İsrail’den Mavi Marmara Özrü!

ABD Başkanı Barack Obama’nın geçtiğimiz hafta çarşamba günü başlayan İsrail ziyareti öncesinde İsrail tarafından “özür dilemeye ve ilişkileri güçlendirmeye” dair açıklamalar gelmeye başlamıştı. Cuma günü İsrail’den Ürdün’e geçecek olan Obama’nın Netanyahu ile Tel Aviv’deki Ben Gurion Havalimanı’ndaki bir askeri konteynerdan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşerek, Mavi Marmara saldırısındaki hatalarından ötürü Türkiye’den özür dilediğini açıklandı. İsrail Başbakanı Netanyahu’nun, Mavi Marmara baskını kurbanlarının ailelerine tazminat ödemeyi kabul ettiği de belirtildi. İsrail Başbakanlık Bürosu’ndan yapılan açıklamada da, Erdoğan ve Netanyahu’nun iki ülke ilişkilerinin normalleşmesi konusunda görüş birliğine vardığını, Türk büyükelçinin Tel Aviv’e İsrail büyükelçinin de Ankara’ya geri döneceği belirtildi.

Türkiye Başbakanı Erdoğan’ın İsrailli askerlere karşı açılan davaları geri çekme sözünü verdiği de ifade edildi.

Ayrıca, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama’nın İsrail ziyareti öncesinde açıklamada bulunan, Mavi Marmara saldırısı öncesi, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin gerilmesine neden olan “alçak koltuk” krizinin mimarı Danny Ayalon, bir anlamda Türkiye’ye zeytin dalı uzatmış,  açıklamasında “Türkiye ve İsrail, Amerika için önemli iki ortak. Sorunun çözülmesi herkes için iyi olacak” ifadesine yer vermişti.

Dünya Basını’nda Özrün Başlıkları:

Jerusalem Post: TARİHİMİZDE İLK KEZ ÖZÜR DİLEDİK***

İsrail’in önde gelen gazetelerinden Jerusalem Post, Netanyahu’nun Mavi Marmara olayı için Türkiye’den özür dilemesini ‘İsrail tarihinde bir ilk’ diye duyurdu.

El-Cezire: İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, 2010 yılında Gazze filo olayında dokuz Türk vatandaşının ölümüne yol açan baskın için Türk devletinden özür diledi.

The Wall Street Journal: İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Türk yardım gemisine yapılan baskınla ilgili olarak, Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’dan özür diledi.

Washington Post: İsrail lideri, Gazze’ye giden filoya uluslararası sularda yapılan baskında dokuz Türk eylemcinin ölümü için özür dileyerek, Türk devletiyle diplomatik ilişkiler konusunda önemli bir adım attı.

CNN: İsrail’in Türkiye’den 2010 yılında 9 Türk’ün ölümüyle sonuçlanan gemi müdahalesiyle ilgili özür dilediği Amerika’nın resmi kaynaklarınca açıklandı.

USA Today: İsrail gemideki ölümler için Türkiye’den özür diledi.

*** İsrail’in Mayıs 2010’da Akdeniz’de kanlı baskın düzenlediği Mavi Marmara nedeniyle üç yıl sonra özür diledi. İsrail’in özür dilemesinden sonra “ilk kez özür diliyor” şeklinde iddialar ortaya atıldı. Ancak İsrail, daha önce iki kez özür dilemişti. İsrail’in özür dilediği ülkelerden biri ABD, bir diğeri de Mısır.

İsrail devleti ilk resmi özrü ABD’den dilemişti. İsrail, 1967 yılındaki altı gün savaşları sırasında ABD’ye ait Liberty adlı geminin İsrail uçakları tarafından vurulması nedeniyle Washington’dan özür dilemişti.

İsrail’in ikinci özrü ise geçen yıl gerçekleşti. İsrail Devleti Ağustos ayında, Sina’da 3 Mısır askerinin ölümü nedeniyle Kahire’den özür dilemişti.

Suriyeli Muhalifler Başbakan’larını Seçti.

Suriye’de Beşşar Esad rejimine karşı mücadele eden muhalifler, İstanbul’da yaptıkları toplantıda, geçiş hükümetinin başbakanı olarak Kürt politikacı Hasan Hito’yu seçti.

Eski Suriye Ziraat Bakanı Esad Mustafa ile ekonomist Usame Kadi’nin en güçlü adaylar olarak görüldüğü seçimler, İstanbul’da Suriye Ulusal Konseyi toplantısında gerçekleşecek. Burhan Galyun, Riyad Hicab ve Heysem Malih’in de 10 aday arasında adları geçmekteydi.

Koalisyon tarafından onaylanacak bir kabine oluşturacak olan başbakanın seçimi, ciddi bir iktidar boşluğu yaşayan muhaliflerin denetimindeki bölgelerin yönetilebileceğini göstermesi açısından muhalefet için çok önemli kabul ediliyor.

Muhalefet mensupları direnişle sıkı bağları olan bir başbakanın olmasını istemekle beraber, muhalefete destek veren Katar ve Suudi Arabistan’ın da seçimlerde etkili olması bekleniyor. Muhalif liderlerden Heytam el Malih “Başbakan devrimle birlikte olmalı ve daha da iyisi yakın zamana kadar Suriye’de bulunmuş biri olmalı” diyerek uzun yıllar dışarıda yaşamış birisinin başbakan olmaması gerektiğini dile getirmişti. Konsey üyeleri rejimle diyalog yapacak bir yönetime karşı olduklarını belirterek Türkiye ile birlikte bazı Arap ülkelerinin geçici yönetim istemelerine rağmen, ABD’nin tercihinin rejimle diyalog olduğuna inanıyorlar.

Merkezi Katar’da bulunan Suriye Ulusal Koalisyonunun geçtiğimiz hafta başbakan belirlemek üzere İstanbul’da bir toplantı yapacağı açıklanmış, ancak yaşanan görüş ayrılıkları sebebiyle toplantı iptal edilmişti. Amerika ve Ulusal Koalisyon Başkanı Muaz el-Hatib, Ulusal Koalisyon’un geçiş hükümeti kurmasına ve başbakan seçmesine karşı çıkıyor.

Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’nun (SMDK) İstanbul’da yaptığı toplantıda geçici hükümetin başbakanı olarak seçilen Gassan Hito, muhaliflere birlik mesajları verdi. Ülkenin işgal altında bulunduğunu ve bu savaşın Esad gidene kadar devam edeceğini belirten Hito, başta Türkiye olmak üzere birçok ülkede mülteci konumundaki Suriyelilerin geri döndürülmesi için çalışma yapacaklarını anlattı.

Sınırlardaki güvenlik tedbirleri ve gümrüklerin yeniden çalışır hale gelmesi için eylem planı hazırlayacaklarını anlatan Hito, mülteci durumunda başka ülkelerde bulunan Suriyeliler için de bir çalışma yapacaklarını belirtti. Hito, mülteci konumundaki Suriyelilerin yeniden yurtlarına dönmelerini sağlayacaklarını ifade etti.

Gassan Hito kimdir?

Abdulbasit Seyda’dan sonra Suriye muhalefetinde üst düzey temsil makamına gelen ikinci Kürt muhalif olan Hito, 1963 yılında Suriye’nin başkenti Şam’da doğdu. 1994 yılında Indiana Wesleyan Üniversitesi’nde işletme yönetiminde yüksek lisans yapan Hito, birçok uluslararası şirkette üst düzey yöneticilik yaptı.

Hito, 2001 yılında ABD’de, dünyanın farklı ülkelerinde azınlık konumunda olan Arap ve Müslümanların haklarını savunmak amacıyla ”Müslüman-Arap Azınlık Hakları Savunma Derneği”ni kurdu. Suriye’de başlangıcından bu yana devrime destek veren Hito, ABD’de Suriyeliler için organize ettiği insani yardım kampanyaları ve BM, uluslararası kurumlar ve hükümetlerle kurduğu sağlam ilişkilerle tanınıyor.

Şam’da İntihar Saldırısı: 42 Ölü

Geçtiğimiz hafta Perşembe günü Şam’ın Mezra’a bölgesinde meydana gelen saldırıda, içlerinde ülkenin önemli din adamlarından Emevi Camisi’nin hatibi ve aynı zamanda Şam Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanlığı görevini de yürüten Kürt kökenli Muhammed Said Ramazan el-Buti’nin de bulunduğu 42 vatandaşın öldüğü, 84 kişinin de yaralandığı belirtildi. Buti’nin camide ders verirken meydana gelen saldırının ardından gözler muhalif taraflara çevrildi. Özgür Suriye Ordusu ve Nusra Cephesi yaptıkları açıklamalarda; “Biz Allah’ın evine saldırmayız.” ifadesiyle saldırıyı şiddetle kınadıklarını belirttiler.

Öte yandan Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, Şam’da İman Camisi’ne düzenlenen saldırıda hayatını kaybeden Ramazan el-Buti’nin ölümü dolayısıyla taziye mesajı yayınladı.

Taziye mesajına Kur’an’ı Kerim’den, ”Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın” ayeti ve Hz. Muhammed’in oğlu İbrahim’i kaybettiğinde söylediği, ”Göz yaşarıyor, kalp ki hüzünleniyor. Ayrılığın bizi mahzun kıldı” hadisiyle başlayan Esed, ”Emevi Camisi’nin minberi ve İslam ümmeti seni özleyecek. Çünkü sen İslam’ın gerçek mesajını taşıdın. İslam’ın özü ve nuru ile dolu kelimelerin, karanlık, mutaassıp ve tekfirci düşüncelere karşı en uygun örneklerdi. Seni Bilad-ı Şam’dan doğan iman nurunu söndürebilecekleri düşüncesiyle öldürdüler. Tekfircilerin karanlıklarını sona erdirene, ülkemizi onlardan temizleyene kadar senin düşüncelerini takip edeceğiz.” ifadeleriyle mesajını yayınladı. 

Ramazan El-Buti Kimdir?

Muhammed Said Ramazan el-Buti, 1929’da Şırnak’ın Cizre ilçesinde Kürt bir ailenin çocuğu olarak doğdu. 1933’te ailesi ile Suriye’ye göç etti. Mısır Ezher Üniversitesi’nde İslam Hukuku alanında doktora yaptı. Şam Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde öğretim üyeliği, bölüm başkanlığı ve dekan görevlerinde bulundu. Akaid’de Eş’ari düşüncesinin takipçisi olan Buti, İslam düşüncesi alanlarında 60’a yakın kitap yazdı. İslam dünyasında Fıkh’u s-Siyre kitabıyla tanınan Buti, son yıllarda akademik hayatı bırakarak, Şam’daki Emevi Camisi’nde cuma hutbeleri verdi. Buti, 1982’deki Hama olaylarında sergilediği Hafız Esed’e yakın tutumu Nedeniyle eleştirildi. Esed’in cenaze namazını da kıldıran Buti, ülkede başlayan olaylar sonrası rejim yanlısı tutumunu değiştirmedi. Şam Alimleri Birliği Başkanı da olan Buti, patlamanın yaşandığı İman Camisi’nde pazartesi ve perşembe günleri hadis ve tefsir okumaları yapıyordu. Ramazan el-Buti, muhaliflere karşı cihadın farz-ı ayn olduğu yönünde fetva vermiş, tüm İslam alemini Suriye rejimi ve ordusunun yanında olmaya çağırmıştı.

Mısır’da Çatışma ve Mursi’nin Evine Abluka

Kahire’de Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın merkez binasının olduğu alanda, Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi karşıtı göstericilerle güvenlik güçleri arasında çatışma çıktı. Polis ve göstericiler arasında saçma atan tüfeklerin kullanıldığı çatışmada 4 göstericinin yaralandığı bildirildi.  Mursi karşıtları İhvan’ın merkez binası önünde gösteri düzenlemiş ve ”İhvan reform yapmıyor”, ”İhvan halkı öldürüyor” yazılı pankartlar açmıştı.

Mısır’da göstericilerin Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin evini kuşattığı ve iktidardaki Hürriyet ve Adalet Partisi’nin genel merkezine zorla girdiği bildirildi.

Muhalif 6 Nisan Hareketi’ne mensup oldukları belirtilen kişilerin, Mursi’nin evinin etrafında toplanarak, Mursi ve Müslüman Kardeşler Derneği (İhvan) aleyhinde sloganlar attığı kaydedildi.

Öte yandan Müslüman Kardeşler Derneği Genel Merkezi önünde, Mursi karşıtları ve yanlıları arasında taşlı sopalı çatışma çıktığı, çatışmada onlarca kişinin yaralandığı ifade edildi.

Göstericilerin eş zamanlı olarak iktidardaki Hürriyet ve Adalet Partisi’nin merkez binasına zorla girip, içerideki önemli bazı evrakları ele geçirdikleri belirtildi.

Müslüman Kardeşler Teşkilâtı Sivil Toplum Kuruluşu oldu.

Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın avukatı Abdulmunim Abdulmaksud, ”Teşkilat, yürürlükteki STK kanununa göre, 2013’ten itibaren yasal bir statü kazanarak ”Müslüman Kardeşler Derneği” adı altında sivil toplum kuruluşu oldu” dedi. Teşkilat’ın hukuk uzmanı Muhtar el-Uşri, Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın kültürel, sosyal faaliyetleri olan bir dernek olduğunu belirtti. Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın artık yürürlükteki yasalara göre de kanuni bir oluşum olduğunu belirten Uşri, derneğin kurucular kurulunun olduğunu, ancak henüz yönetim kurulu ve başkanın seçilmediğini belirtti.

( TUİÇ Akademi, Anadolu Ajansı, Al-Jazeera English – Al-Akhbar – Egypt Daily News )

TUİÇ YADAM

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Orta Güçler Çok Kutuplu Bir Dünya Yaratacak

Dani Rodrik - Cambridge Bu yazı ilk olarak 11 Kasım...

Amerika Bir Sonraki Sovyetler Birliği mi?

Harold James, Princeton Üniversitesi'nde Tarih ve Uluslararası İlişkiler Profesörü. Bu...

Stabil Kripto Paralar Doların Küresel Statüsünü Koruyabilir

Paul Ryan, ABD Temsilciler Meclisi'nin eski sözcüsü (2015-19), American...

Avrasya’da Kolektif Güvenlik: Moskova ve Yeni Delhi’den Bakışlar

Collective Security in (Eur)Asia: Views from Moscow and New...