılaştırılmaktadır. Karşılaştırma sonucu cinsiyet kotasının partilerin kendi inisiyatiflerine bırakılması ile Türkiye’de çok etkili olmadığı düşüncesine varılmaktadır. Çünkü kadınların siyasal alana katılımına yönelik elde edilen sayısal veriler kadın katılımda artış olduğunu gösterse de bu oranın az olması kadın temsilinde yeterlilik sağlanamadığının ispatıdır. Bu sebeple de Türkiye’de cinsiyet kotasının yasalaşmaması durumunda bu alanda eşitliğe yaklaşılamayacağı düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Toplumsal Cinsiyet, Pozitif Ayrımcılık, Cinsiyet Kotası, Siyasal Alan,  Türk Siyasi Partileri

 

Abstract

Parliament is another public realm where gender inequality is frequently encountered. In this  study, positive discrimination, which is carried out to reduce inequality, and the examination  of women participation in the political area in Turkey will be explained. Followed by the  explanation of what the gender quota is and how it is implemented, how the gender quota,  which is not legitimatized in Turkey, is performed by the Turkish political parties will be  examined. By the evaluation of the local elections after 2000, the political parties, both the  ones applied the gender quota in their regulations and the ones do not, will be compared. In  the light of the comparison of the results, the conclusion will be arrived that releasing the  gender quota to the parties’ own initiative cannot be very effective in Turkey. Because,  although the data show that there is an upward trend in terms of women’s participation in political area, the low rate of this trend proves that there is no sufficiency in women’s  representation. It is therefore considered that being closer to equality in this area is a long  shot unless the gender quota becomes a law.

Keywords: Gender, Positive Discrimination, Gender Quota, Political Space, Turkish  Political Parties

 

Giriş

Geçmişten günümüze birçok alanda kadının yetersiz görüldüğü ve arka planlarda bırakıldığı açıkça görülmektedir. Böylesine büyük bir sorunun problem olarak gözükmemesi ve daha yeni yeni dile getirilmesi ne yazık ki çok geç kalınmış olmasının göstergeleridir. Böylelikle daha taze kabul edilen toplumsal cinsiyet kavramı oluşmuştur. Bu alanda başarılı ilerleyen bir örgütlenme gerçekleştiği söylenilebilmektedir. Fakat örgütlenme ve bilinçlenme ilerleyişini sürdürse de hala tatmin edici derecede büyük değildir. Kadın-erkek eşitsizliğine birçok alanda şahit olmakla beraber eşitsizliği ortadan kaldırmak için kadına yönelik yapılan bazı ayrımcılıkların da olduğu bilinmektedir. Toplumsal alanda kadın-erkek eşitsizliğini dengelemek için gerçekleştirilen bu ayrımcılıklara ise pozitif ayrımcılık denilmektedir. Bu ayrımcılığa sebep olan şeylerin mevcut siyasi ve ekonomik düzenin yapılanışının etkisi olduğu bilinmektedir (Öztürk, 2012).

Bu yazıda, 2000 yılı sonrası Türk siyaseti baz alınarak siyasi partiler arasında önemli tartışmalara konu olan kadınların siyasete katılımlarının artmasını sağlayacağı düşünülen cinsiyet kotasına ve partilerin kotaya olan yaklaşımları incelenecektir. Böylelikle yazının devamında kadınların siyasal alana katılımlarından, cinsiyet kotasının tanımına, ne türlerde uygulanabileceğine ve kadın örgütlenmelerinin cinsiyet kotasına yönelik yaklaşımlarına da değinilecektir. Bu konunun önem niteliği ise; Türkiye’de nüfusun %50’lik kısmını oluşturan kadınların 7 Haziran 2015 genel seçimlerine bakıldığında parlamentoda 98 kadın milletvekili ile temsil edilmesine dikkat çekildiğinde görülmektedir. Parlamentoda kadın temsilci oranı sadece %17,8’e oranına yükselebilmiştir (Ugan, 2017). Bu oran eskiye nazaran yüksek olsa da resme genel bakıldığında bu oranın kadın temsili açısından çok yetersiz olduğu söylenilebilmektedir. Bu sebeple bu yazıda kadın temsilci oranının artmasına yönelik çalışmalarda cinsiyet kotasının siyasi partilerde ne derecede uygulandığı ve uygulandığında da olumlu sonuçlar alınıp alınmadığı sorusuna yönelik çalışılacaktır. Ek olarak da tüzüklerinde cinsiyet kotasını bulunduran/bulundurmayan siyasi partilerin elde ettikleri verilerin karşılaştırılması yapılacaktır.

 

  1. Türkiye’de Kadınların Siyasal Alana Katılımı

Demokrasinin tam anlamıyla sağlanabilmesi için her bireyin özgürce siyasal alana katılımı ve eşit şartlar altında kendini özgürce ifade edebilmesi gerekmektedir. Demokrasinin getirileri ile kadın temsilcilerin de bu haklardan eşit yararlanmasını sağlarken; Türkiye’de sahaya baktığımızda kadın temsilcilerin erkek temsilcilere nazaran daha az olduklarını görebilmekteyiz. Ayrıca bahsedilen bu sahanın sadece parlamento ile sınırlandırılmadığı da bilinmektedir. ‘’Katılma eylemi; seçim kampanyalarında çalışma, mitingleri izleme, siyasal tartışmalarda yer alma, oy kullanma, bireysel ve örgütsel çıkar sağlamak, çıkarları korumak,  siyasal kararları etkilemek, bilgilenmek, siyasal bilginin geliştiğini kanıtlamak, yönetimde görev almak ve siyasal statüye kavuşmak gibi amaçlarla gerçekleştirilebilmektedir.’’ (Erzen,  2019, s. 22).

Literatürde demokrasinin işleyişindeki cinsiyet eşitliğinin desteklenmesi ve sağlanabilmesi için siyasal parti sisteminin yenilenmesi ve siyasal temsil ilkelerinin düzenlenmesi ile olabileceğine değinilmektedir. Bu durumun sağlanması için de pozitif ayrımcılığın yaratılmasında cinsiyet kotası en büyük örnek olarak gösterilebilmektedir. Fakat yine de önemli bir nokta olarak belirtilmesi gereken durum ise; kadınların aktif siyasete katılımlarını artıran faaliyetlerin gerçekleştirilmesinde sadece parlamentodaki kadın temsilci sayısı hedeflenmemektedir. Kadın temsilciler, oranın tamamlanması için birer sayı olarak değil de her milletvekili gibi fikir beyan eden bireyler olarak görülmesi beklenilmektedir.

 

  1. Türkiye’de Kadınların Siyasal Alana Katılımını Arttırmaya Yönelik Pozitif Ayrımcılık

Kadınların siyasal alana katılımını arttırmak ve demokraside de eşitliğin sağlanmasına yönelik çalışmalar yapan birkaç sivil toplum kuruluş bulunmaktadır. Bunların en büyük örnekleri olarak KA.DER (Kadın Adayları Destekleme Derneği) ve KADEM (Kadın ve Demokrasi Derneği) gösterilebilmektedir. Yasaların kadınların demokratik haklarına ulaşmasında yeterli olmadığı düşünülmektedir. Kadınların çoğu alanlara aktif katılım sağlamasına yönelik engellerin yasalarla kaldırılması düşünüldüğünde bile toplumsal cinsiyete bağdaştırılmış roller sebebiyle eşitliğin tam anlamıyla sağlanamayacağı ifade edilmektedir (Deniz, 2007, s. 8).  ‘’KA.DER ’in 2011 Mart ayında “Siyasette Kadın Temsili Araştırması” sonuçlarına bakıldığında, kadınların siyasetteki düşük temsilini kadının geleneksel ailevi rollerinden ziyade, siyasi partiler tarafından kadınlara yeterli destek verilmemesine bağlamıştır.’’ (Ugan,  2017, s. 396). Bu sebeple de kadınların siyasal alana katılımında eksikliğin tek yönlü olmadığı kanısına varılmaktadır. İki farklı açıdan bakıldığında sivil toplum kuruluşlarının bulunmasındaki amaç; bu eşitliğin sağlanmasına yönelik her türlü eksikliklerin değerlendirilip çalışmalar yürütmek ve bu çalışmalara yönelik atılan adımları da desteklemektir. KA.DER ‘in yoğun çalışmalar sarf ettiği pozitif ayrımcılık üzerine hedefi, tüm siyasi partilerin kritik eşik  olarak adlandırılan %30’luk cinsiyet kotasını uygulamaları veya yasalaşmasını sağlayarak  bunun uygulanmasını zorunlu kılmaktır. Böylelikle kadınların mecliste daha etkili olacaklarına ve kadın sorunlarında parlamentonun daha verimli ve etkili kararlar alacağı düşünülmektedir.

