Irak’ta Başbakan Nuri El-Maliki’yi devirme girişimlerinin ilk adımı sonuçsuz kalmış gibi görünmektedir. Son bir-iki aylık süreç içerisinde Maliki muhaliflerinin mevcut hükümetten güvenoyunun çekilmesine yönelik milletvekilleri arasında başlattıkları imza kampanyasından bir sonuç alınamamıştır. Aslında Kürt Listesi, Irakiye Listesi ve Sadr Grubu milletvekilleri ile birlikte bazı bağımsız milletvekillerinin de katılımıyla toplanan 171 imza geçtiğimiz hafta Irak Cumhurbaşkanlığına gönderilmiş ve bu gönderilen listelerdeki imzaların gerçek olup olmadıklarını araştıracağı söylenen bir komisyon da kurulmuştur. Ancak komisyon çalışmalara başlamasına rağmen Irak Cumhurbaşkanlığından 10 Haziran 2012’de yapılan açıklamada, Maliki’den güvenoyunun çekilmesine yönelik toplanan imza listesinden 11 milletvekilinin imzalarını çektikleri ve geri kalan sayının (160) Başbakandan güvenoyunun çekilmesi için yeterli olmayacağı açıklanmıştır.
Bu durum anayasal olarak şimdilik Maliki’nin devrilmesinin önüne geçmiştir. Irak Anayasası’nın 61. Maddesine göre, Başbakandan güvenoyunun çekilmesi için 325 sandalyeli Irak Parlamentosu’nun mutlak çoğunluğu olan 163 milletvekilinin oyu gereklidir. Bu düzeyde imza toplanamadığı için oylamaya gidilmemiştir. Ancak Irak’tan sağlıklı bilgi almak mümkün değildir. Siyasetin karmaşıklığı bilgi kirliliğini ortaya çıkarmakta ve spekülatif haberlere neden olmaktadır. Zira Maliki muhaliflerinin yeniden 170 imza toplayarak Irak Cumhurbaşkanlığına sunmaya hazırlandıkları konuşulmaktadır. Öte yandan muhalifler içerisinde de görüş ayrılıkları olduğu, hatta her grubun içerisinde anlaşmazlıklar çıktığı söylenmektedir. Yine de başta Sadr Grubu olmak üzere Maliki muhaliflerinden yapılan açıklamalarda, Maliki’den güvenoyunun çekilmesi sürecinin daha yeni başladığı, girişimlerin devam edeceği yönünde ifadeler yer almaktadır. Bu yüzden önümüzdeki süreçte Irak siyasetinden yeni ittifaklar, gruplaşmalar, kamlaşmaların belirmesi muhtemeldir. Süreç tamamen siyasi pazarlıklara dönmüştür. Bu nedenle iktidar ve muhalefet arasında geçişkenlikler olabileceğini söylemek mümkündür.
Ancak burada en belirgin olarak ortaya çıkan olgu Maliki’nin bu süreçte elinin güçlendiğidir. Zira Maliki’ye yönelik girişimlerden sonuç alınamaması, muhalifleri olumsuz yönde etkilemekte, güçlerini zayıflatmakta ve çatlak seslerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bunun yanında Maliki karşıtlarının Maliki’yi devirmek için bütün yolları da tıkanmış değildir. Muhalifler güvenoyunun çekilmesi talebini doğrudan Irak Cumhurbaşkanına göndererek, sürecin bir an önce sonlanmasını istemekte ve aceleci davranmaktadır. Aslında anayasal olarak bakıldığında Maliki’yi devirmenin başka bir yolu da bulunmaktadır. Irak Anayasasının 61. Maddesinin 8. Bendinin B Fıkrasının 1. maddesine göre, Cumhurbaşkanı Millet Meclisi’ne başvuruda bulunarak Başbakan hakkında güven oylaması yapılması isteminde bulunabileceği ifade edilmektedir. Öte yandan 61. Maddesinin 8. Bendinin B Fıkrasının 2. maddesine göre de Milletvekillerinin beşte birinin talebi üzerine Başbakan hakkında güven oylaması gerçekleştirilebileceği, ancak bu talep yalnızca Başbakan aleyhinde bir gensoru önergesi verildikten ve Meclis gündemine getirildikten 7 gün sonra sunulabileceği ifade edilmektedir. Başbakan hakkında gensoru önergesi verilmesi konusunda ise Irak Anayasasının 61. Maddesinin 7. Bendinin C Fıkrası net bir ifade ortaya koymaktadır. Buna göre Millet Meclisi’nin en az 25 üyesinin imzasıyla Başbakan veya Bakanlar aleyhinde yetkileri dâhilinde olan konular hakkında soru önergesi verilebileceği, gensoru önergesi Meclis Başkanlığına ulaştıktan en az 7 gün sonra bu konuda soruşturma ve tartışma başlatılacağı belirtilmektedir.(1) Yani Maliki’den güvenoyunun çekilmesi için tek yol cumhurbaşkanlığının inisiyatifi değildir. Ancak Maliki muhalifleri kısa yolu tercih etmektedir. Diğer taraftan bunun başka bir sebebinin de Maliki muhaliflerinin parlamentoda gerekli çoğunluğu sağlayıp, sağlayamayacakları endişesi olduğu düşünülmektedir. Zira muhalifler arasındaki ayrışmaların yanı sıra, Irak Parlamentosunun çoğu zaman toplantı yeter sayısına ulaşmakta bile güçlük çektiği bilinmektedir. Bununla birlikte özellikle Sünni gruplar içerisinde bazı milletvekilleri güvenlik ya da başka gerekçelerle yurt dışında ikamet ettiği ve zaman zaman toplantılara katıldıkları bilinmektedir. Ek olarak Başbakanın şahsına yönelik bir gensoru önergesi verilmesi için Maliki’nin icraatlarına ilişkin bir boşluk da şimdilik gözükmemektedir. Bu yüzden muhaliflerin Irak Parlamentosu üzerinden Başbakandan güvenoyunun çekilmesi yolunu tercih etmedikleri düşünülmektedir. Ancak birincil nedenin Irak Parlamentosundaki sürecin uzun ve çetrefilli olmasından kaynaklandığı söylenebilir. Sürecin uzamasının Nuri El-Maliki’nin başbakanlığını devam ettirmesi ve hatta pekiştirmesine imkân vermesi muhtemeldir. Yine de Cumhurbaşkanlığı yolunun tıkanması durumunda, muhaliflerin başlattıkları süreçten geri dönmelerinin mevcut şartlarda olası görünmediğinden, parlamento üzerinden güvenoyunun çekilmesi için çaba harcayabileceklerini söylemek mümkündür.
Sonuç olarak Irak’ta siyasi süreç bu karmaşa içerisinde uzun bir sürede daha devam edecek gibi gözükmektedir. Maliki’nin devrilmesi, erken seçim, Maliki’nin çoğunluk hükümeti kurması gibi bazı öneriler siyasi taraflar arasında sıkça dile getirilse de Irak siyasetinin istikrara kavuşması için, 2003’ten bu yana yapılageldiği üzere, “ulusal birlik toplantı” adıyla siyasal pazarlıkları ve güç dağılımı yeniden kuracak bir sürecin ortaya çıkmasının yine en ideal çözüm olduğu düşünülmektedir.
Yazının İngilizcesi için tıklayınız…
Bilgay DUMAN
ORSAM Ortadoğu Uzmanı
Kaynak: ORSAM
(1) Irak Anayasasının Tam Metni İçin Bkz. http://www.uniraq.org/documents/iraqi_constitution.pdf Erişim: 12 Haziran 2012.