Hristofyas’ın başında olduğu AKEL-DIKO Koalisyon Hükümeti bayağı sallanıyor ve dağılmak üzere.
E. Floarkis deniz üssündeki patlama gerçekte son bahane.
Koalisyonda sıkıntı daha evvelden vardı ama yen içindeydi.
Sıkıntı ve iç çekişmeler geçen sene EDEK’in koalisyondan ayrılması ile ortaya çıkmış sonra da dallanıp budaklanmıştı.
Hristofyas’ın müzakerelerdeki stratejisi ve BM ile AB’nin zorlaması ile ilk kez bir Rum Cumhurbaşkanının Ulusal Konseyin “Kıbrıs adası Rum’dur ve Rum idaresi altında kalmalıdır” şeklindeki ebedi kararının dışına çıkmak zorunda kalması, krizi tetikledi.
Hristofyas önce Rum Ortodoks Kilisesinin desteğini yitirdi.
Arkasından Rum siyasetinin şahinleri olan DIKO, EDEK, EVRO.KO ve Ekologlardan ortağı DIKO dışındakiler kendisine cephe aldı.
Mayıs ayında yapılan seçimlerde de çok kritik bir sandalyeyi DISY’e kaptırınca, Rum Temsilciler Meclisi Başkanlığı ve Meclisteki çoğunluğunu yitirdi.
Tam sular duruluyorken Florakis deniz üssündeki yaşanan patlama, krizi bu defa tetikleyerek doruğa çıkardı.
Rum şahinlere şimdi ana muhalefet partisi DISY de katıldı.
Dün ilk kez DİSY Başkanı Nikos Anastasiadis, Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas’ı ve hükümetteki ortağı DİKO Başkanı Marios Karoyan’ı, RMMO deniz üssünde meydana gelen patlamanın ortak sorumluları ilan ederek doğrudan istifaya çağırdı.
Rum tarafında muhalefetin Cumhurbaşkanını istifa etmeye çağırması çok nadir yaşanan siyasi bir olay. Bu güne değin bu denli ciddi bir çağrı hiç yapılmadı.
Anastasiadis’in Hristofyas’ı istifaya çağırma gerekçeleri arasında her ne kadar Evangelos Florakis deniz üssündeki patlama ve patlamada ölenlerle, elektrik santralinin çalışamayacak hale gelmesi varsa da ana gerekçe müzakerelerdeki tavrı ve stratejisi.
Muhalefete göre Hristofyas’ın müzakere prosedürünün Kıbrıs’a has olması isteğindeki ısrarının adanın bölünmesi tehlikesini yarattığı, mevcut siyasi Partiler ve Ulusal Konsey ile istişare etmeden müzakere masasına kabul edilemez öneriler koyduğu ve bu gidişattan dolayı da Kıbrıslı Türkleri mevcut Kıbrıs Rum Cumhuriyetine siyaseten eşit ortak olarak almak zorunda kalacakları iddiası var.
Tüm bu gelişmelerden sonra şimdi Kıbrıs Rum tarafında, aylar evvel Kuzey Afrika ülkelerinde, Mısır’da ve Suriye’dekine benzer bir çeşit halk hareketi başlamış durumda.
Neredeyse son yarım asırdır Kıbrıs Rum tarafında hükümete karşı herhangi bir başkaldırı yaşanmamışken, Pazartesi gecesi Cumhurbaşkanlığı Sarayının önünde gerçekleştirilen eyleme yaklaşık 3 bin kişi tencere ve düdüklerle katıldı. Protesto gösterisi sırasında katılımcılara Hristofyas hükümeti istifa edene kadar evlerinin balkonlarına asmak üzere 500 adet siyah bayrak dağıtıldı.
Yapılan bu protesto gösterisine iki Yunanlı şarkıcı da konserleriyle destek verdi.
Kendilerini “öfkeliler” diye nitelendiren bir kısım Rum gösteri sonrasında Hristofyas’ın istifasının istendiği bir imza kampanyası başlattı ve altı bin beş yüz kişi belgenin altına imzasını attı.
Ortağı DIKO daha şimdiden ikiye bölünmüş durumda ve DIKO’lu şahinler kuvvetli bir şekilde Koalisyondan ayrılmak rüzgârları estiriyorlar parti içinde.
Bunlar gerçekte Kıbrıs Rum tarafında geçmişte pek yaşanmış olaylar ve eylemler değil.
Hristofyas’ın politik ömrü pek de uzun gözükmüyor.
BM tarafından Mart 2012’ye kadar belirlenen takvime göre Ekim ayına kadar devam edecek yoğun görüşmeleri, Al-Veri, Uluslararası Konferansı ve Referandum takvimini tamamlayabileceği çok şüpheli.
Önemli olan aslında Hristofyas sonrası.
İstifa ederse yeni Cumhurbaşkanının seçilebilmesi için gerekli olacak süre, BM’nin belirlediği takvimi darmadağın edecek ve sürecin aksamasına neden olacak. Yeni seçilecek olan kişi de muhalefet destekli bir şahin olacağından, bu günden itibaren Kıbrıs sorunun çözümünün kesin bir belirsizliğe doru gitmekte olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Prof. Dr. Ata ATUN