Irak’ın Yeni Hükümeti: Kazananlar ve Kaybedenler

Sekiz aylık bir müzakere süreci, bölge ülkelerine gerçekleşen ziyaretler, Batılı ülkelerin sürece müdahalesi ve taktik savaşlarının ardından Irak’ta Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Meclis Başkanlığı sorunu en nihayetinde salı günü Irak Parlamentosunda yapılan seçimlerin ardından belirlendi. Sürecin hem Irak hem de bölge ülkeleriyle ve ABD açısından da oldukça zorlu geçtiği aşikardır.

Aylardır her akşam yeni bir hükümet formülasyonu ortaya atılırken sabah farklı koalisyon hükümeti iddialarıyla karşılaşılıyordu. Dolayısıyla ilk aylardan sonra konunun uzmanlarının bile ortaya atılan hükümet senaryolarından ciddi şekilde etkilendiği dönemler oldu. Tüm bu öngörü ve beklentiler en sonunda 12 Kasım 2010 tarihinde Meclis Başkanı ve yardımcılarının seçiminden sonra gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve hemen ardından da Cumhurbaşkanı’nın Irak Anayasa’sına uygun olarak Meclis’te çoğunluğu oluşturan blok liderine hükümeti kurma görevi vereceğini açıklamasıyla yeni bir sürece girmiş oldu. En azından artık cumhurbaşkanı, başbakan ve meclis başkanının kim olacağı tartışmanın dışında kalmış oldu. Bununla birlikte bayramdan sonra resmi olarak hükümeti kurma görevini alacak olan Maliki’nin 30 günlük bir süre içerisinde kurması gereken yeni hükümetinin kimlerden oluşacağı, bakanlıkların nasıl dağıtılacağı ve tabi hangi blokların hükümet içerisinde yer alacağını tartışacağız. Çünkü Başbakan Maliki’nin ikinci kez hükümeti kurma görevini aldığının açıklandığı dakikalarda ‘Irakiye Listesi’ yeni hükümet içerisinde yer almayacaklarını ve muhalefette kalacaklarını açıklamaktaydı. Dolayısıyla yeni hükümet kurma pazarlığının da çetin geçeceği şimdiden söyleyebiliriz.

7 Mart seçimlerinin üzerinden 8 ay geçmesine rağmen gelinen süreçte Iraklılar’ın kendi aralarında uzlaştığını ifade etmek oldukça güçtür. Birlik hükümetinin kurulacağı ve blokların yeni dönemde hangi makamları alacağının belirlendiği yönündeki açıklamalara rağmen Iraklılar’ın hem cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık hem de bakanlıkların dağılımı konusunda kendi aralarında uzlaşmadığı açıktır. Talabani’nin Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce Irakiye grubu, Baastan Arındırma faaliyetlerinin ortadan kaldırılması için verdikleri teklifin reddedilmesini protesto ederek yeni Meclis Başkanı Nuceyfi ve Allavi liderliğinde Meclisi terk etmiştir. Verilmek istenilen mesaj, Irakiye Listesinin hem Talabani’nin cumhurbaşkanı olmasına karşı olduğu hem de diğer Iraklı grupların kendi aralarında kararlaştırılan güç paylaşımı kararının kabul etmekteydi. Ayrıca hatırlanacağı üzere, Haşimi henüz 7 Mart seçimlerinin üzerinden kısa bir süre geçmesine karşın yaptığı bir açıklamada Irak cumhurbaşkanlığına Arap kökenli birisinin gelmesi gerektiğini açık bir şekilde ifade etmişti. Ek olarak, son günlerde Amerikan yönetimi de Kürtler üzerindeki baskısını artırarak Cumhurbaşkanlığı mevkiini Irakiye Listesine verilmesini sağlamaya çalışmıştı. Ancak Amerikan baskısı karşısında Kürtler de son birkaç gündür İran’a yaptıkları ziyaretlerde Tahran’dan bu konuda açık bir destek aldılar. Tahran’ın Cumhurbaşkanı olarak Allavi yerine Talabani’yi çıkarlarına daha uygun olarak gördüğü açıktır.

