1.Dünya Savaşı’nın bitimi ile dünya güç denge sisteminde değişmeye başlamıştır. Değişen dünya sistemi Amerika’yı, hegemon güç olmaya doğru götürürken bir yandan da Çarlık Rusya’nın 1917 Bolşevik(Çoğunluk) devrimiyle Komünist rejimi benimseyip Sovyet Rusya’nın kurulup güçlenmesiyle oluşan blok, hegemon güç karşısında bir engel olmuştur. Bu sebeple Dünya bir kaç yıl boyunca tek kutuplu(bipolar) olmaktan kurtulacak ve Sovyet Rusya’nın dağılmasına kadar çift kutuplu(unipolar) sistem var olacaktı.
Takvimler 90’ların başını gösterdiğinde Rusya’nın yıkılması ile dünya tek hegemon gücün inisiyatifine kalmıştır. Soğuk savaşın bitimiyle dünya sahnesine hegemon gücün isteğiyle sıcak savaşlar başlayacak ve Yeni Dünya Düzeni, Küreselleşmenin yeni boyutu olan Çokuluslu şirketler ve BOP projesi tartışılmaya başlanmıştır. 2008’de baş gösteren dünya ekonomik krizi olumsuz yönde birçok devleti etkilemiştir. Bunun başında hegemon güç Amerika gelmektedir. Borcu kat trilyon dolarları bulan Amerika petrol için girdiği Irak’tan istediğini alamamış ve 1 kat trilyon doları geçen maliyet karşısında bataklığa saplanmıştır. Amerika’nın yanı sıra Avrupa Birliği üye devletlerinin birçoğunda baş gösteren ekonomik kriz karşısında güç durumda kalmış ve bölgesel gücünü de kaybetmeye başlamıştır. Tabi ki bu ekonomik krizden zarar görenler kadar faydalananlarda olmuştur. Bu devletler yükselen ekonomileriyle parlayan Çin, Brezilya, Hindistan ve Türkiye’dir. Çin’in para rezervinin çok olması ve ithalatın az olup ihracatının çok olması ekonomik olarak gelişmesine sebep olmuştur. Bunun yanı sıra işçiliğin ucuz olması malların ucuza imal edilmesini sağladığı için dış ülkelerden talebin çok olmasını sağlamıştır. Türkiye’nin ise Avrasya bölgesinde bulunması ve Avro bölgesine yakın olması hasebiyle ekonomisin gelişmesi gelecekte güçlü devletlerden birisi olacağını gösterir niteliktedir. Tabi ekonomik kalkınmanın vatandaşın kalkınmasına yarar sağlanmadığı da bilinmelidir. Devlet aldığı vergilerle güçlenirken alınan bu vergiler vatandaş üzerinde bir yük oluşturur ve alım gücünü düşürebilir. Asya coğrafyasının gelişen ekonomisi gelecekte Asya’nın büyük ticari merkezlerden biri haline gelmesini sağlayabilir.
Sonuç olarak: Gelişen bu devletler ileride dünya sisteminin tek kutuplu(bipolar) olmaktan çıkıp çoklu kutuba(multipolar) geçebileceklerini gösterir niteliktedir. Büyük ekonomilere sahip Amerika ve AB’nin boşluğunu dolduracak olan bu devletler şimdilerde yatırımcılarında ilgisini çekmektedir. Önümüzdeki günlerde gelişen bu devletler kasalarına döviz koymayı başarabilir ve dünya siyasetini yönlendirebilirler. Bu durum karşısında dünya siyasetini tek devlet değil birden çok devlet yönlendirecektir.
İbrahim İnanç ÇAKIROĞLU
”Bu sebeple Dünya bir kaç yıl boyunca tek kutuplu(bipolar) olmaktan kurtulacak ve Sovyet Rusya’nın dağılmasına kadar çift kutuplu(unipolar) sistem var olacaktı.”
Yukarıdaki cümlenizde tek kutuplu kavramının İngilizce karşılığı unipolar, çift kutuplu kavramının ise bipolar’dır. Dikkatinize.