Irak’ın üç kurucu unsurundan biri olan Türkmenler, gün geçtikçe siyasete daha fazla ısınıyor. Irak’ın kuruluşundan 1990’lı yılların sonlarına kadar Iraklılık kimliği ile tam anlamıyla kaynaşamayan Türkmenler, hem kendi duygusal bağlılıkları hem de Irak’taki yönetimlerin uygulamaları nedeniyle hep Türkiye’nin gölgesi olarak görülmüştür. Başka bir ifadeyle Türkmenlerin Türkiye’ye yönelik gönül bağı, Irak’taki rejimlerin Türkmenlere yönelik asimilasyon politikalarını tetiklemiş ve Irak’taki Türk kimliği yok edilmeye çalışılmıştır.
Irak’ta geçmiş rejimler tarafından zaman zaman Türkmenlere kağıt üzerinde kültürel ve sosyal bazı haklar verilmişse de fiiliyatta uygulamaya geçirilmemiştir. Ayrıca Irak’taki baskıcı rejimler nedeniyle de siyasi bir kimlik üretemeyen Türkmenler, içe kapanık ve ürkek bir toplum haline gelmiştir. Ancak bu içe kapanık ve ürkek toplum, sosyal psikoloji açısından düşünüldüğünde bir korunma içgüdüsü ortaya çıkarmış ve Irak’taki Türkmen varlığı kimliğini bugüne kadar muhafaza etmiştir. Özellikle Saddam Hüseyin dönemindeki Araplaştırma politikasının uygulamalarına rağmen, Türkmen kimliği zarar gördüyse de temel değerlerini yitirmemiş ve ayakta kalmayı başarmıştır.
2003’te ABD’nin Irak’ı işgalinin ardından Irak’taki temel siyasi dinamiklerde keskin bir dönüşüm yaşanması ve siyaset içerisindeki aktörler ve etkinliklerinin farklılaşması, Irak’taki siyasal iklimin havasını değiştirmiştir. ABD’nin müttefik ilişkileri kurduğu Kürt ve çoğu Şii Arap gruplar Irak siyasetinin ana hareket ekseni haline gelirken daha önceki iktidar sahipleri olan Sünni Araplar muhalefet olarak ortaya çıkmıştır. Yeni Irak siyaseti bu gruplar arasında şekillenirken, hem siyasi tecrübe eksikliği hem Irak siyasetini şekillendiren ABD’nin Türkmenleri dışlaması hem de Türkiye’nin Irak politikasındaki etkisizliği, Türkmenlerin 2003 sonrası Irak siyasetinde aktör dışı olarak kalmasına neden olmuştur. Ancak 2006’da Baker-Hamilton raporu sonrasında ABD’nin Irak’ta siyasetini değiştirmesi ve Irak’taki her kesimle yakınlaşma çabalarıyla birlikte, bölgesel bir perspektifle Irak’ta bir denge oluşturulmaya çalışılması, Türkmenlerin Irak siyasetine yavaş yavaş girmesini sağlamıştır. Özellikle Türkiye’nin Irak siyasetinde etkinliğini arttırması, Türkmenlerin de etkinliğinin artmasına paralel olarak ilerlemiştir. Bu kapsamda Kerkük meselesinde taraf olarak görüşleri dinlenmeye başlanan Türkmenler, Irak’ta yapılan her seçimle birlikte siyasi konumlarını bir adım öteye taşımayı başarabilmiştir. Bu çerçevede Irak’ta 7 Mart 2010’da yapılan son genel seçimlerde 10 milletvekili çıkarmayı başarabilen Türkmenler, Irak’taki ilk kez 3 bakanla temsil edilmeye başlamıştır. Irak siyasetindeki bu yükseliş, Kerkük Vilayet Meclisi Başkanlığına Türkmen politikacı Hasan Turan’ın seçilmesiyle devam etmiştir.