Iraklılar açısından tarihi bir gün olarak görülen salı günkü toplantılarda cumhurbaşkanlığından önce meclis başkanlığı ve yardımcılarının seçimi gerçekleştirilmişti. Başkanlığı Musul’dan milletvekili seçilen Musul Valisinin kardeşi Usame Nuceyf’inin kazanmasının ardından yardımcıları için yapılan seçimleri de Sadr grubundan Parlamentoya giren Kusay el-Suheyl ile Kurdistan Koalisyonun adayı Arif Tayfur kazandılar. Meclis Başkanlığı ve yardımcılarının seçimi bir anlamda blokların milletvekili sayılarına uygun bir dağılım gösterdiğinden sorunsuz oldu. Ancak buna rağmen Nuceyf’i 295 Parlamenterden 227’sinin oyunu alarak Meclis Başkanlığına seçildi. Kürtlerin Nuceyf’e mesafeli baktıkları bir kez daha görülmektedir.

Ardından Parlamentonun cumhurbaşkanlığı seçimini başlatması öngörülürken Irakiye Listesi cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce Baasızlaştırma sürecinin yasal olarak durdurulmasını gündeme getirdi. Diğer bloklar bu girişime karşı çıktılar. Meclis Başkanı Nuceyf Parlamentonun cumartesi günü toplanacağı ve oturumu kapatılacağı yönünde bir açıklamada bulundu. Ancak Kürt ve Şii kesimlerin buna karşı çıkması ve meclis başkanı yardımcılarının cumhurbaşkanlığı seçimini gerçekleştirmek için oturumu sürdüreceklerini açıklamaları gerginliğin artmasına yol açtı. Irakiye Listesinin önemli bir grubun Meclisi terk etmesinden sonra gerçekleşen seçimlerin ikinci turunda Cumhurbaşkanı Celal Talabani ikinci kez Irak Cumhurbaşkanı olarak seçildi. 213 milletvekilinin katıldığı oylamada Talabani 18 geçersiz 195 kabul oyuyla ve ikinci turda seçildi. Çünkü birinci turda Irakiye Listesinin boykotu sonucu üçte ikilik bir oy oranını yakalamadığından ikinci turda salt çoğunluk oyuyla seçilmiş oldu.

  • Şiiler Açısından Yeni Durum

Hem 7 Mart seçimlerinin sonuçlarına hem de salı günkü hükümeti kurma görevine bakıldığında sürecin galibinin Başbakan Maliki olduğu açıktır. Seçimlerden önce ve sonrasında Maliki’ye yönelik yapılan tüm eleştirilere rağmen kendisi bir kez daha Başbakanlık görevini devralmayı başarmıştır. Her ne kadar bayramdan sonra hükümeti kurma görevini resmen alacak olsa da Talabani yaptığı açıklamada bu görevi Anayasa gereği Maliki’ye vereceğini açıklamıştır. Zira, 7 Mart seçim sonuçlarının parti bağlamındaki galibi de esasında Maliki’nin Hukuk Listesiydi. Her ne kadar Irakiye Listesi 91 sandalye kazanmışsa da, sonuçta Irakiye içerisinde bir çok parti ve lider bulunmaktadır. Oysa Hukuk Listesinin tek lideri Başbakan Maliki’dir. Dolayısıyla lider bazında düşünüldüğünde, Maliki’nin hükümeti kurma görevini almasının güç dağılımına uygun olduğunu açıklıkla ifade etmek gerekir.

