Arthur Schopenhauer, Hukuk, Ahlak ve Siyaset Üzerine, 2009, Say Yayınları, Sayfa Sayısı: 128
“Eğer dünyada hak-adalet hâkim olsaydı, bir kimsenin kendi evini inşa etmesi yeter, bu aşikâr mülkiyet hakkından başka bir korumaya ihtiyaç duymazdı. Fakat dünyanın düzeni haksızlık üzerine kurulduğundan bir ev inşa eden kimsenin aynı zamanda onu koruyacak bir durumda olması da gereklidir; aksi halde onun hakkı de facto yetersizdir.”
-Arthur Schopenhauer
Kötümser denildiğinde akıllara gelen ilk isim olan; Arthur Schopenhauer’ın Ahlak Üzerine ve Hukuk ve Siyaset Üzerine isimli iki makalesinin birleşimi olan bu eserde, Schopenhauer kendi ahlak anlayışını ve hukuk felsefesini okurlara sunuyor. Savunduğu felsefe ve hukuk gibi sıkça tartışma konusu olan kavramlara dönemdaşlarından farklı olarak yüklediği anlamlarla bilinen Schopenhauer, kendi ahlak ve hukuk anlayışını savunurken, diğer filozofların bu kavramların üzerindeki düşüncelerine de karşı çıkıyor.
Kaynak aldığı kavramların birbirine olan yakınlığı sebebiyle birlikte verilmesi uygun görülmüş olan Ahlak Üzerine ve Hukuk ve Siyaset Üzerine adlı yazılarının incelediği konular bakımıyla bir bütünlük sağlanmış görünüyor. Her ne kadar birlikte toplu bir eser olarak verilse de Schopenhauer’ın yaptığı gibi, bu incelemede her iki başlığının ayrı olarak değerlendirilmesi uygun görülmüştür. Bu incelemede, Schopenhauer’ın Hukuk, Ahlak ve Siyaset Üzerine adlı eserinde savunduğu felsefi görüş ve bu görüşlerini savunmayı seçtiği yollar ile birlikte üslubu değerlendirilecek ve diğer filozoflarla olan düşünce birliğine ve çoğunlukla görüş ayrılıkları yansıtılacaktır. Bu incelemenin, Schopenhauer’ın Hukuk, Ahlak ve Siyaset Üzerine adlı eserinin kısa fakat kapsayıcı bir değerlenmesine ulaşmak isteyen okurlara bir kaynak olması amaçlanmaktadır.
Düşüncelerini ve kendi felsefesini açıklayıcı bir dille yansıtan Schopenhauer, yaptığı açıklamalar ve verdiği örnekler ile okuyucusuna inandığı kavramları olduğu gibi yansıtmaya çalışıyor. Seçtiği kavramlar ve felsefesinin şekillendiği konu itibari ile sıkça köklü felsefe dili olan Yunanca’dan alıntılar ve kalıplar kullanan Schopenhauer, çeşitli yerlerde ahlak kavramlarının Latince karşılıkları da ekliyor. Eserin Ahlak Üzerine olan kısmında; Schopenhauer, daha sonra bahsedeceğimiz, çeşitli dinlere göre sayısı değişen dört erdemi, örneğin, cesaret ya da adalet gibi kavramları anahtar kelime olarak seçiyor. Bu dört erdemin yanı sıra, Schopenhauer eserinde; kötülük, bencillik ve merhamet gibi kavramlara da yer veriyor. Hukuk ve Siyaset Üzerine isimli olan kısmında ise anahtar kelimelerini; hak ve adalet olarak seçen Schopenhauer, felsefesini didaktik bir yolla savunmayı seçen filozof, kullandığı akademik üslup ile okuyucularını inandığı düşünceler ışığında bilgilendirmeyi hedefliyor. Çeşitli yerlerde ise bir önceki eserlerine atıfta bulunuyor. Yukarıda da belirtilen alan odaklı yazım yöntemlerinden dolayı oldukça akademik ve felsefi bir özellik taşıyan bu eser, özellikle felsefe, hukuk ve ahlak üçlü kavramlarına aşina olanlar için Schopenhauer’ın felsefesini anlamak için yararlı bir kaynak niteliğindedir. Fakat, bu esere objektif bir okuyucu gözüyle bakıldığında ise, alan dışı okuyucular için oldukça zorlayıcı olabildiği görülmektedir.
Felsefesini, hayatının çeşitli noktalarında tanıştığı Budizm çerçevesinde de şekillendiren Schopenhauer, ahlak kavramını nitelendirirken çeşitli dinlerdeki tanımlardan yararlanıyor. Dinlerin yanı sıra filozof Platon’un, her ne kadar eksik bulsa da ünlü dört büyük erdemine de yer vermektedir. Bunun yanı sıra erdemlerden bahsederken, Platon’un fikirlerini desteklerken aynı zamanda Geulincx’in erdem listesini reddetmesi, okurların aklına Schopenhauer’ın kendi felsefesini, “Benim öğretime Platon’un düzeltilmiş bir analoğu olarak bakabiliriz (Schopenhauer A. ,1986, s.63).” deyişiyle tanımlanmıştır. Schopenhauer, ahlak kavramını merhamet ile bağlaştırmaktadır. Bir davranışın ahlaki olarak nitelendirilmesi için merhamet duygusunu barındırması ve bundan doğması gerektiğini savunmaktadır. Schopenhauer eserinde çeşitli yerlerde, okurun kafasını karıştırsa da bu bölümün geneline bakıldığında, ele aldığı kavramları oldukça detaylı bir şekilde açıklamaktadır.
Bu eserin ikinci başlığı olan Hukuk ve Siyaset Üzerine kısmına ise Schopenhauer, Almanların hak ve adalet kavramlarına atıfta bulunarak başlamaktadır. Hakların yanı sıra devlet kavramını da incelemektedir Schopenhauer bu bölümde, devlet kavramının yapması gerekenlere değinmektedir. Schopenhauer, bu incelemenin başında da yer alan ve Hukuk ve Siyaset Üzerine adlı yazısından bir kesit olan sözünden de anlaşılacağı gibi dünyada hak veya adalet olmadığını, olsaydı koşulların böyle olmayacağını savunmaktadır.
Sonuç olarak; Schopenhauer, iki eserinin birleşimi olan Hukuk, Ahlak ve Siyaset Üzerine adlı eserinde, bu alanlarda savunduğu görüşlerini ve oluşturduğu felsefi yaklaşımı okurlara iletmekle kalmıyor aynı zamanda onları ikna etme çabasında da bulunuyor. Bir okur olarak özellikle aynı frekanslarda yer aldığı filozof Hegel ile olan çatışmaları ile bilinen Schopenhauer’ın görüşlerini okumanın, daha önce sahip olduğum ahlak ve hukuk felsefesi hakkındaki düşüncelerimi değiştirdiğini belirtmem gerekir. Schopenhauer ahlak felsefesine farklı bir bakış açısı getirdiğini düşünmeme yol açmanın yanında, kötülük ve bencillik gibi kavramları yeniden sorgulamama sebep olmuştur. İnsan olarak gerçekleştirdiğimiz her davranışın ve içinde bulunduğumuz koşulların ahlaki olup olmadığını sorgulamamızı sorgulayan filozof, merhamet kavramını ele alış şekliyle beni, felsefeye yeni adım atan bir okuru düşünmeye ve davranışlarımın asıl amacını sorgulamama sebep olmuştur.
Bu eseriyle Schopenhauer, okuyucularına kendi felsefesinden parçalar sunsa da, aynı zamanda okuru, kendisinin savunduğu düşünceleri diğer filozofların düşünceleriyle karşılaştırmaya itmiş ve eserde yer verilen bütün kavramların niteliklerini ve günlük hayatta bu kavramlara nasıl yer verildiğini düşünmeye sevk etmiştir. Schopenhauer’ın bu incelemede ele aldığımız; Hukuk, Ahlak ve Siyaset Üzerine adlı eseri, Schopenhauer’ın felsefesine giriş yapmak ve ahlak ve hukuk felsefesini bir de Schopenhauer’in penceresinden bakmak isteyenler için güzel bir kaynak niteliği taşımakla birlikte, okuru güzel bir sorgulama serüvenine sürüklemek gibi bir özelliği de bulundurmaktadır.
ASLI GÜLENÇ
Uluslararası Hukuk Staj Programı
KAYNAKÇA
Schopenhauer, A. (1986). Parerga und Paralipomena. Frankfurt,: Suhrkamp Taschenbuch.