Donald Trump Jr., 7 Ocak’ta bu bölgeye bir ziyaret gerçekleştirmiştir. CNN’e yaptığı açıklamada bu ziyareti “biraz eğlence” olarak nitelendiren Trump Jr., “Bir açık hava insanı olarak bu hafta Grönland’a uğrayacak olmaktan çok heyecanlıyım” demiştir (CNN, 2025). Ancak bu ziyaret, babasının bu Arktik bölge için planlarının ne olduğu konusunda spekülasyonları artırmıştır. Donald Trump, ilk başkanlık döneminde de Grönland’ın ABD tarafından satın alınması çağrılarını dile getirmiş ve bu fikri “mutlak bir gereklilik” olarak tanımlamıştır. Başkan seçildiği dönemden sonra yaptığı bir basın toplantısında, “Grönland veya Panama gibi bölgeleri almak için askeri ya da ekonomik zorlamadan kaçınır mısınız?” sorusuna, “Bu konuda hiçbir garanti veremem ama şunu söyleyebilirim: Bunlara ekonomik güvenlik için ihtiyacımız var” diyerek cevap vermiştir (CNN, 2025).
Elon Musk ise bu tartışmaya sosyal medya üzerinden dahil olarak Grönland’ın ABD’ye katılma fikrine desteğini şu ifadelerle dile getirmiştir:
Bu açıklamalar, Grönland’ın geleceğiyle ilgili uluslararası tartışmaların daha da yoğunlaşmasına neden olmuştur.
2022 Hans Adası Barış Anlaşması
Grönland, jeopolitik ve hukuki açıdan önemli bir noktada yer almakta olup, bu statüsü, 2022 yılında Kanada, Danimarka ve Grönland arasında imzalanan Hans Adası Barış Anlaşması ile yeniden gündeme gelmiştir (Blogs LOC, 2022). Hans Adası, 1973 yılından bu yana Kanada ve Danimarka arasında süren bir sınır uyuşmazlığının merkezindeydi. Yaklaşık yarım yüzyıl boyunca çeşitli diplomatik ve sembolik jestlerle süren bu uyuşmazlık, “viski savaşı” olarak bilinen şakalarla dikkat çekmiştir.
Anlaşma, Hans Adası’nın ortasından bir sınır çekilerek paylaşılmasıyla çözülmüştür. Bu durum, taraflar arasındaki diyalog ve çatışmasız müzakerenin önemini vurgulamaktadır. Aynı zamanda, uluslararası hukuk çerçevesinde sınır uyuşmazlıklarının barışçı yollarla çözülmesine dair örnek bir vaka olarak gösterilmektedir.
Hans Adası uyuşmazlığı, sadece bir kara parçasından fazlasını ifade etmektedir. Bu alan, Arktik Bölgesi’ndeki enerji rezervleri ve deniz ticaret yolları gibi stratejik unsurların kontrolü için kritik bir öneme sahiptir. Anlaşma, bu kaynakların ortak kullanımı ve bölgedeki istikrarı sağlama amacını gütmektedir. Özellikle Grönland’ın özerk yapısı dikkate alındığında, Danimarka’nın bu bölgeyle olan ilişkisini hassas bir dengede yürütmesi gerekmektedir.
Grönland ve Danimarka Bağlantısı: Tarihsel Arka Plan
Grönland, 1814 yılında Kopenhag Anlaşması ile Danimarka’ya bağlanmış, ancak bu bağlılık 1953 yılında Grönland’ın Danimarka’nın bir parçası olarak anayasal statü kazandığı yeni bir boyuta taşınmıştır. 1979 yılında özerklik statüsü kazanan Grönland, 2009 yılında genişletilmiş özerklik yasası ile kendi işlerini yürütme yetkisini artırmış, ancak savunma ve dış politika gibi konularda Danimarka’ya bağlılığını sürdürmüştür.
Danimarka-ABD İlişkilerinde Grönland’ın Rolü
Grönland, Danimarka-ABD ilişkilerinde kritik bir unsurdur. İkinci Dünya Savaşı sırasında ABD’nin Grönland’ı koruma altına alarak askeri tesisler kurması, bölgenin jeopolitik önemini ortaya koymuştur. Thule Hava Üssü, Soğuk Savaş döneminde ABD’nin savunma sistemlerinde kilit bir rol oynamış, bu da Grönland’ı Danimarka-ABD ilişkilerinde vazgeçilmez bir unsur haline getirmiştir. Trump’ın Grönland’ı satın alma teklifi, bu ilişkinin çıkar merkezli niteliğini bir kez daha güzler önüne sermiştir.
Trump’ın Grönland Talebi: Ekonomik ve Jeopolitik Stratejiler
2019 yılında ABD Başkanı Donald Trump, Grönland’ı satın alma isteğini dile getirmiş ve bu öneri uluslararası alanda büyük yankı uyandırmıştır. Bu talebin ardında yatan nedenler, büyük ölçüdüe Grönland’ın jeopolitik önemi ve kaynaklarına dayanmaktadır. Trump, dünyanın en büyük adası olan Grönland’ı, ABD’nin Arktik’teki stratejik pozisyonunu güçlendirmek için bir fırsat olarak görmüştür (DW, 2023).
