Irak’ta 11 Kasım 2010 tarihinde, 8 aylık bir bekleyişin ardından tarafların mutabakata varmaları ve hükümet kurma görevinin Kanun Devleti Oluşumu lideri Nuri El-Malikiye verilmesi, Irak’ı yeni bir siyasi karmaşa dönemecine sokmuştur.
Irak’ta Cumhurbaşkanlığı görevine Irak Kürt Yönetiminden Celal Talabani, Başbakanlık görevine Kanun Devleti Oluşumu lideri Nuri El-Maliki ve Meclis Başkanlığı görevine ise El-Irakiye listesinin önemli isimlerinden Usame Nuceyfi getirilmiştir.
Tarafların anlaşmasıyla, hükümet kurma çalışmalarının başlamasından 1 aylık bir süre geçmesine rağmen hükümet kurulamamış ve gruplar arasında, hatta grupların kendi içerisinde, özellikle kilit bakanlıklar konusunda henüz net bir anlaşma sağlanamamıştır. Gruplar arasındaki görüşmelerde uyumsuzluk ve anlaşmazlıkların görünmesi, Irak’ın geleceği açısından tam bir karmaşa ve kaos ortamı oluşturmaktadır. Hükümetteki farklı renklerin ve çok başlılığın olması, etkin bir muhalefet oluşmasının da önünü kesmektedir. Gruplar arasındaki güç mücadelesi ve bu mücadele esnasında yaşanan ihtilaflar, Irak’ın bekası açısından hiç parlak görünmemektedir.
Özellikle, tarafların “mutabakat” sağladığı ve Celal Talabani’nin cumhurbaşkanlığı seçiminde önce yaşanan ihtilaflar ve El-Irakiye grubunun “Baastan arındırma faaliyetlerinin ortadan kaldırılması” için verdikleri teklifin reddedilmesini protesto edip meclisi terk etmeleri, yaşanan ve yaşanacak karmaşayı ortaya koymaktadır. Daha önceleri, ABD ve İngiltere’nin Cumhurbaşkanlığı için El-Irakiye lideri Eyad Allavi’yi desteklemesi, Iraklı Arapların cumhurbaşkanlığı koltuğunda Arap kökenli birinin oturmasını istemesi ve İran’ın konuya müdahil olup Kürt lider Celal Talabani’ye destek vermesi günümüzdeki karmaşaya sebep olan olaylardan bir tanesidir.
Irak siyasi yapısında bulunan tüm grupların ve ittifakların güçleri azımsanmayacak boyuttadır. Bu konuda, özellikle Şii grupların etkin olduğunu söyleyebiliriz. Nuri El-Maliki’nin hükümet kurma ve başbakanlık görevini yeniden devralması, diğer Şii grupların ise hatırı sayılır milletvekili sayısının olması Şiileri yeniden Irak’taki en önemli siyasi unsur haline getirmiştir. Şii grupların yanı sıra, Sünni gruplarında Irak’ın gelecek siyasi döneminde önemli bir rol oynamaları beklenmektedir. Baascı ve Milliyetçi Sünni grupların etkili olduğu Sünni tarafının, Irak’ta kurulacak hükümetten beklentileri çoktur. Bu bağlamda, Sünni grupların yeni meclisten çeşitli talepleri bulunmaktadır. Özellikle, başkanlığını El-Irakiye koalisyonu lideri Eyad Allavi tarafından yürütülecek, kurulması muhtemel olan “Stratejik Politikalar Konseyi” başkanlığının meclis tarafından onaylanması, eski Baascı liderlere ve siyasetçilere getirilen yasakların iptal edilmesi gibi istekleri söz konusudur.
Irak siyasetinde kilit rol alan Kürt tarafı ise, seçimlerde bazı bölgelerde istediklerini elde edemeseler de büyük baskılara rağmen Cumhurbaşkanlığına Kürt lider Celal Talabani getirilmiştir. Kurulacak yeni hükümette çeşitli bakanlık talepleri bulunan Kürt tarafı, her şeye rağmen istediklerini almış gibi görünmektedir. Irak siyasi tarihi boyunca en başarılı dönemini geçiren Türkmenler de, şuan için 10 milletvekili ile temsil edilmektedir. Son gelişmeler doğrultusunda, Türkmenler’in Irak Meclisi içerisinde ortak hareket etmesi ve grup oluşturmaları beklenmektedir. Halen süren hükümet kurma görüşmeleri belirsizliği sürerken, Türkmenler’in hükümette hangi rolleri üstlenmesi ve Irak siyasetinde Türkmenler’in geleceği konusu henüz netlik kazanmamıştır.
Sonuç
Tüm yaşananlar doğrultusunda, hükümeti oluşturma sürecinde, kesin bir dille tarafları “kazanan veya kaybedenler” diye ayırmak mümkün değildir. Irak siyasetindeki her grubun ve her ittifakın sayısı belirsiz talepleri ve kurulacak hükümette etkin rol alma istekleri bulunmaktadır. 26 Kasım 2010 tarihinde Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin resmi olarak, Kanun Devleti Oluşumu lideri Nuri El-Maliki’ye hükümeti kurma görevini vermesinden günler geçmesine rağmen henüz bir mutabakat sağlanamamıştır. Grup liderlerinin yazılı ve sözlü basına verdiği demeçlerden de anlaşıldığı üzere, tarafların anlaşmazlıkları ve özellikle stratejik konuma sahip bakanlıklar konusunda mutabakat sağlanamaması söz konusudur.
Irak’ta ki bu süreç bize hükümetin kurulmasının kolay olmayacağını ve bu sürecin devam edeceğini göstermektedir. Yaşanalar doğrultusunda Irak’ta iç huzur halen sağlanamamıştır. Neredeyse her gün Irak’ın çeşitli yerlerinden bombalı saldırı haberleri gelmekte ve aylardır başıboş bırakılan güvenlik güçlerinin asayişi sağlamada güçlük çektiği gözlenmektedir. Irak siyaseti, ekonomisi ve geleceği açısında Irak’ta oluşturulacak iç istikrar çok önemlidir.
Irak’ın ihtiyacı olan, bir an önce ülkenin ulusal çıkarlarını koruyacak hükümetin kurulması ve istikrarın sağlanmasıdır. Iraklı tüm ittifak, grup ve kimliklerin iç çekişmelerden kurtulup, hükümeti kurmaları gerekmektedir. Çünkü önemli olan grupların veya kimliklerin güçlü olması değil, Irak’ın topyekûn güçlü ve istikrarlı olmasıdır. Irak’ın güçlü olması, içerisindeki aktörlerin de güçlü olması anlamına gelmektedir. Irak’ın geleceği ile ilgili en önemli gerçek budur ve bundan sonra Irak için bir 8 ay daha beklenmesi söz konusu olmayabilir. Çünkü bu süreçte Irak’ta yaşanan iç çatışmalar daha da tırmanabilir ve kaos ortamı çıkılmaz bir hal alabilir.
İbrahim ALBAYRAK
Fatih Üniversitesi – Uluslararası İlişkiler
Yüksek Lisans