Irak’ta son bir yıl içerisinde yaşanan gelişmeler, siyaset ve güvenlik durumundaki belirsizlik, Irak’ın geleceğini de etkileyecek düzeye ulaşmış görünüyor. Irak’taki belirsizlik ortamı, 2008’de Irak ile ABD arasında imzalanan ABD güçlerinin Irak’taki statüsünü düzenleyen anlaşmaya ilişkin takvim konusunda da yaşanıyor. Yapılan anlaşmaya gör;, ABD askerlerinin tamamının 2011’in Aralık ayında çekilmesi öngörülürken, mevcut konumdaki 47 bin askerin tamamının evlerine dönmeyeceği neredeyse kesin gibi.15-20 bin Amerikan askerinin Irak’ta kalması ve Irak güvenlik güçlerine eğitim vermesi bekleniyor.
Her ne kadar Irak Başbakanı Nuri El-Maliki, Irak güvenlik güçlerinin Irak’ı kontrol altında tutabilecek seviyeye geldiğini ifade etse de özellikle güvenlik konularından sorumlu Iraklı diğer yetkililer ve bazı siyasi gruplar, Irak Ordusu’nun halen yeterli seviyeye gelmediğini savunuyor. Irak Genelkurmay Başkanı Babekir Zebari, Irak’ın tam kontrol sağlayabilmek için 2020’ye kadar ABD güçlerine ihtiyacı olabileceğini belirtirken, Irak Eski Savunma Bakanı Abdülkadir El-Ubeydi de Irak güvenlik güçlerinin 2016’ya kadar sınırlarını koruma kabiliyetine ulaşmasının zor olduğunu açıklamıştır[1]. 6 Nisan 2011’de Irak’a 13. ziyaretini gerçekleştiren ABD Savunma Bakanı Robert Gates de Irak hükümeti isterse ABD askerlerinin bir kısmının Irak askerlerine eğitim vermek amacıyla Irak’ta kalabileceğini, ancak Iraklılar’ın çabuk karar vermesi gerektiğini belirtmiştir. Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani, Irak Başbakanı Nuri El-Maliki, Irak Başbakan Yardımcısı Salih Mutlak ile görüşen Gates, Kürt Bölgesel Yönetimine de bir ziyarette bulunarak, Bölgesel Yönetimin lideri Mesut Barzani ile de bir toplantı yapmıştır. Siyasi konuların da ele alındığı görüşmelerde, hükümet kurulmasına rağmen belirlenemeyen güvenlik bakanlıkları, Kerkük Sorunu, petrol yasası gibi aşılamayan konular ele alınmıştır. Gates’in Salih Mutlak ve Barzani ile yaptığı görüşmelerde, ABD askerlerinin Irak’ta kalmasına ihtiyaç duyulduğu ifade edilirken, Allavi de yaptığı açıklamada, ABD askerlerinin Irak’tan çekilmesinin ardından yeniden bir iç savaş yaşanabileceği uyarısında bulunmuştur. Öte yandan özellikle Şii siyasi grupların baskı yaptığı Maliki ise Irak’ta ABD askerlerine artık gerek kalmadığı açıklamıştır. Mukteda El-Sadr da 9 Nisan Cumartesi günü ABD işgalinin 8. yılını protesto etmek ve 2002 yılında Saddam Hüseyin tarafından idam edilen Dava Partisi kurucusu ve kayınpederi Ayetullah Muhammed Bakır El-Sadr’ı anmak amacıyla Bağdat’ta büyük bir yürüyüş düzenlemiş ve ABD askerleri öngörüldüğü tarihte Irak’tan çekilmezse, 2008’de faaliyetlerini askıya aldığı Mehdi Ordusunu yeniden faaliyete geçirme tehdidinde bulunmuştur. Bunun üzerine Mehdi Ordusuna katılmak isteyen binlerce Sadr taraftarı, Bağdat’ın Sadr Şehri bölgesinde kampanya başlatmıştır.
Öte yandan Gates’in Kürt Bölgesel Yönetimini ziyaret ettiği 8 Nisan 2011 Cuma günü, Maliki’nin emriyle Irak Ordusu’nun Diyala’nın Halis ilçesinde bulunan ve İran rejim muhalifi Halkın Mücahitleri Örgütü üyesi olan yaklaşık 3400 kişinin yaşadığı Eşref Kampına baskın düzenlemiştir. Irak resmi makamlarının verdiği bilgiye göre 3 kişi hayatını kaybetmiştir. Ancak uluslararası haber ajanslarına göre, 31 kişi hayatını kaybederken 300’ün üzerinde kişi de yaralanmıştır[2]. Halkın Mücahitleri Örgütü, 1979’da İran İslam Devriminin ardından rejime karşı çıkmış ve üst düzey yöneticileri sınır dışına kaçmıştır. Bu tarihten sonra Saddam Hüseyin rejimi tarafından desteklenen Halkın Mücahitleri Örgütü’nün, 1980-88 yılları arasındaki İran-Irak savaşında İran’a karşı savaştığı da bilinmektedir. Halkın Mücahitleri Örgütü, 1997’den bu yana ABD’nin terör örgütleri listesinde yer alırken, 2009’da Avrupa Birliği’nin terör örgütleri listesinden çıkarılmıştır. 2003’ten sonra Eşref Kampının kontrolünü ABD güçleri sağlasa da 2009 yılının başında kampın kontrolü Iraklı makamlara devredilmiştir. Iraklı yetkililer kampa gazetecilerin girmesini yasaklarken, 28-29 Temmuz 2009’da Eşref Kampına düzenlenen saldırılarda da 11 kişi hayatını kaybetmiş, 500’den fazla kişi yaralanmıştır[3].
Özellikle son dönemde Irak Ordusunun Halkın Mücahitleri Örgütü üyelerine, Irak hükümetine yönelik eylemler düzenledikleri gerekçesiyle operasyon düzenledikleri ve çok sayıda Halkın Mücahitleri Örgütü üyesini tutukladığı bilinmektedir. Irak Ordusu, 8 Nisan’da yaptığı operasyondan üç gün önce 6 örgüt mensubunu Irak güvenlik güçlerine yönelik saldırıda bulundukları gerekçesiyle Diyala’da tutuklamıştır.[4] İran sınırında olan Diyala’da sınır geçişlerinin rahat yapılması nedeniyle, Irak hükümetinin Diyala üzerinde baskı kurduğu bilinmektedir. Özellikle El-Kaide’nin de bölgede oldukça aktif olması, Irak ordusu ve ABD güçlerinin Diyala üzerindeki baskıyı arttırdığı bilinmektedir. Eşref Kampının bulunduğu Halis ilçesi, Sünni nüfusun yoğun olarak bulunduğu Diyala vilayetinin Sünni çemberi içerisindeki Şiileri yaşadığı özel bir bölgedir. Ayrıca İran’ın Halis üzerinde etkinlik kurarak, buradan Irak’a etki etmeye çalıştığı iddia edilmektedir. Halis, pek çok kez El-Kaide’nin saldırılarının hedefi olmuştur.
Öte yandan Maliki’nin Diyala’daki Sünni gruplara da baskı kurduğu söylenebilir. Yaptığımız saha araştırmaları sırasında Maliki’ye bağlı özel operasyon güçlerinin Diyala’daki Sünni parti mensuplarına yönelik operasyonlar düzenlediğine şahit olunmuştur. Diyala’daki Sünni grupların Halkın Mücahitleri Örgütüne destek verdiği bilinmektedir. Irak hükümeti tarafından 2009’da Eşref Kampına düzenlenen saldırıların ardından Salih El-Mutlak, örgüt lehine destek kampanyaları düzenlemiştir. Son operasyonda ise Irak Parlamentosu Savunma Komisyonu üyesi Hamit El-Mutlak, hükümete yönelik eleştirilerde bulunarak, Maliki’yi İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’in emirlerine uymakla suçlamıştır. Ayrıca Irak hükümeti, ABD’nin kamptakilere tıbbi yardım etme isteğini reddetmiştir.[5] Bu arada Halkın Mücahitler Örgütü’nün Eşref Kampına düzenlenen operasyondan birkaç gün önce İran’ın Tahran yakınlarında yeni bir nükleer tesis yaptığını iddia ederek, bu nükleer tesisin çizimlerini ortaya çıkarması dikkat çekicidir.
Irak’taki son gelişmeler bir araya getirildiğinde, Irak’taki İran-ABD mücadelesini akıllara getirmektedir. Ayrıca ABD askerlerinin Irak’taki varlığı tartışılırken, hükümetteki görev paylaşımının etnik ve mezhepsel temeldeki tartışmalar nedeniyle hükümet kurma sürecinin halen tamamlanmamış olması tedirgin edicidir. Irak’taki kritik problemler de aşılmamıştır. Merkezi hükümet ile Kürt Bölgesel Yönetimi arasındaki bütçe sorunları devam ederken, Kerkük patlama noktasındadır. Petrol yasası da halen çıkarılamamıştır. Politikacılara arasındaki giderilemeyen gerginlikler, tarafları radikalleştirmektedir. Örneğin Sadr’ın Mehdi Ordusunu yeniden faaliyete geçirmesi, karşıt grupları da yeniden hareketlendirebilir. Bu durum Irak’ın geleceği açısında son derece tehlikelidir. Bu noktada Türkiye’nin gelişen Irak politikasında son derece dikkatli ve dengeli olması gerektiği düşünülmektedir. Türkiye son dönemde tüm Iraklı taraflarla ilişkilerini geliştirmiş ve bir odak noktası haline gelmiştir. Türkiye’nin Irak’taki gelişen politikasındaki denge rolünü koruması ve Irak’taki grupların yakınlaşması yönünde atacağı adımlar hem Irak’ın ve bölgenin hem de Türkiye’nin çıkarına olacağı değerlendirilmektedir. Bu kapsamda Türkmenlerin de Irak’taki paylaşımdan payını alacak ve hatta Türkmenlerin Irak’taki denge faktörü konumuna gelecek düzeyde desteklenmesinin Türkiye’ye politik avantajlar yaratabileceği öngörülmektedir.
Bilgay Duman
ORSAM Uzmanı
http://www.orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=1740
[1]http://articles.sfgate.com/2010-09-09/news/23994410_1_fledgling-
iraqi-air-force-iraq-defense-minister-iraqi-government, Erişim: 10 Nisan 2011.
[2]http://online.wsj.com/article/SB1000142405274870441510457
6250310755388154.html, Erişim: 10 Nisan 2011.
[3]http://ashrafcity.wordpress.com/, Erişim: 10 Nisan 2011.
[4]http://en.aswataliraq.info/Default1.aspx?page=article_page&id=14
1904&l=1, Erişim: 10 Nisan 2011.
[5]http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1119907&title=irak-abd
-yardimina-izin-vermedi, Erişim: 10 Nisan 2011.