 

  1. Cinsiyet Kotası

Dünya üzerinde siyasal alanda eksik temsil edilen cinsiyetin katılımı arttırmaya yönelik yapılan bu pozitif ayrımcılık için kota sınırına %30 oranında bir eşik belirlenmiştir. Temsil oranı yüksek cinsin %70 oranından fazlasına sahip olma durumunun engellenmesi düşünülmüştür (Sayın, 2007). Böylelikle en az temsil edilen cinsiyete %30’luk bir alan yaratılarak durumu iyileştirilmeye yönelik adımlar atılmıştır. Cinsiyet kotası dünyada iki türlü uygulanabilmektedir. İlk seçenek olarak; kota uygulamasını tüm siyasi partilerin tüzüklerinde yer almasını sağlamak için anayasada veya siyasi partiler ve seçim yasasında tanımlanması olarak belirtilmektedir (Sayın, 2007). Bu doğrultuda o ülkenin tüm siyasi partileri cinsiyet kotasını uygulama mecburiyetinde kalırlar. Diğer bir seçenek ise; kota uygulaması yasalar ile desteklenmemesi ve bu durumu siyasi partilerin inisiyatifine bırakılmasıdır. Siyasi partiler kota sınırını kendi tüzüklerinde kendileri belirlerler veya pozitif ayrımcılığa yanaşmayarak böyle bir uygulama girişiminde bulunmayabilir. Türkiye’ye bakıldığında da pratikte ikinci seçeneğin gerçekleştirildiği görülmektedir. Fakat Kota El Kitabında da belirtildiği üzere yasa ile desteklenmeyen cinsiyet kotasının siyasi partiler tarafından kendi tüzüklerinde belirlenerek pratikte uygulamaya sokulması ne yazık ki birçok kota uygulayan siyasi partilerde tam anlamıyla yeterli kadın katılımının arttırılacağı düşünülmemektedir (Sayın, 2007, s. 32). Bu doğrultuda inceleme yapıldığında ise kadının siyasal alana katılımının arttırılması için cinsiyet kotası dışında da ciddi sorunların çözüme ihtiyaç duyulduğu açıkça görülmektedir.

Cinsiyet kotası uygulaması etraflıca incelendiğinde kendi içerisinde kategorilere bölündüğü görülmektedir. Bunlar sırasıyla; sabit kota, oranlı kota ve boş koltuk kotası olarak ayrılmaktadır. Sabit Kota, yasal düzenlemelerle belirlenmiş ve tüm siyasi partiler için aynı olan ve siyasi partilerin kendi önceliklerine göre değiştiremedikleri bir orandır.  Uygulanabileceği alanlar sadece milletvekili aday listesinden oluşmamaktadır. Oranlı Kota da ise partinin ülke bazında sahip olduğu tüm üye kadın sayısını partinin genel kongresinde temsil edilecek sayı ile orantı olarak belirlenmesidir. Ancak bu kotanın hayata geçirilmesinde şeffaflığın son derece önemli olduğu belirtilmektedir. Son olarak Boş Koltuk Kotası ise partiler tarafından yeterli kadın aday çıkarılamadığında, genel anlamıyla kadınların bu alana katılımına teşvik verilmediğinde tedbir amaçlı olarak kullanıldığı görülmektedir. Amacı ise temsilinde eksik olan tarafın temsil oranının düşük gösterilmesini sağlamak, yani ilk iki uygulamaya destek amaçlı bir eylem olduğu ifade edilebilmektedir (Sayın, 2007, s. 34).

 

  1. Türkiye’de Siyasi Partilerin Cinsiyet Kotasına Yönelik Tutumları

Türkiye’de cinsiyet kotasının nasıl uygulandığı yukarıda ikinci seçenek olarak gerçekleştiği belirtilmişti. Yani Türk siyasi partileri tüzüklerinde kendi inisiyatiflerine göre cinsiyet kotasını şekillendirebilirler veya doğrudan uygulamayabilirler. Cinsiyet kotası için 2000 yılından itibaren günümüze kadar hala üzerine gerçekleşen tartışmaların olduğu söylenilebilmektedir. Türkiye temelinde iktidar partisi olarak AK Parti incelendiğinde 2003 senesinde uygulanan %20’lik merkez yönetim kurulu üyelerine yönelik bir kotanın belirlendiği görülmektedir. Ardından 2004 senesinde gerçekleşen yerel seçimlerde AK Parti  %30’luk bir cinsiyet kotası uygulama kararına vardığı bilinmektedir. Fakat bu kararın, parti yararlarını etkileyeceği düşünüldüğünden dolayı kısa bir süre sonra vazgeçildiği görülmektedir. Bu bilgilere ek olarak AK Parti, cinsiyet kotası uygulamasını sürdürmeye devam etmemesine neden olarak pozitif ayrımcılığın kadınlara yönelik yapılan haksızlık olduğunu göstererek belirtmektedir (Sitembölükbaşı, 2007). Ayrıca siyasetin yasalarla şekillenmeyeceğini ve bu tarz girişimler olmadan kadınların katılımını arttırmaya yönelik başarıya ulaşılması gerekliliğini savunmaktadır. Türk siyasi partilerin cinsiyet kotasına yönelik tutumları karşılaştırılmaya devam edildiğinde sağ kanat partilerden bir diğeri yani MHP incelenmektedir. Elde edilen sonuç ise partinin cinsiyet kotasına yönelik herhangi bir girişimde bulunmadığıdır (Ugan, 2017, s. 398).

2002-2007 dönemi Ak Parti ve CHP arasında partilerde karar verme mekanizmalarındaki kadın temsilci sayıları karşılaştırıldığında CHP’nin parti meclisinde ve ilçe yönetim kurullarında %25’lik cinsiyet kotası uyguladığı görülmektedir. Bu bilgiler doğrultusunda CHP’nin verilerine bakıldığında Parti Meclisinde 80 kişilik bir kadroda 20 kadın bulunduğu gözlemlenmektedir. Öte yandan cinsiyet kotasının uygulanmadığı CHP Merkez Yürütme Kurulunda ise 21 kişide sadece 2’si kadındır. İktidar partisinin pozitif ayrımcılığı desteklememesi ve cinsiyet kotasını yürütmemesine rağmen Ak Parti’nin 2002-2007 tarihleri arasında Merkez Karar ve Yönetme Kurulunda 51 kişiden 12’sinin kadın olduğu bilinmektedir. Ayrıca CHP’nin kota uygulamadığı Merkez Yürütme Kurulunda bulunan kadın temsilci ile Ak Parti’nin Merkez Yürütme Kurulunda bulunan kadın temsilci sayısı karşılaştırıldığında verilerin birbirine çok yakın olduğu gözlemlenmektedir. Çünkü Ak Parti Merkez Yürütme Kurulu’nda 20 kişilik kadroda sadece 3 kadın bulunmaktadır. CHP ve AKP için ifade edilen ‘’…kadın kotasına yaklaşımları söylemlerinde birbirlerinden farklı olsa bile,  uygulamada birbirine benzer nitelikte olduğu iddiasını doğrulamaktadır.’’ (Cansun, 2012, s.  80). Fakat bu iddianın kesinliğinin ispatlanabilmesi için farklı birçok etkenlerin de değerlendirilmesi gerekmektedir. Yukarıda yapılan karşılaştırmalara ek olarak MHP’nin de yine bu dönemdeki karar verme mekanizmalarındaki temsilci sayılarına bakılmaktadır. MHP Merkez Yürütme Kurulunda 70 kişide yalnızca 2’sinin kadın olmasının, kadın temsili bakımından oldukça eksik kaldığını ispatlar niteliktedir (Sayın, 2007, s. 10).

Sol kanat partilerinin yakın geçmişteki cinsiyet kotasına yönelik eylemleri incelendiğinde ise CHP’nin 2015 yerel seçimleri için tüzüğünde belirlediği %33’lük bir kota kararı bulunduğu gözlemlenmektedir. Uzun yıllar boyunca %25 cinsiyet kotası uygulayan CHP, 2012 senesinden sonra tüzüğünde değişiklik yaparak bu kotayı %33 oranına yükselttiği görülmektedir. (Cansun, 2012). Fakat CHP sırasıyla, 7 Haziran 2015 seçimlerinde %15,91 ve 1 Kasım 2015 seçimlerinde %15,67 ile elde ettiği oranlarla cinsiyet kotası bağlamında kritik eşiğe ulaşmada başarı gösterememiştir. Diğer yandan HDP’nin seçim bildirgesinde açıkladığı  %50’lik cinsiyet kotasının 2015 yerel seçimleri için incelendiğinde sırasıyla; 7 Haziran seçimlerinde %40 ve 1 Kasım seçimlerinde ise %38,98 oranlarla %30’luk kritik eşiği geçtiği gözlemlenmektedir. Kendi tüzüğünde ise belirlediği sınıra yaklaşması ile cinsiyet kotası kapsamında elde edilmiş bir başarı olarak nitelendirilebilmektedir (Ugan, 2017, s. 397).