Son dönem itibariyle Irak siyasetindeki Türkmen dönüşümü, Türkmenlerin kendi iç siyasetine de yansımış gözükmektedir. Bu süreçte Irak’taki Türkmen varlığının temsiliyeti açısından en etkili kuruluş olarak öne çıkan Irak Türkmen Cephesi içerisinde yeni bir dönüşüm yaşanmaktadır. Irak Türkmen Cephesi’nin yönetim kurulu, idari yapılanması ve teşkilat yapısı, taslak aşamasında olan yeni Irak siyasi partiler yasasına göre şekillendirilmeye çalışılmaktadır. Bu kapsamda 2011’in Mayıs ayının ilk haftasında Irak Türkmen Meclisi’nde alınan karara göre, Irak Türkmen Cephesi’nin yeniden organize edilmesi kararlaştırılmıştır. Irak Türkmen Cephesi Başkanı Saddettin Ergeç, görevini milletvekili ve Irak Türkmen Cephesi Kerkük İl Başkanı Erşat Salihi’ye devretmiş ve Ergeç’in Irak Türkmen Cephesi’nin onursal başkanı olarak devam edeceği açıklanmıştır. Başkan değişikliğiyle birlikte Irak Türkmen Cephesi’nin yeni kurultayı yapılana kadar çalışmaları yürütecek olan yeni bir yönetim kurulu oluşturulmuştur. Yeni yönetim kurulu içerisinde yer alan isimlere bakıldığında, Hasan Turan, Ali Haşim Muhtaroğlu, Ali Mehdi gibi Türkmen siyasetinin önde gelen isimlerinin yer aldığı görülmektedir. Ayrıca Türkmen siyasetinde ve Irak Türkmen Cephesinde önemli görevler almış olan Aydın Maruf, Nevzat Timur ve Necmettin Kaplan gibi isimler de yeni yönetim kurulu içerisinde yer almaktadır. Turhan Müftü, Hasan Özmen, Lokman Necim, Müdrike Ahmet, Kasım Kara, Hicran Kazancı, Mübeccel Hazım Dede ve Yasin Hamit, Irak Türkmen Cephesi’nin merkez komisyon üyeleri olarak seçilmiştir.[1] Irak Türkmen Cephesi’nin yeni isimlerine bakıldığında Irak’taki Türkmen varlığının yaşadığı coğrafyanın/vilayetlerin tamamını kapsadığı ve Türkmenlerin hassasiyetlerine göre şekillendiği söylenebilir. Diyala’dan Erbil’e Telafer’den Kerkük’e kadar Türkmenlerin yaşadığı her bölgeden bir isim yönetim kurulu ve merkez komisyonda yer almaktadır. Ayrıca Türkmeneli Partisi ve Türkmen Adalet Partisi gibi Türkmen siyasi partileri arasında oldukça etkili olan partilerin başkan yardımcıları Ali Mehdi ve Hasan Turan’ın da Irak Türkmen Cephesi bünyesine katılması önemlidir.
Yönetim değişikliğiyle beraber Irak Türkmen Cephesi’nin idari ve yönetim yapılanmasında da değişikliği gidilmektedir. Irak Türkmen Meclisi’nin Irak Türkmen Cephesi’nin bünyesinden çıkarılarak bütün Türkmen kuruluşlarını kapsayacak şekilde genişletilmesi planlanmaktadır. Bu değişikliğin Türkmenlerin kendilerini ilgilendiren konularda ortak ve bağımsız karar alma sürecine katkı yapacağı ve Türkmen Meclisi’ni giderek Türkmen politikasına yön verir duruma getirebileceği düşünülmektedir.
Sonuç olarak, çok çabuk ve tepkisel değişiklik gösteren Irak siyasetine Türkmenlerin de ayak uydurmaya çalıştığı değerlendirilmektedir. Önümüzdeki süreç içerisinde taslak halindeki Irak siyasi partiler yasasının çıkmadan önce Türkmenlerin de bu sürece ayak uydurması, Türkmen siyasi hareketinin çağ atlamaya çalıştığının göstergesi olarak nitelendirmek mümkündür. Zira daha önce Türkmen siyasi hareketi incelendiğinde, Türkmenlerin Irak’taki siyasi gelişmeleri geriden takip ettiği görülecektir. Ancak Türkmen siyasetindeki dönüşümle birlikte Türkmenlerin artık öngörülü hareket ettiği ve Türkmen siyasetinin proaktif politikalar ürettiği bir sürece doğru evrildikleri söylenebilir. Yine de Türkmenler açısından bu dönüşüm önemli olmak birlikte, dönüşümden daha da önemlisinin bunun devamlılığının sağlanması olduğu düşünülmektedir. Bu açıdan Türkmenlerin dikkatli ve kademeli bir düşünceyle hareket edip ortak uzlaşıyla alınacak uzun vadeli çözümler üretici politikalar izlemesinin yerinde olacağı değerlendirilmektedir.
Bilgay DUMAN
ORSAM Uzmanı
http://www.orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=1849
[1] “Türkmen Cephesi’nin Yeni Yönetimi Belli Oldu”, http://www.kerkuk.net/tr/index.php/manset-ha
ber/231-turkmen-cephesinin-yeni-yonetimi, Erişim: 11 Mayıs 2011.