Ekim 2013, Güney Kafkasya Bölgesi için kritik bir dönüm noktasına işaret ediyor. Nitekim geçen hafta Azerbaycan’da gerçekleştirilen ve beklendiği gibi İlham Aliyev’in iktidarının sürekliliğini tescilleyen seçimlerden sonra, 27 Ekim’de Gürcistan’da düzenlenecek devlet başkanlığı seçimleri de bölgenin uluslararası sistem bağlamındaki geleceğini öngörebilme noktasında önemli bir role sahip olacaktır. Bu çerçevede Gürcistan’da düzenlenecek devlet başkanlığı seçimlerini daha yakından irdelememiz gerekmektedir.
Bağımsızlığını ilan ettiği günden bu yana Abhazya ve Güney Osetya bölgelerinden kaynaklanan siyasal ayrılıkçılık ile meşgul olan Gürcistan, 1990’ların ilk yarısında yaşanan iç savaşın ardından “de facto” bağımsızlığını ilan eden bu iki bölgenin, Ağustos 2008’de Rusya’nın Gürcistan topraklarına yaptığı fiili müdahalenin ardından, yine Rusya’nın desteği ile bağımsızlıklarını ilan etmeleri sonrası ciddi bir sarsıntı geçirmiştir. Aslında bu olay 2003’te Mihail Saakaşvili önderliğinde başlatılan Avro-Atlantik yanlısı ve Rusya karşıtı Gül Devrimi’nin toplumsal/siyasal meşruiyetini ortadan kaldıran en önemli gelişme olarak görülmektedir. Nitekim bu olaya eklemlenen geniş çaplı yolsuzluk iddiaları, ekonomik gelişimin bir türlü istenen seviyeye ulaştırılamaması ve Rusya’nın artan baskısı gibi faktörler neticesinde 2012 yılında yapılan parlamento seçimleri ile Saakaşvili’nin Birleşik Ulusal Hareket Partisi ciddi bir yenilgiye uğramış ve iktidarı Rusya ile daha dengeli ilişkiler kurulmasından yana milyarder bir işadamı olan Bidzina Ivanişvili’nin önderliğindeki Gürcistan Hayali Koalisyonu’na kaptırmıştır. Bu gelişmenin ardından, devlet başkanlığı koltuğunda oturan Saakaşvili “topal ördek” pozisyonuna indirgenmiş ve Gül Devrimi’nin sona erdiği fiilen tescillenmiştir. 27 Ekim 2013’te düzenlenecek devlet başkanlığı seçimleri, daha önce 2 dönem devlet başkanlığı yapmış olan Saakaşvili anayasa gereği yeniden seçimlere giremeyeceği için Gül Devrimi’nin resmen sona ereceği tarih olarak görülmektedir. Nitekim 1 yıldan bu yana iktidarda bulunan Ivanişvili’nin Gürcistan Hayali Koalisyonu’nun bu seçimleri kazanması ve yürütme noktasında tam bir birliğin ve sorumluluğun oluşması beklenmektedir.
