Türkiye’de her yaz mevsiminin başlangıcında zirveye çıkan PKK saldırıları ile birlikte, şehit cenazelerinde öfke doruğa çıkar. Televizyonlarda, gazete ve dergilerde günlerce olaylar tartışılır, akademisyen, siyasetçiler, medya mensupları “Terörü nasıl bitiririz?” sorusunun cevabını ararlar. Tüm söylenenleri toplarsak onlarca çözüm önerisi çıkartırız. Bu çözümlerden biriside yıllardır tartışılan “Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP)”dir.
GAP, Türkiye’nin 1950’li yılların ikinci yarısından sonra başlattığı kalkınma hamlelerinden en önemlisidir. Ülkemizin görece az gelişmiş bölgelerinden birisi olan Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki 9 ilde (Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak) uygulanmakta olan, çok sektörlü entegre bir bölgesel kalkınma projesidir. Dünyanın en büyük dokuz projesinden birisi olan GAP büyük bir kalkınma ve değiştirme projesidir. Entegre niteliğiyle proje, sadece barajlar, hidro-elektrik santralleri, sulama yapıları gibi fiziksel yatırımlarla sınırlı kalmayıp, bunların yanında ve birbiriyle eşgüdüm içinde tarımsal gelişme, sanayi, kentsel ve kırsal altyapı, haberleşme, eğitim, sağlık, kültür, turizm ve diğer sosyal hizmetler gibi sosyo-ekonomik sektörlerin geliştirilmesine yönelik yatırım ve etkinlikleri de içermektedir. Türkiye’nin en verimli toprakları olan Çukurova’nın 4 kat büyüklüğünde olan GAP projesi gerçekleştiğinde bölgenin doğası, insanların yaşantıları değişecek, gelir düzeyleri artacak ve bölgeye huzur ve mutluluk gelecektir.[1]
Türkiye GAP ile bölge ekonomisinin kalkınmasını hedeflemiştir. Projenin getirdikleri ile birlikte bölge halkının ekonomik düzeyi yükselecek bunun sonucunda da refah ve mutluluk seviyelerinde artış olacaktı. Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamında, 60. Hükümet döneminde başta sulama olmak üzere temel altyapı ihtiyaçlarının karşılanması ve bölgede ekonomik kalkınmanın ve sosyal gelişmenin hızlandırılması hedeflenmektedir.[2]
GAP’ın önündeki en önemli problem, yeterli mali kaynağın projeye aktarılamamasıdır. Bunun sebebi de hepimizin bildiği üzere: “Terör” sorunudur. Türkiye 28 yıldan beri mücadele ettiği bu sorunu çözmek için harcadığı maddi imkanları GAP projesine aktaramamış böylelikle proje çok yavaş ilerlemiş ya da bazen hiç ilerleyememiştir. Türkiye bugüne kadar teröre 400 milyar dolar harcamıştır.[3] Bu maddi imkan yatırımlara ayrılsaydı, Türkiye gerçekten gelişmişlik seviyesinde önemli adımlar atacaktı.
Terör olayları nedeniyle, GAP projesi kapsamında kalan bölgelere ve çevre illere yerli ve yabancı sermayeler yatırım yapmaktan kaçınmışlardır. Terörün ülke ekonomisine verdiği zarar büyüktür.
30 yılı aşkın bir süredir Türkiye’de bir kaosun yaşanmasına neden olan ekonomik, sosyal ve kültürel hayatı olumsuz yönde etkileyen terör olayları, ülkenin kalkınmasını da olumsuz yönde etkilemiştir. Bu olumsuz etkilenmeden, maalesef GAP’ta payını almıştır. Türkiye, dünyanın en büyük projelerinden biri olan bölge ve ülkenin kalkınmasında önemli bir yeri bulunan GAP’a ayırdığı ekonomik kaynaktan daha fazlasını GAP projesinin uygulamaya başlamasıyla ortaya çıkan ve artarak devam eden terör olaylarının önlenmesi için harcamıştır. Her yıl milli gelirinin önemli bir bölümünü terörle mücadele etmek için harcamak zorunda kalmıştır.[4]
1984-2005 arasındaki terör kaynaklı ekonomik harcama ve kayıplarının tamamının 72.34 Milyar ya da 53.95 Milyar Dolar olduğunu ortaya koymuştur.[5]
Servet Mutlu, yukarıda toplamı ortaya konulan rakamı oluşturan alt harcamalar konusunda da şu tespitleri yapmaktadır.
- Güvenlik harcamaları, 52.5 milyar TL,
- Göçte kırsal kesimde ortaya çıkan üretim kaybından doğrudan ve dolaylı 1989 – 2005 arasında 16.32 milyar TL.
- Yeniden yerleşim için 2.98 milyar TL,
- Köye dönüş için 305.2 milyon TL,
- Tahrip edilen yol, köprü, bina vs. 223.5 milyon TL. Toplam 72.34 milyar TL veya 53.95 milyar Dolar. Gerçek maliyet budur.[6]
2005 – 2010 döneminde yapılan harcamalar ile bu maliyetin 85 milyar TL’ye çıkmış olması muhtemeldir. Ancak 300 hatta 1000 milyar Dolar ile 85 milyar TL arasındaki dev uçurum ortadadır. 85 milyar TL küçümsenecek bir rakam değildir. Bu rakamın yatırımlara harcanması durumunda ortaya çıkacak refah ülkemizi ve yurttaşlarımızı bugün olduğundan çok daha farklı bir noktaya taşıyacaktı. Fakat anılan miktarın terörle mücadeleye harcanmaması ve binlerce insanımızın şehit düşmemesi durumunda da ülkemiz parçalanacak, topraklarımızın bir bölümü üzerinde çoktan bir başka devlet kurulmuş olacaktı. Bu mücadele verilirken göz önünde tutulması gereken husus, Ege Cansen’in tespit ettiği gibi, “Mücadelenin maliyeti, zaferin muhtemel kârından çok olamaz.”[7]
Yukarıda yazılan maliyetler ile GAP’ın önündeki en büyük engel ortadadır. Terörün ekonomik boyutu yapılan araştırmalar sonucu kamuoyunun huzuruna sunulmuş herkes tarafından artık bilinmektedir. Bu çerçevede, GAP’ın hedeflenenden sonra tamamlanması gayet normaldir. Yeterli kaynağın aktarılamaması yüzünden yavaş ilerleyen bu proje ile amaçlanan hedefler biraz uzağımızdadır. Hedeflenenlerin çözümü ise dolaylı uzantısı terör olayının bitmesidir. Bu yüzden dış çevrelerinde bu projenin bitmesini istemeyeceği aşikardır. Sonuç olarak, terörün bölgede yarattığı sorunların sadece GAP ile çözüleceğini beklemek, soruna yalnız bir boyuttan bakmaktan kaynaklanmaktadır. Bir çok boyutu olan bu sorun, bütün yönleriyle ele alınmazsa hiçbir çözüm kalıcı olmayacaktır. Bölgedeki aşiret yapısı, nüfus artış hızı, toprak mülkiyetindeki kutuplaşma, etnik kimlik, işsizlik gibi sorunlar, kapsamlı olarak düşünülüp akılcı çözümler üretilmelidir.
Örneğin bölge kadınlarını aile ya da koca dehşetinden kurtarıp eğitime kazandırılmalıdır. Aynı zamanda bölgede gerçekleşen “Namus Cinayetleri’nin” önüne geçilmelidir. Toplumu bilinçlendirme mutlaka terör örgütüne katılımları azaltacak belli bir süre sonrada bitirecektir. Toplumun bilinçlendirilmesi bölgede belli yerlerde hakimiyetini halen sürdürmeye devam eden aşiret yapısını da çökertecektir.
Bölge halkının güvenliği tam olarak sağlanmalıdır. Sonuç olarak, şehirdeki teröristler bulunup cezaları yüce hukukumuz tarafından verilmelidir. Böyle olmadıkça PKK eylemlerinde şehirdeki teröristlerin psikolojik baskısı ile; esnafa kepenk kapattırma, çocukları okula göndermeme gibi sorunlar baş gösterecektir. Tüm bunların sebebi bölgede devletin değil, PKK’nın üstün olduğunu gösterme çabalarıdır. Bu yüzden bölge için GAP’ın bitirilmesi şart gözükmektedir. Çok geniş kapsamlı olan bu proje sayesinde halkın ekonomik, eğitim, sağlık vb. koşullarında gelişmeler olacak, bölgeye huzur, mutluluk ve dolayısıyla barış hakim olacaktır.
Serhan DURAK
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi
Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri
KAYNAKÇA:
[1] http://www.egm.gov.tr/temuh/terorizm10_makale4.htm
[2] http://www.gap.gov.tr/gap/gap-in-hedefleri
[3] http://www.haberler.com/bakan-kavaf-terore-harcanan-400-milyar-dolar-haberi/
[4] Birol Uzunay ve Ercan Yavuz, “Haydi Şimdi Bütün Eller Doğu’ya” http//:www.aksiyon.com.tr/arsiv/221/pages/kapak, 17.11.2003
[5] http://www.21yyte.org/tr/yazi.aspx?ID=4144&kat=9
[6] Prof. Dr.Servet Mutlu, “Ayrılıkçı PKK Terörünün Ekonomik Maliyeti”, 21. Yüzyıl, Üç aylık Dergi, Nisan-Mayıs-Haziran 2008, Yıl 2, Sayı 5, s.63-88
[7] Hürriyet, 16 Haziran 2007, Ege Cansen, “Güneydoğu Kürt Meselesi”