ABD ile Rusya arasındaki sistemsel hegemonya-çok kutupluluk rekabetinin en önemli kırılma noktalarından biri olan Güney Kafkasya’da son dönemde ilginç bir müttefiklik ilişkisi gelişmeye başlamıştır. Gül Devrimi’nin ardından ABD ve Rusya arasında dengeyi gözeten dış politika anlayışını değiştiren ve Avro-Atlantik Dünyası’nın sistemsel hegemonyasına eklemlenmeyi ön plana alan Gürcistan, Rusya’nın Güney Kafkasya’daki müttefiki, hatta askeri üssü olarak bilinen Ermenistan ile ekonomik ve siyasal ilişkilerini geliştirme anlayışına yönelmiştir. Üstelik bunu yaparken, Gül Devrimi sonrası Güney Kafkasya özelinde bölgesel bir blok oluşumu içerisine girdiği ve karşılıklı ekonomik bağımlılık ilişkisi geliştirdiği Azerbaycan ve Türkiye’nin kendisine yöneltebileceği tepki dalgalarını da fazlaca önemsememiş ve gündeme getirmemiştir. Hâlbuki bu durum, Güney Kafkasya özelindeki sistemsel fay hattı üzerinde sismik hareketliliğin arttığını gösteren önemli bir dayanak noktası oluşturmaktadır.
Gürcistan’da yaşanan iktidar değişimi, bu ülkenin Ermenistan ile olan ilişkilerinin gelişim seyri içerisine girmesinin en önemli nedeni olarak görülmelidir. Nitekim 2003 yılında yaşanan Gül Devrimi sonrası Gürcistan’da iktidarı ele geçiren ABD ve AB yanlısı Mihail Saakaşvili, 2012 sonbaharında yapılan seçimler sonucunda parlamentodaki gücü ve çoğunluğu Bidzina Ivanişvili’nin liderliğini yaptığı Gürcü Hayali Koalisyonu’na kaptırmıştır. Parlamento seçimlerinde Saakaşvili’nin partisi Birleşik Ulusal Hareket’i ağır bir mağlubiyete uğratan Gürcü Hayali Koalisyonu’nun lideri Bidzina Ivanişvili aynı zamanda başbakanlık koltuğuna da oturmuş ve devlet başkanı Mihail Saakaşvili’yi “topal ördek” durumuna sokmuştur. Parlamento desteğini kaybettiği için özellikle izlenecek dış politika stratejisi bağlamında tamamıyla eli kolu bağlı bir görüntüye bürünen Saakaşvili, 2013 sonbaharında gerçekleştirilecek devlet başkanlığı seçimlerinde de “anayasa gereği” yeniden aday olamayacağı için, Gürcistan’ın önemli bir siyasal dönüşümün eşiğinde olduğu söylenebilir. Zira Saakaşvili, daha önce iki kez devlet başkanlığı seçimine katılmıştır ve üçüncü defa yarışmasına Gürcistan Anayasası izin vermemektedir. Gürcistan’daki siyasal değişim, bu ülkenin Türkiye ve Azerbaycan arasındaki bağlantıyı sağlayan konumu da dikkate alındığında, hem bölgesel hem de Avro-Atlantik Dünyası ile Rusya arasındaki sistemsel mücadeleye farklı bir hava katacaktır.
Mevcut konjonktürde Gürcü Rüyası Koalisyonu’nun lideri olarak Başbakanlık koltuğunda oturan ve sonbaharda yapılacak devlet başkanlığı seçimlerinin favorisi olarak gösterilen Bidzina Ivanişvili’nin yapacağı tercihler, Gürcistan’daki değişimin yönünü çizecektir. Servetini Rusya’da yapmış bir dolar milyarderi olan Ivanişvili, oldukça realist bir dış politika anlayışına sahiptir. Rusya’nın karşı çıkması nedeniyle Gürcistan’ın NATO üyesi olamayacağının bilincinde olan Ivanişvili, Gürcistan’ın toprak bütünlüğünün yeniden sağlanabilmesi ve Gürcü Ekonomisi’nin yaşayabilmesi için Rusya ile olan ilişkilerin iyileştirilmesi, hatta orta vadede müttefiklik düzeyine yükseltilmesi gerektiğini düşünmektedir. Nitekim bir işadamı olarak, Rusya’nın Gürcistan’ın en önemli ihraç malları olan tarımsal ürünler, şarap ve maden suyu gibi ürünlere uyguladığı kota sonucu ülke ekonomisinin ne denli zor bir duruma sürüklendiğinin farkındadır. Ivanişvili, Gürcistan’ın toprak bütünlüğünün yeniden sağlanabilmesi için Rusya’nın Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlığına verdiği desteği çekmesi gerektiğini de görmektedir. ABD’nin diplomatik ve ekonomik desteği sonucu Türkiye ve Azerbaycan ile girişilen bölgesel müttefiklik ilişkisinin devamlılığından yana bir tutum sergilese de, bu ittifakın Rusya’nın aleyhine olabilecek enerji ve ulaştırma projeleri geliştirmesine soğuk yaklaşmaktadır. Zira bu tarz bir girişimin Rusya’nın Gürcistan’a olan baskısını arttıracağını ve ülkesinin bölgesel/sistemsel bir rekabetin parçası haline geleceğini görmektedir. Bidzina Ivanişvili, Gürcistan’ın, Türkiye ve Azerbaycan arasındaki köprü konumunun ne denli önemli olduğunu gördüğü için, bu ülkelerle birlikte geliştirilecek enerji ve ulaştırma projelerinden daha büyük bir pay almasını sağlamaya çalışacaktır.
