Kadın Öz Savunma Akademisi Üzerine Deniz Eskin ile Röportaj

 

 

1- Kadın Öz Savunma Akademisi görece yeni bir oluşum, biraz bu akademiden bahseder misin?

Evet, akademi yeni sayılabilecek bir oluşum ama kurucu üyeleri Esra Sancaklı ve İdil Kandil çok uzun süredir STK alanında yer almış insanlar ve kadın hakları mücadelesinde aktif rol oynuyorlar. Akademi şu anda tüzel kişiliğine kavuştu, artık bir dernek. Akademinin asıl amacı kadınları hem mental hem de fiziksel olarak güçlendirmek. Hepimizin bildiği geleneksel anlayıştaki fiziksel öz savunma yöntemlerinden bahsetmiyoruz aslında, çok yönlü bir güçlendirmeden bahsediyoruz. Şu anda yürüttüğümüz projeler var, internet sitesinde de detaylı olarak görebilirsiniz. “Birlikte Güçleniyoruz” projesi şu anda online olarak devam ediyor, yakın zamanda Şanlıurfa ve çevre illerden kadınların katılımlarıyla gerçekleştirilecek. Geçtiğimiz hafta ise Denizli ve çevre illerden katılımın yoğun olduğu bir oturum gerçekleşti.

 

2- Staj programının amacı tam olarak nedir, uzun vadeli planları anlatır mısın?

Staj programımız dokuz aylık oldukça uzun bir süreyi kapsıyor ve biz sekiz stajyeriz. Hepimiz farklı alanlarda çalışıyoruz. Ben şu anda başka bir stajyer arkadaşımla birlikte proje yazım ve içerik kısmındayım.

 

3- Peki staj süreci nasıl gidiyor, senin için böyle bir oluşumda yer almanın anlamı nedir?

Benim için çok keyifli geçiyor, her şeyden önce akademideki insanları çok seviyorum. Çalışma mantık ve prensiplerini de hayli beğeniyorum. İlk mülakatımızda da Esra bahsetmişti çalışma sistemleri ve geleneksel STK anlayışından daha farklı hareket ettiklerinden. Ben de programa dahil olduğumdan beri yeni projeler için de var olan projeler için de ne kadar çalıştıklarını, emek verdiklerini görüyorum. Daha fazla kadına ulaşmak, pandemide deneyimlenen olumsuzluklara cevap verebilmek için çok uğraştığımız, yoğun bir dönemdeyiz.

 

4- Özellikle erişmeye çalıştığınız dezavantajlı gruplar veya bölgeler var mı?

Urfa, Kars, Denizli gibi bize çok uzak ve daha hassas gruplarda olan kadınlara da ulaşmaya çalışıyoruz. Pandemi öncesinde de Kadın Öz Savunma Akademisi bu alanlarda aktif rol oynuyordu. İnternet sitesinden de yapılan projelere göz atabilirsiniz. Mevcut koşullarda şehir şehir gezerek kadınlara ulaşmak maalesef mümkün değil, mecburen online devam ediyoruz. Dediğim gibi sadece fiziksel bir öz savunma değil, mental güçlenme üzerine de online eğitim ve söyleşi yapıyoruz bu dönemde.

 

5- Hareketin içinde aktif yer alan bir birey olarak sence bir bireyin toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak adına atabileceği adımlar nelerdir ve/veya bireyin kurtulması gereken yükler varsa sence bu yüklerden nasıl kurtulabilir?

Aslında hareketin içinde hepimiz bir yerlerden tutarak ilerlemeye çalışıyoruz. Kimimiz evde şiddete baş kaldırıyor, kimimiz sokakta şiddete karşı duruyor. Hepimiz her yerde eşitlenmek için uğraşıyoruz. En büyük yüklerden biri patriyarkanın şiddetinin boyutu. Baskı her geçen gün artıyor fakat mücadele de bununla birlikte büyüyor. Kadınlar ve LGBTİ+’lar olarak mücadele etmeyi çok iyi biliyoruz, özellikle birlikte mücadele ettiğimizde çok daha güzel somut sonuçlar alabildiğimizi düşünüyorum. Benim için en büyük yük bir arada olamamak, daha kesişimsel ve kapsayıcı bir alanda olamamanın zorluğu diyebilirim. Akademide de buna değer veren daha kapsayıcı bir feminizm çatısı altındayız ve bu beni çok memnun ediyor. En büyük zorluklardan birisi eşitlenmek. Hepimiz birbirimizi dinlemek, birbirimizin yanında olmalıyız. Şiddete uğrayan özneleri dinleyip onlara göre bir rota çizmek de mantıklı olabilir diye düşünüyorum.

 

6- Son olarak, feminist ve LGBTİ+ hareketinde aktif yer alan bir birey olarak toplumsal cinsiyet konusundaki en büyük problem sence nedir ve bu probleme karşı bireysel olarak ne yapılmasını önerirsin?

Aslında en büyük problem olarak niteleyebileceğim tek bir şey yok. Çünkü yasaların kadınların ve LGBTİ+’ların haklarını korumaması, var olan yasaların uygulanmaması, konuyla ilgili eğitimsizlikten kaynaklanan problemler ve siyasi, dini, etnik yapımız gibi pek çok faktörden bahsetmek mümkün. Ama en büyük problemlerden birisi kadın ve LGBTİ+ düşmanı, homofobik yaklaşımları sürekli yeniden üreten medya ve iktidar. Biz eğitim için, yasalar için uğraşsak da kadın düşmanı, homofobik, transfobik söylemlerle dolu bir medyatik yapı var. Hal böyleyken toplumda istediğimiz dönüşümü göremediğimizi düşünüyorum. Yine de daha iyiye gittiğimizi ve gideceğimizi düşünüyorum.   diyebilirim. Birlik olduğumuzda sesimizin çok daha gür olduğunu ve birlikte güçlü olduğumuzu unutmamamız gerektiğini düşünüyorum.

 

 

CANSU NUR TEKİN

Toplumsal Cinsiyet Staj Programı

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Kolektif Kimlik Bağlamında Sosyal Bütünleşme: Gezi Parkı Olaylarından Bir Perspektif

Fazilet Bektaş Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Bu çalışma, uluslararası alan...

Teknolojinin İpek Yolu: Otoriterleşme ve Çin’den Dünyaya Uzanan Dijital Otoriteryanizm

Nazlı Derin Yolcu Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Dünyada geçmişten günümüze...

Arap Baharı ve Demokratikleşme: Tunus ve Mısır’da Sivil Toplumun Karşılaştırmalı Rolü

Ayça Özalp  Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Giriş Demokratikleşme ve sivil toplum...

Küresel Göç Yönetiminde Sivil Toplumun Etkisi: Sivil Toplumun Katkısı ve Sınırları

Kaancan Koçak  Sivil Toplum Çalışmaları O-Staj Programı Özet Göç insanlık tarihinin en...