Grönland, zengin mineral kaynakları, enerji rezervleri ve eriyen buzulların açığa çıkardığı yeni deniz yolları ile ekonomik anlamda çekicidir. Bu durum, sadece ekonomik kazancı değil, aynı zamanda askeri stratejileri de etkilemektedir. ABD’nin Thule Hava Üssü, Grönland’da bulunmakta olup, kütlesel savunma stratejilerinin çekirdeğini oluşturmaktadır. Trump’ın önerisi, şaka olarak algılansa da, aslında ABD’nin Arktik’teki etkisini artırma amacına yönelik ciddi bir stratejik hamleyi temsil etmektedir.
Grönland ve Danimarka’dan gelen tepkiler, bu önerinin kabul edilemez olduğunu göstermiştir. Grönland Başbakanı Múte Bourup Egede, “Biz satılık değiliz ve asla olmayacağız” diyerek kesin bir dille karşı çıkmıştır (Ekonomim, 2025). Benzer şekilde, Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen de Grönland’ın geleceğine sadece Grönland halkının karar verebileceğini ifade etmiştir (FT, 2025).
Grönland halkı arasında ise karmaşık bir tepki ortaya çıkmıştır. Bazı gruplar, ABD ile daha yakın ekonomik ilişkilerin fırsatlar yaratabileceğini düşünürken, diğerleri, kültürel kimlik ve bağımsızlık endişeleri nedeniyle bu fikre karşı çıkmıştır (Reuters, 2025).
Toprak Satın Alma: Uluslararası Hukuk ve Tarihsel Örnekler
Toprak satın alma, uluslararası hukukta çeşitli örneklerle karşılaşılan bir uygulamadir. En dikkat çekici örneklerden biri, ABD’nin 1867 yılında Rusya’dan Alaska‘yı 7.2 milyon dolara satın almasıdır. Louisiana Satın Alması (1803) ve Gadsden Anlaşması (1854) gibi örnekler de, ülkelerin toprak kazanma yöntemleri arasında diplomatik yöntemlerin önemini göstermektedir. Ancak modern dönemde böyle bir teklif, bölgesel ve uluslararası dinamiklerde ciddi tartışmalar yaratmaktadır.
Grönland’ın ABD’ye dahil olması, Arktik bölgesindeki jeopolitik dengelerde büyük değişikliklere yol açabilir. ABD, Grönland’ı kontrol ederek, Arktik’teki stratejik varlığını artırabilir ve enerji rezervleri ile deniz yollarını kontrol altına alabilir (Reuters, 2025). Ancak bu durum, Rusya ve Çin gibi bölgede etkinlik göstermeye çalışan diğer aktörlerle gerilimlere neden olabilir. Ek olarak, Grönland’ın zengin doğal kaynaklarının ABD kontrolü altına girmesi, uluslararası enerji piyasalarında yeni dinamikler yaratabilir.
Grönland, hem hukuki uzlaşmalar hem de jeopolitik çıkarlar açısından stratejik bir noktadadır. Hans Adası Anlaşması, diplomasi ve hukukun gücünü gösterirken, Trump’ın Grönland’ı satın alma isteği, bölgenin ekonomik ve askeri değerini bir kez daha güzler önüne sermiştir. Grönland’ın geleceği, yerel halkın siyasi tercihleri, bölgesel ekonomik gelişmeler ve uluslararası aktörlerin stratejileriyle şekillenecektir. Bu durum, bölgenin uluslararası hukuk ve diplomasi açısından bir laboratuvar olmaya devam edeceğini göstermektedir.
Kaynakça
Blogs LOC. (2022). The Hans Island Peace Agreement between Canada, Denmark, and Greenland. Retrieved from https://blogs.loc.gov/law/2022/06/the-hans-island-peace-agreement-between-canada-denmark-and-greenland/
DW. (2023). Why Greenland? Trump eyes control of world’s biggest island. Retrieved from https://www.dw.com/en/why-greenland-trump-eyes-control-of-worlds-biggest-island/a-71248164
Ekonomim. (2025). Grönland Başbakanı’ndan Trump’a yanıt: Satılık değiliz. Retrieved from https://www.ekonomim.com/dunya/gronlandi-abd-topraklarina-katmak-isteyen-trumpa-gronland-basbakanindan-yanit-satilik-degiliz-haberi-788507
Financial Times (FT). (2025). Greenland ‘not for sale’, says Danish PM after Donald Trump call for US to buy it. Retrieved from https://www.ft.com/content/e6c351ab-b41e-4e53-b6db-18d6c3e9ab4c
Reuters. (2025). Greenland greets Trump interest with MAGA caps but mixed feelings. Retrieved from https://www.reuters.com/world/europe/greenland-greets-trump-interest-with-maga-caps-mixed-feelings