Etnik arındırma ve soykırım dünya dillerinde yeni terimlerdir. Eskiden benzer uygulama için tehcir, katliam, kırım, gibi kelimeler kullanılırdı. Günümüzde ise isyanı bastırma, hatta düzeni sağlama, barışı tesis etmek gibi terimlerin yerine kullanılmaktadır.
Çok etnik yapı bulunan siyasal ve toplumsal yapılar olan imparatorluklar milliyetlerin uluslaşması sonucunda çözülürken, ulus devletler doğdu, ama iki ya da daha fazla ulusu barındıran ülkelerin yapısına uygun düşecek şekilde çok uluslu devletler de oluştu. Bugün aradan bir asır geçtikten sonra Avrupa’da Britanya, Rusya, İspanya, Belçika, İsviçre gibi devletler böyle yapılardır.
Etnik arındırmanın temelinde, kişisel çıkarlar yani ekonomik çıkar vardır. Komşunun malını ele geçirmek, soygun, talan, hazıra konma gibi. Milli burjuvazi yaratmak söyleminin berisinde de bu anlayış yatmaktadır.
Tasos Kostopulos’un Savaş ve Etnik Arındırma, On Yıllık Milli Bir Girişimin Unutulan Yanı, 1912-1922 adlı kitabı bu konuda yazılmış çok ender kitaplardandır. Yazar kitabında 1912-1922 yıllarında, Sırplar, Bulgarlar, Arnavutlar, Makedonlar, Yunanlılar, Türkler gibi etnik grupların birbirine karşı uyguladıkları etnik arındırmaları anlatmıştır. Birbirine diyorum çünkü devletlerin kendi çıkarları için birbirlerine karşı uyguladıkları etnik arındırma politikaları geçmişte ne yazık ki yaşanmış ve hala yaşanmaktadır.
Yunan devletinin ve askerinin, Türkiye askeri ve halkına yaptığı etnik arındırma ise ne yazık ki gerçektir. Olaylar Yunan ve yabancı devlet arşivlerine, yayınlanmış ve yayınlanmamış anılara, zamanın gazete yazılarına dayanarak anlatılıyor. Buradan olanların ne rastlantısal ne de münferit olmadıklarını anlıyoruz.
Osmanlı İmparatorluğu çözülürken merkezdeki Türk uluslaşmasının yöneticileri çoğulcu devleti reddettiler, tekil devleti tek ulus, tek kültür, tek dil, tek din, tek mezhep üzerinde oluşturmak istediler. Devleti topluma uygun kılmaları gerekirken, tersini yaptılar, tekil devlete uygun bir monolitik toplum yaratmayı öngördüler; etnisiteyi ve kültürü tekleştirme politikası güttüler.
Ulus devletlerinin, kuruluş dönemlerinde ve yayılmacı politika uyguladıkları sürelerde etnik arındırmalarda bulunmaları maalesef ‘normal’ sayılabilir. Normal olmayan çok sonraki dönemlerde bu olayların kabul etmek istenmemesi, düşündürücü olan da unutmanın tercih edilmesidir.
Toplumların bu tür genel suçlamaları kabul etmemesi sağlıklı bir tepkidir. Bütün toplumların aşağı yukarı aynı aşamalardan geçerek, tarihin belli bir döneminde paylarına düşen vahşeti işlediklerini kabullenmeleri ise daha kolaydır.
Gerçeklerle yüzleşebilmek bir ulusun olgunluğunu, dürüstlüğünü ve gücünü gösterir. Ulusal özeleştiri de, mazoşizmden ya da ihanetten değil, bu anlayıştan doğar. Herkesin zaten bildiği kusurlu bir geçmişi sır olarak saklamaya çalışmanın akıl kârı olmadığı artık açıkça görülüyor.
Kübra SEZGİN
TUİÇ Stajyeri
Kaynakça
Yusufoğlu, Yalçın, “Etnik Arındırma Politikaları”, İstanbul: Pencere Yayınları (2011)
Milas, Herkül, “Balkanlar’da etnik arındırma” Dünya Bülteni [ http://bit.ly/1iPdm9c ] (e.t. 03.02.2014)
Milas, Herkül, “Etnik arındırma ve ekonomik çıkarlar” Zaman, [ http://bit.ly/1tEr5oq ] (e.t. 03.02.2014)
Milas, Herkül, “Etnik arındırma ve sonrası” Zaman, [ http://bit.ly/Ta3bWR ] (e.t. 03.02.2014)