Diğer taraftan Şii kesimi kendi içerisinde dört ayrı grubu görmek gerekir. Birinci grubu Maliki grubu oluştururken, diğerlerini Sadr, El Hekim ve Allavi diye ayırmak gerekir. Maliki Irak’taki en önemli gücü elinde tutan Başbakanlık makamını bir kez daha alarak bir anlamda Şii liderler arasında birincil önemdeki yerini korumuştur. Dolayısıyla, Hukuk Listesi yeni dönemde de Irak siyasetindeki en önemli aktör olma konumunu sürdürecektir. Şiiler arasındaki ikinci önemli grup ise Sadrcılardır. Seçimlerden 40 milletvekilliği ile çıkmayı başaran Sadr grubu da yeni dönemde Irak siyasetinde etkili bir rol oynayacaktır. Nitekim son günlerde gerçekleştirilen saldırılardan Iraklı güvenlik güçlerini sorumlu tutan Sadr grubu, yeni hükümetin ilk iş olarak güvenlik birimlerindeki yapılandırma sürecini başlatması gerektiğini ifade etmektedir. Bir dönemler merkezi hükümet güçleri ile çatışan Sadrcılar’ın yeni dönemde ulusal istihbarat ve güvenlik birimleri üzerindeki etkilerini artırarak, özellikle saldırılarla ilişkili olduğu düşünülen Sünni personelin güvenlik birimlerinden dışlanması gündeme gelebilir. Nitekim Sadr grubun açıklamalarından kısa bir süre sonra Irak’ta üst düzey bir istihbarat liderinin öldürülmesi dikkat çekicidir.

Şiilerin tarihsel, toplumsal, askeri güç ve ekonomik yapı olarak en köklü partilerinden biri olan Irak İslam Yüksek Konseyi ve onun başkanlığını yapan El Hekim grubunun yeni dönemde Şiiler arasında kaybettiği gücü yeniden kazanmaya yöneleceği görülmektedir. Yeni hükümet kurma sürecinde bir ara Şii bloktan ayrılan ve Allavi ile birlikte hareket etmesi gündeme gelen Hekim grubunun bu davranışları partinin daha da yıpranmasıyla sonuçlanmıştır. Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı alması muhtemel olan bu partinin, rakibi Maliki ve Sadr karşısında güç kaybettiği açıktır. Buna karşın Hekim ailesinin sahip olduğu taraftar desteği, ailenin Necef’deki özel konumu ve Hekim Vakfı’nın etkili faaliyetleri ve son olarak Irak İslami Yüksek Konseyi’nin genç başkanı Ammar El Hekim’ın Irak içi ve bölge ülkeleriyle gerçekleştirdiği başarılı ilişkiler partinin Irak siyasetindeki konumunu sürdüreceğini göstermektedir.

Şii gruplar arasında son olarak sayılması gereken bir diğer lider ise Allavi’dir. Her ne kadar Irakiye Listesinin lideri olarak öne çıkmışsa da sonuçta doğrudan Allavi’ye oy verenlerin seküler Şii diye bilenen kesimler olduğu açıktır. Allavi isminin seçimlerden sonra en önemli lider olarak öne çıkmasına rağmen gelinen aşamada Allavi’nin istediği başbakanlık makamını alamadığı ve yeni kurulacak olan Ulusal Stratejik Politikalar Konseyi başkanlığına getirileceği ifade edilmektedir. Ancak hükümetin güven oylamasından önce kurulması düşünülen Konseyin yetkileri konusunda taraflar arasında tam bir görüş birliğinin olduğu ileri sürülemez. Sünni parlamenterlere göre Konsey, Başbakan dahil toplam 20 üyeli olacak ve bağımsız yetkilerle donatılacak. Böylelikle başbakanlığın yetkilerinin sınırlandırılması gündeme gelecek. Ancak yapılan açıklamalardan anlaşıldığı üzere Konseyin dış ilişkiler ve ulusal güvenlik politikalarının belirlenmesinde rol oynayacağı anlaşılmaktadır. Bu noktada da temel sorun, Konseyin istişari mi yoksa karar alıcı organ durumunda mı olacağıdır.

