Hangi Varoluştan Söz Ediyorsunuz?

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde uzun yıllardan beri kronikleşmiş, kanserli bir hücre gibi adeta tüm ülkeyi sarmış iki sorun var. Bunlardan bir tanesi devlet kurumlarındaki aşırı istihdam, diğeri ise bu sorunun mamulü olan sendikalar. Gelmiş geçmiş tüm hükümetlerin katkısıyla KKTC nüfusunun aşağı yukarı %25’i kamuda istihdam edilmiş. Tüm dünya ve özellikle Avrupa ülkeleri ekonomik krizin etkilerini halen yaşamakta. Böylesine bir konjonktürde üretimi neredeyse sıfır olan KKTC’nin etkilenmemesi mümkün müdür diye sormak istiyorum? Elbette ki değil ve bu nedenle hükümet Türkiye’yle iş birliği içerisinde ekonomik önlemler paketini uygulamaya koymuştu ve hatırlayacaksınız sendikalar bu pakete ‘Toplumsal Varoluş’ adı altında düzenledikleri mitinglerle tepki göstermişlerdi. KKTC’de hükümetler ne zaman ekonomik bir tedbir almaya kalksalar süratle sendikaların tepkisini gördüler, geri adım atmak durumunda kaldılar. Ancak öyle görünüyor ki UBP hükümeti kararlı, sendikalara pabuç bırakmıyor. Esasında hükümetin başka bir seçeneği yok. Bugün Yunanistan’ın hali ortada, üretime dayalı olmayan bir ekonominin çöküşünü tüm dünya izliyor. Birtek toplumsal varoluş türküsü söyleyenler Yunanistan’ın ‘ekonomik yok oluşunun’ farkında değiller.

Aşırı istihdamın söz konusu olduğu kurumlardan bir tanesi de %50’si devlete ait olan Doğu Akdeniz Üniversitesi. Sendikalar DAÜ’nün içerisinde de oldukça güçlüler. Yeni Çeriler’in kazan kaldırması gibi grev yapmayı alışkanlık haline getirmişler. Hele öyle bir kara yıl var ki DAÜ’de, bir ay civarında hazırlık öğretmenlerinin derslere girmediği. Zamanın Başbakanı Ferdi Sabit Soyer’in ayaklarına kadar gelip bir türlü ikna edemediği, 2005 senesi. Grev yapmak kuşkusuz ki çalışanın en doğal hakkı ancak sınırsız özgürlük dünyanın hiçbir yerinde mümkün olamaz. Bir ay derslere girmeyip, hangi sebeple olursa olsun öğrencisini mağdur eden öğretmenin mesleğine olan saygısını ve meslek etiğine yaklaşımını sorgulamak gerekir. Ancak bu sözde öğretmenlerin ve tüm diğer kazan kaldıran sendikacıların unuttukları bir husus var, o da bulundukları kuruma zarar verdikleri. Sürekli zarar eden, fazla personelden dolayı bir türlü belini doğrultamayan bir üniversiteden ne yapmasını beklersiniz? Hele öğrenci sayısı git gide düşüyorsa. Hazırlık öğretmenlerinin bir kısmı yaptıkları haksızlıkların bedelini ödediler, öğrenci sayısının azalmasıyla işten çıkarıldılar. Şimdi bu sendikalar DAÜ’nin zarar eden üniversite öncesi eğitim kurumlarının özelleştirilmesine şiddetle karşı çıkıyorlar. Ağızlarında bir söylem, DAÜ peşkeş çekiliyor. Hanımlar, beyler, eğri oturup doğru konuşalım. Zarar eden bir kurum, üniversitenin sırtında yük olan bir kurum nasıl peşkeş çekilir? Duyan da zannedecek ki para basan okulları özelleştiriyorlar! Nedir sıkıntınız? Ayrıca merak etmeyin, bu kurumlar satılmıyor, on yıllık bir süre için kiralanıyor. Arzunuz Doğu Akdeniz’in ekonomik olarak iyice dibe vurması mı? Kıbrıs Türk Hava Yolları’nda da benzer durumlar yaşandı, oradaki sendikalar da sizinle benzer tutumlar içerisine girdi, hava limanında greve gidip, onlarca yolcuyu madur ettiler. Peki şimdi sonuç ne? Greve gidebilecekleri bir işleri ne de eleştirebilecekleri bir şirket kaldı ortada. Arzunuz DAÜ’yü KTHY’ye mi çevirmek?  Nedir çekinceniz? Alıştığınız rahatın bozulacak olması mı? Haklısınız, zarar etmekten kaygı duyan özel bir kurumda çalışmak devletin malı deniz mantığıyla DAÜ’ye bağlı çalışmak kadar rahat olamaz. Ancak kendi kişisel problemlerinizle halkı ‘yok oluyoruz’ söylemleriyle kışkırtmaya kalkmayın.  

