Terörizmin kapsayıcı bir tanımı konusunda tam manasıyla detaylı bir tanım yapmak zor. Savaş dışı durumlarda belirli hedeflere ulaşmak için, planlanan doğrultuda hareket etmek, şiddete ve tehdit algısına da başvurmak anlamında kullanılmaktadır. Çoğunlukla siyasi taviz elde etme amacıyla, şiddeti kullanarak toplumda kaos ortamı yaratmak amacıyla ve topluma korku salarak siyasi iktidara baskı yaparak onlardan taviz koparmak etnik temelli örgüt terörizminin ana özelliğidir. Özellikle etnik farklılıklardan dolayı (dil, din, ırk) kendilerini dışlanmış sayan, bundan dolayı haksızlığa uğradıklarını sanan ve bundan beslenerek oluşan taraftar kitlesinin, öncüsü olduğunu iddia ettiği toplumun geleceğini yönlendirmek amacıyla iktidar gücünün dağılımında söz sahibi olma isteğidir.
Etnik temelli terörde amaca varmak için hemen hemen her yol denenmektedir. Etnik terörde, terör örgütlerinde terörün amacının suçsuzlara yönelmesi pekte manidar değildir. Bu tarz örgütlerin eylemlerinde ki temel amaç çoğu kez bir grup adına siyasi statü elde etmektir. Günümüz dünyasında terör sadece bir ülkenin veya bir bölgenin karşılaştığı bir sorun olmaktan çıkmış, dünyanın hemen her bölgesinde ve neredeyse bütün devletlerin belli ölçüde karşılaştıkları bir gerçek olmuştur. Genellikle ideolojik bir temele dayanan terör hareketleri bazen de sosyal, siyasal, dini ve etnik temellere dayalı olarak da ortaya çıkmaktadır. 1900’lü yıllardan itibaren etnik temelli terör eylemleri uluslararası arenayı ve devletlerin iç politikalarını etkilemeye başlamıştır. Devletlerin iç politikasında önemli yerler tutarak uğraş alanı olmaya çalışmaktadır. Yapılan eylemler bazında ve uygulanan şiddet derecesine bakılırsa etnik temelli terör eylemleri genelde şiddet bazında diğer terör eylemleriyle mukayese edilemeyecek kadar ağır sonuçlar doğurmuştur.
Günümüz itibariyle bakıldığında özellikle 1970 ve 1980 tarihlerinden sonra etnik terör devletlerin gündemi meşgul etmeye başlamıştır. İspanya, İngiltere ve özellikle içinde yaşadığımız ülke olarak Türkiye’de etnik terörle mücadele eden devletlerin başında gelmektedir. Bu tarz grupların eylemleri genelde şiddete dayalı olarak toplumda korku halinin salgın olmasını sağlamak, İnsanların günlük hayatlarında bu korkuyla yaşamalarını sağlamaya yönelik eylemlerde bulunmaktadırlar. Uçak kaçırmalar, metro istasyonlarına bombalı saldırı düzenlemeler, insanları rehin almalar, toplu yaşam haneleri basmalar vs. gibi çeşitli şiddet içeren eylemler yaparak kamuoyunda yer edinmeyi hedeflemiş ve insanların günlük yaşamlarında tedirgin yaşamalarına sebebiyet vermişlerdir. IRA, ETA ve PKK gibi örgütlerde bu tarz eylemlere başvurmuşlardır. Bunların genelde kullandığı eylem tarzları hemen hemen birbirine benzer niteliktedir. Bunları yaparken de kendilerine meşru kılmak için halklarının adına bu eylemleri yaptıklarını ve halklarının bağımsızlığını istediklerini belirtmektedirler. Bundan dolayı ulusların kendi geleceğini tayin etme hakkını (self- determination) talep ettiklerini ve bunun için mücadele ettiklerini ileri sürmektedirler. Tüm bunları savunurken etnik terör etnik azınlık kavramıyla bağdaşlaştırılabilir.