 

Sonuç

2000’li yıllardan sonra meclisteki kadın temsil oranı artmaya başlamış ve 2015 yerel seçimlerinde de yaklaşık %18’lik bir oran ile karşılaşılarak bu zamana kadarki en yüksek sonuç elde edildiği gözlemlenmiştir. Fakat takibinden yapılan 1 Kasım seçimlerinde kadın temsilinin %14’lük orana düşmesi gerçeği de bu alandaki sorunların devam ettiğine yönelik bir işaret olarak ifade edilebilmektedir (Ugan, 2017). Genel itibariyle ortaya çıkan tabloya bakıldığında ve günümüze kadar kadın temsilinde elde edilen en yüksek oran değerlendirildiğinde bile kadın temsili açısından bu oranın çok az sayıda kadın temsilciye tekabül ettiği görülmektedir.

Dünyada ve ülkemizde tartışma konusu olabilen cinsiyet kotasının her açıdan değerlendirilmeye açık olduğu net olarak görülmektedir. Ak Parti’nin kadınlara sözsel olarak destek vermesi ve cinsiyet kotasını reddetmesi, CHP’nin ise tüm çabalara rağmen kritik eşiğe ulaşamaması gibi durumlarla karşı karşıya kalınmaktadır. Günümüz siyaseti değerlendirildiğinde kadınların halen siyasi alana kendilerini ait hissetmemeleri, ayrıca bu alana yönelik teşvikler görmemeleri zaten tartışılması gerekilen daha büyük sorunların olduğuna işaret etmektedir. Cinsiyet kotasının yine de kadınların siyasal alana katılımında önemli bir etki edeceği iddiaları şu cümle ile doğrulanabilmektedir. ‘’Dünyada ve ülkemizdeki deneyim gösteriyor ki, her bir cinsiyete en az belli oranda temsil hakkı tanınması zorunlu kılınmadıkça, yerel ve genel meclislerde ve siyasi parti yönetim kademelerinde mevcut yapı ve kültür, kadınlara etkili olacakları bir temsil hakkı tanımamaktadır.’’ (Sayın, 2007, s. 44). Cinsiyet kotası başlı başına yeterli sayılmasa da değişimin gerçekleşebilmesi nedeniyle cinsiyet kotası yasalaşmalı ve yasa ile siyasi partiler tüzüklerine cinsiyet kotasını eklemelidirler. Böylelikle zorunlu kılınan bu eylem doğrultusunda karar verme mekanizmalarındaki kadın sayıları arttırmalıdır. Bu doğrultuda da kadın kendini siyasi alana ait olabileceğini kabul edebilir ve alandaki yalnızlık algısı ortadan kalkabilir. Çünkü görülmektedir ki; Türkiye’deki siyasi partilerin destekledikleri ideolojilerle, cinsiyet kotasına yönelik tutumlarındaki benzerlik aşikar bir biçimde ortadadır. Ayrıca kadınların siyasal alana katılımının arttırılması için gerçekleştirilen faaliyetlerde, siyasi partilerden daha çok kadın sivil toplum örgütlerinin çalışmalar yürüttüğü ve destek verdikleri görülmektedir (Erzen,  2019). Bu nedenle de kadın sivil toplum kuruluşlarına verilen desteklerin arttırılması ve örgüt sayılarının çoğaltılması da yine kadınların siyasal alana katılımı konusunda bakış açılarının olumlu yönde değiştirilebileceği düşünülmektedir.

