Reyhanlı’daki saldırının ana hedefi İkinci Cenevre Konferansı’nda dünyayı ‘Esad’lı Bir Çözüm’e razı etmek. Bu hedef ise ancak savaşın komşu ülkelere bulaşması ile mümkün olabilecek. Suriye ile ilgili diplomatik trafik son haftalarda artmıştı. Kerry’nin Moskova ziyareti ile birlikte gelişmeler farklı bir aşamaya geçti. Şu anki sorunun asıl kaynağı Haziran 2012’de gerçekleşen Cenevre Konferansı’nda Suriye iç savaşının nasıl sona erdirileceği ve geçiş hükümetinin nasıl kurulacağı konusundaki muğlâklık. Bu Konferansı birçok ülke ‘Esad’sız Geçiş’ şeklinde yorumlarken, başta Rusya ‘Esad’lı bir Çözüm’de uzlaşıldığını savunmuştu. Bu anlaşmazlık diplomasi imkânlarını tıkayan bir yorum farklılığına dönüşmüştü. Kerry’nin Moskova ziyareti Rusya’yı yeniden Cenevre Konferansı’na yeniden tartışamaya açmaya ikna etti.
Rusya’nın Cenevre’yi tartışmaya açması, ‘Esad’sız Çözüm’ün zemin kazanması açısından önemli bir adım. Bu konferans taraflar arasındaki ‘muğlâklığı’ gidermeye çalışacak. Reyhanlı saldırısı ile Esad savaşı Türkiye’ye yayarak iç savaş devam ettiği sürece Türkiye’nin acı çekeceği mesajını vermeye, Türkiye’yi ‘Esad’lı Bir Çözüm’ e razı etmeye çalışıyor. Buna karşılık Türkiye ‘Esad’lı bir Çözüm’ün çözüm değil, ancak krizin dondurulması olacağını anlatarak, Esad’la birlikte bölgeye artık istikrar gelmeyeceğini göstermeli. Zira Esad’lı bir çözüme ne 80.000’i aşkın kayıp veren Suriye halkı razı edilebilir, ne de Esad iktidarda kaldığı sürece terör azalacaktır. Bu nedenle Esad İkinci Cenevre Konferansı’nda geleceği için garanti oluşturmaya çalışırken, Türkiye’yi Esad’sız bir çözüme mecbur bırakıyor.
Türkiye ise bir yandan diplomasiyi sürdürürken bir yandan da bu tür saldırılara karşı sınır güvenliği, kampların güvenliği ve sınır bölgelerindeki asayiş konusuna daha fazla önem vermeli. Aksi halde Türkiye içinde birçok uzantısı olan Esad Yönetimi’nin bir başka saldırısı daha büyük kayıplara yol açabilir.
Nuh YILMAZ
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi