Ortadoğu’da 2013’ün ilk parlamento seçimi 22 Ocak’ta erken seçime giden İsrail’de gerçekleştirilecektir. Normal koşullarda önümüzdeki Ekim ayında yapılması öngörülen seçimlerin Başbakan Benyamin Netanyahu’nun koalisyon ortakları ile 2013 bütçesinde anlaşamaması üzerine Ocak ayında yapılması kararlaştırılmıştı.
İsrail’in seçim sistemi nispi temsile dayanır ve %2’lik bir seçim barajı ile Knesset’de[1] 120 sandalye bulunmaktadır. Barajın düşük olması Parlamento’da parti sayısının çok olmasına ve bu durumun yasama faaliyetlerini yavaşlatmasına neden olmaktadır. Böylece İsrail’de hükümet hiçbir zaman iktidar partisinden oluşmamış, hep koalisyon hükümeti kurulmuştur. Koalisyon hükümetlerinin doğasında bulunan istikrarsızlık sebebiyle İsrail’de hükümetler genelde erken seçime gitmişlerdir. Nitekim önümüzdeki 2013 genel seçimlerin erken bir tarihe alınması da Netanyahu ve koalisyon arasındaki anlaşmazlıktan kaynaklanmıştır.
Bugün Knesset’de bulunan başlıca büyük partiler Kadima (28), Likud (27), Evimiz İsrail (15) ve İşçi Partisi (13) olarak sayılabilir.[2] Kamuoyu araştırmalarına göre, Başbakan Netanyahu’nun liderliğini yaptığı Likud ve Avigdor Liberman’ın başında bulunduğu Evimiz İsrail Partisi genel seçim yarışını önde götürmektedir. Açıkçası Parlamento’nun şuan ki durumdan çok farklı bir sonucun çıkacağını söyleyemeyiz. Ancak Naftali Bennett liderliğindeki Yahudi Evi Partisi’nin (Habayit Hayehudi) 2009’daki seçimlerin aksine önümüzdeki seçimde oylarını artıracağı gündemdedir. Öyle ki yapılan anketlerde milletvekili sayısı 3 olan partinin bu seçimlerde yaklaşık 13 milletvekili çıkaracağı öngörülüyor.[3] Öte yandan Knesset’te toplam 11 milletvekili bulunduran Arap siyasi partilerinden Hadash, Ta’al ve Balad’ın beklenenin aksine 2013 seçimlerine beraber gireceğini söyleyemeyiz.[4] Elbette ki partiler arası görüş ayrılığı böyle bir birleşmeye engel olacak ve bu durum İsrail’de yaşayan yaklaşık iki milyon Arap nüfusunun temsilini zorlaştıracaktır.
Filistin sorununda kesin bir yargıya varamamakla beraber büyük bir değişikliğin olacağını söylemek fazla iyimser olacaktır. Kamuoyu araştırmalarında önde giden mevcut hükümetin bağımsız bir Filistin’e destek vermediğini biliyoruz. Hatta Netenyahu, Knesset’te güvenoyu alacak çoğunluğu elde edebilmek için aşırı sağcı Habayit Hayehudi ve Shas partilerini koalisyona katmıştı ve özellikle Filistinlilerle barış girişimlerini desteklememişlerdi. Söz konusu partilerden Habayit Hayehudi’nin bu seçimlerde milletvekili sayısını artıracağı düşünülürse Filistin sorununda herhangi bir olumlu gelişme olmayacağını söyleyebiliriz.
Görünen o ki İsrail’de Likud Beiteinu zaferiyle birlikte Habayit Hayehudi ve Shas’ın oluşturacağı sağcı bir koalisyonun oluşması muhtemeldir. Seçimlerde ikinci sırada yer alması beklenen merkez-sol siyasi partilerden İşçi Partisi’nin (Labor) de bu çizgiden ayrılacağını söylemek doğru olmayacaktır. 2013 seçim sonrası mevcut iktidarın değişmeyeceğini göz önünde bulunduracak olursak Filistin sorununda ancak karşılıklı olumlu adımların atılması süreci değiştirecektir. Öte yandan İsrail ile İran arasındaki gerçekliği tartışılır savaş ihtimali yine gündemden düşmeyecektir. Ancak şunu belirtmek gerekir ki muhtemel bir çatışma İran ve İsrail arasında sınırlı kalmayan topyekûn bir savaşa neden olacaktır ki bu da Ortadoğu’yu bölgesel bir tehdit haline getirecek daimi istikrarsızlığa neden olacaktır.
Tuba AKTAŞ