Şimdi muhalefet partileri sendikalarla kol kola girdi, DAÜ üzerinden hükümeti yıpratıp, düşürme planları yapıyorlar. Özellikle CTP’ye sormak gerek. UBP’den önce siz hükümetteydiniz, başta DAÜ olmak üzere zarar eden kurumlara yönelik ne gibi çalışmalarda bulundunuz? Bu sorunları aşmak adına ne yaptınız? İktidar sorumluluğunu taşımadan eleştirmek öylesine kolay ki. Muhalefet partilerinin bu insafsızca eleştirileri yalnızca Rumların politikalarına hizmet ediyor. Böylesine iç hesaplaşmalara en çok Rumlar seviniyor. KKTC’de geçtiğimi aylarda mahkemeler süresiz greve gitmişlerdi. Siz hangi hakla adalete darbe vuruyorsunuz? Varoluş masalını ağzınızdan düşürmeyeceksiniz, vatandaşı mahkeme kapılarında mağdur edeceksiniz. Sınav zamanlarında ilkokul, ortaokul, üniversite öğrencilerini sözde toplumsal varoluşunuz için mağdur edeceksiniz. Bu nasıl bir çelişki? Bırakın toplumu kandırmaya çalışmayı bu masallarla,

Devlet kurumlarının öncelikli var olma sebebi vatandaşa hizmet vermektir. Sendikalar çalıştıkları kurumlarda hangi sebeple var olduklarını çok iyi idrak etmeliler. Deyim yerindeyse şapkalarını önlerine koyup, adam akıllı düşünmeliler. Adalet sistemini çökertmekle, hayatı felç etmekle bir yere varamayacaklarını anlayacakları gün yakındır. Bırakın artık ülkemizi peşkeş çektirmeyiz söylemlerini. Vatandaşı mağdur ederek sendikacılık olmaz. İnsanlar artık bu söylemlere itibar etmiyor. Doğu Akdeniz Üniversitesi sırtındaki kamburlardan kurtulduktan sonra eski günlerine doğru yürümeye devam edecektir. Özelleştirme yalnızca DAÜ için değil KKTC’deki zarar eden tüm devlet kurumları için uygulanması gereken bir politika olmalı. Devletin sırtındaki yükler ağır ve bu ekonomik yapının sürdürülebilir olmadığı ortada duran bir gerçek. KKTC sırtındaki kamburlarla yola devam ederse ekonomisinin mevcut durumdan da kötüye gitmesi kaçınılmaz. Toplumun tüm kesimleri, özellikle sendikalar Yunanistan’ın bugün içerisinde bulunduğu durumu ibret almalı. İçi boş varoluş söylemleriyle toplumu kışkırtmak Rumların politikalarına hizmet etmekten başka bir işe yaramaz! Hükümet atılması gereken adımları sendikaların tepkisi ne olursa olsun atacaktır. Muhalif kesimlerin hükümeti düşürme hayalleri yine boşa çıkacak gibi görünüyor. Özelleştirmeler KKTC ekonomisinin düzlüğe çıkması için son derece önemlidir. Artık bu noktadan sonra ne yaparsanız yapın, işlemesi gereken bu süreci engelleyemezsiniz. Herkes için hayırlı olsun.

Uluhan Ceran

BİLGESAM TUİÇ Platformu

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Temsilcisi

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Srebrenitsa Soykırımı Mahkumu Radislav Krstic’in Mektubu

Srebrenitsa’da soykırımın desteklenmesi ve yardım edilmesi suçundan Lahey’de 35...

Trump’ın Ukrayna’da Batı/NATO Barış Gücü Planına Yönelik 10 Engel

Andrew Korybko 10 Obstacles To Trump’s Reported Plan For Western/NATO...

Türkiye-AB İlişkilerinde Kırılma Noktası: AK Parti Döneminde Yaşanan Gelişmeler ve Güncel Durum

Dr. Aziz Armutlu Giriş: Türkiye AB İliskileri Türkiye ile Avrupa Birliği...

Yapay Zeka Diplomasisi: AI Diplomasisinin Yükselen Çağı

The Emerging Age of AI Diplomacy To compete with China,...