  • Sünniler Açısından Yeni Durum

Irak’taki Sünni kesimleri kendi içerisinde belli gruplara ayırmak mümkün olmakla birlikte 7 Mart seçim sonuçları Sünniler arasındaki en önemli grubun eski Baascı veya “Sünni milliyetçiliği” ile öne çıkan grupların olduğunu göstermiştir. Salih Mutlak, Usama Nuceyf, Tarık Haşimi, Usama Tikriti, Şeyh Ahmed Abu Risha ve Ayad al-Samarrai gibi isimler ilk başta öne çıkan Sünni politikacılar olmuşlardır. Seçim sonuçları hem Tavafuk hem de Şeyh Ahmed Abu Risha gibi aşiret liderlerinin başarısızlığını ortaya koyarken Irakiye Listesi içindeki kesimlerin ise tartışmasız liderliğini getirmiştir. Irakiye Listesi içindeki Sünni parlamenterlerin önemli bir kısmı eski Baasçı olarak bilinmektedir. Irakiye Listesi aldığı son karara göre, hükümete katılmasını şu ön şartlara bağladı:

  • Yeni Konseyin yasal olarak Mecliste onaylanması,
  • Siyasi tutuklulara karşı durumlarda oluşan bir komite tarafından incelenmesi,
  • Siyasi suçların bir Komite tarafından soruşturulması, güç paylaşımı anlaşmasının modifiye edilmesi
  • Baas partisiyle ilişkili olarak üç Irakiye liderine getirilen yasakların iptal edilmesi. Söz konusu liderlerin ilk ikisi Irakiye’de Allavi’den sonraki ikinci ve üçüncü lider kişilik sayılan Salih Mutlak ile Zafer Ani’dir. Ancak mevcut durumda bu talepler kabul ettirilebilmiş değildir.

Son gelişmelerin ardından, Sünnilerin büyük bir hayal kırıklığı yaşamakta olduğu görülmektedir. Cumhurbaşkanlığı ve başbakanlığın kaybından sonra şimdi de içeriği henüz belli olmayan bir Ulusal Konsey ve Dışişleri Bakanlığı gibi vaatler tartışılmaktadır. Ancak gelinen noktada, meclis başkanlığı dışında ağırlığı olan bir başka makam alamadıkları ortadır. Öte yandan, Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında yaşananlar, Şiilerin ve Kürtlerin gerektiğinde Meclis Başkanı Nuceyfi’yi fiilen ‘bypass’ edebileceklerini göstermiştir. Dolayısıyla şu aşamada Sünnilerin 7 Mart sonrası oluşan beklentilerinin karşılanmadığı söylenebilir. Hükümette yer alıp almayacakları Maliki’nin 30 günlük hükümet kurma çalışmaları sürecinde belli olacaktır.

Bu aşamada Maliki, Kürtler ve Sünniler açısından iki temel yol bulunmaktadır. Birinci yol; Türkiye ve ABD’nin de sürekli dile getirdiği tüm grupların içerisinde temsil edildiği bir birlik hükümeti kurmaktır. Buna göre, Sünni grupların taleplerinin belli oranda karşılanması gerekecektir. Ancak özellikle Allavi’nin liderliğinde kurulması düşünülen Ulusal Konseye biçilen rol taraflar arasındaki işbirliğinin dağılmasına yol açacak düzeydedir. Maliki’nin başbakanlık üzerinde yetkilere sahip bir Konseye razı olması oldukça zordur. Ayrıca bazı Sünni parlamenterler doğrudan Allavi’nin kurulacak yeni hükümet içerisinde yer alacağını açıklamasından da rahatsız olduklarını göstermişlerdir. Rahatsızlığını ifade eden bu grup, doğrudan muhalefette kalarak hükümet üzerinde baskı oluşturma arzusundadır.

  • Kürtler Açısından Yeni Durum

Yeni hükümet kurma sürecinde ilk başlarda fazla önemsenmeyen ancak zaman geçince kilit bir konum elde eden en önemli aktör şüphesiz Kürt gruplar olmuştur. Seçimden istedikleri kadar parlamenter çıkartamamalarına, Kerkük ve Diyala’da başarısız olmalarına rağmen gelinen süreçte Irak siyasetindeki düğümün çözülmesinde önemli bir rol oynadıkları ve bunun karşılığında cumhurbaşkanlığı makamı ile yeni hükümette önemli bazı kazanımlar elde ettikleri görülmektedir.

Güç paylaşımı müzakerelerinin merkez üssünün ilk başlarda Erbil olması ve ardından da Kürt liderlerin Bağdat’taki müzakereleri sürdürmesi Kürt gruplara Irak siyasetinde arabulucu bir rol vermiştir. Kürtler böylelikle bir Iraklı grup olduklarını, tüm ulusal, bölgesel ve küresel güçlere göstermiş oldular. Diğer yandan Kürtler, Maliki ve Allavi arasındaki mücadelede kimin kazanacağını belirleyecek bir aktör olma konumuna gelmiş olmalarından da mutludur. Her ne kadar başta ABD olmak üzere bazı bölge ülkelerinin yoğun baskılarını üzerlerinde hissetmişlerse de, kendi çıkarları doğrultusunda hareket ederek Allavi yerine Maliki ile ittifak kurmuşlardır. Kürtler ayrıca bir yandan Batı dünyasıyla olan iş birliği sürdürürken aynı zamanda İran’la da diyalog süreci içerisinde kalmışlardır.

Kürt grupların kısa dönemde yeni hükümet kurma sürecinde en önemli kazanım elde eden kesim olduğu açıktır. Bununla birlikte ciddi risklerde Kürt gruplarının başarısını gölgeleyebilecek düzeydedir. Bu risklerin başında yeni hükümette önemli bakanlıklar elde edememe ihtimali gelmektedir. Böyle bir durumda Kürt grupların yalnızca cumhurbaşkanlığı ve bazı önemsiz bakanlıklarla yetinmesi gündeme gelecektir. Irakiye Listesinin hükümet kuramamasında rol oynayan en önemli aktörün Kürt gruplar olduğu açıktır. Dolayısıyla, Irakiye Listesinin hükümete katılım müzakerelerinde Kürtler’in istediği bakanlıkları talep etmesi gündeme gelecektir. Zira Dışişleri Bakanlığının Irakiye’ye verilmesi konusunda daha önceden anlaşılması da bunun göstergesidir. Sonuç olarak, Kürt grupların şimdilik süreçten prestij düzeyinde en kazançlı çıkan grup olduğu görülmektedir ancak gerçek anlamda kazanımlar elde edip edemeyecekleri bakanlıkların dağılımıyla birlikte görülecektir.

Yrd. Doç. Dr. Veysel Ayhan

Abant İzzet Baysal Üniversitesi U.İ.B

ORSAM Ortadoğu Danışmanı

http://www.orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=1284

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Yapay Zeka Diplomasisi: AI Diplomasisinin Yükselen Çağı

The Emerging Age of AI Diplomacy To compete with China,...

Kolektif Kimlik Bağlamında Sosyal Bütünleşme: Gezi Parkı Olaylarından Bir Perspektif

Fazilet Bektaş Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Bu çalışma, uluslararası alan...

Teknolojinin İpek Yolu: Otoriterleşme ve Çin’den Dünyaya Uzanan Dijital Otoriteryanizm

Nazlı Derin Yolcu Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Dünyada geçmişten günümüze...

Arap Baharı ve Demokratikleşme: Tunus ve Mısır’da Sivil Toplumun Karşılaştırmalı Rolü

Ayça Özalp  Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Giriş Demokratikleşme ve sivil toplum...