Gürcistan’a yönelik bölgesel algıyı değiştirme girişimi olarak addedilebilecek inisiyatif, Gürcü Dışişleri Bakanı Maya Panjikidze’nin Erivan’ı ziyareti ile başlamıştır. Gürcistan ve Ermenistan’ın yönelmiş olduğu farklı sistemsel tercihler, iki ülke arasında sorun yaratan ve etnik Ermenilerin çoğunluğu oluşturduğu Gürcistan’ın Samtshe-Cevaheti Vilayeti’ne ilişkin gerginlik ile birleştiği noktada krizi derinleştirmekteydi. Gürcistan’ın Türkiye ve Azerbaycan ile birlikte geliştirdiği ulaştırma ve enerji projeleri eliyle Ermenistan’ın bölgesel izolasyonuna katkı sağlaması ve yine Gürcistan’ın, Rusya’dan Ermenistan’a giden doğalgaz boru hattını özelleştirme hedefini ortaya koyması, Ermenistan’ın Gürcistan’a olan bakışını olumsuz anlamda etkiliyordu. Ne var ki, Panjikidze’nin Erivan ziyaretinde imzalanan antlaşmalar, iki ülke ilişkilerinin gelişim seyrinin hızlanacağını göstermektedir. Gürcistan ile Ermenistan arasındaki sınır kapılarının yenilenmesine yönelik antlaşmaya eklemlenen ortak sınır kontrolü konusundaki uzlaşı ve özellikle ulaştırma alanında yeni projeler geliştirilerek Ermenistan’ın bölgesel izolasyonuna son verme yönünde adımlar atılacağının açıklanması önemlidir. Yine Gürcistan’da yaşayan Ermenilerin “azınlık haklarından” yararlanması yönünde yeni reformların atılacağının belirtilmesi de Samtshe-Cevaheti Krizi’nin ikinci plana atılmaya çalışılacağını kanıtlamaktadır. Antlaşmalar bağlamında ele alınan en önemli hususlardan biri de iki ülkenin ortak pazar aracılığıyla ekonomik bir entegrasyona gitmeyi hedeflediklerini açıklamalarıdır. Kuşkusuz bu girişim özellikle Ermenistan’ı rahatlatacaktır. Ortak pazar girişiminin Rusya’nın ortaya koyduğu Avrasya Ekonomik Birliği Projesi’ne paralel olarak ortaya çıkmış olması, Rusya’nın orta vadede bu ülkeleri Avrasya Ekonomik Birliği’ne entegre etmeye çalışacağını göstermektedir. Zira hem Gürcistan hem de Ermenistan, Rusya’nın Belarus ve Kazakistan ile birlikte başlattığı ve orta vadede Avrasya geneline yaymayı hedeflediği Avrasya Ekonomik Birliği Projesi içerisinde yer alması hedeflenen ülkelerdir. Bu girişimin başarılı olması ve Gürcistan gibi Batı müttefiki olarak bilinen bir ülkeyi de kapsaması, Avro-Atlantik Dünyası’nın Güney Kafkasya’dan soyutlanmasını ve Rusya’nın çok kutupluluk anlayışının mevzi kazanmasını da beraberinde getirebilecektir.
Gürcistan ile Ermenistan arasında geçtiğimiz günlerde varılan antlaşmalar silsilesi, içerik açısından çok büyük bir değişim vaat etmese de, bu ülkenin özellikle Türkiye ve Azerbaycan açısından ne denli önemli bir aktör olduğunu kanıtlama girişimi olarak görülmelidir. Bu girişim, aynı zamanda, çok büyük maliyetlere katlanmadan Gürcistan’ı sistemsel hegemonyasına eklemlemeyi başarmış Avro-Atlantik Dünyası’na verilmiş bir mesaj olarak da görülmelidir. Ivanişvili Hükümeti, Gürcistan’ın bölgesel ve sistemsel değerinin altını çizebilmek ve özellikle ülkenin ekonomik ve siyasal meseleleri bağlamında uluslararası destek alabilmek için farklı bir manevrada bulunmuştur. Bu manevranın özellikle Rusya ve ABD Hükümetleri nezdinde bir farkındalık yaratması beklenmelidir. Zira öncelikle küresel güçler arasındaki rekabeti yansıtan satranç tahtası çerçevesinde bir hamle yapılmalıdır ki, Türkiye de bir parçası olduğu Güney Kafkasya düzleminde ne yönde adım atacağına karar verebilsin.
Dr. Göktürk TÜYSÜZOĞLU
Giresun Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü