Serbest Kürsü’de Hevi(umut) LGBTİ aktivistlerinden HDP’nin Kadıköy’den belediye meclis üyeliğine aday gösterdiği Asya Elmas ve Nor Radyo’da “Tutsakların Sesi” programını yapan Rosida ile, genelde LGBTİ bireylerin özelde ise Kürt eşcinsellerin sorunları, talepleri, aktif siyasete katılımları üzerine konuştuk.
Hevi LGBTİ aktivistleri Asya Elmas ve Rosida’ya bu keyifli röportaj için teşekkür ederiz.
“İSTANBUL’DAKENDİMİ BULDUM, KENDİMİ YAŞIYORUM”
Asya Elmas kimdir?
Mardinliyim. 1981’de Mardin Kızıltepe’de doğdum. 12 yaşındayken ailemle beraber Gaziantep’e göç ettik. 2000 yılında İstanbul’a geldim. İstanbul’a geldikten sonra zaten kimliğimin farkındaydım değişim sürecine girdim. 14 yıldır da trans kadınım.
Trans kadın nedir?
Açık hali şu, bir erkek bedeninde doğuyorsun ama kadın ruhuna sahipsin. Değişim sürecinden geçiyorsun. Saçlarını uzatıyorsun, göğüslerini yaptırıyorsun, sakalından kıllarından kurtuluyorsun ve trans kadın oluyorsun. Travesti ve transeksüel birbirinden ayrı. Ama devlet travesti kelimesini terörize ettiğinden dolayı artık LGBT hareketi CD(crossdreser), travesti, transeküel, trans erkeklerin hepsine trans diye hitap ediyor. Daha kapsayıcı bir tanımlamayı tercih ediyor.
Cinsel yönelim ve cinsel kimlik arasındaki fark nedir?
Trans kadın, trans erkek, travesti birer cinsiyet kimliğidir. Gay, lezbiyen, biseksüel ise cinsel yönelimdir.
Cinsel kimliğinizin farkına varıp değişim sürecine girmenizi etkileyen faktörler nelerdi?
Ben kendimi bildim bileli transtım. İstanbul’a gelip de değişim sürecine girmekle trans olmadım. Çocukluktan beri bu kadın duygularına sahiptim.
İstanbul’a gelip değişim sürecine girdikten sonra en çok karşılaştığınız sorun neydi?
İstanbul’da kendi kimliğimle kendi ayaklarımın üstünde durup varolmaya karar verdim. Ama isterdim ki çocukluktan itibaren değişim sürecine gireyim, horman kullanayım. Ama o yaşta daha tam olarak kendini çözemiyorsun. Doğru mu yanlış mı karar veremiyorsun onun karmaşası içindesin. Bilinçli şekilde hareket etmek en mantıklısı. 20 yaşlarında insanın dünyaya bakışı, ruh hali, istediği hayatı daha iyi kavrayabilmesini sağlıyor.
İstanbul sizin için ne ifade ediyor?
İstanbul’da kendimi buldum, kendimi yaşıyorum burada.
“EN TEMEL SORUNUMUZ YAŞAM HAKKI”
Lgbti bireyler olarak karşı karşıya kaldığınız temel sorunlar neler?
Barınma, sağlık ve istihdam. Ama aynı zamanda bizim yaşam hakkımız elimizden alınıyor. Toplumda daha çok yaşama hakkımız için mücadele ediyoruz. Birçok LGBTİ arkadaşımız aile ve toplum içinde, ve devlet tarafından psikolojik, fiziksel şiddete maruz kalıyor cinayete uğruyor. O nedenle en temel sorunumuz yaşam hakkı.
Homofobi nedir?
Homofobi ve transfobi, bireyin bir homoseksüelden veya bir transtan nefret etmesi, nefret söylemlerinde ve davranışlarında bulunması. Örneğin sokakta yürüdüğümde bir erkeğin bana “ahmet abi“ demesi, ya da “askerliğini nerde yaptın“ demesi transfobidir. Bir gay arkadaşımız sokakta yürüdüğünde onun gay olduğunun farkında vardıktan sonra alay edilmesi, fiziksel saldırıda bulunulması, yaşam alanlarından itilip, dışlaması homofobidir.
HeviLGBTİ olarak 22 Eylül 2013’te bir manifesto ile kuruluşunuzu beyan ettinz. HeviLGBTİ neden kuruldu?
Asya Elmas: Hevi LGBTİ olarak İstanbul’da kurulmamızın en büyük amacı Kürdistan’lı Kürt LGBTİ bireylerin bir araya gelmesi, tanışması, yaşadıkları sorunlar için çözümler üretebilmesidir. LGBTİ açık kimliklerimizle Türkiye’de olduğu gibi Kürdistan’daki homofobi ve transfobi ile mücadele etmek için kurduk.
“BABASI TARAFINDAN KATLEDİLEN ROŞİN ÇİÇEK GERÇEĞİ VAR”
Keskesor ve Hebun gibi Kürt illerinde oluşturulan LGBTİ oluşumlarıyla ilişkileriniz nasıl? Ayrıştığınız ve ortaklaştığınız konular neler mesela?
Asya Elmas: Biz Hevi LGBTİ hareketi olarak İstanbul menşeliyiz. Onlar Diyarbakır‘dalar. Diyarbakır’daki bir LGBTİ oluşumunun İstanbul veya başka yerlerde yaşanan olaylara müdahale edebilmesi çok zor. Bizim isteğimiz herkesin yaşadığı yerelde LGBTİ insiyatifi, veya derneği kurabilmesi topluma, siyasi partilere ve devlete sesini duyurabilmesidir.
Rosida: İstanbul’da 3 tane resmi dernek var. Daha fazla olması LGBT hareketi için avantajdır. Hevi LGBTİ Gezi’den sonra bir platform haline geldi. Biz Kürdistanlı eşcinsellerin açık kimlikle politika yürütmesi gerektiğini düşündük. Çünkü 2 Temmuz 2012’de babası tarafından 17 yaşında, cinsel yöneliminden dolayı katledilen bir Roşin Çiçek gerçeği var. Özellikle kendi açımdan onun ölümünden sonra Kürdistan’da bu politikayı yürütmemiz gerektiğini düşündüm. Hevi olarak hepimiz Kürt Özgürlük Hareketinin verdiği mücadele de eksik kalan bu mücadeleyi bizim yürütmemiz gerektiğini düşündük. Genel olarak LGBTİ bireyler, özel olarak da Kürdistanlı eşcinseller politikasını yürütüyoruz.
“YAŞANAN VE YAŞANACAK OLAN HAK İHLALLERİNE KARŞI BİRLİKTEYİZ”
Asya Elmas: Çok fazla Kürt LGBT bireylerinin olduğu bu şehirde Kürdistanlı LGBT bireylerin sorunlarını gündem alan bir oluşumun şart olduğunun farkındaydık. Keskesor ve Hebun oluşumlarıyla sıkı ilişki içindeyiz. Roşin Çiçek davasını Türkiye ve Kürdistan’daki LGBTİ dernek ve oluşumlarının aktivistleri olarak takip ettik. Neticede hem LGBTİ aktivistlerinin, insan hakları savunucularının mücadelesiyle baba ağırlaştırılmış müebbet, amcalar müebbet hapisle cezasına çarptırıldı. Türkiye tarihinde ilk defa cinsel yöneliminden dolayı katledilen bir insanın katilleri bu kadar ağır cezalar aldı. Bütün LGBTİ oluşumlar olarak yaşanan, yaşanacak olan hak ihlallerine karşı birlikteyiz.
“KÜRDİSTANLI EŞCİNSELİM DEMEK GERÇEKTEN ZORDUR”
Rosida: Sonuç olarak oluşumumuzdan sonra Kürt Özgürlük Hareketi‘nin kurumlarından ve toplumun her kesiminden insanlar bizimle irtibata geçti. Özellikle Kürt toplumunda da eril zihniyet var ve bizden eşcinsel çıkmaz mantığını kırmak için çıktık. Toplumsal her eylemde ve mitinglerde artık insanlar bizi gördü. Ve gitmediğimiz eylemlerde Hevi nerde nerdesiniz diyenler oluyor. Aslında temel amacımız sokak politikası yürütüp, toplumun vicdanına dokunmak ve o insanlara biz de varız demek. En basiti 1 Eylül’de biz acaba anaların tepkisi bize ne olur diye düşünüyorduk ve analar orda bizimle ekmeklerini paylaştı. Bu çok güzel. Mesela Asya bunu daha iyi bilir. Kürt olduğunu cinsel kimliğinden dolayı söyleyemezken şimdi onurlu bir şekilde “ben hem Kürdistanlıyım, hem eşcinselim hem transım“ diyebiliyor. Bu toplumun içinde de bu insanlar varlar demek için mücadele ediyoruz. Kürdistanlı eşçinselim demek gerçekten zordur. İnkar edilmiş ulusal bir kimliğin var toplumsal olarak bir çok acı yaşamışsın senin cinsel kimliğin ne olursa olsun baskıya maruz kalıyorsun. Bu kadar kargaşanın savaşın olduğu bir yerde bu kimliği de gündemleştirmek daha zor.
“TOPLUM DEĞİŞİRSE HEVİ LGBTİ’YE GEREK KALMAZ”
HeviLGBTİ olarak manifestonuzda da Gezi’ye atıf yapıyorsunuz. Geziden önce ne yapıyordunuz, ne oldu da Gezi eylemlerinden sonra böyle bir oluşum ortaya çıktı?
Asya Elmas: Gezi’den önce de, şimdi Hevi aktivistlerimizden olan Ercan, Mehmet yine LGBT hareketinin içinde varlardı. Ama Gezi’de benim ve diğer arkadaşlarımızn katılmasıyla baktık ki LGBT aktivistlerinin yarısı Kürt, Kürdistanlı ama bunu açıktan dile getirmiyorlar. Gezi’de yaşadığımız o güzel deneyimler beni çok etkiledi. Mesela bizim çadırımız vardı. Masamızda yiyecek içecekler vardı insanlara ikramlarda bulunuyorduk. Herkes yanımıza gelip giderken uzaktan bir çocuk bizi seyrediyor ama bi türlü yanımıza yanaşmıyordu. Fiziksel görüntüsünden Kürt olduğunu anladım zaten kan çeker ya. Baktım uzakta duruyor. Ben de Kürtçe konuştum onunla, buraya gel arkadaş dedim. Ben Kürtçe konuşmaya başlayınca baktım çocuk daha sıcak davranmaya başladı. Buyur ne istersen al ikramımızdır dedim. Böyle olunca çok hoşuna gitti ve biraz sohbet ettik. Orda onunla Kürtçe konuşmam, Kızıltepeli olduğumu söylemem sıcak davranmamdan sonra o genç arkadaşın daha farklı yaklaşması ve bunun gibi bir çok olayla karşılaşmamız bize şunu gösterdi: eğer İstanbul’da bir mücadele vereceksek LGBTİ açık kimliğimizle mücadele vermemiz gerektiğinin kanısına vardık. LGBT olunca sanki Kürtlerden LGBT olmaz gibi bir algı vardı. Biz artık yer gök bilsin ki Kürdistanlı LGBTİ‘ler vardır demek istedik. Artık Türkiye’deki bütün LGBT örgütleri aktivistleri biliyor Hevi’yi.
Rosida: Hevi Kürt LGBT diye anlaşılıyor, evet Kürdistanlı eşcinsellerin oluşumu ama yanlış anlaşılmasını istemeyiz. Bizim Çanakkaleli Türk, Selanik göçmeni, Rum, Ermeni arkadaşlarımız da var sadece Kürt ve sünni LGBT’lerin bir araya geldiği bir şey değil. Dersimli Alevi arkadaşlarımız da çalışamların içinde. Ben Gezi’den önce LBGT hareketinin içinde yoktum. Bu kimliğimin bilincindeydim ama açık bir politkasını yürütmüyordum. Kandıra’da cezaevindeydim bir dönem. İlk mücadelem de Roşin’nin katlediğildiği dönemde başladı. Adalet Bakanlığı’na, Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na sürekli yazılar yazdım bu konuda. Aslında içerdeyken de bir gün dışarı çıkarsam yürütebileceğim bir politik mücadele alanı bu alan olacaktır diye kararımı vermiştim. Ve Hevi de gerçekten bir umut oldu. Hevi olmasa ben Asya’yı tanımazdım.
Asya Elmas: İnsan haklarını kendine dert edinen, eşitlikçi, özgürlükçü, demokrat, adil bir yaşamdan, yönetimden yana olan herkes Hevi LGBTİ de yer alabilir.
Rosida: Kürt toplumunu, özellikle demokrat, sosyalist dediğimiz o kurumları, siyasi alanı, biraz zorlamak istedik. Temel çıkış noktamız buydu yani. Toplum değişirse Hevi LGBTİ’ye gerek de kalmaz.
“ELİNE OJE SÜRÜNCE ERKEKLİK ÖLÜYOR”
İstanbul, İzmir ve Ankara gibi büyük şehirlerin dışında ve özellikle Kürt illerinde nasıl bir fark oluşuyor LGBTİ bireylerin sorunları açısından?
Asya Elmas: Bence bütün şehirlerde aynı. İstanbul’da Şişli, Beyoğlu, Nişantaşı, Bebek, Etiler’i çık, Gaziosmanpaşa, Bayrampaşa, Esenler, Bağcılar’a gittiğimiz zaman sanki ayağıma kırmızı halı mı seriyorlar. Gene aynı zorluk, ötekileştirme, dışlama, nefret söylemi, baskı, fiziksel şiddet var.
Rosida: Ben Asya’dan biraz farklı düşünüyorum bu konuda. Evet yaratılan gettolarda da baskı var. Ama mesela ben Diyarbakır Bilmil’deyken kimliğimi açıkça söyleyemezdim en basitinden oje süremezdim.
Asya Elmas: Ama bütün kırsal bölgelerde aynı durum var. İç Anadolu’nun, Ege’nin, Karadeniz’in bir köyüne de gitsen aynı şeyleri yaşarsın. Şehirleşmekle alakalı biraz. Daha kozmopolit, her kesimden insanın yaşadığı tırnak içinde modern insanların yaşadığı mahallelerde bir nebze de olsa daha rahatsın. Ama muhafazakar, milliyetçi insanların yoğun olduğu mahallelerde yaşam hakkı verilmiyor sana.
Rosida: Şunla da alakalı olabilir. Kent yaşamında, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın, Kapitalizm’in getirdiği kar-zarar ilişkisi, bana zararı yoksa ne hali varsa görsün anlayışı var. Ama muhafazakar yerlerde sen oje sürünce insanlar “sen ne biçim erkeksin, böyle erkeklik mi olur, bir erkeğe bu yakışır mı, günahtır” diyorlar. Eline oje sürünce erkeklik ölüyor. Çünkü toplumun kutsallaştırdığı erkek vuran, kıran, otoriter erkek.
Nerelerde daha fazla ayrımcılığa ve dışlanmaya maruz kalıyorsunuz?
Asya Elmas: Her yerde valla. Özellikle translar bu ayrımcılığı iliklerine kadar yaşıyor. Sokakta yürüdüğünde, otobüse bindiğinde, marketten alışveriş yaparken, sinemaya gittiğinde, devlet dairesine gittiğinde, okula gittiğinde. Zaten bir çok trans okula gidemiyor. Mesela Yeditepe Üniversitesi’nde kadın forumu vardı. Onun için davet edilmiştim ve bir trans kadının yaşadığı sorunları anlatacaktım. Ama trans olduğum için okulun kapısından bile içeri giremedim. Beni davet eden arkadaşlar görevlilerle tartıştılar. Ama içeri alınmadık. Gerekçe olarak siyasi kimliğimden dolayı almadıklarını söylediler ki biz okula siyasi hiç bir şeyle gitmedik. Bariz bir transfobi ile karşılaştım. Üniversiteyi ve güvenlikçilerini sosyal medya üzerinden deşifre ettik. Yani ayrımcılıkla hayatın her alanında karşılaşıyoruz.
Rosida: Özellikle Asya ile otobüslerde başka yerlerde dolaştığımızda aslında ne kadar zor olduğunu öğendim. İnsanların o bakışlarını, yaklaşımlarını gördüm. Bunu daha iyi anlamak adına oje sürdüm. Mesela yanımda boş yer var otobüste ama ayaktaki kişi oturmuyor yanıma, başka yer boşalınca oraya oturuyor. Sanki yanına oturunca bulaşıcı hastalığın varmış ona bulaşacakmış gibi o psikolojiyi hissediyorsun. Yani her yerde bunlara maruz kalıyoruz. Ama Gezi’den sonra özellikle üniversitelerde, hatta Mersin, Kars, Gazianetep, Maraş gibi birçok farklı illerde örgütlenmeler ortaya çıktı. Bizi umutlandıran ve durumdan kurtaracak olanın da bu örgütlenmeler olacağını düşünüyorum.
Aynı zamanda Hdp’den Kadıköy Belediye Meclis üyesi adayısınız. LGBTİ bireylerin siyasete, yerel seçimlere katılması fikri nasıl oluştu?
LGBT adaylığımız şöyle gelişti. Gezi sürecinden sonra Siyasi Talepler ve Katılım Platformu altında toplantlar düzenledik. İstanbul’daki bütün dernek, üniversite oluşumları ve bireysel aktivistlerin katıldığı toplantılar gerçeletirdik. O toplantılarda Gezi’nin bizde yaratmış olduğu pozitif havayı nasıl değerlendirebiliriz, nasıl daha olumlu bir hale getirebiliriz diye düşünelerimizi ortaya koyuyurduk. Ve önümüzde bir yerel seçim vardı. Yerel seçimlerde ne yapabiliriz? LGBTİ adaylarımız mı olacak, yoksa LGBTİ dostu adayları mı destekleyeceğiz? Ben her zaman kendi öz mücadelemizden yana olduğum için, LGBTİ dostu adaylar zaten var ama bir de LGBTİ adaylarımız olsun istedim. Çünkü benim yaşadığım sorunları, zorlukları ancak benim kimliğime sahip bir insan anlayabilir. O nedenle siyasette de bizi temsil edecek bireylerin olması gerektiğini düşünüyorum.
“KİMLİĞİMİZİ TANIMAYAN DEVLET MEKANİZMASINI ALT ETMEK İSTİYORUZ”
LGBTİ bireylerin yerel yönetimlere katılımı, siyasette görünür olması neden önemli sizce?
Belediye meclislerine girerek bizim kimliklerimizi tanımayan devlet mekanizmasını alt etmek, kimliğimizi kabullendirmek istiyoruz. En önemlisi de yereldeki belediye hizmetlerinden eşit şekilde yararlanabilmemiz için belediye meclisleride olan arkadaşlarımızın haklarımızı dile getirmesi gerekiyor. Belediyelerin imkanları çok fazla ama biz bunun farkında değiliz. Biz LGBTİ bireyler olarak neden bu hizmetlerden kaynaklardan yararlanmayalım. Bizim yapmak istediğimiz de belediyelerin içine girip hem bu devlet mekanizmalarına kimliklerimizi kabul ettirmek, LGBTİ bireylerin görünürlüğünü arttırmak hem de belediyede çalışan bireylerden başlayarak homofobi ve transfobiye karşı farkındalık çalışmalarını bütün kente yaymak.
Peki neden HDP?
Çünkü HDP candır, hevi(umut)dir. Biz Hevi LGBTİ olarak zaten HDP kurulmadan önce 22 Eylül’de HDK(Halkların Demokratik Kongresi) bileşeni olduk. HDK bileşeni olduktan sonra çalışmalarına katılmaya başladık. Biz HDK Beyoğlu binasında Hevi’yi anlattığımızda HDK’den arkadaşlar siz HDK’yi anlattınız zaten dediler. E dedik o zaman tam yerimize gelmişiz yani.
Rosida: HDP kurulmadan önce 3 yıllık bir HDK var. Demokratik kültür dediğimiz o yeni siyaset tarzını HDK tabandan oluşturmaya çalışıyordu. Ve baktığınızda HDK’nin bayrağı da gökkuşağıdır. HDP de gerçekten toplumda mevcut düzen siyaseti içinde olmayanların sesi oluyor. LGBTİlerin, Ermenilerin, Pomakların, Çerkezlerin… Kürtlerin zaten yıllardır sesini çıkara çıkara boğazı yırtıldı artık. Tüm toplumsal muhalif kesimlerin birleştiği bir yer. Gelin bize katılın, çatının altına girin değil, gelin beraber siyaset yapıp sorunlarımızı çözelim diyen bir parti olduğu için HDP.
Asya Elmas: HDP’nin en sevdiğim tarafı da herkes kendi varolduğu gibi, kendi kimliğiyle orada yer alıyor. Ve kadınlara çok fazla değer veriliyor. Bence HDP Türkiye’deki muhalefet eksikliğini doldurdu. Gelecekte ben inanıyorum ki Türkiye’nin en büyük muhalif partisi olacak.
CHP ve TKP’nin de LGBTİ adayları var bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Asya Elmas: TKP’nin adayını hiç görmedim tanımıyorum. CHP’nin gösterdiği adayları kesinlikle destekliyoruz. Konu LGBTİ olunca CHP’nin içinde de mücadele edecek insanların olması gerekiyor.
Rosida: LGBTİ hareketi seçimlere ilişkin olarak biraz partiler üstü düşünüyor. Ama Asya’nın dediği gibi yürüttüğümüz mücadelenin partiler içine girmesi önemlidir. CHP’nin içindeki arkadaşların işlerinin daha zor olduğunu düşündüğüm için gerçekten onları tebrik ediyorum.
Peki adaylıklarınıza tepkileri nasıl değerlendiriyorsunuz? Özellikle Hüdapar’ın genel başkanının mitingde LGBTİ adaylarla ilgili sözleri…
Asya Elmas: Diyarbakır mitinginde açık açık bize sapık dediler. Hedef göstersinler umrumuzda değil. Kürdistan’a dair yapacakları siyasetleri yok bizim üzerimizden siyaset yapıyorlar. Onlar kim ki bizim hakkımızda konuşuyorlar.
Rosida: Kürdistan’a dair bir şey yapmadıkları gibi köstek oluyorlar. En son bir yerde yazdılar “ibneler Kürdistan’dan defolun”. Sanki babalarının malıymış gibi bir algıları var. Aslında ailelerin kendi çocuklarını öldürmelerine, yaşanacak cinayetlere zemin hazırlıyorlar. Biz de bir basın açıklaması yaptık bu konuda. Oluşacak herhangi bir cinayetin sorumlusu sizsiniz ve eğer siz Allah’a, Allah’ın gücüne kudretine inanıyorsanız, Allah’ın herkesi her şekilde yaratabileceğine inanmanız lazım. Eğer ki biz günah işliyorsak, günahkarsak bunun hesabını siz soramazsınız. Bunu soracak olanın kim olduğu belli: Allahu Teala’dır. Asya’nın dediği gibi aslında başta biz hiç ciddiye almıyorduk bunları ama bizler üzerinden politika yapmaları, hakaret etmeleri üzerine biz de gerekli cevabı açıkça verdik.
HeviLGBTİ umutlu mu peki ?
Asya Elmas: Hevi artık Ercan, Mehmet, Giray, Mert, Poyraz falan değil, Hevi artık bir kitlenin sesi haline geldi. Kendi halkımız olan Kürtler de bizi tanıdıkça benimseyip alışıyorlar. Her geçen gün daha olumlu ılımlı olaylarla karşılaşıyoruz. Sebahat Tuncel’in bir lafı hiç aklımdan çıkmıyor. Sen yoksan hakların yoktur, sen kendin ve hakların için mücadele etmezsen kimse senin için mücadele etmeyecektir. Mücadele ediyoruz ve umutluyuz.
Rosida: Biz öncelikle kendi Hevi mücadelemizden kaynaklı olarak umutluyuz. Hetereksüel bir erkeğin de “Kürdistan vardır Eşcinseller vardır” sloganını atması, gökkuşağı bayrağını asması, taşıması bunlar umut verici.
Fotoğraflar için Şeyda Ayaz’a teşekkürler.
Röportaj 20 Mart 2014 tarihinde TUİÇ Organizasyondan Sorumlu Başkan Yardımcısı Çiğdem Kapan tarafından gerçekleştirilmiştir.