Gürcistan, bağımsızlığını kazandığı 1991 yılından sonra 6. kez devlet başkanlığı seçimlerine gidecektir. Seçimlere girecek adayları yakından irdelediğimizde, Gürcistan Hayali Koalisyonu’nun farklı bir duruş sergileyerek, hareketin önderi ve Başbakan olan Bidzina Ivanişvili’yi devlet başkanlığına aday göstermediğini görüyoruz. Esasında bu, Ivanişvili’nin yaptığı bir tercihtir. Zira Ivanişvili, başbakanın yetkilerini devlet başkanının aleyhine arttıran ve güçlü bir başbakanlık makamı oluşturan değişikliklere imza atmıştır. Böylece Saakaşvili döneminin aksine devlet başkanlığı koltuğu sembolik bir pozisyon haline indirgenmekte ve yürütme sorumluluğu başbakana yüklenmektedir. Başbakanlık pozisyonunu güçlendirecek ve Ivanişvili’yi neredeyse tek yetkili haline getirecek bu düzenleme, yeni cumhurbaşkanının yemin etmesinin hemen ardından yürürlüğe girmiş olacaktır. Gürcistan Hayali Koalisyonu’nun lideri olan Ivanişvili, devlet başkanlığı için Eğitim ve Bilim Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Georgi Margvelaşvili’yi aday göstermiştir. Felsefe alanında doktora sahibi olan Margvelaşvili, İngilizce ve Rusça biliyor ve bu anlamda Ivanişvili’nin üzerinde önemle durduğu siyasal denge unsurunun altını diplomatik anlamda da çizebilecek bir aday profili çiziyor. Gürcistan Hayali Koalisyonu’nda Ivanişvili’nin müttefiki olmadan önce Gül Devrimi döneminin öldürülen başbakanı Zurab Jvaniya’ya en yakın isimlerden biriydi. Jvaniya’nın 2005 yılında öldürülmesinin ardından Saakaşvili tarafından iktidardan uzaklaştırılan Margvelaşvili, bu anlamda Saakaşvili’ye ciddi anlamda kin duymaktadır. Aslında Margvelaşvili’nin Gürcistan Hayali Koalisyonu içerisinde çok popüler bir isim olduğunu söyleyemeyiz. Nitekim onun adı parti tabanına yönelik anketlerde dahi ilk beşte yer almamaktaydı. Savunma Bakanı Irakli Alasaniya, eski Dışişleri Bakanı Salome Zurabişvili ve Enerji Bakanı eski Milan’lı futbolcu Kakha Kaladze dururken Margvelaşvili’nin tercih edilmesinin nedeni ise bu isimlere göre çok daha düşük profilli, kontrol edilebilir, yönlendirilebilir ve liderlik hırsı olmayan bir isim olmasıdır. Zira Bidzina Ivanişvili, gelecekte kendisine sorun yaratacak, kendisi ile rekabete girecek ve bu çerçevede devlet başkanlığı koltuğunu kullanabilecek bir ismi aday yapmak istememektedir. Ivanişvili, Gül Devrimi süresince bir kısmı şimdi kendi koalisyonu içerisinde de yer alan birçok ismin birbirlerinin ayağını kaydırabilmek için ne tür manevralara giriştiğini gördüğü için, düşük profilli bir görünüm arz eden Georgi Margvelaşvili’yi tercih etmektedir. Gürcistan Hayali Koalisyonu iktidara geleli henüz 1 yıl olmuştur. Ivanişvili, seçim öncesi verdiği sözleri yerine getirebilmiş değildir. Ancak bu hareketin toplum içerisindeki popülaritesi devam etmektedir. Gürcistan halkı, bu koalisyona, Saakaşvili’nin gidişi sonrası yürütme anlamında tam bir birlik içerisinde hareket edebilmesi ve projelerini yerine getirip getiremeyeceğini görebilmek için kredi açacağa benzemektedir. Bu nedenle önümüzdeki dönemde Georgi Margvelaşvili’nin devlet başkanlığı koltuğunda oturduğu ancak tüm gücün başbakan Bidzina Ivanişvili’de olacağı bir Gürcistan görmemiz yüksek bir olasılıktır.
Mihail Saakaşvili’nin partisi Birleşik Ulusal Hareket ise, aday olarak eski Dışişleri Bakanı David Bakradze’yi göstermiştir. Bakradze, Gürcistan tarihinde ilk kez ön seçimden geçerek aday olmaya hak kazanan devlet başkanı adayı olarak önemli bir konuma sahip olan Bakradze, Saakaşvili kadar karizmatik olmasa da, siyasal-sistemsel tercih anlamında tıpkı onun gibi AB ve NATO üyeliğine odaklanmış Batı yanlısı bir Gürcistan yaratabilmeyi hedeflemektedir. Adı hiçbir şekilde yolsuzluk iddialarına karışmamış ve kamuoyunca tanınan saygın bir isim olan Bakradze, Rusya karşıtlığını da içselleştirmiş durumdadır. Bakradze, kendi popülaritesini arttırmak ve kendisine ne denli güvendiğini gösterebilmek için Margvelaşvili’ye ikisinin katılacakları bir TV oturumu önerisinde bulunmuş, ancak bu öneri Margvelaşvili tarafından reddedilmiştir. Ne var ki, Bakradze’nin partisi Birleşik Ulusal Hareket’in yolsuzluk iddiaları ve bölünmeler sonrası içerisine sürüklendiği kriz ve halkın Ivanişvili’ye olan desteği nedeniyle, David Bakradze’nin kazanması beklenmemektedir. Hatta Bakradze’nin ikincilik konusunda dahi eski Meclis Başkanı Nino Burcanadze ile yarışacağı düşünülmektedir.
Eski Meclis Başkanı ve Mihail Saakaşvili’nin ezeli düşmanı Nino Burcanadze de bu seçimlerde yarışacak üçüncü önemli isimdir. Devlet başkanlığı koltuğuna oturması halinde Saakaşvili ve ekibini en ağır şekilde cezalandıracağını kaydeden Burcanadze, geçen 1 yıllık süreç içerisinde Gürcistan Hayali Koalisyonu’nun bu yönde yerince adım atmadığını düşünmektedir. Toplum içerisinde ciddi bir saygınlığa sahip olan Burcanadze, eski bir Gül Devrimi taraftarı olmasına karşın, Saakaşvili ile yaşadığı sorunlar nedeniyle bir köşeye çekilmek zorunda kalmıştı. Batı kamuoyunca da yakından tanınan Burcanadze, tıpkı Ivanişvili gibi, Gürcistan’ın AB ile Rusya arasında dengeyi gözetmesi gerektiğini düşünmektedir. Kamuoyu yoklamaları, Burcanadze’nin ikincilik konusunda Bakradze ile yarışacağını göstermektedir.
Bu isimlerin dışında, İşçi Partisi’nin lideri Şalva Natelaşvili, Hıristiyan-Demokratların lideri Georgi Targamadze ve Adil Gürcistan Partisi’nin lideri Sergo Cavahidze de seçimlerde yarışacak önemli isimler olarak görülmektedir. Ne var ki, bu adayların hiçbirinin %5’i dahi geçmesi beklenmiyor. Bu isimler arasında en fazla desteğe sahip olan aday Hıristiyan Demokrat Targamadze olarak görünüyor, ancak anketlere bakılırsa onun alacağı oy oranı dahi %4 seviyesinde kalmaktadır.
Gürcistan Devlet Başkanlığı Seçimleri’nde yarışmak için 23 aday başvuruda bulunmuş ve bunların 4’ü reddedilmiştir. Belirtilen adayların dışında kalan isimler ise fazlaca tanınmış isimler değildir. 3,5 milyonun biraz üzerinde seçmene sahip olan Gürcistan’da, devlet başkanlığı seçimleri çerçevesinde bir sürpriz yaşanması beklenmemektedir. Yani Ivanişvili’nin adayı Georgi Margvelaşvili çok büyük bir sürpriz olmazsa kazanacaktır. Ancak bu galibiyetin seçimlerin ilk turunda gelmesi de beklenmemektedir. Zira ilk turda kazanabilmek için kullanılan oyların salt çoğunluğunun elde edilmesi gerekmektedir. Georgi Margvelaşvili’nin ilk turda %30-35 arasında bir oy oranına ulaşması beklenmektedir. İlk turun ardından düzenlenecek ikinci tur seçimlerde ise Georgi Margvelaşvili’nin kazanması beklenmektedir.
Tıpkı Azerbaycan gibi Gürcistan da Rusya ile Avro-Atlantik Dünyası arasındaki sistemsel/bölgesel rekabetin odağında yer alan ülkelerden biridir. Bu nedenle, bu tarz ülkelerde yaşanabilecek büyük çaplı bir siyasal değişikliğin sinyallerinin seçimlerin çok daha öncesinde alınıyor olması gerekmektedir. Bu sinyalleri, Batı ve Rusya basınından okumak ve takip etmek oldukça anlaşılır bir tutumdur. Ne var ki, ne Azerbaycan’da düzenlenen ve İlham Aliyev’in kazandığı seçim öncesinde, ne de 27 Ekim’de Gürcistan’da düzenlenecek seçime ilişkin bir değişim sinyali gelmemiştir. Bu bağlamda, bölge ile yakından ilgili küresel/bölgesel aktörlerin, Ivanişvili’nin Gürcistan Rüyası Koalisyonu’na, tıpkı Aliyev’in “yönetilebilir demokrasi” anlayışına benzer bir şekilde kredi açtıkları anlaşılabilmektedir.
Dr. Göktürk TÜYSÜZOĞLU
Giresun Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü