Füze Kalkanı Projesi’ne Genel Bakış

ABD’nin yıllardır süren tehdit algısı günümüzde de varlığını sürdürmektedir. ABD bu kapsamda kendisine gelebilecek olan olası bir saldırıyı engellemek için olağan gücünü ortaya koymaktadır. Günümüzde ABD, İran’dan veya Kuzey Kore’den gelebilecek bir füze saldırısı için Füze Kalkanı Projesi adı altında bir füze savunma sistemi geliştirmiştir.

Kullanılacak durdurucu füzenin türü, tehdit oluşturan füzeye göre belirlenecek. Kısa menzilli tehditte karada PAC-3 (Patriot), orta menzil için THAAD, denizde orta menzilden itibaren SM-3 füzelerinin çeşitli versiyonları kullanılacak. Planın şu ana kadar ortaya çıkan detaylarında denizdeki durdurucuların 2011’de Akdeniz’e, karadaki durdurucuların 2015’te Romanya’ya, gelişmiş durdurucuların ise 2018’de Polonya’ya yerleştirilmesi öngörülüyor. Bu durdurucuların birinin etkisiz kalması durumunda diğeri devreye girebilecek. Kalkanın “doğudan gelen tehditlere karşı Avrupa’yı savunmak” için inşa edildiği düşünüldüğünde, Türkiye’nin daha doğusundan gelen ve Türkiye’yi de hedef alan bir saldırı durumunda bu durdurucuların Türkiye’nin korunması konusunda ne kadar etkili olacağı tartışma konusu.[1]

Aslında Füze Kalkanı yeni bir proje değildir. Füze Kalkanı Projesi dönemin ABD devlet başkanı Ronald Regan tarafından “Yıldız Savaşları” ismi ile gündeme getirilmiş ve Soğuk Savaş’ın sonlarına doğru gidilen bu süreçte Sovyetler Birliği ile bir yarışın başlamasına sebep olmuştur. Ancak SSCB’nin ekonomik ve teknolojik imkanlarının bu yarışa dayanamaması ve var olan diğer sebeplerle SSCB yıkılmış dolayısıyla da sistem otomatik olarak devreden çıkarılmıştır. Yıldız Savaşları Projesi o dönemde raflara kaldırılsa da tamamıyla iptal edilmemiştir. Zira bu proje aradan geçen onca süre sonrasında Goerge W. Bush tarafından Füze Kalkanı Projesi olarak gündeme getirilmiştir.[2] Füze Kalkanı Projes’nin bu bağlamda İran’dan veya Kuzey Kore’den gelecek bir saldırıya karşı mı olduğu yoksa Rusya’ya karşı bir tehdit mi olduğu sorusunu akıllara getirmektedir.

ABD füze kalkanı sisteminin doğudaki “güvenilmez devletlerden” gelebilecek tehditlere karşı bir önlem olduğunda ısrarlı. Hangi ülkeleri kastettiği konusunda ise şu ana kadar yalnızca Kuzey Kore ve İran’ın ismini zikretmiş bulunuyor. İran’ın yakında denemelerini yaptığı Şahab-3 adlı balistik füzelerin menzili 2 bin kilometre olduğu sanılıyor.[3] Füze Kalkanı kapsamında Doğu Avrupa’ya ve de Türkiye’ye konuşlandırılacak olan savunma füzeleriyle İran’dan gelebilecek olan olası bir füze saldırısının engellenmesi düşünülmektedir. Ancak İran’ın denemiş olduğu Şahab-3 adlı balistik füzelerin menzili değil ABD’yi Avrupa’nın büyük bir bölümüne dahi ulaşmamaktadır. Böylece Doğu Avrupa’ya yerleştirilecek olan Savunma füzelerinin İran’dan gelebilecek füze karşısında bir anlamı olmadığı gözlerden kaçmamalıdır.  Aslında İran’dan gelebilecek olan herhangi bir füze saldırısı Türkiye’ye konuşlandırılacak olan füzelerle engellenmek istenmektedir.

İran’ın Avrupa’ya atacağı herhangi bir füze doğal olarak sadece Türkiye üzerinde vurulabilir. Bu durumda eğer bu füzeler nükleer başlık taşıyor ise vurulacak olan füzedeki nükleer başlıktan doğacak serpinti de Türkiye semalarında dağılacaktır.[4]

ABD açısından 2005-2008 yılları arasını kapsayan dönemde olası tehditler sıralamasında İran, Kuzey Kore ve Rusya Federasyonu sayılmakta ancak, görünürde bir tek İran ile Kuzey Kore dillendirilmekte idi. Bu sebeple de Rusya bu projeye olası bütün gücü ile karşı çıkmış ve kendisi için büyük bir tehdit olduğunu ifade etmiştir. O dönem Rusya Federasyonu devlet Başkanı olan Vladimir Putin yaptığı açıklamada “Eğer tehdidin kaynağı İran ise bu kalkan projesini Polonya ve Çek Cumhuriyeti’ne yerleştirmenizin bir mantığı yoktur. Zira buraya yerleştirilen bir sistem doğrudan Moskova’yı hedef alır. Eğer siz gerçekten de İran’a karşı bir sistem kurmak istiyorsanız gidin müttefikiniz olan Türkiye’ye kurun. Zira Türkiye hem sizin müttefikiniz ve hem de İran’ın yanı başındadır.” demiştir.[5] Sözü geçen dönemde Rusya’nın Füze Kalkanı Projesi’ni kendisine karşı bir tehdit olarak gördüğü aşikardır.

Günümüze gelindiğinde ise Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev NATO’nun ortak füze kalkanı önerisine olumlu karşılık verdi. NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen Lizbon’da gerçekleşen Rusya-NATO Konsey toplantısı ile ilgili yaptığı açıklamada, tarafların Haziran 2011’e kadar ortak füze savunma sistemini formüle edeceklerini söyledi. Ortak füze kalkanı oluşturulması ile ilgili anlaşmanın Haziran ayında parafe edilmesi bekleniyor.[6] Rusya, Füze Kalkanı Projesi’ni bir tehdit olarak algılamış ve bu tehdidi bertaraf etmek için NATO’yla işbirliği yolunu seçmiştir.

Geçtiğimiz günlerde İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ramin Mihmanperest, ”NATO adına ele alınmakta olan çalışma, ABD’nin daha önce bölgeye yerleştirmek istediği, ancak başarısız olduğu plandır” açıklamasında bulundu. Ayrıca Mihmanperest, bölge güvenliğinin yine bölge ülkelerince sağlanabileceğini belirterek, NATO’nun füze kalkanı planına ilişkin “ciddi kuşkular olduğunu” söyledi.[7]

Bir yandan İran ve Suriye’nin tehdit olmadığı vurgusu yapılırken, diğer yandan da bu ülkelere karşı Füze Kalkanı Projesi’ni topraklarına yerleştiren Türkiye’nin bölgesindeki politikalarında inanılırlık sorunu ortaya çıkacaktır.[8] Füze Kalkanı’nın bölgesel bir güç olan Türkiye’nin İran ile ilişkilerini kötü yönde etkileyeceği muhtemel bir sonuçtur. Ancak elinde füze bulunduran İran’a karşı da Türkiye’nin bir önlem almaması düşünülemezdi.

Sonuç olarak, ABD kendisine tehdit olarak gördüğü İran’a, Kuzey Kore’ye ve Rusya’ya karşı tedbir için Füze Kalkanı Projesini geliştirmiş ancak projenin hedefinde sadece İran’ı ve Kuzey Kore’yi göstermiştir. Proje kapsamında Türkiye’ konuşlandırılacak olan füzeler İran’dan gelebilecek olası bir füze saldırısını engellemeye yöneliktir. Doğu Avrupa’ya yerleştirilmiş ve de yerleştirilecek olan füzelerin hedeflerinin de bu yönde olduğu söylenmektedir ancak İran’ın bu kadar geniş menzile sahip füzelerinin bulunmadığını akıllardan çıkarmamak gerekir. Doğu Avrupa ve Türkiye’ye yerleştirilecek olan füzelerin Kuzey Kore’den gelebilecek olan olası füze saldırısını engelleyebileceği düşünülmemelidir. Çünkü Kuzey Kore böyle bir saldırı gerçekleştirmek isterse bu saldırıyı Avrupa üzerinden değil Pasifik Okyanusu üzerinden gerçekleştireceği aşikardır.

Gürhan TOMRUKÇU

Ege Üniversitesi

Uluslararası İlişkiler Bölümü


[1] http://www.hurriyet.com.tr/planet/16314893.asp

[2] http://www.sinanogan.com/yazi.aspx?ID=2250

[3] http://www.bbc.co.uk/turkish/news/story/2008/08/080820_missile_system.shtml

[4] http://www.sinanogan.com/yazi.aspx?ID=2250

[5] http://www.sinanogan.com/yazi.aspx?ID=2250

[6] http://www.haberrus.com/politika/4230-Rusya-NATOnun-fuze-kalkan-davetini-kabul-etti.html

[7] http://www.ntvmsnbc.com/id/25151584/#storyContinued

[8] http://tr.caspianweekly.org/ana-kategoriler/guevenlik-ve-teroerizm/3262-fuze-savunma-sistemi-kimi-neden-savunacaktir-bu-sistemin-c-politika-boyutlari-nelerdir.html

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Yapay Zeka Diplomasisi: AI Diplomasisinin Yükselen Çağı

The Emerging Age of AI Diplomacy To compete with China,...

Kolektif Kimlik Bağlamında Sosyal Bütünleşme: Gezi Parkı Olaylarından Bir Perspektif

Fazilet Bektaş Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Bu çalışma, uluslararası alan...

Teknolojinin İpek Yolu: Otoriterleşme ve Çin’den Dünyaya Uzanan Dijital Otoriteryanizm

Nazlı Derin Yolcu Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Dünyada geçmişten günümüze...

Arap Baharı ve Demokratikleşme: Tunus ve Mısır’da Sivil Toplumun Karşılaştırmalı Rolü

Ayça Özalp  Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Giriş Demokratikleşme ve sivil toplum...