TUİÇ yaz stajyerlerimizin düzenlemiş olduğu “Farklı Dini İnanışları Tanıma Ziyaretleri”nin bu haftaki durağı Rüstempaşa Medresesi idi.
Hayatımızda belli noktalarda ön yargıların su yüzüne çıktığı bazı durumlar vardır. Din ve inanış farklılıkları konu başlığı altında bu yargıların zincirlerini koparmayı hedeflediğimiz ziyaretlerimizi bizzat gerçekleştirerek zihnimizdeki tüm soru işaretlerine cevap bulmak amacıyla geçtiğimiz Cuma günü Rüstempaşa Medresesi’nde Said Nursi talebelerinden Mehmet Fırıncı ve İlim ve Kültür Vakfı Mütevelli Heyeti üyesi Said Yüce beraberliğinde sohbetimizi gerçekleştirdik.
Avlusuna adımınızı attığınızda hissettiğiniz ruhani duygular eşliğinde Osmanlı mimarisinde benzeri olmadığını düşündüren, kare kütle şeklinde oturan sekizgen avludan meydana gelen Mimar Sinan eseri olan Rüstempaşa Medresesi’nin yapımı 1550-1551 yıllarında tamamlanmıştır. Yirmi dört odadan oluşan medresenin restorasyonu ise 2009’da başlamış, 2012 yılında halka hizmete açılmıştır.
İlim ve Kültür Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı ve aynı zamanda Said Nursi’nin öğrencilerinden olan Mehmet Fırıncı ile gerçekleştirdiğimiz hoş sohbetimiz de Said Nursi hakkında bilgi edinirken, kendisine merak ettiğimiz soruları da yönelttik. Türkiye’de cemaatlerin varlığını nasıl yorumladığını merak ettiğimizi dile getirdik. Fırıncı ise cemaatleri siyasi iktidara karşı baskı grupları olarak gördüklerini ifade etti.
İlahiyat fakültesi mezunu mütevelli heyeti üyelerinden Said Yüce’ye ise “Cemaat içinde ayrılıklar yaşanıyor mu?” sorusunu yönelttiğimizde “Dini cemaatlerin siyasete karışması ile cemaatler içerisindeki görüşün sınırlanması muhtemeldir. Said Nursi siyasetten ve maddiyattan uzak durduğu için halen daha düşünceleri varlığını sürdürmektedir.” yanıtını vererek bizlere Nur Cemaati kurucusu Bediüzzaman Said Nursi’nin hayatını akılda kalıcı örnekleriyle anlattı.
İlim ve Kültür vakfının rehber edinmiş olduğu Risale-i Nur Külliyatın yazarı Bediüzzaman Said Nursi 1878 yılında Bitlis’in Nursi köyünde dünyaya gelmiş. Düşüncelerini ve öngörülerini insanlara aktarmak amacıyla birçok zorlu yollardan geçmişse de bugün Nur cemaatinin ilk lideri konumunda unvan almıştır. Nur cemaati mensuplarını gözlemlediğimizde, dünya görüşlerini Risalelerde yazan fikirlere göre şekillendirdiklerini görüyoruz.
Bediüzzaman Said Nursi’nin ışığıyla aydınlanarak yollarına devam eden İlim ve Kültür Vakfı, vakıfların kuruluşundaki asıl gayeyi ise şu Hadis-i Şerif ile ilişkilendiriyorlar “Âdemoğlu öldüğü vakit ondan (her) ameli kesilir. Yalnız üç şey müstesna: Sadaka-i Cariye (insanların menfaatine olan her türlü müessese), kendisinden faydalanılan ilim, dua edecek hayırlı evlat.”
Mehmet Fırıncı ve Said Yüce’den almış oğlumuz bilgilerden dolayı teşekkür ederek, hoş sohbetimizi tamamladıktan sonra Medresede bulunan Risale-i Nur müzesini gezerek ziyaretimizi sonlandırdık. Bir sonraki ziyaretimiz ise Cerrahi Tekkesine olacak.
Kübra Yurtoğlu
TUİÇ Stajyeri