Öte yandan Soğuk Savaş sonrası dönemde dünyanın bazı bölgelerinde ortaya çıkan yeni etnik temele dayalı çatışmalarda yeni şiddet türlerinin ortaya çıktığı görülmektedir. Sırplar, uyguladıkları etnik temizlik politikasının gerçekleşmesi için diğer etnik gruplara karşı her türlü şiddeti kullanmaktan kaçınmamışlardır. Dolayısıyla etnik temele dayalı terör diğer terör çeşitlerine göre daha fazla şiddet içeren yöntemler kullanmakta ve eylemlerini daha acımasızca uygulanmaktadır. Etnik terörün peşinde koştuğu amaçların gerçekleşmesi oldukça zor olduğu için, amaçlarına ulaşmak için daha fazla şiddet kullanmayı denerler ve çoğu kez şiddeti etkilemek istedikleri etnik gruba yöneltirler. Terör zayıf olan kesimin silahı olarak görülmektedir ve terör grupları genelde zayıf olduklarından dolayı kendilerine kolay olan bu tarz eylemleri tercih ederler. Etnik teröristler çoğu kez ülkenin tamamı yerine kendi bölgelerini etkilemeye çalışırlar ve devlet tarafından sunulan kimlik yerine farklı olduğunu düşündükleri etnik kimliklerini ön plana çıkarırlar. Bakacak olursak PKK terör örgütü genelde Türkiye’nin doğu bölgesinde konuşlanmış bulunmaktadır ve eylemlerini genelde bu tarafta yapmaktadır. Aynı şekilde İngiltere’de IRA yine genelde İrlandalıların yoğun olarak yaşadığı bölgelerde oluşumlara başlamışlardır ve kendilerini o bölgelerde güvenli hissetmişlerdir. İspanya’da ETA da bu saydıklarımızla örtüşmektedir. Etnik Terörü kullanan kesimler genelde bağımsızlık isteyen ve devlete isyan eden kesimleri kullanarak onlardan beslenmektedirler. Ama ETA ve IRA gelişmiş sanayi ülkelerinde oluşurken PKK tarım toplumunda özellikle dışlanmış ve yoksul kesimlerde yaşayan gençler arasında destek bulmuştur. Bu şekilde kendilerini ayakta tutmaya çalışmaktadırlar. Etnik Terör grupları yaptıkları eylemler sonucunda masum olan binlerce insanın hayatlarını kaybetmesine neden olmuşlardır. Silahlı eylemler sonucunda sivillerin ölmesinden kendilerini bu yola iten merkezi hükümetleri sorumlu tutmaktadırlar. Bu bir tür yapılan eylemleri meşrulaştırma çabasıdır. Bu meşrulaştırma çabası ile kendilerini uluslararası ve toplumsal tepkilerden korunmak amaçlanmıştır. Bu etnik hareketlerin devletlerin ne kadar güçlü veya güçsüz olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Ülke içindeki eylemlere dış destek bulunması kolaydır. Akraba toplulukları bulunan ülkeler bu eylemleri çoğu kez o devlete karşı desteklemektedir. Buda etnik temelli terör eylemlerinin, devletin dış politikasını yönlendirmesinde rol oynamaktadır. Genelde bu sorunlar uluslararası bunalımlara yol açmaktadır. Devletlerin birbirleriyle olan ilişkilerini etkilemektedir. Bu etkileşim çoğu kez olumsuz yönde olmakta hatta savaşın eşiğine getirilmektedir. Nitekim geçmiş yıllarda Türkiye ve Suriye arasındaki yaşanan PKK krizi gibi. Etnik temelli terör örgütlerinin kadroları genellik siyasi başarı için askeri başarının elzem olduğuna inanırlar ve merkezi otoriteyi zayıf düşürmek için ellerinden geldiğince terör eylemlerini ülke sathına yaymaya çalışırlar. Yapılan her eylem ülkenin iç siyasetinde kargaşaya neden olur ve kamuoyunda endişelere sebebiyet verir. Etnik temelli terör eylemlerinin genelde birinci amacı temsil ettiğini varsaydığı halkların kendi önderliğinde bir bütünlük kurmasını sağlamak ve ayrı bir devlet kurma isteğinden kaynaklanır. Bu sayede her türlü eylem sonucunda toplumsal hayatı felce uğratarak insanları şiddet uygulamalarıyla korkutarak merkezi hükümetin siyasal yapısını zayıflatmaktır. Tüm bunları yaparken de ikinci derece önem arz eden merkez ülkenin ekonomisini de etkilemektir. Çünkü devletler etnik terör gruplarıyla mücadele ederken yaptıkları askeri yatırım ve harcamalar sonucunda ekonomisinin büyük bir çoğunluğunu bu alana yatırma ihtiyacı duyacaklardır.
Etnik terörün temel amacı kendi ulus-devletlerini kurmaktır. Faaliyetlerini bu amaç doğrultusunda gerçekleştirirler. Merkezi ülkeler zaman zaman bunlara tavizler verebilmektedir, ama bu tavizler bazen yeterli olmamakla birlikte daha çok isteklerle cevaplanmaktadır. Sonuç olarak bakacak olursak etnik terör eylemleri kendi ulus- devletlerini kurma mücadelesi olarak görülmektedir ve bu mücadeleyi gerçekleştirmek için her türlü gayri meşru yola başvururlar. Bu eylemlerini uluslararası arenaya taşımaya özen gösterirler, merkezi devletlerin güçlü olup olmadığı da bu olaylara vereceği cevapla belli olmaktadır. Bu tür eylemlerin gerçekleştirilmesine izin vermediği sürece devletler bir bütünlük içinde yaşama hakkını koruyacaklardır.
Sıddık KATRANCI
TUİÇ Konsey Başkan Yardımcısı