İleriki çalışmalarda ise, cinsiyet kotasının yasalaşması ihtimali sonucunda tüm siyasi partilerin kritik eşiği uygulanması doğrultusunda kadın temsilci oranlarının ne yönde istikrar gösterebileceği hesaplanabilir ve gözlemlenebilir. Kadının siyasal alana katılımının teorik olarak artmasına yönelik çalışmalar pratikte nasıl gerçekleşebilir ve kadınların niteliksel olarak katılımına yönelik etkilerin ne olabileceğine bakılabilir.

 

İlayda YAZICI[1]

Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Staj Programı           

 

[1] TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümü öğrencisi, O-STAJ Aralık 2020-Ocak 2021 dönemi Türkiye Uluslararası İlişkiler Çalışmaları (TUİÇ) Stajyeri, E-mail: [email protected]

 

Kaynakça

Cansun, Ş. (2012). Siyasette Cinsiyet Kotası: AKP ve CHP Örnekleri. İZÜ Sosyal Bilimler Dergisi, 78-96.

Caul, M. (1999). Women’s Representation in Parliament: The Role of Political Parties. Party Politics,  79-98.

Çağlar, N. (2011). Kadının Siyasal Yaşama Katılımı ve Kota Uygulamaları. Süleyman Demirel Üniversitesi Vizyoner Dergisi, 56-79.

Deniz, Ş. (2007). Kadın Parlamenterlerin Bakış Açısıyla Türkiye’de Kadınların Siyasal Hayattaki Temsili.  Yönetim ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi, 2-16.

Erzen, M. Ü. (2019). Siyasette Cinsiyet Eşitsizliği. Asya Studies-Academic Social Studies, 21-32.

Esen, A. T., & Memişoğlu, O. (2007, Eylül 25). Araştırma ve Yayınlar: Siyasetin Cinsiyeti. TEPAV: https://www.tepav.org.tr/upload/files/1271250684r7712.Siyasetin_Cinsiyeti.pdf adresinden alındı

Marshall, G. A. (2010). Gender Quotas and the Press in Turkey: Public Debate in the Age of AKP Government. South European Society and Politics, 573-591.

Noon, M. (2010). The shackled runner: time to rethink positive discrimination? Work, Employment  and Society, 728-739.

Öztürk, Z. A. (2012). Uluslararası Siyasette ve Karar Alma Mekanizmalarında Kadın. Ege Stratejik Araştırmalar Dergisi, 1-33.

Sayın, A. (2007). Kota El Kitabı ”Geçici Özel Önlemler Politikası: Kota”. Ankara: Yalçın Matbaacılık.

Sitembölükbaşı, Ş. (2007). Kadınların Siyasal Hayata Etkin Katılımının Bir Aracı Olarak Seçimlerde Kota Uygulamaları. Süleyman Demirel Üniversitesi İİBF Dergisi, 13-36.

Sözcü Gazetesi. (2020, Haziran 28). Gündem: ”Kılıçdaroğlu: Ortak bir kadın sesi çıkarsa, bütün siyasi partiler yüzde 50 cinsiyet kotasını koyarlar”. Sözcü: https://www.sozcu.com.tr adresinden alındı

Ugan, A. A. (2017). Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Kadınların Temsiliyet Oranı ve Siyasi Partilerdeki Yeri. Kesit Akedemi Dergisi, 389-404.

Yılmaz, S. A. (2015). Cinsiyet Eşitliği ve Adalet Perspektifinden Türkiye’de Kadının Siyasal Alana Katılımı. KADEM Kadın Araştırma Dergisi, 11-34.

Yüksel, M. (2018, Mart 08). Cinsiyet kotası uygulaması işe yarıyor mu? DW (Deutsche Welle):  https://www.dw.com/tr adresinden alındı

 

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Srebrenitsa Soykırımı Mahkumu Radislav Krstic’in Mektubu

Srebrenitsa’da soykırımın desteklenmesi ve yardım edilmesi suçundan Lahey’de 35...

Trump’ın Ukrayna’da Batı/NATO Barış Gücü Planına Yönelik 10 Engel

Andrew Korybko 10 Obstacles To Trump’s Reported Plan For Western/NATO...

Türkiye-AB İlişkilerinde Kırılma Noktası: AK Parti Döneminde Yaşanan Gelişmeler ve Güncel Durum

Dr. Aziz Armutlu Giriş: Türkiye AB İliskileri Türkiye ile Avrupa Birliği...

Yapay Zeka Diplomasisi: AI Diplomasisinin Yükselen Çağı

The Emerging Age of AI Diplomacy To compete with China,...