Ermeni Sorunu, Türkiye’nin uluslararası alanda gündemi meşgul eden baş konularından birisidir. Türkiye’nin yıllar boyu Avrupa Birliği sürecinde gündeme getirilen ve gelişmelerin duraksamasına neden olan bir olay olduğu hiç şüphesiz açık gerçektir. Türkiye, bu sorunda yalnızca Ermenistan ile mücadele etmemektedir. Bugüne kadar Rusya’nın, İngiltere’nin, Fransa’nın, Almanya’nın, Yunanistan’ın desteklemediği hiçbir Ermeni hareketi olmamıştır.[1] Jeopolitik olarak Türkiye’nin vilayetlerin yüz ölçümüne yakın yahut düşük bir ölçüye sahip olmasına karşı Türkiye’yi yıllarca zor duruma bırakmıştır.
Dünyaya kabul ettirilmeye çalışılan “Ermeni Soykırımı” iddiaları, Dağlık-Karabağ sorununu gölgede bırakmıştır. Ermeni uyruğuna bağlı olan kişilerin Avrupa meclislerinde söz sahibi de olması Türkiye’nin Ermeni Sorunu sürecinde başını hayli ağrıtmaktadır. Diasporada Ermeni nüfusunun en yoğun olduğu ülkeler Rusya Federasyonu, ABD ve Fransa [2]’dır.[3]
ASALA Türk-Ermeni İlişkilerini Yaraladı
Ermeni Sorunu, sosyolojik bakımdan Ermenistan’da aşırı milliyetçilerin milli vazifesi haline gelmiştir. Bir hatırlatma yapmak gerekirse Ermeniler Yunanistan’ın başkenti Atina’da Türk bayraklarını yaktılar. Eleştirilere ek olarak Türkiye ve Türklere hakaretler edildi. Gürcistan’da ise Cevahiti Ermenileri yaptıkları gösteride önce Türk bayrağını yere serdiler, ardından sırayla üzerinden geçtiler. [4] Türkiye, ASALA gibi bir terör örgütü ile oldukça sorunlu yıllar yaşamıştır. Elbette ASALA’nın kendi başına kurulmuş bir illegal örgüt olmayıp dış destekli bir örgüt olduğunu belirtmek gerekir. Türklere yönelik başta ASALA olmak üzere Ermeni terör örgütlerinin saldırıları 1973 yılında başladı ve aralarında diplomatlar, güvenlik görevlileri ve iş insanlarının da bulunduğu 41 Türk vatandaşı katledildi. Türklere yönelik saldırılar, 1984 yılı sonunda kesildi.[5]
Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde Ermeni sorununun gündemden düşmesi yıllar alabilir. Erivan’ın Ermeni kimliğinin yaşamsal bir ögesi olan soykırım iddiaları ve kolektif mağduriyet psikolojisini oluşturan faktörlerden vazgeçmesi, mevcut koşullar altında olası görünmemekteydi. [6] Sedat Laçiner’in dediği gibi “Ermenilerin biraz unutması, Türklerin ise biraz hatırlaması” [7], yani bu sorunda yalnızca Ermenilerin zarar görmediğini kabullenmeleri gerekecektir. Bizim tarihimizde bu tür acı olaylar “tarihte bugün” şeklinde anılmaktadır. Fakat Ermenilerin bunu diplomatik olarak kullanması hem tarihe yakışmayan bir harekettir hem de olayda hayatlarını kaybeden Türk-Ermeni kişilerinin kemiklerini sızlatmaktır.
Türkiye Dostluğun Yanındadır
Türkiye geçmişten bugüne doğru Ermenistan’a tarihinin her döneminde dostluk elini uzatmış ve iyi komşuluk münasebetlerinin kurulması için Kafkasya’nın güvenlik ve istikrarı açısından büyük önem arz eden bir ülkedir. [8] Türkiye sınır komşuları ile özellikle son dönemde ziyaretlerini sık tutmaktadır. Davutoğlu’nun Ermenistan ile ilişkilerin normalleşmesi için meclise sunduğu yol haritasında şu cümleleri dile getirdi: ‘‘Türkler ile ve Ermeniler, asırlarca bir arada yaşayan bu iki millet, dünyanın neresinde olduklarında karşılaştıklarında sadece acıları değil, ortak tarihleri de paylaşmayı da öğrenecekler; birlikte yaşayacaklar, bundan sonra da birlikte olacaktır.”[9] ‘‘Sıfır Sorun’’ stratejisi ile komşularıyla uzlaştırıcı birlikten yana olan Davutoğlu, Türk Dış Politikasını pozitif bir biçimde uygulamaktadır.
