“Great Decisions in Foreign Policy”, Amerika Birleşik Devletleri’nin günümüzde karşılaştığı meydan okumaları ele alan bir belgesel serisidir. Serinin 11. sezonunun 6.bölümü olan “Competing For Influence: China In Latin America”, Latin Amerika’da artan Çin yatırımlarını ele almaktadır. 13 Şubat 2020’de yayınlanan bölüm, Latin Amerika’da Çin yatırımlarını anlatan az sayıda araştırmalardan biri olmasının yanı sıra, bölgedeki Çin yatırımlarını Latin Amerika, Amerika Birleşik Devletleri ve Çin perspektifinden inceleyerek konuya objektif bir şekilde yaklaşmaktadır. Bunun yanı sıra, belgeselde bazı ABD Senatörleri, Dünya Bankası’nın eski Başkan Yardımcısı, Meksika’nın eski Çin Büyükelçisi ve Panama’nın eski Başbakanı gibi önemli isimlerle röportajlar yapılarak farklı görüşlere yer verilmiştir.
Bölüm, 2017 yılında Çin’in Panama ile diplomatik ilişkiler kurmasıyla başlar. Orta Amerika’da Çin ile diplomatik ilişki kuran ikinci ülke olan Panama’yı, Dominik Cumhuriyeti ve El Salvador takip eder. Çin’in bu ilişkilerden yalnızca ekonomik bir beklenti içerisinde olmadığı, aynı zamanda özellikle Tayvan’ı tanıyan ülkelerle yakınlaşarak, Tayvan’ı yalnızlaştırma politikası izlediği vurgulanır. Çin’in Latin Amerika açılımının, “Kuşak ve Yol Girişimi” politikası kapsamında Asya ve Afrika’da uyguladığı diğer yatırımlarla benzerlik gösterdiğine dikkat çekilir. Belgeselde ABD’nin farklı eyaletlerinden senatörler Çin’in Latin Amerika yatırımlarının kıtadaki devletler için tehlike arz ettiğini ve bölgede faaliyet gösteren birçok şirketin devlete ait işletmeler olduğunu belirtmiştir. Böylelikle belgeselde ABD’nin Latin Amerika’daki Çin yatırımlarına karşı kuşkulu yaklaştığının altı çizilmiştir.
Çin, bölgede öncelikle Ekvador ve Venezuela gibi sol hükümetlerle ilişkiler kurmuş, daha sonra Latin Amerika’da yer alan onlarca devletin özellikle ulaşım ve enerji sektörlerine yapılan yatırımlara imza atmıştır. Anlatıcı, Çin Başkanı Xi Jinping’in defalarca kez Latin Amerika’yı ziyaret ettiğini ve bu ziyaretler sonucu birçok ikili anlaşma ile elini güçlendirdiğini vurgulamıştır. Çin, halihazırda, Brezilya’nın en büyük ticaret ortağıdır. Çinli şirketler bölgede Arjantin gibi birçok ülkenin demiryolu ve ulaşım projelerinde etkin bir rol oynamıştır. Böylece hem Latin Amerika ülkeleri hem de bu altyapı projeleriyle taşınacak ürünlerin alıcısı olan Çin, bu ticaretten kazanç sağlamaktadır. Pekin hükümeti genellikle Latin Amerika’da Batılı şirketlerin desteklemedikleri projeleri üstlenerek bölge devletleri için güçlü bir alternatif haline gelmiştir.
Belgeselin ilk kısmında Latin Amerika’da Çin yatırımlarının olumlu yanlarından bahsedilirken bir sonraki kısımda madalyonun diğer yüzü açığa çıkmaktadır. Anlatıcının röportaj yaptığı kişiler, Latin Amerika’da gerçekleştirilen bazı Çin yatırımlarının aslında çok da gerekli olmadığını ve bu yatırımların önemli bir parçası olan girişimcilerin yolsuzluk ve rüşvet suçlamalarıyla karşı karşıya olduklarını aktarmışlardır. Çin yıllardır Batılı ülkeler tarafından sömürülen bu devletler için iyi bir iş ortağı olarak gözükse de Çin’in daha önceden benzer yatırımlar yaptığı ülkelere bakıldığında, Latin Amerika ülkelerini bekleyen zorluklar açıkça anlaşılmaktadır. Çin’in borç verdiği birçok ülke bu borçları ödeyecek potansiyele sahip değildir. Fakat yine de bu durum Çin’in yatırımlarını yavaşlatmaktadır.
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump, bütün bunları Çin’in borç tuzağı politikasının bir parçası olarak görmektedir ve borçlarını ödeyemeyen ülkelerde Çin’in politik nüfuzunu arttıracağı tezini savunmaktadır. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, 2019 yılında Şili’yi ziyaret ederek Çin etkisi ve yatırımlarına karşı ihtiyatlı davranmaları gerektiği konusunda uyarılarda bulunmuştur. Belgeselde bazı Amerikalı karar alıcıların Çin yatırımlarını açık bir şekilde düşmanca ve kötü niyetli olarak nitelendirdiği konuşmaları görülmektedir. ABD’nin, “arka bahçesinde” gerçekleşen bu gelişmelere karşı huzursuz olduğu aşikârdır.
Çin yatırımlarına Latin Amerikalı yöneticiler ve halk tarafından bakıldığında ise her şey çok daha açık ve nettir. Latin Amerika ülkeleri, kıtada bir boşluk olduğunu düşünmektedir. ABD’nin Latin Amerika’ya azalan ilgisinin ardından, bölge bu boşluğu doldurmak zorundadır. Mevcut uluslararası sistemde ABD’nin en büyük rakibi olan Çin’in Latin Amerika yatırımları kıtadaki devletlerin ilgisini çekmiştir. Washington, Latin Amerika devletlerini Çin etkisine ve yatırımlarına karşı dikkatli olmaları konusunda uyarsa da Latin Amerika için bir alternatif sunmamaktadır. Bu nedenle kıtadaki bazı devletler, kuzey komşularından gelen bu uyarıları ciddiye almamaktadır.
2018 yılında, Kongre ABD’nin Çin ile tüm dünyada mücadele edebilmesi için BUILD yasasını kabul etti. Bu yasa, Trump yönetiminin özel sektör fonlarını uluslararası gelişmelere yönlendiren bir devlet kurumu oluşturmasının yolunu açtı. 2019 yılında ABD Uluslararası Kalkınma Finansmanı Kurumu oluşturuldu. Bu kurumun amacı, 90’dan fazla ülkede faaliyet göstererek en çok ihtiyaç duyan ortaklara uygun fiyatlı konut, su ve altyapı sağlayarak ABD dış politika ve kalkınma hedeflerini genişletmekti.
Belgeselin son kısmında anlatıcı, artan Çin yatırımlarının ABD ve Çin arasında rekabet veya işbirliği doğurma ihtimali olduğundan bahsedip son olarak ekler: Bu gelişmeler neye sebebiyet verirse versin Amerikalı karar alıcılar Çin’in dünyanın her köşesinde yükselişi ile mücadele etmek zorundadır ve bu bölgelere artık ABD’nin “arka bahçesi” de dâhildir.
Abdülsamed DAŞDAN
Latin Amerika Staj Programı