Çözüm Sorunlardan Geçiyor
Kürkçüoğlu, sorunun çözümüne ilişkin “Ermenistan, Rusya ve Batılı devletlerin bölgedeki taşeronluk görevini terk ve işgal etiği Azerbaycan topraklarını tahliye ederse, şüphesiz Kafkasya’daki çatışmalar sona erer ve bölgeye istikrar, huzur ve barış gelir. Tarihi bir gerçektir ki kin ve nefrete dayalı politikalar, kesinlikle iflasa mahkumdur” [10] değerlendirmesi, Türk-Ermeni ilişkilerinin temelini özetlemektedir. Ermeni milliyetçileri sözde Ermeni Soykırımı’nı sürekli gündeme getiren meclis, Karabağ Sorunu gibi iki ülke arasındaki dostluğa engel teşkil eden durumların normalleştirilmesi gerekmektedir.
Değerlendirme
Türkiye, özellikle Avrupa Birliği (AB) sürecinde karşısına getirilen Ermeni Sorunu’nun iki tarafın aynı düşünceye hakim olduğunda düzeleceği açıktır. Türkiye geçmişi reklam etmeden pozitif politika ile Türk-Ermeni ilişkilerini yürütmektedir. Fakat Ermenistan heyetinin aynı düşüncede olduğunu söyleyemeyiz. Asılsız iddialarda bulunan Ermenistan, süreci uzatmaktadır.
Yunanistan’ın başına gelen küresel kriz Ermenistan hükümetine gelseydi Türkiye ile ilişkileri sıkı tutan bir ülke olacaklarını söyleyebilirdik. Aynı zamanda Türkiye’nin her devirde Ermenistan’a elini uzattığını bilen Ermenistan hükümetinde bir rahatlık bulunmaktadır. Fikrimizce Türkiye’nin zor bir komşusu bulunmaktadır. Ermenistan Cumhurbaşkanı, “Erivan’ın komşu ülkelere yakışır biçimde Ankara ile ilişkilerinde ileriye dönük bir adım atma çabasında bulunduğunu ancak Türkiye’nin gerekli siyasi iradeyi göstermediğini”[11] dile getirmesi, Türkiye’nin Ermenistan ile ilişkilerini düzeltmeye çalıştığı faaliyetleri dışarıda bıraktığını belirtmek gerekir. Türkiye, Ermenistan’ı ve Ermeni Sorunu’nu askıya almamalıdır. Gündemden düşmesinin ardından Ermenistan hükümetinin bir başka sorun ile uluslararası medyayı meşgul edeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Türkiye rolünü etkin kıldığı süreçte Türk-Ermeni ilişkilerini dostluk çerçevesinde görebiliriz.
Şahin KESKİN
Erzurum Atatürk Üniversitesi
Uluslararası İlişkiler Bölümü
[1] Erol Kürkçüoğlu, ‘‘Tarihi Belgelerin Işığında Ermeni Sorunu’’adlı makalesi, s. 1’den alıntı yapılmıştır.
[2] ‘France National Assembly Law’, http://www.armenian-genocide.org/Affirmation.155/current_category.7/affirmation_detail.html
[4] Sedat Laçiner, ‘‘Türk-Ermeni ilişkilerinde ‘Nefret Unsuru’’ adlı makaleden alıntı yapılmıştır.
[5] Ermeni Terörü ile ilgili detaylı bilgi için bkz. http://www.belgenet.com/arsiv/ermeniteror.html
[6] Soykırım iddialarının Ermeni ulusal kimliği üzerindeki psiko-politik etkileri için bkz. Türkiye–Ermenistan: Yeni Dönem mi? Büsam, İstanbul, Ekim 2009
[7] Sedat Laçiner, Türk-Ermeni ilişkilerinde ‘Nefret Unsuru’’adlı makaleden alıntı yapılmıştır.
[8] Erol Kürkçüoğlu, ‘‘Tarihi Belgelerin Işığında Ermeni Sorunu’’adlı makalesi, s. 1’den alıntı yapılmıştır.
[9] ‘Davutoğlu, Ermenistan’la ilişkilerde yol haritasını açıkladı’, Hürriyet, 26.04.2010
[10] Erol Kürkçüoğlu, ‘‘Tarihi Belgelerin Işığında Ermeni Sorunu’’adlı makalesi, s. 19’dan alıntı yapılmıştır.